| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 14.01.2017 |
CHP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuşacağım sıra sayısı 447 olan Kanun Teklifi'nin 16'ncı maddesini biraz önce Divan kâtibi arkadaşımız okudu. Tam dokuz dakika sürdü. Maddenin okunması dokuz dakikaydı ve ben burada dokuz dakikada okunan bu maddenin üzerinde on dakikada her fıkra için tek tek eleştirilerimi ya da katkılarımı sunacağım. Burada bir mantık yoktur. Burada kanun görüşmesi yapıyoruz demek, hele Anayasa görüşmesi yapıyoruz demek tam bir aldatmacadır. Bunların hepsi tutanaklara geçiyor. Tarihe not düşüyorsunuz. Bu kadar kargacık burgacık, bu kadar kötü bir notu düşmek bize hiçbir yarar sağlamayacak.
Değerli arkadaşlar -Sayın Başkan da biraz önce belirtti- kanunların görüşülmesi ile Anayasa değişikliklerinin görüşülmesi kesin olarak aynı nitelikte değildir. 148'inci madde bunu net olarak söylüyor. Bir tanesinde sadece son oylamanın yani kanunların görüşülmesinde son oylamanın çoğunlukla yapılıp yapılmadığına, Anayasa değişikliklerinde ise teklif ve oylama çoğunluğuna, bir de ivedilik kararına -burada söz konusu değil- uyulup uyulmadığına bakılıyor. Anayasa Mahkemesinin şekil yönünden denetimi bunlarla sınırlandırılmış gözüküyor. Peki, ikisinin arasında ne fark var? İkisinin arasında mutlaka bir fark var çünkü özel olarak söylemiş.
Bu Meclis "oylama çoğunluğu" kavramını ne yazık ki doğru dürüst kullanmadı, daha doğrusu şimdiye kadar tartışma gereği de olmadı. Bu Mecliste 1982 Anayasası üzerinde, bildiğim kadarıyla, 18 defa yasa değişikliği yapıldı, 18 defa değişik maddeleri değiştirildi. Her maddesi de, ibare çıkarılması ve ibare eklenmesi gibi bazen tek kelime bazen üç kelime, kesinlikle bir madde olarak görüşüldü. İşte, Anayasa'nın 148'inci maddesindeki bu "oylama çoğunluğu" kavramı bunu ifade ediyor. Anayasa'dan çıkarılan her kelime gerçek anlamıyla bir uygulamayı değiştiriyor. Burada "kanun" yerine, "kanun hükmündeki kararname" demek sıradan iki kelimenin değişmesi demek değildir. "Kanun" yerine "Cumhurbaşkanlığı kararnamesi" ikame edilmiştir. Hayır, kanun devam ediyor. Eğer "kanun" yerine tamamen "kararname" ikame edildiyse zaten bu Meclis bitti, yok böyle bir şey. Bu Meclisin kanun yapma yetkisini yani hâkimiyetin millete ait olması olgusunu bu iki ibarenin değişikliği şeklinde algılarsanız ortadan kaldırırsınız. Burada çok büyük bir hata yapıyorsunuz. Böyle bir olay yok. Her madde teker teker, hatta kaldırılan madde bile, "Acaba onun içerisinde atladığımız ve kaldırıldığı için başka maddelere yeteri kadar yansıtılamamış herhangi bir uygulama var mı?" diye burada ayrıca incelenmek zorundadır. Bunun başka bir çaresi yoktur değerli arkadaşlar.
Bir madde getiriyorsunuz, 6 tane fıkra, 60 tane madde. Peki, değerli arkadaşlar, bu kanunun 1, 2 ve 3'üncü maddelerinde de teker kelimeyle ifade değişikliği yapıyorsunuz, tek kelimeyle ibare değişikliği var, tek kelimeyle ibare değişikliği var, maddeleri açıp bakın. Bu üçü madde olarak görüşüldü. Tek kelime ibare değişikliği olan bu kanunun 1'inci, 2'nci maddesi -"ve"yi kelime olarak saymıyorum- kesin olarak ayrı madde olarak görüşüldü. Onun yerine içeriğini olduğu gibi değiştirdiğiniz, Devlet Denetleme Kurulunun işlevini değiştirip de askerlerle, orduyla ilgili olarak hiyerarşik denetim yapma yetkisine de yine aynı şekilde "ibare değişikliği" dediniz. Burada bu kadar önemli bir değişiklik varsa bunu ortadan kaldıramazsınız.
