| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 19.01.2017 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gergin anlar yaşıyoruz. Parlamento pratiğinde zaman zaman gergin anlar yaşanabilir ama önemli olan daha sonra suhuleti hâkim kılabilmektir.
İngiltere Parlamentosunda kral ya da kraliçe Avam Kamarasına girmez, böyle bir gelenek yerleşmiş. Bunun sebebi, İngiltere'de Avam Kamarasının, Meclisin "Kral giremez, hükümdar giremez." diye bir kanun çıkarması değildir, böyle bir kural yoktur. Eski zamanlardan birinde hükümdar Avam Kamarasına girmek istediğinde Parlamento yüksek sesle "Kral giremez, hükümdar giremez buraya." diye bağırmıştır ve o günden sonra hiçbir İngiltere hükümdarı Avam Kamarasına girmemiştir. Böyle bir gelenek yerleşmiştir.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Yanlış tarihî bilgi veriyorsun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Öfkelenmeyin, dinleyin, dinleyin.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Bilmiyorsun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sonraki bir konuşmada siz söylersiniz.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - İlber Ortaylı'yı okuyun, İlber Ortaylı'yı.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tezcan, devam edin.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bunu niye anlatıyorum? Parlamentoların gelenekleri vardır, demokrasilerin gelenekleri vardır. O gelenekler çoğu zaman yazılı kurallardan daha üstündür. Ne zaman ki bir ülkede halkın, milletin temsilcisi olan parlamentoların, demokrasilerin gelenekleri yazılı kurallardan, güçten, kudretten, zorbalıktan daha üstün olursa orada demokrasi yerleşmiştir, asıl yapmamız gereken şey budur. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, bu teklifin 8'inci maddesini görüşüyoruz, ben paragraf paragraf biliyorum. İmza atanlarla her satırını ve maddesini her yerde bunu açmadan konuşmaya hazırım ama bunları söylemeyeceğim size. Hangi hâle düştüğümüze bir bakalım. Biraz önce ya da ilk görüşmeler başladığı zaman, parlamentolarda çeşitli eylem biçimlerini milletvekilleri hayata geçirir, bunları sonlandırmanın yolu mutlaka ve her zaman şiddet değildir, hatta hiçbir zaman şiddet olmamalıdır. Bunun yolunu bulamıyorsak demokrasinin yolunu bulamayız; bunun yolunu bulamıyorsak normalleşmenin yolunu bulamayız ve bunun yolunu "Benim bunu güç ve kudretle engelleyebilme imkânım var; gidebildiğim yere kadar gideceğim." dediğimiz anda bulamayız, tam tersine, o an, o gün, yolumuzu kaybettiğimiz gündür.
Değerli arkadaşlar, bakın, 16 Mart 1920'de İstanbul işgal edildi, Meclis-i Mebusan nisan ayında kapatıldı. Bu meclis ve bundan önceki meclisler zaman zaman kapatıldılar. Mesela, Meclis-i Mebusanı emperyalist işgalciler kapatmışlardı, 16 Mart 1920 işgalinden sonra, 11 Nisanda, 1920'de. Türkiye Büyük Millet Meclisi "Gazi Meclis" unvanını alırken dünyadaki ve kendi tarihimizdeki parlamentolardan farklı bir çıkışla ortaya çıkmıştı, başka bir özelliği vardır bu Meclisin. Örneğin Meclis-i Mebusan bütün demokratik parlamentolarda olduğu gibi padişahın, kralın yetkilerini sınırlamak için kurulmuştur ama Türkiye Büyük Millet Meclisi, Gazi Meclis, emperyalist işgale karşı milletin onurunu ve namusunu korumak için kurulmuştur, aradaki en büyük fark budur. (CHP sıralarından alkışlar) Ve o Meclisi, 1920'de padişahın yetkilerini sınırlamak için kurulan Meclisi işgal kuvvetleri kapatıyordu, bu milletin Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı vermek üzere kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisini, Gazi Meclisi, tarihte Millî Mücadele'nin öncüsü olan tek Meclisi milletvekillerinin oylarıyla kapattırmanın projesini görüşüyoruz, karşı çıktığımız şey budur. Roma'da çarmıha gerileceklere çarmıhı sırtında taşıtırlarmış. Bu Meclise kendini feshedecek kanunun altına imza atma utancını Allah da, tarih de nasip etmez inşallah.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)