| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 20.01.2017 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz kırk bir yıl sonra ne yazık ki geldiğimiz bu noktada, bir parlamentonun kendi kendini yok edişini oylar duruma düşüyoruz. 1876'da başlayan parlamenter demokrasiye doğru rotasını çevirdiğimiz bu gemi, yüz kırk bir yıl sonra bir Meclisin sanki kendi intihar fermanını kendi oylarıyla yazdığı bir kara tarih sayfasına dönüşüyor.
Değerli milletvekilleri, siyaset literatüründe, sizlerin de, özellikle Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de çok severek kullandığı bir kavram vardı, vesayet rejimi. "Vesayet rejimini yok ediyoruz." sözü ne ilginç bir paradokstur ki ne hazin bir tablodur ki bu teklifin gerekçesinde de yer almış.
Değerli milletvekilleri, soruyorum size: Hangi vesayet rejimini ortadan kaldırıyorsunuz? "Vesayet rejimini ortadan kaldırıyoruz." derken vesayetin daniskasını getiren bir yeni sistemle ve projeyle karşı karşıyayız. (CHP sıralarından alkışlar) "Vesayet kurumlarını yok ediyoruz." derken bütün güç ve yetkiyi tek bir kişinin elinde toplayıp tek kişi vesayetini dayatan bu sistemden nasıl bir demokrasi çıkmasını umuyorsunuz? Parlamento kendi intihar fermanını imzalarken, Türkiye Büyük Millet Meclisini yok ederken bir kişinin eline vereceğiniz o büyük bir bürokratik mekanizmayla bürokratik oligarşinin daniskasına en büyük vesayet sistemini kurduğunuzun farkında değil misiniz?
Bakın, bu geceden sonra belki dönüşü çok zor bir yola gireceğiz. Biraz sonra 18'inci maddeyi, ondan sonra da tümünü oylayacağız. Bir bürokratik oligarşi ki yaratmak istediğiniz şey, bütün güçler tek bir kişinin elinde ve hiçbir denetime tabi olmadan güç ve kudreti arzu ettiği gibi iştahı nereye kadar gidiyorsa o kadar kullanabilecek bir tek adam rejimi yaratmayı planlıyorsunuz. Bu öyle bir sistem ki, sevgili milletvekilleri, kendi eliyle denetimi sağlayacak olan Meclisi yok eden bu sistemde o tek kişi vesayetinin sadece bir tane denetim yolu var. Tek bir denetim yolu bırakıyorsunuz, o da başımıza bir felaket gelmesi; ne zaman ki bu milletin başına bir felaket gelirse tek denetim yönteminiz o. Hani daha önce oldu ya tek adamın yaptığı hataların bizi taşıdığı felaketler, mesela adalet cellatları yaratılmıştı, mesela Fetullahçı terör örgütü devletin en tepesinde bürokrasiyi teslim almıştı, mesela Türkiye Büyük Millet Meclisinin tepesine bomba atan teröristler devletin kalbine yuvalanmıştı ve bu tek adam rejiminin yarattığı felaketlerle denetimi mümkün olmayan sistemde milletin karşısına geçip en son söylenen söz "Allah da millet de bizi affetsin." sözüydü. Yanlışları bir özürle geçiştirebilecek parlamentolar, sistemler, düzenler yaratabilirsiniz, parmak hesabıyla yanlışları bir özürle geçirebilirsiniz ama tarih içerisinde yok ettiğiniz bir parlamentonun millet egemenliğini özürle geçiştirebilme şansınız yoktur.
Değerli milletvekilleri, son olarak size şunu soruyorum, şunu soruyorum: Kaç yanlış bir Türkiye eder, kaç yanlış bir Türkiye eder, kaç yanlış bir Türkiye eder, kaç yanlışa bir kere daha bu fırsatı vereceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Ama, size şunu söylüyorum ki bir "hayır" bütün yanlışları yok eder, bütün yanlışları ortadan kaldırır. Hepinize son kere, bir kere daha düşünün ve bir "hayır"la bu memleketin geleceğini bir felaketten kurtarın diyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tezcan.