GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:70
Tarih:15.02.2017

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve aziz Türk milletini saygılarımla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, HDP'nin grup önerisi, özetle, ilan edilmiş olan olağanüstü hâl ve bu olağanüstü hâle ilişkin uygulamaların, siyasi partiler başta olmak üzere çeşitli uygulamaları itibarıyla ortaya çıkardığı sonuçların araştırılmasına yöneliktir. Dolayısıyla, bu çerçevede her şeyden önce şunun altını çizmek gerekir ki olağanüstü hâl bir anayasal müessesedir. Anayasa'mızın 119'uncu ve devamı maddelerinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş ve bununla birlikte, bu maddelerden hareketle bir kanunu bulunan, Olağanüstü Hâl Kanunu bulunan, anayasal ve yasal çerçevesi belirli bir müessesedir, uygulamaları itibarıyla da Anayasa'mızın 121'inci maddesinde ne yönde hareket edileceği, özellikle uygulanmakta olan olağanüstü hâl bakımından çerçevesi ortaya konulmuş bir müessesedir. Ondan dolayıdır ki biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, özellikle 15 Temmuzda, bu Gazi Meclisin çatısına bombalar atılmasına varıncaya kadar tarihimizin en büyük ihanetiyle karşılaştığımızda, hatta Türk devletinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak, Türk milletinin birbirine düşürülmesine yönelik olarak ve bu aziz vatan topraklarının işgal edilmesine yönelik olarak, bu büyük hain darbe girişiminin ardından, hemen kısa bir süre içerisinde ilan edilmiş olan olağanüstü hâlin desteklenmesi yönünde bir tutum sergiledik ve bunu o günden beri de devam ettirmekteyiz ve bundan sonra da ihtiyaç devam ettiği müddetçe, terör örgütleriyle mücadele noktasında Türk devletinin ihtiyaçları devam ettiği müddetçe sonuna kadar da arkasında duracağız.

Burada, olağanüstü hâlin bir anayasal ve yasal müessese olduğunu ifade ettikten sonra, bunun çerçevesini ortaya koyduktan sonra hemen şunu da ifade etmekte fayda görüyorum: Evet, olağanüstü hâl bir anayasal müessesedir, yasal bir çerçevesi bulunmaktadır ama buna ilişkin uygulamalar da, gene, başta anayasal çerçeve ve yasalardaki düzenlemelere uygun olarak yerine getirilmelidir. Dolayısıyla, olağanüstü hâlin biraz önce anlattığım kısa gerekçelerle desteklenmesiyle birlikte, olağanüstü hâl uygulamaları esnasındaki hukuksuzluklara karşı da şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sorumlu bir siyaset anlayışı içerisinde, uyarmak suretiyle, gerektiğinde karşı durmak suretiyle Milliyetçi Hareket Partisi Türk milleti adına bu sorumlu siyaset anlayışının da gereğini yerine getirecektir.

Peki, bu olağanüstü hâl uygulamasına zemin hazırlayan ortamlara nasıl geldik, ona bir kısaca bakmakta fayda görüyorum. Gerçekten, gerek bölgemizde yaşanan gelişmeler -ülkemizin jeostratejik konumundan dolayı, başta komşularımız olmak üzere dış politikada yaşanan gelişmelerden dolayı- gerekse içeride uzun yıllar yanlış politikalarla şekillenen durumlardan dolayı ne yazık ki olağanüstü hâli ortaya koyan, zaten uzun yıllardır mücadele ettiğimiz PKK terörünün yanı sıra, özellikle son yıllarda gündemimize giren IŞİD, PYD gibi terör örgütlerinin yanı sıra, bir de 15 Temmuz itibarıyla tescilli olmak çerçevesinde FETÖ terörüyle karşı karşıya kaldık.

Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biraz önce ifade etmeye çalıştığım çerçevede olağanüstü hâli hep desteklediğimiz gibi, herkesten önce de bunun çağrısını yapmış olan bir siyasi partiyiz. Söz gelimi, Sayın Genel Başkanımız 19 Ekim 2011'de yani bundan beş buçuk yıl önce Hakkâri Çukurca'da meydana gelen hain terör saldırısının ardından 24 askerimizin PKK terörü sonucunda şehit edilmesi üzerine bunu açıktan açığa deklare etmişti partimiz adına ve o yıllarda Milliyetçi Hareket Partisinin bu haklı uyarıları, bu isabetli uyarıları yeterince karşılık bulmadığı için o yanlışlıklar da ne yazık ki devam etmişti.

Bugüne gelindiğinde, Sayın Genel Başkanımızın eğer 2011 yılında yapmış olduğu bu çağrı karşılık bulsaydı belki bugünkü olağanüstü hâli ilan etmek durumunda kalmazdık ya da bu kadar süreyle uygulamak durumunda kalmazdık ya da bu kadar geniş uygulamak durumunda kalmazdık dediğimiz bir noktadayız. Ondan dolayı, bunu da hatırlatmayı bir borç biliyorum.

