| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 15.02.2017 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimize yönelik haksız hukuksuz gözaltı ve siyasi soykırım operasyonlarına dair verdiğimiz araştırma önergesi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 7 Haziran 2015 tarihli seçimden sonra partimize yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonlarına her gün, aralıksız devam edilmiş ve İstanbul, İzmir, Van, Adana, Adıyaman, Kocaeli, Antep, Siirt, Bingöl, Iğdır, Manisa, Hatay, Malatya, Bursa, Ağrı'da -parti yöneticilerimiz ve eş genel başkanlarımız dâhil olmak üzere- şu an, konuşma yaptığım an itibarıyla 519 parti yöneticimiz ve parti taraftarımız gözaltında bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Temmuz 2015 tarihinden bu yana, yani 7 Haziran seçimlerinden sonra hız kesmeyen operasyonlar sonucu, partimize yönelik bu hukuksuz uygulamalar hemen her gün aralıksız devam etmiş, 2017 yılının Ocak ayından bu tarafa parti yöneticilerimiz, belediye eş başkanlarımız, parti il, ilçe eş başkanlarımız ve parti üyelerimiz dâhil olmak üzere 1.177 partilimiz gözaltına alınmış, 250'yi aşkın kişi tutuklanmıştır. Yine değerli milletvekilleri, 7 Haziran seçimlerinden bu tarafa, partimize yönelik bir buçuk yıl içerisindeki operasyonlarda 10.114 kişi gözaltına alınmış, 3 bini aşkın parti yöneticimiz ve üyemiz tutuklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı, özellikle tek adam rejimine yönelik politikalarını adım adım uygularken gerek Meclisteki Anayasa değişiklik sürecinde gerekse bugün çalışmalarına başlanmış olan referandum sürecinde partimizi sahadan çıkarmak, demokratik, siyasal zeminden uzaklaştırmak adına her türlü hukuksuzluğu, her türlü siyasi soykırım operasyonunu partimize yönelik olarak gerçekleştirmektedir.
Ne yaparsanız yapın tahttan iniş süreciniz başlamıştır, Türkiye halklarını artık kandıramayacaksınız. Sizin algı ve kandırma söylemlerinizle bu halk artık size kanmayacaktır. Eş genel başkanlarımız ve partimize yönelik çağ dışı, hukuksuz uygulamalarla hiçbir şeyi artık lehinize çeviremezsiniz, HDP'yi ve demokrasi güçlerini sindiremezsiniz.
Bakın, Halkların Demokratik Partisi, 6,5 milyon oy alarak bu Meclise 3'üncü büyük parti olarak girmiştir. Dolayısıyla Halkların Demokratik Partisinin eş genel başkanları ve milletvekillerini tutuklamakla Halkların Demokratik Partisini sindiremezsiniz. 6,5 milyon oy veren her bir HDP'li seçmen, bir Selahattin Demirtaş'tır, bir Figen Yüksekdağ'dır. Dolayısıyla, bizim eş genel başkanlarımızı, özellikle, bu referandum sürecinde ve tarihsel olan Anayasa değişiklik sürecinde fiziki olarak rehin tutmanız, halklarımızın gönlünde, halklarımızın vicdanında Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın ve tutuklu milletvekili arkadaşlarımızın ruhunu, varlığını devam ettirecektir.
AKP, iktidar partisi; bırakın 10 bin yönetici ve üyesini tutuklamak, sadece 81 vilayetteki il başkanlarını bugün görevden alırsanız AKP işlevsiz kalır, âdeta bir kadavraya dönüşür. Ama Halkların Demokratik Partisine reva görülen, hukuk dışı Orta Çağ hukukuyla, fermanlarla gözaltı ve tutuklama operasyonlarıdır.
Bakın, "hayır" oyları yüksek çıktıkça, kamuoyunda mevcut Anayasa değişikliğinin kabul edilmeyeceği görüldükçe iktidar partisi acımasızca, çılgınca bütün muhalif kesimlere yönelik bir operasyon, saldırı, ötekileştirme, hain ilan etme kampanyasına yöneldi. Üniversiteleri, eğitim kurumlarını, devlette, bürokraside çalışan tüm çalışanları hiçbir hukuki gerekçe göstermeden, hiçbir yasal dayanağı olmadan, artık, kanun hükmünde kararname de değil, sultan fermanlarıyla görevden alıyorsunuz. Ama ne yaparsanız yapın bu referandumda tarihsel dersinizi alacaksınız. Bu halkın 16 Nisanda yapacağı oylama bir siyasi parti oylaması değildir, halklarımızın geleceği, halklarımızın kaderidir. Dolayısıyla, halklarımızın kaderi ve geleceği üzerinden ne din sömürüsü ne milliyetçilik sömürüsüyle artık, bir adım bile ileri gidemeyeceksiniz. Gerçek yüzünüz, halkımız nezdinde deşifre olmuştur; halk, gerçek yüzünüzü görmüştür. Dinülâlemin olan İslam dini, sizin tekelinizde olan bir din değildir; milliyetçilik de sizin tekelinizde olan bir durum, bir duygu, bir inanış değildir. Dolayısıyla, halklarımızı bu iki kavram üzerinden artık kandıramazsınız, ötekileştiremezsiniz.
