| Konu: | Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 09.02.2017 |
CHP GRUBU ADINA DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ihracatımız yıllardır 140-150 milyar dolar bandına sıkışıp kalmış vaziyette. Ülkemizde doğrudan yabancı yatırımlar geçen seneye göre ne yazık ki yarı yarıya azaldı. Doğrudan yatırımların yüzde 44'ü ne yazık ki yabancılara gayrimenkul satışından geliyor yani istihdam yaratacak yatırımlar her geçen gün azalıyor. Türkiye, artık, gelişmekte olan ülkeler içinde en riskli 3 ülkeden 1'i olarak gösteriliyor. Kredi derecelendirme kuruluşları ülkemizin notunu düşürüyor ve artık yatırım yapılabilir bir ülke olarak nitelendirmiyorlar.
Böyle bir dönemde tek başına ülkemizi yöneten AKP'nin ekonomik canlanmayı sağlayacak devrim niteliğinde radikal adımlar atması gerekirken tam tersine, yorgun, heyecanını ve dinamizmini yitirmiş, halkın gündeminden kopuk bir şekilde sadece başkanlık hırsına odaklanmış kadrolarının ülke sorunlarını çözmekte, dünyadaki ekonomik ve teknolojik gelişmeleri kavramakta ve öngörmekte yetersiz yönetimiyle karşı karşıyayız.
Bugün Mecliste konuştuğumuz Serbest Bölgeler Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair tasarı da bu durumun çok bariz bir örneği. Sözde serbest bölgeler için hazırlanmış ama bakın, birbiriyle ilişkisi olmayan hangi konular bu tasarıya iliştirilmiş:
Öncelikle, içinde rant olan her olayda olduğu gibi, AKP'nin acelesi var yani acele kamulaştırma; AKP'nin kanun tasarılarının olmazsa olmazı ve AKP'nin zihin dünyasının bu tasarıya da yansımış hâli. Tasarıda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına tahsis edilen arazi ve binalar sessiz sedasız acele kamulaştırmaya dâhil ediliyor. Bu konuda hangi kurumların görüşlerinin alınacağı konusunda ise Ekonomi Bakanlığının ciddi bir ön hazırlık yapmadığını, AKP Grubunun ilgili maddede üç ayrı değişiklik önergesi hazırlamak durumda kalmasıyla gördük. Bakanlıktan gelen kanun tasarısında "Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına tahsis edilen arazi ve binalar için Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığının ayrı ayrı görüşü alınır." yazıyordu. Komisyon görüşmeleri sırasında AKP Grubundan bir önerge geldi, bu birinci önerge ve bu cümle çıkarılarak gerekçe kısmında "TSK'ya ait arazilerde bu iki kurumun da görüşünün alınmasına gerek yoktur." denildi. Daha bu önergeyi görüşmeye başlamadan beş dakika içinde ikinci bir önerge geldi, bu ikinci önerge geldi; burada ise "Sadece Millî Savunma Bakanlığının görüşü alınır." deniyordu fakat gerekçe kısmı kopyala-yapıştır yöntemiyle bir önceki önergenin aynısı olarak bırakılmıştı. Benim hatayı fark edip Sayın Bakana ve AKP milletvekillerine uyarılarım sonrasında AKP Grubu yanlışı düzeltmek için üçüncü önergeyi hazırlayıp, bu üçüncü önergeyi hazırlayıp gerekçeyi yeniden düzenlemek mecburiyetinde kaldı. Bu üç önergeyi de hazırlayan, ülkemizi on dört senedir tek başına yöneten ve güçlü Türkiye hedefleyen AKP. (CHP sıralarından alkışlar) Bir kanun hazırlığında yapılmaması gerekenleri göstermesi açısından, bu tasarının gerek hazırlık süreci ve gerekse Komisyon tutanakları öğrencilere vaka çalışması olarak okutulabilir.
Serbest bölgelerle uzaktan yakından alakası olmayan ve ani bir önergeyle tasarıya eklenen bir diğer konu da ihracatımızı artırmak için kurulan tüm sektörel tanıtım gruplarının tasfiye edilmesidir. Deri Tanıtım Grubu, Fındık Tanıtım Grubu, Makine Tanıtım Grubu gibi tüm gruplar tasfiye edilerek yerine Türkiye Tanıtım Grubu kurulması tasarıya son dakikada eklendi. Tabiri caizse şapkadan tavşan çıkarır gibi bir cümleyle Türkiye Tanıtım Grubu kuruldu, bir cümleyle de bütçesi oluşturuldu. Kararın dayanağı olarak ne bir analiz sunuldu ne ilgili tanıtım gruplarının ve ihracatçıların görüşleri ne de kuruluş amacını açıklayan tutarlı bir gerekçe.
