GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:08.02.2017

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi içtenlikle, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde bütün dünyanın gıptayla baktığı çok güzel gençlerimiz var, aydınlık, yürekli gençlerimiz var. Bu gençlere iyi bir gelecek kurgulamak öncelikle biz siyasetçilerin görevidir. Türkiye katma değeri yüksek ürünler üretmek zorundadır. Türkiye'nin yüzünü bilime, fenne, teknolojiye dönmesi bir tercih değildir, bir zorunluluktur. Ülkemiz artık, katma değeri yüksek ürünler üretmelidir. Bugün dünyaya baktığınızda, teknoloji ürünlerinin pazarlandığını ve teknoloji yönünde çalışan ülkelerin zenginlik ve ferah içerisinde yaşadığını görebiliyorsunuz. Ben öğrencilerime üniversitede, "Hepiniz birer pergel gibi olmalısınız; bir ayağınız özünüzde durmalı, diğer ayağınızla bütün dünyayı taramalı ve dünyadaki teknolojileri ülkemize getirmelisiniz." diyordum, "özünüzü kaybetmeden, bir ayağınız özünüzde durarak."

Ama şimdi öğrenciler, gençler birbirleriyle telefonda konuşmaya, İnternet'te konuşmaya korkar hâle geldiler. Bırakın gençlerimizi, hocaların tamamını içeriye attınız ya da görevden aldınız. Burada amacınız Türkiye'yi susturmak mıdır, nedir, çok merak ediyoruz.

Memleketin sahillerini, meralarını, derelerini kamulaştırma yapıp üzerine yandaşlarınıza göstermelik işletmeler kurdurmak ve bu işletme yerlerinin dışında, bu teşviklerden faydalanarak başka yerlerde işletme sahiplerini destekliyor olmak, en basit tabiriyle, bu gençlerin geleceğini çalmaktır.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; sanayiciler, işletmeler bırakın yeni yatırım yapmayı, günü kurtarabilmenin derdinde. Şirketler iflas ediyor, bazıları da iflasın eşiğinde. Ama siz ne yapıyorsunuz? Bir gecede bir Varlık Fonu çıkarıyorsunuz ve bu Varlık Fonu'na, ülkemizdeki her bir ferdin ilmek ilmek işleyip emek emek ördüğü, büyüttüğü Ziraat Bankasını, Halk Bankasını, Türk Hava Yollarını, Çaykuru devrediyorsunuz ve 2 milyon dönüm araziyi devrediyorsunuz. Amacınız ne? Yine imar rantı üzerinden ekonomik gelir elde etmeye çalışıyorsunuz. Ormanlar gitti, meralar gitti, dereler gitti, bir başbakan yardımcınız çıktı bir büyükşehir belediye başkanınıza dedi ki: "Parsel parsel her yeri satıyorsunuz." Takip edebildiniz mi nereleri satmışlar, kimlere ne vermişler?

Sayın milletvekilleri, sahilleri korumak sadece Cumhuriyet Halk Partisinin değil bütün milletvekillerinin görevi olmalıdır. Hazine arazilerini yandaş firmalara vereceksiniz, ÇED raporu istemeyeceksiniz.

"Askerî alanları imara açmayın." diyoruz, "Park yapın, yeşil alan yapın." İşte, geçtiğimiz günlerde Çanakkale'de deprem oldu. Her an, Türkiye'nin her yerinde deprem olabilir. Niçin deprem toplanma alanları yapmıyorsunuz? Bir yeşil alan, bir boş alan görünce, niçin hemen inşaat yapmak aklınıza geliyor?

Arazi ve tesislerin kamulaştırılması, acele kamulaştırma yetkisi de bu maddeyle Bakanlığa veriliyor, acele kamulaştırma zorunlu hâllerde yapılması gerekirken şimdi olağan hâle getiriliyor.

2007'de bu serbest bölgelerin kurulmasındaki amaç istihdam yaratmaktır, amaçlardan biri üretimi artırmak ve istihdam yaratmaktır. 2007 yılında 50 bin olan istihdam sayısı 2015'te sadece 62 bin olmuş yani sekiz yılda 12 bin artmış; demek ki amacına uygun da çalışmamış.

Hükûmet, asgari ücretlinin İşsizlik Fonu katkısını Kanal İstanbul'u yapmak üzere kullanacakmış, BES'i de mega projeler için kullanacakmış. Marmara Denizi'ni bir sülfür gölü hâline çevirecek, İstanbul'u yaşanmaz hâle getirecek mega projelerinizi alıp bir an önce İstanbul'dan da, Türkiye'den de elinizi çekmenizi istiyoruz.

Referandumdan "Hayır" çıkacağını anladığınızı ve bu vesileyle artık torba yasa değil torba madde yaptığınızı düşünüyoruz.

Peki, bu teşviklerle ilgili olarak bu bölgede teşvik alamayan firmalara ayrıca Bakanlar Kurulu eliyle teşvik verebileceğinizi söylüyorsunuz. Bu demektir ki, şimdiye kadar çıkan teşvikler geçersiz.

Değerli milletvekilleri, kamuya ait bütün değerleri haraç mezat birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Bir milletvekiliniz hiç utanmadan çıkıyor "pranga" diyor ve "pranga" dediğiniz cumhuriyet değerlerini de fütursuzca satıp yandaşa aktarıyorsunuz. Emeklilik Fonu, İşsizlik Fonu gibi değerleri de mega projeler adı altında aktarıyorsunuz. Her düşüneni terörist ilan edip içeriye atıyorsunuz; ülkede akademisyenleri, gazetecileri bırakmadınız.

Peki, biz ne yapıyoruz? Biz, emekten yana, terörden uzak, huzurla yaşanabilir bir Türkiye için bütün bunlara ve size "hayır" diyoruz. Boyun eğmeyeceğiz bu saltanat sona erecektir. Yandaş kayırmaya, yolsuzluğa "hayır" diyoruz, gençlerimizin umutsuz ve mutsuz olmasına "hayır" diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Bir başka Türkiye'nin mümkün olduğuna inanıyor ve "hayır" diyoruz, yüz bin kere "hayır" diyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yedekci.