| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 13.01.2017 |
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Madde üzerine konuşmama başlamadan önce, bugün bazı değerli milletvekillerimizin konuşmalarının içinde partimizi terörle, Fetullah Gülen örgütüyle ilişkilendiren bazı değerlendirmeler yapıldı. Değerli arkadaşlarım, şu kürsünün dili olsa da konuşsa. Bu kürsüye çıkan milletvekili arkadaşlarımız yıllar önce "F tipi örgütlenme" diye FETÖ'cü terör örgütünün adını koymuşlardı. Bu kürsüye çıkan arkadaşlarımız defalarca, Fetullah Gülen'i eleştirirken hakaretlere maruz kalmış, yaka paça bu kürsüden indirilmişlerdi ve bu kürsüye çıkan, Fetullah Gülen'i savunmak üzere bu kürsüye çıkan arkadaşlarımız da her seferinde övgüler dizerek saygıyla "Muhterem Fetullah Gülen Hoca Efendi" diye bahsetmişlerdi. Biz haklı çıktık ama maalesef gelin görün ki bugün Cumhuriyet Halk Partisini böylesi bir terör örgütüyle ilişkilendirme gayreti içerisine giriliyor. Ne yapılıyor? Sayın Genel Başkanımızın bir fahri danışmanının, sadece zaman zaman kendi mesleğiyle ilgili bilgi notu veren bir arkadaşın byLock kullanıyor diye tutuklanmasından hareketle Cumhuriyet Halk Partisi suçlanmaya kalkılıyor. Bakın, değerli arkadaşlarım, bu terör örgütüyle ilgili zerre toz kalksa hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin asla yakasına yapışmaz, (CHP sıralarından alkışlar) kepçeyle, kürekle kalksa hiçbir şekilde yapışmaz ama ufacık bir toz zerresi, Fetullah Gülen terör örgütüyle ilgili ufacık bir toz zerresi gidip yapışacak yerleri çok iyi bilir.
Bir şey daha hatırlatayım sizlere değerli arkadaşlarım: Bu Parlamento çatısı altında liderinin suikasta uğradığı tek parti Cumhuriyet Halk Partisidir. Onun için, Cumhuriyet Halk Partisini terörle, FETÖ'yle ilişkilendirmek beyhude bir çabadır.
Değerli arkadaşlarım, biz bu Anayasa değişikliği metnine özünden, içeriğinden dolayı tümüyle karşıyız. O nedenle bir madde üzerinde geniş değerlendirme yapmaktan vazgeçip genel bir değerlendirme yapacağım. Arkadaşlarımız günlerdir özellikle Anayasa değişikliği Komisyonda görüşülürken çok nitelikli bir tavır sergilediler, donanımlı, bilgi yüklü açıklamalar yaptılar. Bunu da Değerli Elitaş dün konuşmasında teyit etti, Sevgili Genel Başkan Yardımcımızı bir buçuk saat, katılmasa dahi zevkle dinlediğini ifade etti. Elhak doğrudur, sadece bu Parlamento çatısı altındaki milletvekilleri değil, toplumumuz da Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüleri sayesinde, geniş bir şekilde, bu Anayasa değişikliğinin ne menem bir değişiklik olduğunun bilincine varmışlardır. Biz, bu Anayasa değişikliğinin bir rejim değişikliği olduğunu ısrarla söylüyoruz. Bu bir rejim değişikliğidir. Her ne kadar "Bu bir yönetim değişikliği." dense dahi bu kesinlikle bir rejim değişikliğidir. Niçin? Bu değişiklik, parlamenter demokratik sistemi dinamitleyen bir değişikliktir. Parlamenter sistem en ideal bir şekilde cumhuriyet rejimiyle anlamlıdır, onun çatısı altında ideal bir yönetim tarzına dönüşür.