Markalaşma ve tanıtım gibi ihracatımız için son derece önemli konuların çok yönlü ele alınıp değerlendirilmesi gerekirken bu tasarının içine âdeta sıkıştırılmış olması kabul edilemez bir yaklaşımdır. Komisyonun üyesi olarak gerek bu kanun tasarısının ve önergelerin hazırlanışını gerekse konuların ele alınış biçimini gayriciddi bulduğumu görüşmeler sırasında birçok kez dile getirmek mecburiyetinde kaldım. Ülkemizin geleceği açısından son derece önemli olan bu konuları biz Komisyonda işte bu şekilde müzakere ettik, varın siz düşünün artık hazırlanan diğer kanunları. Şimdi, Hükûmete soruyorum: Güçlü Türkiye'yi bu şekilde mi inşa edeceksiniz? Bu şekilde mi ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi hâline getireceksiniz? Bu şekilde mi ihracatımızı 2023'te 500 milyar dolara çıkartacaksınız? Bu şekilde mi durma noktasına gelen yatırımları yeniden canlandıracaksınız? Siz ne kadar hayal satmaya çalışırsanız çalışın, Andersen'in "Çıplak Kral" masalındaki gibi kralın çıplak olduğunu yakında herkes görecek.
Ekonomik sorunlarımızı kapsamlı bir şekilde ele alıp çözüm üretmemiz gerekirken Meclis gece sabahlara kadar sadece ne yazık ki başkanlık hırsı için çalıştırıldı. Anayasa değişiklik teklifi üzerine Genel Kurulda yaptığım konuşmada bu teklifi hangi argümanlarla süslerseniz süsleyin bu yolun diktaya çıktığı gerçeğini değiştiremeyeceksiniz, güneşi asla balçıkla sıvayamazsınız demiştim. (CHP sıralarından alkışlar) Meclisten alelacele geçirdiğiniz teklif kamuoyunda tartışılmaya başlayınca süslediğiniz boyalar da birer birer dökülmeye başladı. Teklifin Mecliste olduğu gibi kamuoyunda da tartışılmaması için "Hayır." diyenleri şimdi Türkiye'nin her bir köşesinde polisiye önlemlerle susturmaya çalışıyorsunuz. "Hayır." şarkısı söyleyen gençleri gözaltına almaya çalışarak, biber gazı sıkarak, "hayır" diyen herkese "terörist" yakıştırması yaparak, "Başkanlık gelmezse ülkenin bölünme riski var." diye aba altından sopa göstererek ülkemizi âdeta bir açık hava cezaevine dönüştürerek, binlerce akademisyeni, sanatçıyı ihraç edip üniversiteleri boşaltarak, "Başkanlık gelirse terör biter." diyerek, halkımıza referandumda "evet" dedirtebileceğinizi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Tüm bu yaptıklarınız için halkımıza özür borçlusunuz, özür. Her fırsatta halkın en doğru kararı sandıkta verdiğini söylüyordunuz; şimdiyse halkımızın teklifinizdeki gerçekleri öğrenmesinden korkmaya başladınız. Evet, korkuyorsunuz, çünkü kısa zamanda takkeniz düşecek, halkımızdan oldubittiyle kaçırmaya çalıştığınız gerçekler de ortaya çıkacaktır.
Şimdi halkımıza şunu söylüyorsunuz: "Ekonomide, iç ve dış politikada sorunlar var, daha güçlü bir Türkiye için sorgusuz, sualsiz ve denetimsiz olarak, hiçbir demokratik ülkede görülmemiş yetkilerle bizi donatın ki ülkemizi içinde bulunduğu sorunlardan kurtaralım." Kısacası, yeni bir hayal satmaya çalışıyorsunuz. Halkımız hiç sorgulamayacak mı sanıyorsunuz ve size sormayacak mı "Ülkemizi bu bataklığa siz sokmadınız mı?" diye? Bugüne kadar elinizi kolunuzu bağlayan ne vardı da şimdi daha fazla yetki istiyorsunuz? Kimi kime şikâyet ediyorsunuz? Halkımız size sormayacak mı "On dört yıldır tek başına iktidar olan siz değil misiniz?" diye? Meclisten istediğiniz her kanunu rahatlıkla geçirmediniz mi? Bürokrasiyi istediğiniz gibi dizayn etmediniz mi? Ülkemizin bugün içinde bulunduğu ekonomik darboğazı önlemek için hangi önlemleri almak istediniz de sizi kim engelledi?
Koalisyonun sakıncalarından bahsediyorsunuz. Halkımız sormayacak mı "Bugüne kadar hangi koalisyon size ayak bağı oldu?" diye. Elbette ki soracaktır. Olağanüstü hâlin arkasına sığınarak istediğiniz kadar "Hayır." diyenlerin sesini kısmaya çalışın, seçmenlerimiz oy verirken vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında sadece bu antidemokratik Anayasa değişikliğini sorgulamayacaklardır; on dört senedir AKP'ye verilen kayıtsız şartsız desteğin ve bugün ülkemizin içinde bulunduğu kaosun, ekonomik sorunlarımızın, Suriye'deki şehitlerimizin, talan edilen şehirlerimizin, ranta kurban verilen kıyılarımızın muhasebesini yaptıklarında hiçbir mazeretinizin olmadığını görerek oylarını kullanacak ve AKP'ye tarihî bir ders vereceklerdir.
Büyük vatan şairimiz Namık Kemal'in Hürriyet kasidesinde yazdığı gibi:
"Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten."
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)