Tüzük: Anayasa'daki tüzük kavramını kaldırdınız, kaldırılan maddeler içerisinde. Nereye konuldu, neye ikame edildi ve niye kaldırıldı? Değerli arkadaşlar, tüzük niye kaldırıldı? Kanunlar hiyerarşisi içerisinde kanunlardan sonra özellikle yönetmeliklere baz teşkil eden çok önemli bir dayanaktı. Özellikle Danıştayın da görüşü alınmak suretiyle kanunlar nedeniyle idarede bir kaosun ortaya çıkmasını önleyen bir uygulamaydı. Kaldırılabilir, kaldırılamaz demiyorum ama bu "Şu madde kaldırılmıştır." diye bir torbanın içerisine atılarak kaldırılmaz. Attınız torbanın içerisine, tüzüğü kaldırdınız, olayınız bitti; bu olmaz, bu gerçekten olmaz. Eğer Anayasa Mahkemesi "Ben sadece şekil açısından incelerim." diye kalkıp da bu olguyu bile atlar ise bu ülkede bir Anaysa Mahkemesi de yok demektir. Böyle bir şey olmaz. Anayasa Mahkemesi yasaları 148'e göre şekil yönünden incelemek üzere kendi yetkilerini sınırlandırmış, yasayla sınırlandırılmış tabii ki. Sadece diyor ki: "Oylama çoğunluğuna bakarım." "İyi, oylama çoğunluğu varsa, her madde teker teker oylanıyorsa, bunu kabul ederim." diyor. Ama değerli arkadaşlar, bir de bu kanunla ilgili olarak bütün bir gün boyunca, hatta günlerdir, neredeyse on altı günden beri tartıştığımız başka bir olay daha var. Bu Anayasa'nın değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek maddeleri var. Bu maddelerin -yani cumhuriyet kavramının içi boş bir kavram, bir çerçeve olmadığı gibi her birisinin içi dolu- siz bu maddelerin, burada değiştirilmeyecek olan maddelerin başka maddelerde içini boşaltırsanız burada Anayasa'nın değiştirilmeyecek maddelerine dokunmuş olursunuz. Peki, bu durumda ne olur? "Bunlar değiştirilemez." "Ee, değiştirdik kardeşim, değiştirdik." "Bu yetkiyi kullanamazsın." "Kullanıyorum kardeşim." Bu, hukuk değildir. Anayasa'nın değiştirilemez maddeleriyle ilgili olarak herhangi bir şekilde bir beyanda bulunulması hâli de veya bir düzenleme yapılması hâli de "yok" hükmündedir, yoktur yani, öyle bir şey yapılmamıştır. "Yok" hükmünde olacak kanun tasarısı bu Meclise geldiği zaman bunun ilk çarpacağı duvar Meclis Başkanlığıdır. Meclis Başkanlığı buna bakar, inceler "Hayır, bu Anayasa'nın şu maddelerini tartışmaya açıyor. Böyle bir olay olmaz." der, iade eder. O duvarı geçti. Komisyona gelir. Komisyonda yapılan tartışmalarda bunların dikkate alınmaması söz konusu olmaz. Normal kanunların görüşmelerinde bile Anayasa'ya aykırılık iddiasında bulunulduğu anda komisyon başkanı o iddiayı incelemek zorundadır.
Başka, Anayasa'ya aykırılıkların ötesinde, bar bar bağırılıyor, 60 maddeyi tek bir maddenin içerisinde değiştiremezsiniz. Şurada her bir maddenin hangi değişiklikleri yaptığı ve bunun Meclisin bilgisinde olup olmadığı konusunu gerçekten merak ediyorum. Keşke şurada bir saatlik bir zaman olsa da teker teker her birisini anlatsak, "Değerli arkadaşlar, siz bunu değiştirdiniz ya, bunun farkında mıyız biz? Biz, bunun değiştirilmesine bir anlam veremedik, siz bir anlam verebiliyor muydunuz acaba?" dememiz gerekiyor. Biz, bir taraftan idarenin bütün yetkilerini bir kişinin elinde toplarken aynı zamanda ona bir de yasama yetkisi verdik, verdik, hangi maddelerde verdiğimiz de kesin olarak belirli. Sonra, kendisini yargılayacak olan mahkemelere üye atama yetkisini de verdik. Böylece cumhuriyetin sacayağının 3'ünü de kırdık, bu olay bitti. Peki, bu koşullar altında bu kanun yok hükmünde değil de nedir? Yok hükmündeki olay nasıl algılanır? Yani, Anayasa Mahkemesi kazara derse ki -asla dememesi gerekiyor- "Yok kardeşim, ben yok hükmüne mok hükmüne bakmam. Benim bakacağım bir tek şey vardır, o da oylama çoğunluğudur. Bu kanunda var o, onun için iptal ederim ama diğerlerine hiç karışmam." Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlar? Böyle bir şey dediğini varsayın, Anayasa'nın dokunulmaz maddelerine dokunulmuş, değiştirilmiş ama Anayasa Mahkemesi diyor ki "Ben yok hükmündeki olaylarla ilgili bir yetkiye sahip değilim arkadaş, buna dokunamam." Peki, kim dokunacak? Bir emrivakiyle karşı karşıyasınız, olayı değiştiriyorsunuz, bitiyor zaten. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin temeli olan birimlerin başındaki insanlara kendi yetkilerini artırma yetkisi veriyorsunuz. Kanun yapma yetkimiz elimizden gidiyor. O nedenle, bu, Anayasa'ya aykırılığı belki de yok hükmü nedeniyle tartışmaya bile gerek kalmayan bir tekliftir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen bir dakikada.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
O nedenle, bu görüştüğümüz teklif, yok hükmü nedeniyle tartışmaya bile değer olmayan bir tekliftir. Er geç geri dönecek, gelecek. İnşallah uygulama olanağı bulmaz ama kazara uygulamaya kalkarsa da eğer yaratacağı kaosun altından bundan sonra on yıl boyunca hiçbir idarenin kalkması da mümkün olmaz.
Değerli arkadaşlar, burada ben konuşmamın tek bir sayfasını bile açmadan on dakikamı tamamladım. Hâlbuki sizlere çok net bir şekilde hangi maddelerde hangi değişiklikleri yaparak neler yaptığımızı, nelere izin verdiğimizi anlatmak istiyordum, anlatamadım ve o maddeler gene görüşülmeden, gene konuşulmadan gene oylanacak.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)