| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 14.02.2017 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öğretmen arkadaşlarımızın ve eğitimimizin sorunları üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz 15 Temmuz gecesi hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalmış ve bunun sonrasında da olağanüstü gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. O gece, 15 Temmuz gecesi biz de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının çağrısı üzerine demokrasiye, Türkiye Büyük Millet Meclisine, cumhuriyet değerlerine sahip çıkma adına Türkiye Büyük Millet Meclisindeydik. Bakın, 15 Temmuzda, bu cumhuriyet tarihinde iki savaş geçirmiş, Birinci Dünya Savaşı'nda ve İkinci Dünya Savaşı'nda bir tek mermi bile atılmamış Türkiye Büyük Millet Meclisine o gece hainler tarafından 7 defa bomba atılmıştır. Şimdi bunların hepsi, milletimizi kurşuna dizen, tanklarla ezen, boğaz köprüsünde insanları boğazlayanlar cirit atıyor. Şimdi, buradan bakıyoruz, evet, ülkemizin bu hainler karşısında onlarla hukuksal mücadele etmesi ve onları en ağır şekilde cezalandırması elbette ki elzemdir ama geldiğimiz noktada bakıyoruz, Hükûmet -herhâlde bir kafa karışıklığı içerisinde- FETÖ'yle hiç alakası olmayan, uzağından yakınından bunlarla irtibatı, iltisakı olmayan öğretmen arkadaşlarımız üzerinden mücadele yürütmeye başladı.
Bakın, değerli milletvekilleri, Hükûmet yetkililerine sesleniyorum, İbrahim Kaboğlu'nun hangi terör örgütüyle ilişkisi var? Yıllardır insan hakları mücadelesi veren, bu konuda Türkiye'nin bayrağı olan, Türkiye'nin demokratik değerlerinin en öndeki temsilcisi bugün ihraç ediliyor.
Bakın, değerli milletvekilleri, bu, onunla da kalmıyor, şu an için Türkiye'de yaklaşık 30 bin öğretmen mesleğinden atılmış, ihraç edilmiş, aç kalmış bu insanlar. Ben kendi ilimden, Balıkesir'den bir örnek vermek istiyorum, Türkan Karaoğlan, EĞİTİM SEN üyesi, eşi de EĞİTİM SEN üyesi, arkadaşımız altı aydan beri şu anda mesleğinden ihraç edilmiş. Gidiyoruz Millî Eğitim Bakanına, "Sayın Bakan, arkadaşımızı hangi gerekçeyle siz işinden ihraç ettiniz?" diye soruyoruz. Sayın Bakan açıyor -değerli hukukçu arkadaşlarım, lütfen dikkatinizi istirham ediyorum- bilgisayarını, "MİT'ten gelen byLock kullandı iddiası var." E, başka? "Efendim, Bank Asyaya para yatırmış." Hukukçu arkadaşlarıma sesleniyorum: Böyle bir şey olabilir mi ya? MİT'ten gelen bir belgeyi dayanak yapıyorsun. Peki, masum insanların, mağdur insanların haklarını hangi delile göre ben koruyacağım? MİT'ten gelen belgenin niteliği nedir, MİT'i kim sorgular? Bu byLock denilen ve onun üzerinden arkadaşımızı açlığa mahkûm eden o MİT'in gönderdiği belgenin hukuki niteliği nedir, var mı bunun cevabı? Yok. Peki, MİT kime karşı sorumlu? Sadece Başbakana karşı sorumlu. Biz o MİT belgesine dayanarak mesleğinden ihraç edilen, açlığa mahkûm edilen arkadaşımızın hukuksal haklarını nasıl koruyacağız, bunun cevabı yok.
Değerli milletvekilleri, bugün için Türkiye'de, öğretmenler dâhil olmak üzere, hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır çünkü OHAL yasaları sebebiyle biz o arkadaşımızın mesleğe dönmesi için gerekli girişimlerde bulunamıyoruz. Buradan Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: Bu FETÖ'yle, bu hainlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan arkadaşlarımızı derhâl göreve iade ediniz.
Değerli arkadaşlarım, hadi FETÖ'cüleri attınız, hepsi şu anda açlığa mahkûm oldu. Onun da hukuksal tarafları ayrı bir şey, biz o işin insan hakları boyutundayız, adil yargılanma boyutundayız. Bunlar, bu "FETÖ'cü" denilen hainler hiçbir zaman bize oy vermediler, yanımıza da gelmediler, hatta sizinle iş birliği yaptılar ama onların da adil yargılanma hakkını sonuna kadar savunuyoruz. Değerli arkadaşlarım, sonrasında, öğretmen alımları yapıldı. Bakın, KPSS'yi kaldırdınız. Şimdi, örnek veriyorum, Balıkesir Erdek'ten, 95 puan almış KPSS'de Eda Kaya isminde bir kız öğretmenimiz. İzmir'de mülakata gidiyor, 44 puan alıyor. Ya, bu nasıl bir ölçüdür, nasıl bir anlayıştır, nasıl bir seçmedir, neye göre seçiyorsunuz? Liyakat mı, sadakat mı? Evet, FETÖ'yle ilgili hassasiyetinizi anlıyoruz. E, peki, babası emekli öğretmen olan, benim sol görüşlü, cumhuriyetçi, Atatürkçü arkadaşımın kızı Eda Kaya'nın ne alakası var? Hadi, güvenlik soruşturması yapın... Öğretmen alımlarında kendi subjektif kriterlerinizle kamu düzenini altüst ettiniz. Anayasa'nın ve hukuk devletinin, demokrasinin öz değerlerini ayaklar altına aldınız. Şu anda Türkiye'de liyakat yok. Öğretmen arkadaşlarımız soruyor: "Sorar mısınız Mecliste; bizi neye göre almıyorlar, bizi neye göre mülakatta eliyorlar?" diyorlar. Bakın, az önce grup başkan vekilimizle görüştüler, öğretmen arkadaşlarımız geldi. İstanbul'dan Şerife Kaleli, mesleğinden ihraç edilmiş "Neden ihraç edildim, hiçbir şey bilmiyorum." diyor. Efendim, Satuk Buğra Kaleli "Neden ihraç edildim, hiçbir şey bilmiyorum." diyor.
