| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 19.01.2017 |
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Anayasa değişiklik teklifi ülkenin her yanındaki vatandaşlarımızı kaygılandırıyor, vatandaşlarımız ülkenin hangi mecraya doğru sürüklendiğini merak ediyor. Medeni dünya da bizi şaşkınlıkla izliyor. İnsanlar kendi geleceklerinden vazgeçmişler, çocuklarının ve gelecek nesillerin geleceğinden endişe ediyorlar. Bunca yıldır büyük çabalarla kazandığımız demokrasiyi bir çırpıda kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Atalarımızın bize miras bıraktığı parlamenter demokrasiyi geliştireceğimiz yerde bir oligarşik yapı getirilmek isteniyor.
Görüşmekte olduğumuz 11'inci madde, yine, Meclisin kendi varlığı ve maneviyatına verilecek en yüksek zararı öngören bir maddedir. Bu madde, şimdiye kadar ağzınıza sakız yaptığınız vesayetin en büyüğüdür, Meclisin kendine bir vasi tayin etmesi anlamındadır. Mutlak güç, kontrolsüz güç, tek adam istediği anda sorgusuz ve sualsiz Meclisi feshedebilecek, vesayet bu maddeyle zirve yapacak. Osmanlı'nın ilk Anayasası olan Kanun-i Esasi'de olmayan fesih yetkisi, padişahta olmayan, Abdülhamit'te olmayan fesih yetkisi bir tek kişiye verilecek. Değerli arkadaşlarım, Abdülhamit eğer bu teklifi görseydi mutlaka sizi kıskanırdı.
Şimdi, diyorlar ki: "Meclis de Cumhurbaşkanını görevden alabilecek." Peki, nasıl alacak? Beşte 3 oy çoğunluğuyla alacak. Bu bir aldatmacadır, bu bir kandırmacadır değerli arkadaşlar. Hiçbir meclis kendisini feshederek cumhurbaşkanının görevine son vermez. Bu, realist bir yaklaşım değildir; bu, gerçekçi bir yaklaşım değildir. Özellikle, bu oluşan sistemde, partili cumhurbaşkanlığı olan bu durumda, Meclis hiçbir zaman kendini feshederek seçim kararı almaz, Meclis üzerinde oluşan vesayet buna da izin vermez. Zira, Cumhurbaşkanının Mecliste kurşun askerleri olacak. Kurşun askerler, gereğini büyük bir itaat ve bağlılıkla yapacaktır, bundan hiçbir kuşkunuz olmasın.
Değerli milletvekilleri, demokrasi, insana saygının bir eseridir. Demokrasi, insanın maddi ve manevi varlığının gelişiminin bir sonucudur. Demokrasiyi ve özgürlükleri ortadan kaldıracak bu teklif, demokrasiye ihanettir, millete ihanettir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu teklif, tek adama göre şekillenen bir diktatörlüğün, bir otoriterleşmenin adıdır. Bu, demokrasinin raydan çıkmasıdır; bu, bir sivil darbedir. Ne yazık ki bu sivil darbe, milletvekilleri üzerinden gerçekleştirilmek isteniyor.
Değerli milletvekilleri, kendi kendinizi kandırmayın; kahredici bir partizanlık, kahredici, kof bir lider bağlılığı, hep kazanmış olmanın şımarıklığı, şahsi gelecek ve koltuk beklentisi, çoğunluk olmanın verdiği güven duygusu, sizin vicdanınızı rahatlatmaya yetmez. Birlikte hareket etme dürtüsü belki vicdanınızın sızlamasını erteleyebilir ama daha sonra ne yaptığınızın farkına varacaksınız. Otokontrol ve psikolojik baskı, bu vahamete bahane olamaz. Tarih, bu teklife "evet" oyu verenleri hiçbir şekilde unutmaz. Bu ülkede, demokrasinin tarihi yazılacaksa yaşadığımız süreç bir kara leke olarak, bir ibret vesikası olarak yazılacaktır. Bu ülkedeki vatanseverler, milliyetçiler, demokratlar sizi hep hatırlayacak.
Bunları neden söylüyorum değerli milletvekilleri? Demokrasiye geri dönmek için verilecek bedel çok büyük olacaktır; yaşanacak acılar ve ızdıraplar, bölünen vatan toprakları, yitirilen hayatlar bu bedelin zekâtı olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, ben bu konuşmayı sizleri ikna etmek için yapmıyorum, bunun nafile bir çaba olacağını da biliyorum. "Yapmayın, etmeyin." deme zamanı da görülüyor ki geçmiştir. Bu gidişi ancak vicdan geri çevirebilir, onun da bu Mecliste olduğuna artık inanmıyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)