| Konu: | Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi hâlinde toplumsal etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 17.01.2017 |
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilerin sorunları üzerine söz almış olsam da Türkiye'nin gündeminde yer alan Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi hâlinde toplumsal etkilerinden söz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bana göre, bu Anayasa teklifi bir tek ses, tek nefes teklifidir. Bu teklifle, maalesef, bir ülkenin haktan, hukuktan, demokrasiden nasıl uzaklaştığını, insanların nasıl ötekileştirilip ayrıştırıldığını üzülerek görüyoruz. Öyle yetkiler veriyorsunuz ki Türkiye'de âdeta bir kral yaratıyorsunuz. Bakın, güya, temel hak ve hürriyetler ve siyasi ödevlere ilişkin Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi yok ama eğer bu Cumhurbaşkanı artan şiddet veya terör olaylarını gerekçe gösterip olağanüstü hâl ilan ederse -öyle ya, Cumhurbaşkanı bu teklifle istediği zaman olağanüstü hâl ilan edecek, istediği zaman Meclisi bile feshedecek- işte bu olağanüstü hâl ilanından sonra hayatın hemen hemen her alanında kararname çıkarma yetkisine kavuşacak ve bu kararnameler ne usul ne de esas bakımından Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi tutulmayacak. Yani "Ben haksızlığa uğradım, ne yapacağım?" diyebileceğiniz hiçbir yargı mercisi olmayacak.
O kadar tehlikeli bir yetki veriyorsunuz ki, bakın, mesela başkan olağanüstü hâl ilanında bir kararname çıkarıp "Ey emekliler, bugüne kadar yeterince maaş aldınız. Bundan sonra ekonomik kriz var, tulumbada su bitti; maaşlarınızı ödeyemiyoruz, ödeyemeyeceğiz, bakın başınızın çaresine." diyebilir mi? Der çünkü bu yetki başkana verilmiş. Ya da yine bir olağanüstü hâl kararnamesiyle "Kamudaki taşeron işçi sayımız fazla. 100 bin, 150 bin taşeron işçinin işine son veriyorum." diyebilir mi? Der. İşte o zaman kadro sözü verip de tutmadığınız taşeron işçi kardeşim üstüne bir de işinden olacak ama müracaat edebileceği hiçbir yargı mercisi bulunmayacak çünkü siz yetkiyi tek bir kişide topluyorsunuz ve onun karşısında hiçbir denetim mekanizması bırakmıyorsunuz.
Olağanüstü hâl döneminde çıkaracağı bir kararnameyle başkan Türkiye'de pancar üretimini yasaklayabilir ve "Bundan sonra piyasada sadece nişasta bazlı şeker, tatlandırıcı kullanacaksınız." diyebilir, çiftçiye her türlü yasağı getirebilir. O zaman çiftçi kardeşlerim ne yapacak? Müracaat edebilecekleri hiçbir yer yok arkadaşlar. Ve olağanüstü hâl döneminde çıkabilecek bir kararnameyle, başkan tarafından çıkarılacak bir kararnameyle holding, fabrika, şirketlere el konulabilecek ve onların gidebilecekleri hiçbir yargı mercisi olmayacak, yetkiyi bir kişiye veriyorsunuz.
Kadınlarımız, yıllardır hayatın her alanında eşit mücadele veren kadınlarımız, onların haklarına dokunursa, bir olağanüstü hâl kararnamesiyle birden fazla nikâh serbest kalırsa, miras hakkımız elimizden alınırsa, çalışma hayatımız yasaklanırsa ne yapacağız arkadaşlar? Olmaz demeyin. Bakın, bir bakan çıktı "Türkiye'deki işsizliğin nedeni, kadınların iş aramasıdır." dedi, yine birisi çıkıp "Kadın ve erkek eşit değildir, erkek üstündür." dedi. Bunlar bu ülkede oldu. Eğer bu teklif kabul edilirse ve başkan bu düşünceyle hareket edip çalışma hakkımızı elimizden alırsa ne yapacağız veya 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün bize tanıdığı seçme ve seçilme hakkımızı kaybedersek ne yapacağız? Bunların gerçekleştirilmesi mümkün, teknik açıdan önünde hiçbir engel yok arkadaşlar.
Burada, dişini tırnağına takıp mücadele ederek bu kürsüye çıkmış, yemin etmiş bir kadın milletvekili olarak konuşuyorum; yıllardır meslek hayatında erkeklerin egemen olduğu bir meslek hayatında tutunma mücadelesi veren bir kadın avukat olarak konuşuyorum ve Türkiye'de eşitlik mücadelesi veren binlerce kadından biri olarak konuşuyorum: Atatürk'ün bize verdiği, altın tepside sunduğu bu hakları -öncelikle Meclisteki tüm kadın vekillere, sonra Türkiye'deki bütün kadınlara sesleniyorum- Atatürk'ün bize verdiği bu hakkı, lütfen kimseye teslim etmeyelim, haklarımızın gasbına, gelin, hep beraber "hayır" diyelim.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)