Günümüze gelindiğinde, Milliyetçi Hareket Partisinin gücünü yüce Türk milletinden alan bu politikalarının bugün Hükûmet tarafından uygulanıyor olmasının Türk devletini bölmeyi kendilerine görev edinmiş yapılar üzerindeki tahribatı da tartışmasızdır. Dönemin Hükûmeti tarafından muhatap alınınca kendisinin Türk devletine rahatlıkla pusu kurabileceğini düşünen teröristler, Türk milletinin ayağa kalkmasıyla en sert cevabı almışlardır. Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman olduğu gibi "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben." ilkesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü esas alan millî yaklaşımıyla, yaklaşan tehlikeyi görmüş ve bu süreçte de her zaman olduğu gibi erken uyarı vazifesini yerine getirmiştir.

Diğer yandan, partimiz, ilk günden itibaren olağanüstü hâlin keyfî uygulamalarının sakıncalarını da sık sık dile getirmiştir. Bu konuda da Sayın Genel Başkanımızın -aynen okuyorum- "ByLock kullanan bir memur tutuklanırken aynı eylemin içinde yer alan siyasetçi veya yüksek kademeli bir bürokrat görmezden geliniyorsa bu adaletsizlik ve fahiş yanlış, tsunami etkisi yaratacak, toplum ve devlet hayatını içten içe çürütecektir. Peşin hükümlerle, sırf asılsız ihbar ve kara çalmalarla da hiçbir vatan evladının saygınlığına, itibarına, aile ve toplumsal bütünlüğünün bozulmasına müsaade etmeyelim, göz yummayalım." şeklindeki sözleri Türk milletinin hafızasında tazeliğini korumaktadır.

PKK terörüne sırtını dayadığını söylemekten çekinmeyen, PKK'lı hainlerin Mete Han'ın mirasçısı şanlı Türk ordusunu tükürüğüyle boğabileceğini iddia edenlerin çeşitli vesilelerle demokratik siyaset zemininden bahsetmesi, en hafif ifadesiyle, samimiyetsizliktir. Bin yıllık kardeşliğimize pusu kurup, haince saldırıp sonra barış havariliğine soyunanlar Türk devletinin terörle etkin mücadele kararı almasıyla afallamış ve bozguna uğramıştır. FETÖ terörünün de, PKK terörünün de kamu ve üniversitelerdeki uzantıları Türk devletinden tamamen ayıklanıncaya kadar bundan sonra da Türk milleti konuşacak, terör susacaktır.

Şurada, Meclise birkaç kilometre ötede Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde yıllardır bölücü terör yandaşlarını koruyup kollayan, vatanını sevmekten başka hiçbir suçu olmayan Türk milliyetçilerini itip horlayan anlayış iflas etmiş, terörün beli, her yerde olduğu gibi, Dil Tarih özelinde ve genel olarak üniversitelerde de kırılmaya çalışılmaktadır.

Türk devletinin ekmeğini yiyip Türk milletine hainlik edenler, hangi makamda olursa olsun, elbette Türk devletine hesap verecektir. Türk devleti, bünyesine sızmış her türlü virüsü, her türlü mikrobu mutlaka temizleyecektir.

Benzer şekilde, sadece kamu çalışanlarının değil, milletvekillerinin de Türk devletine ve Türk milletine sorumlulukları bulunmaktadır. "Çözüm" adı altında yürütülen ihanet süreci başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle Meclisin tozlu raflarında bekletilen dokunulmazlık fezlekeleri Milliyetçi Hareket Partisinin Anayasa ve Adalet Komisyonlarında görevli 4 milletvekilinin başvurusuyla gündeme getirilmiş, sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi bu dosyaların ivedilikle işleme alınmasına dair Anayasa değişikliği teklifini 367 oyla kabul etmiştir. Nasıl bir milletvekili milletin iradesini temsil ediyorsa 367 milletvekili de milletin iradesini temsil etmektedir. Bu değişikliklerle birlikte dokunulmazlık dosyaları yüce Türk yargısına emanet edilmiş ancak "Kaldırın dokunulmazlıkları, gidelim, mahkemelerde ifadelerimizi verelim." diyenler yargı işlem yapmaya başlayınca ne yazık ki çark etmiş, ucuz kabadayılıklar Türk yargısını görünce yerini mağduriyet edebiyatına bırakmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz, tamamlayınız Sayın Parsak.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Gene, sözlerimi Sayın Genel Başkanımızın şu sözleriyle tamamlamak istiyorum: "Milliyetçi Hareket Partisi dün, bugün ve yarın ölçeğinde milletin yanında, Hakk'ın yolunda, devletin arkasında olacak, Hükûmeti terörle mücadelede millî tavır içinde kaldığı sürece destekleyecektir.

Aynı zamanda, partimiz, mağdur ve mazlum vatandaşlarımız yararına elini taşın altına koymaktan, inisiyatif üstlenmekten, sorumluluk almaktan ve haklarını savunmaktan da asla çekinmeyecek ve kaçınmayacaktır."

Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini bir kere daha selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)