Değerli arkadaşlarım, Magna Carta'yla başlayan demokrasi gibi muhteşem bir yönetim anlayışı uzun tarihi boyunca ilk kez böyle mesnetsiz, temelsiz, hukuk dışı, antidemokratik bir metinle karşı karşıyadır. Korkarım ki bu metin eğer çıkarsa, bu değişiklik yasalaşırsa o zaman vatandaşlarımızın tebaa olmaktan çıkıp onurlu, eşit yurttaş olmasını hedefleyen cumhuriyet projemiz maalesef yara alacaktır. Buna hiçbirimiz rıza göstermemeliyiz, buna hepimiz karşı çıkmalıyız değerli arkadaşlar. Her fırsatta Gazi Meclisten bahsediyoruz, elhak doğrudur; her fırsatta İstiklal Madalyalı bir Meclisten bahsediyoruz, doğrudur. Şu arkada yazılan özdeyiş bizim şiarımızdır, sıradan bir özdeyiş değil, biz özdeyişe sıkı sıkıya sarılmışız ve her fırsatta "Millete gidelim, milletin hâkimliğine başvuralım." deniyor, e hadi gidelim. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, iki gündür bir kaygı duyuluyor, iki gündür bir şeyden bahsediliyor: Erken seçim. Arkadaşlar da bunun bir tehdit ve şantaj olduğunu söylüyorlar. Niçin? Durup dururken bu niye gündeme getirildi? Bu acele niye? Bu telaş niye? Bir kaygı var, bir endişe duyulmaya başlandı. Şimdi erken seçim dillendiriliyor oysa bu Anayasa değişikliği metninde erken seçim değil, 2019'un Kasım ayında seçim yapılacağı ifade ediliyordu. Bu bir pazarlık konusu değil ise o zaman şimdi niye dile getiriliyor? İşte bu, bir şüpheyi beraberinde getirir. Siz bu metne, bu değişiklik maddesine "Bu Anayasa değişikliği geçtiği takdirde milletvekili seçimleri 2019'un Kasımında yapılır." deseydiniz ve devamında, "Geçmez ise erken seçim yapılacak." deseydiniz son derece anlamlıydı ama şimdi ne yapıyorsunuz? Tehdit ve şantaj unsuruna dönüşüyor.
Bugünlerde hodri meydan çok konuşuluyor. 133 milletvekili arkadaşımızın imzaları bir saatte önünüzde. Hadi gelin erken seçim yapalım. (CHP sıralarından alkışlar) Nasılsa siz talimatla YSK'yı harekete geçirmişsiniz, nasılsa YSK hazırlık yapmış. Adını değiştirirler, referandum yerine erken genel seçim denir, aslanlar gibi seçime girersiniz. Millet size 330'un üstünde milletvekili kazandırır, gelirsiniz buraya, pul kontrolü yapmadan, markaj yapmadan, hiçbir şekilde baskı yapmadan çıkarsınız, Anayasa değişikliği yaparsınız. Haydi buyurun, hazırız, istediğiniz günde erken seçim yapalım; yapalım, siz de gelin burada değişiklik yapın. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlarım, bu ülke çok ciddi sıkıntılardan geçti, bu ülke geçmişte çok bedel ödedi, insanlar karşı karşıya getirildi, sağcı-solcu kamplaşması yapıldı. Solcular "tam bağımsız Türkiye" şiarıyla yollara düştüler, ülkücüler "milliyetçi Türkiye" dediler...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Kahrolsun emperyalizm" dedik.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - ...ama temel değerleri Türkiye'ydi. Şimdi, ben inanıyorum, o bağımsız Türkiye'yi savunanlar burada da sokakta da bu Anayasa değişikliğine, bu gerici anlayışa "Dur!" diyecekler ve yine muhafazakâr dünyalarının ülkücü ideallerini paylaşanlar da geçmişte yaşanmışlıkları düşünerek mutlaka burada da dışarıda da buna tavır koyacaklar. Buna yürekten inanıyorum. Türkiye'yi bir badirenin içerisine sokmak o kadar kolay değil. Türkiye ciddi bedellerin içerisinden süzülerek gelmiş. Memleket sevdası sevdaların en büyüğüdür. Bu sevdadan hareket edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım, burada "hayır" oyu verenlerin tarih önünde ve milletin ebedî gönlünde çok önemli bir yer tutacağını söylüyorum. Bugün tarihe not düşmek için söylüyorum bunu ve bunu yaşayarak göreceğiz. Bakın, 2010 referandum seçimleri öncesinde buraya çıkan değerli AKP sözcüleri öyle değerlendirmeler yaptılar ki... O referandum değişikliğinden sonra Türkiye refaha kavuşacaktı, Türkiye huzur bulacaktı, her şey güllük gülistanlık olacaktı. O referandum belası Türkiye'de nelere yol açtı, gördük. Fetullahçı terör örgütünün dal budak salması, el bebek büyütülmesinin başlangıcı o değil, daha öncelere gider. On dört yıldır her yeri dolduracaksınız, yol vereceksiniz, sonra da döneceksiniz, masumları oynayacaksınız. Yok öyle yağma! Bunun, mutlaka ama mutlaka, gün gelecek hesabı sorulacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu değişiklik metni bir rejim değişikliğidir. Şimdi "Rejim değişikliği değil." diyenlerin iddiaları çürüyor; endişe buradan, telaş bundan. Rahmetli İsmet İnönü böyle durumlara çok güzel bir söz sarf etmiş, İnönü demiş ki: "Millete karşı, Anayasa'ya karşı, demokrasiye karşı suç işliyorsunuz, o yüzden de suçluların telaşı içindesiniz." Sanki bugün için söylenmiş, sanki bugün için söylemiş.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bingöl.