| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 17.01.2017 |
EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün Kurtuluş Savaşı'mızın ismi bilinmeyen kahramanlarından biri olan Derviş Paşa'nın vefat yıldönümü. Hayatının sonuna kadar Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında mücadele etmiş bir isimden bahsediyoruz.
Arkadaşlar, Derviş Paşa'nın bir özelliği var: Namazgâhını siper edinerek birinci antiemperyalist Kurtuluş Savaşı'mızda öncülük etmiş, akabinde çıkmış olan bütün isyanları da bastırma görevinde bulunmuştur. Cumhuriyeti görmüştür, Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapmıştır ve seksen beş yıl önce bugün hayatını kaybetmiştir.
Arkadaşlar, bu topraklar Derviş Paşa gibi böyle askerler de görmüştür, 15 Temmuzda kendi halkına kurşun sıkan askerler de görmüştür, asker kılıklı teröristler de görmüştür. Ama onun bir özelliği vardır beni etkileyen: Bir elinde mavzer, bir elinde de yüreği vardır ve arkadaşlar, Derviş Paşa secdegâhını defaatle gözyaşlarıyla ıslatmasıyla bilinir. O günlerde secdeye kapanarak halkı aldatan derviş kılıklı meczupların iş tuttuğu emperyalistlerle çarpışma onurunu başının üstünde taşımıştır değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Aynı şekilde, cumhuriyetin de faziletlerini yaymaya çalışmıştır. O günlerde kendisini "zıllullah filarz" yani "yeryüzünde Allah'ın gölgesi" addeden iradenin de karşısında İlayıkelimetullah'ın "şûra ve meşveret" ilkesini savunmuştur yani cumhuriyeti savunmuştur, cumhuriyetin yanında olmuş ve mücadele etmiştir değerli arkadaşlar. 1923'te iradenin saraydan alınıp halka verilmesinde Derviş Paşa gibi isimlerin çok büyük emeği olmuştur değerli arkadaşlar. O günlerde kimileri İngiliz emperyalizmiyle iş tutuyor, sözde hilafet getirmek için özde İngiliz şansölyelerinin kılıçlarındaki masum kanının üzerine saltanat inşa etmeye çalışıyordu değerli arkadaşlar. İşte o güruha, benim defaatle üzerine tefekkür etme imkânı bulduğum -ki bugünlerde onun eksikliğini yaşadığımızı da ifade etmeliyim, şu yoğunluk nedeniyle bize belki de bu tefekkür imkânını vermiyor Parlamento bugünlerde; buradaki herkes eminim böyle bir problem yaşıyordur- Kur'an işte o güruha "Allah ile aldatanlar" diyor değerli arkadaşlar.
Derviş Paşa inançlı biriydi, dindar biriydi, Allah ile aldatmaya da karşıydı, Fatır suresinin 5'inci ayetinde geçen Allah ile aldatmaya da karşıydı, Allah'ın "eşrefi mahluk" dediği o yaratılmışların en yücesinin egemenliğini savunuyordu; onun için cumhuriyetin yanında durdu. Bizler de arkadaşlar, bugün onun ardından yüreklerimizi birleştirip Fatiha okuyabiliyoruz. O yüzden ben diyorum ki değerli arkadaşlar: Gelin, Derviş Paşa'nın kemiklerini sızlatmayalım, Derviş Paşa bizim değerimizdir.
Değerli arkadaşlar, Derviş Paşa'yı anlattıktan sonra... Bir de tabii bir realitemiz var: O günlerde sahte dervişler vardı, üçkâğıtçı mollalar vardı, Kur'an'ı mızrak ucuna takanların iradesini savunanlar vardı; aynı şekilde, yoksulun ve horlanmışın değil, istifleyenin, biriktirenin, imtiyaz sahibi olmaya çalışanların yanında olanlar vardı; zorbalığın, zulmün yanında duranlar vardı arkadaşlar. O gün Derviş Paşa'nın yapmaya çalıştığı şeyin adı, arkadaşlar "millî egemenliği tesis etmek"ti ama onun karşısında, yeniden o egemenliği alıp saraylara sokuşturmak isteyenler vardı.
Değerli arkadaşlar, bakınız, bizler burada sadece kendi çocuklarımız için değil, sizlerin çocukları için mücadele ediyoruz. Siz belki buna inanmayacaksınız ama biz sizlerin çocuklarını çok seviyoruz değerli arkadaşlar, sizlerin de bizlerin çocuklarını sevdiğinizden en ufak bir tereddüt dahi duymuyoruz. Ama diyoruz ki değerli arkadaşlar, bakın: Gelin, bu işi bir kişiye teslim etmeyelim. Unutmayalım, bugünkü sarayda bir ifade kullanılmıştı, "Tarih anlayışımızın 1919'dan itibaren yazılmasına karşıyım." denmişti. Değerli arkadaşlar, 1919 demek, 15 yaşındaki çocukların yalın ayakla birinci antiemperyalist Kurtuluş Mücadelesi'ne katkı sunması demektir. Bugün "Doksan yıllık reklam arası." diye küçümsediğimiz bu süreç hepimizin mihenk taşıdır, hepimizin namusudur, hepimizin iradesidir. Demin bir milletvekili arkadaşımız dedi ki: "Benim dedem Çanakkale'de şehit oldu." Bundan kimsenin şüphesi olabilir mi? Buradaki herkes o antiemperyalist Kurtuluş Savaşı'nda mücadele etti.
O yüzden, arkadaşlar, görevlerimizi hatırlayalım. Yapmamız gereken şey, Derviş Paşalar gibi; tıpkı bu ülkeye kanını dökmüş, evlatlarını siper etmiş, namazgâhını siper etmiş, secdegâhını siper etmiş olan o irade gibi çelikten o gömleği giyinip millî egemenliği saraylara değil, milletin iradesinin tecelligâhı olan Meclise teslim etmektir değerli arkadaşlar.
Tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)