GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye'nin Afrika açılımına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:08.02.2017

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Afrika açılımıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Bolluğun içinde yokluğun, Batı'nın sömürüsünün merkezi hâline gelen Afrika, zengin doğal kaynakları, genç ve dinamik bir nüfusu, devasa kalkınma potansiyeliyle 21'inci yüzyılın yeni cazibe merkezi hâline gelmiştir. McKinsey Global Enstitüsünün verilerine göre mevcut potansiyelin kıtada uzun vadeli ekonomik hedeflerle ortaya çıkması sonucu bu potansiyeli fark eden başta Batılı odaklar yatırımlarını bu bölgeye kaydırmış ve bolluk içinde yokluğun kıtası olan Afrika yeni, bakir bir alan olarak hepimizin gözdesi hâline gelmiştir. Bugün ekonomik sıçramanın eşiğinde olan Afrika, Asya'nın izinde gidebilecek güce sahiptir. IMF rakamlarına göre Sahraaltı Afrika 2015 yılında 4,75 oranında büyümüş ve ekonomik gelişmesi sonucu 2020 yılında yüzde 10 gibi bir büyüme oranıyla gelişmesi hedeflenmektedir. Yine McKinsey'nin hazırladığı bir rapora göre Afrika'daki gayrisafi yurt içi hasıla artışı, salgınlara, açlığa ve zaman zaman görülen tabi afetlere rağmen 1990'lı dönemlere göre 2 katına çıkmış ve yüzde 4,9 seviyesinden yüzde 29,9 seviyesine çıkarak 1,6 trilyonluk bir gayrisafi millî hasılaya ulaşmıştır. Bu durum neredeyse Brezilya ve Rusya'nın gayrisafi yurt içi hasılalarına eşittir.

Türkiye'nin Afrika Kıtası'yla ilişkilerini geliştirmeye başlaması yakın geçmişe dayanmaktadır. Afrika ülkeleriyle özellikle 2000'li yıllardan itibaren başlayan Afrika açılım politikamız bugün başarıyla devam etmektedir ve bunun sonucunda ticaret hacminden siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim faaliyetlerinden ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda hızlı ilerlemeler sağlanmıştır. Böylece, Osmanlı'dan günümüze kadar bir Afro-Avrasya ülkesi olan Türkiye 21'inci yüzyılın gerçekleriyle uyum içerisinde Afrika politikasında yeni bir döneme girmiştir. 2003 yılında Afrika'yla ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi stratejisinin benimsenmesi, 2005 yılının Türkiye'de Afrika yılı ilan edilmesi, 2008 yılında Afrika Birliğine stratejik ortaklık ilan edilmesi ve Afrika Kalkınma Bankasına tam üyelik gibi ilişkiler Afrika'yla gerçekleştirdiğimiz ilişkilerin yapı taşlarını oluşturmuştur. Türkiye ile Afrika arasında aslında temel amacımız kazan-kazan politikası uygulamak ve Afrika için Afrika çözümleri gerçekleştirmek. Buradan özellikle bağımlılık, vesayet ve sömürü ilişkileri kurmak yerine siyasi eşitlik ve karşılıklı ekonomik çıkarları hedefliyoruz.

Afrika ülkeleri de Türkiye'nin kazan-kazan politikasına olumlu yaklaşmış, son yıllarda üst düzey ziyaretlerin sayısında önemli artışlar olmuştur. Geride bıraktığımız on yıllık dönem içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan -önderliğinde oluşan iş ve ekonomi dünyasının temsilcileriyle- 23 Afrika ülkesine 30'dan fazla ziyaret gerçekleştirerek Afrikalı olmayan liderler arasında bir rekora imza atmıştır. Bu temaslar Afrika ülkeleriyle ikili ilişkilerimizin geliştirilmesine yönelik stratejik vizyonumuzun bir parçasıdır. Bu kapsamda, 2004 yılında Afrika Kıtası genelinde yalnızca 12 olan büyükelçilik sayımız 2016 yılında 39'a yükselmiş, yine 2012-2013 döneminde Türkiye'nin Afrika'da faaliyet gösteren muhtelif yardım faaliyetlerine vermiş olduğu destek 80 milyon dolar olmuştur.

Afrika ülkeleriyle aramızda geliştirdiğimiz ticaret sonucunda 2002 yılında 3 milyar dolar olan ticaret hacmimiz şu anda 30 milyar dolara ulaşmıştır. Yine, Türk Hava Yolları 30'dan fazla Afrika ülkesine 40'dan fazla uçuş gerçekleştirmiştir. Her yıl en az 5 binden fazla Afrikalı öğrenciye burs vererek Türkiye'nin eğitim faaliyetlerini bu kıtada sürdürmeye gayret ediyoruz.

22-25 ocak tarihleri arasında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde Tanzanya, Madagaskar ve Mozambik'e gerçekleştirdiğimiz ziyaretler sonucunda Tanzanya'da 2 bin kilometrelik demir yolu inşaatı, Mozambik'te toplu konut yapımı ve Madagaskar'da elektrik santrallerinin yapımıyla ilgili olan işlerde imzalar atılmıştır.

Tabii ki bu ziyaretlerimizde yine Afrika ülkelerinde FETÖ mensuplarının ve örgüt iltisaklı kuruluşların zararlı faaliyetlerinin yasaklanması talep edilmektedir. Geçtiğimiz yirmi yılda Türkiye'nin prestijini ve imkânlarını kullanarak düzinelerce Afrika ülkesine yerleşen örgüt üyelerinin foyası 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ortaya çıkmış ve birçok Afrika ülkesi bu darbe girişiminden sonra bu belaya karşı gerekli adımları atmaya başlamışlardır.

Son olarak "Neden Afrika'dayız, neden Afrikalılarla ilişki hâlindeyiz?" sorusuna vereceğimiz en güzel cevabı Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyan Cemil'in ifadesiyle sonlandırmak isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, devam edebilir miyim?

BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Devamla) - Cemil iki yıl önce Türkiye'ye geldiğinde kendi yerel dili olan Swahili dilini konuşurdu ve iki yıl sonra Türkçeyi öğrendi. Söylediği cümle aynen şöyle: "Biz küçük yaşlarda başta Batılı diller olan İngilizce, Fransızcayı öğrendik. Bu bize Afrikalıların ve Afrika'nın fakir olduğunu öğretti, ancak ben şimdi Türkiye'de aslında Afrika'nın ve Afrikalıların ne kadar zengin ve ne kadar hami gönüllü olduğunu öğrendim. Bana bunu öğrettiğiniz, bu öğrenme fırsatını verdiğiniz için teşekkür ederim." İşte bunun gibi gönülleri fethetmek, gönülleri fethettikten sonra da ekonomik ilişkileri geliştirmek için gidemediğimiz yer kalmayacaktır başta Afrika olmak üzere.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Taşkesenlioğlu.