GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:11.10.2012

VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 197 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 20'nci maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlarım, beş yıldır Parlamentoda görev yapıyorum. Buraya gelen kanun değişiklikleri ya da Hükûmet tasarıları ne kadar bu Meclisten zorlamayla geçerse o kadar fiiliyatta, uygulamada sıkıntılar ortaya çıktığını gördüm, bunlara şahit oldum. Şimdi, yine böyle zorlamayla, muhalefetle oturup ortak akıl yürütmeden, asgari müşterekte birleşmeden bir yasa tasarısı çıkartmaya uğraşıyorsunuz çalışma hayatıyla ilgili. 75 milyon nüfusta 24 milyon insan çalışma hayatı içerisinde. Önemli bir toplumsal oranı, onların hakkını, çalışma hayatındaki çalışma haklarını, sosyal haklarını konuşuyoruz, tartışıyoruz. Bir kesime ne kadar fazla hak verirseniz, demokrasiyi sağlarsanız, demokratik ortam sağlarsanız, örgütlenme hakkı sağlarsanız o toplumda, o ortamda o kadar barışı tesis etmiş olursunuz, kardeşliği tesis etmiş olursunuz, huzuru tesis etmiş olursunuz. Onun için örgütlenme kelimesinden, örgütlülük kelimesinden imtina etmemizin bir anlamı yok, korkmamızın bir anlamı yok.

1990 yılında Türkiye'de sendikalı çalışan sayısı toplam çalışanların yüzde 22'sine tekabül ediyor. Bu, 2010 yılında yüzde 6 seviyelerine düşmüş, böyle giderse sizin hedefiniz olan 2023 yılında yüzde sıfır seviyelerine gelecek yani sendikalı çalışanların neslini tüketmiş olacaksınız. Bu da AKP sayesinde olacak.

Şimdi, bakın, sözlerime başlarken "Buradaki kanun tasarılarını zorlamayla çıkartmayalım, uzlaşarak çıkartalım." dedik. Geçtiğimiz yasama yılında "4+4+4" bir millî eğitimle ilgili belki de ülkemiz adına konuştuğumuz bu çatı altında en önemli konu, millî eğitim konusuyla ilgili bir yasal düzenleme oldu. Her şeye rağmen oldu, bütün karşı çıkmamıza rağmen oldu, kavgalara rağmen oldu, gürültülere rağmen oldu. Niçin oldu? İdeolojik saiklerle oldu, rövanşist anlayışlarla oldu. Dedik ki: "Bunu yapmayalım, geleceğimizi gençlerimize teslim ediyoruz." Geleceğimizi gençlerimiz belirleyecek. Gençlerimizin oluşumunu, yarına bakışını bu jenerasyonların yetisini, kabiliyetini eğitim sistemimiz ortaya koyacak, eğitim sistemimiz buna katkı sunacak. Dolayısıyla, Türkiye'de tarım sektöründe, sağlık sektöründe veya farklı sektörlerde burada düzenlemeler yapabilirsiniz. Bunda hata da yapabilirsiniz. O hatadan dönme imkânınız olur ama eğitim sisteminde yapacağınız bir hatadan dönme, eğitim sisteminde yapacağınız bir tahribatı ortadan kaldırma on yıllarınızı alır.

Şimdi, şu resme bakın, 2012 AKP Türkiyesi'nde ilköğretim okul öğrencileri Mersin'in Erdemli ilçesinde tarım traktörlerinin römorklarında taşınıyor. Bunlar da tarım traktörlerinin arkasına takılan, "tak tak" denilen tarım aletlerinin takıldığı gereçler; tarım gereçleri. Görüyorsunuz, bulundukları mahalleden 7 kilometre mesafedeki, okula ilköğretim öğrencileri bu tarım taşıma araçlarıyla taşınıyor.

Şimdi, tabii, bu 4+4+4'ten Sayın Başbakan herhâlde iftihar ediyordur ortaya çıkan sonuçtan. Bu düzenlemeden il valileri memnun değil, ilçe kaymakamları memnun değil, il millî eğitim müdürleri, ilçe millî eğitim müdürleri memnun değil, veliler memnun değil, öğrenciler memnun değil; kimse memnun değil ama bir tek Sayın Başbakan, zorunlu olarak da sizler memnunsunuz. Takdirlerinize bırakıyorum.

Önergemize destek vereceğinizi umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.