Değerli milletvekilleri, bakın, 15 Temmuz sonrasında öğretmenlerimiz en ağır mağduriyetlerle karşılaştı. Öğretmen alımlarında ölçüsüz, liyakatsiz, niteliksiz, donanımsız, kendi yandaşlarınızı öğretmen kadrolarına taşıdınız. Cumhuriyetçi, Atatürkçü, devrimci, bu ülkenin değerlerine sahip çıkan öğretmen arkadaşlarımızı, ne yazık ki, 95 puan almasına rağmen kapının önünde bıraktınız. Bunu ne Allah kabul eder ne vicdan kabul eder ne adalet kabul eder. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir adaletsizlik olmaz, bunların örnekleri var elimizde.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Öğretmenlere haksızlık yapıyorsunuz, atanan öğretmenlere hakaret ediyorsunuz.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Bakın, daha söyleyecek çok şeyimiz var. Öğretmenlerin... Millî Eğitimde yatırımların çok arttığını iddia ettiniz. Ben size rakamlarla söyleyeyim: Türkiye'de gelmiş geçmiş hükûmetler içerisinde eğitime en az yatırım yapan, en az yatırım bütçesini ayıran iktidarsınız. Bakın, rakamlar ve grafikler yalan söylemiyor.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Yuh ya, 10 katına çıktı, bütçesi 10 katına çıktı.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, yatırım bütçesi siz iktidara geldiğinizde, 2002 yılında, yüzde 17,18'di; şu anda yüzde 8,23'e düştü yatırım bütçesi. İşte, bakın, burada grafik. Siz iktidara geldiniz grafik -yatırım bütçesi burada- böyle, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde böyle periyodik gibi hızla, freni patlamış bir kamyon gibi aşağıya iniyor. Sizin yatırım bütçeniz bu ve ondan sonra da "Efendim, FETÖ'yle mücadele..." Şunu soruyorum ben size: Benim Balıkesir'deki Türkan öğretmenimi altı aydır açlığa mahkûm ettiniz -bir dakika, Sayın Grup Başkan Vekili, bir şey söylüyorum, cevap verin- ama bugün cezaevinde bulunan, Meclisi bombalayan pilota ikramiyesini verdiniz, maaş bağladınız. Siz milletle dalga mı geçiyorsunuz ya? Şu anda cezaevinde bulunan FETÖ'cü subaya 4,5 milyar maaş bağladınız, ikramiyesini -150 milyar- ödediniz; burayı bombalayan adamlara maaş bağlıyorsunuz cezaevinde, benim öğretmen arkadaşım Balıkesir'de aç geziyor. Adalet mi bu, vicdan mı sizdeki bu! (CHP sıralarından alkışlar) Bunun cevabını verin. Türkan öğretmenin bugün ekmek alacak parası yok ama burayı bombalayan pilota maaş bağladınız.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Yapma, öyle şey olmaz.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Var, belgesi elimde, gösteririm; burada, belgesi burada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Varsa iptal ederiz.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Dolayısıyla, şimdi, öğretmen arkadaşlarımız siz iktidara geldiğinizde, 2002 yılında ekonomik olarak gerçekten zengindiler, bir öğretmen maaşıyla 24 küçük altın alıyordu öğretmen, değerli arkadaşlarım, bugün 18 küçük altına düşmüştür. Öğretmenlerin önemli bir bölümü ikinci bir işte çalışmaktadır. Öğretmenlerin sendikal haklarını demokrasi tarihimizde olmadık şekilde geriye ittirdiniz; kendi izninizle kurulmuş sendikaları tanımaz noktaya geldiniz. Bakın, bu sendikalar, kurulurken Çalışma Bakanlığından, Millî Eğitim Bakanlığından izin almıyor mu? O AKTİF EĞİTİM-SEN denilen, bizimle hiç alakası olmayan, sizlerle el ele, kol kola olan sendika sizin bakanlığınızın izniyle kurulmadı mı? O nedenle, Türkiye'de hukuku yok ettiniz. Mahkeme kapıları adalet sarayı olarak vatandaşların adalet aradığı yerlerdir, merhamet aradığı yerler değil. Sizin sayenizde adalet sarayları artık adalet aranan değil, merhamet dilenen yerler olmuştur. O adalet saraylarının önündeki "adalet" yazısını kaldırın, milleti kandırmayın bari; kaldırın "adalet"i çünkü kaldırdınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Havutça.