| Konu: | Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu'nun (2/1072) esas numaralı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/84) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 14.02.2017 |
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair verilen kanun teklifinin lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Prim ödeme günü sayıları bakımından emekli olmayı çoktan hak etmelerine rağmen, yaş sınırına takılarak mağdur edilen yüz binlerce insan, şu an, sizin bu kanun teklifini dikkate alıp kabul etmenizi bekliyor. Emeklilik yaşı yükseltilmeden önce yani 1999 yılı öncesi sigorta girişi olanların, emeklilik için bulunan prim ödeme günü ve çalışma yılı şartlarını doldurduğunda emekli olabilme hakkı, bugün resmen gasbedilmiş durumdadır.
Muasır medeniyet çizgisindeki bir ülke ile bir muz cumhuriyeti arasındaki en temel farklardan biri, hukukta "müktesep hak" olarak belirtilen kazanılmış hakların korunmasıdır. Yani, ilgili yasa çıkmadan önce var olan hakları, söz konusu yasada bir değişiklik olsa bile kapsamaması gerekir. Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde, kazanılmış hakların dokunulmazlığı söz konusudur. Gelin, bu kanun teklifine onay vererek bu mağduriyete artık bir son verelim.
Maalesef, 5510 sayılı Kanun'un mağduriyetleri sadece bununla da sınırlı değil. Genel sağlık sigortası kapsamında "işsiz evlat vergisi" adını verdiğimiz mağduriyet hâlen devam ediyor. Bir devlet düşünün ki istihdamını sağlayamadığı, zaten yük olmak zorunda kaldıkları ailelerinin gelirine göre borçlandırıp bu sürede faydalandırmadığı işsiz vatandaşlarına bir sağlık hizmeti için "Ne yap ne et bana şu kadar para getir." diyebiliyor. Bu GSS borçları, tam anlamıyla sosyal devletin iflası anlamına gelen devasa bir paradoks olarak karşımıza çıkıyor. Düşünün ki ödeyemediğiniz için hâlihazırda alamadığınız sağlık hizmetinin parasını devlet sana borç olarak yazıyor ve üzerine faiz işletiyor, sadece bu ülkenin işsiz bir vatandaşı olduğunuz için sizin üzerinizde binlerce liraya varan borçlar birikiyor. Hastaneye başvurduğunuzda ise GSS borcunuz olduğu için sağlık hizmeti alamıyorsunuz. Oysa, GSS borcunun sebebi ise geçmiş aylarda almadığınız bu sağlık hizmetinin bedeli. Şimdi, buradan sizlere soruyorum: Vatandaşının en büyük dayanağı olması gereken koskoca bir devletin sunmadığı hizmetin tefeciliğine soyunan böyle tuhaf bir paradoksu olabilir mi? Oysa, Anayasa'mızın 56'ncı maddesine göre devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla görevlidir.
Değerli milletvekilleri, mesleğim gereği, gün geçmesin ki bir vatandaşımız beni arayıp da "Sosyal Güvenlik Kurumunda sigortam olmadığı için hastanede tedavi olamıyorum, param da yok, bana yardımcı olun." demesin. Özel hastaneleri arıyorum, meslektaşları arıyorum, onlardan rica ediyorum ve tedavilerini sağlamaya çalışıyorum.
İşsiz vatandaşı haksız bir şekilde borçlandırırken sağlık hizmetlerinden de mahrum bırakması nedeniyle 7 Haziranda gençlerden ciddi oranda oy kaybettiğini gören iktidar, sadece 25 yaş altındakilerin GSS borçlarını sildi fakat 25 yaş üstündeki milyonlarca işsizin ödemesi beklenen milyarlarca liraya varan bu ayıp hâlen artarak devam ediyor. Akla ve vicdana uymayan bu zorunlu borcun ödenme oranı neredeyse yok denecek kadar az.
GSS mağdurlarının soysal medyadaki tepkilerine bakın, hemen hemen hepsinin ortak beyanı: "Gelsinler, neyimiz varsa alsınlar ama yine de böylesi adaletsiz bir borcu ödeyemeyiz." diyorlar. Buradan daha önce dile getirdiğim gibi, bir kez daha artık insaf edin diyerek rica ediyorum, lütfen bir an önce bu GSS ayıbından kurtulalım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çamak.