Değerli arkadaşlar, OHAL kararnameleriyle on binlerce insanı işsiz bıraktınız. Sizden olmayan herkesi, "hayır" diyen herkesi ya "hain" ya "bölücü" ya "terörist" ilan ediyorsunuz. Oysa, halkımızın önüne gelecek olan referandum, halkımızın geleceğinin belirlenmesidir ve halkımız, sizin çıkarlarınız, sizin saltanatınız adına kendi geleceğini karartmayacaktır, kendi geleceğini demokrasi, özgürlük, barış ve bir arada yaşama duygusuyla perçinleyerek gerçekleştirecektir. Halkımız, sizin on dört yıllık kandırılmışlık politikanızı, on dört yıllık pişmanlık siyasetinizi artık çok iyi biliyor. Dolayısıyla, bundan sonra "Padişahım, çok yaşa." demeyecektir, halkımız "Demokrasi, özgürlük, barış; çok yaşa." diyecektir.
Bakın, eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimize yönelik uygulamalarınız Anayasa Mahkemesinin, yasama görevinin engellenemeyeceğine ilişkin içtihadına rağmen hem Anayasa'yı hem Anayasa Mahkemesinin kararlarını hiçe sayıyorsunuz, ayaklar altına alıyorsunuz ve eş genel başkanlarımız ile milletvekillerimizi salt bu referandum sürecinde konuşmasınlar, sizin gerçek yüzünüzü teşhir etmesinler diye, sizin yanılmışlıklarınızı, kandırılmışlıklarınızı halka anlatmasınlar diye rehin tutuyorsunuz.
On dört yıllık AKP tarihi esas itibarıyla bir pişmanlıklar tarihidir, bir kandırılmışlıklar tarihidir. Ergenekon operasyonlarını yaptınız, "Haksız tutuklanan insanlar vardır." diyenlere "Siz darbecisiniz, siz komplocusunuz." dediniz. FETÖ'yle on yıl, on bir yıl kol kola, el ele bu ülkede her türlü kumpası yaptınız, yüzlerce insanın canını yaktınız; sonra döndünüz, sütten çıkmış kaşık gibi "Biz suçsuzuz." dediniz ya da "Biz yanıldık, kandırıldık, Allah ve milletimiz bizi affetsin." dediniz.
Suriye politikasını yürüttünüz, sonra iflas etti Suriye politikalarınız. Suudi Arabistan, Kuveyt'le ittifaklar yaptınız, İsrail'e "one minute" dediniz, "Esad gidecek, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız." dediniz, bu politikalarınız iflas etti. Dolayısıyla, Rus uçağını düşürdünüz, "Biz büyük devletiz, biz yaparız." dediniz. Size, "Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yaptınız." diyenlere "Korkaksınız, uşaksınız, Rusya'dan korkuyorsunuz, hainsiniz." dediniz ama sonra koşa koşa Putin'e gittiniz, koşa koşa Netanyahu'ya gittiniz. Suriye'de Emevi Camisi'nde namaz kılmaktan vazgeçtiniz, şimdi Esad'a koşuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz, tamamlayınız Sayın Adıyaman, mikrofonunuzu açıyorum.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Suriye politikası iflas etti, halkın çocuklarını El Bab çıkmazında bataklığa sürüklediniz, her gün yoksul, gariban, emekçi halkın çocuklarının, askerlerin cenazesi geliyor ama hepsinin sonunda dönüp "Biz kandırıldık, biz pişman olduk, Allah bizi affetsin, milletimiz bizi affetsin." Şimdiye kadar sizi affettiler belki ama 16 Nisanda bu halk, artık sizi affetmeyecektir, size gereken dersi verecektir. Dolayısıyla, şimdiden söylüyorum, 16 Nisanda bu halk size dersinizi verdiğinde, sandıklardan "hayır"lar çıktığında bu sefer de dönüp her zaman yaptığınız gibi bir günah keçisi seçeceksiniz, bu sefer de "MHP bizi kandırdı." diyeceksiniz. Kandırılmak sizin siyasi politikanız, sizin âdeta parti karakteriniz hâline gelmiş oluyor. Dolayısıyla, kandırılmayacaksınız bundan sonra çünkü halk size dersinizi verecek diyorum, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)