GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:57
Tarih:13.01.2017

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ödemeler dengesinin net hata noksan hesabında izlenen kaynağı belirsiz para girişlerinin araştırılması amacıyla bundan yaklaşık bir yıl önce vermiş olduğum Meclis araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve bizleri takip eden vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yerleşik kişiler ile yurt dışındaki kişiler arasında gerçekleşen ancak nereden geldiği tespit edilemeyen dövizler ödemeler dengesinin net hata noksan kaleminde izlenir. AKP iktidarının başlangıcından 2016'nın Kasım ayına kadar geçen on dört yılda ülkeye giren nereden geldiği belli olmayan dövizlerin tutarı 39 milyar dolardır. Buna karşılık Türk ekonomisinin dışa açıldığı 1980 yılından başlayarak 2002'ye kadar geçen yirmi iki yılda ülkemize gelen kaynağı belirsiz paranın toplamı sıfırdır arkadaşlar. Sadece 2016'nın on bir ayında net hata noksan hesabından ülkemize 9,6 milyar dolar para girmiştir. Böyle giderse geçtiğimiz yıl yani 2016 yılı nereden geldiğini bilmediğimiz para girişleri bakımından Türkiye'de yeni bir rekor kıracaktır. Cumhurbaşkanının elinde doları, avrosu, faizi olan teröristlerden bahsettiği bir ortamda bu olağanüstü yüksek kaynağı belirsiz döviz girişlerini araştırmak ve milleti bilgilendirmek Meclisimizin görevidir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, ekonomide sıkıntı büyük, ekonomi yavaşlıyordu, şimdi daralmaya başladı. "İş bulsam çalışırım." diyenlerle birlikte işsiz sayısı 6 milyon civarında. Ekonomiye güven tarihî dibini görmüş. Paramızın değeri dolar, euro karşısında hızla eriyor. Ligimizde son bir yıldır dolar karşısında parasının değeri en hızlı değer yitiren ekonomi biz olduk. Türk lirasının değerinin erimesiyle millet her geçen gün fakirleşiyor, aşını işini kaybetme tehlikesi her geçen gün artıyor. Reel sektör, yüksek dış borçları nedeniyle son bir yılda 166 milyar Türk lirası kur farkı zararı yazdı. Buna rağmen Ekonomi Bakanı Sayın Zeybekci bugün "Kur riski yok." diyebiliyor.

Sayın Bakan, yılbaşından bu yana geçen sadece on üç günde şirketlerimizin kur farkı zararı 61 milyar Türk lirası oldu, bunun farkında mısınız? Hızla artan dış borçlarımız ve yetersiz döviz rezervlerimiz nedeniyle bize benzeyen ekonomiler liginde uzunca bir süredir en kırılgan üç ülke arasındayız ve bu hiç düzelmiyor. Esnaf siftah edemiyor, Kapalı Çarşı'da ta Osmanlı'dan beri kapanmayan dükkânlar kapanmış, bugün 700 dükkânın üstüne kiralık levhası asılmış. Siteler esnafı mefluç, 3 tane vergi dairesi varmış 1'e düşmüş. Buna karşılık Siteler'deki icra daireleri arttıkça artıyor. Çiftçinin kullandığı mazot, gübre, tohum fiyatları rekordan rekora koşarken ürün fiyatları girdi fiyatlarına yetişemiyor. Vatandaş enflasyona ezdirilmiş. Sanayi dış borç yükü altında inim inim inliyor.

Değerli arkadaşlar, önümüzdeki bir yılda ödeyeceğimiz dış borç 164 milyar dolar. Buna bir de 2017 yılı için öngördüğümüz 32 milyar dolarlık cari açığı ekleyin, 2017'de dışarıdan bulmamız gereken para, döviz yaklaşık 200 milyar dolar. Bölün 365'e, her gün yarım milyar dolar bulmak gerekiyor. Hâl böyleyken Başbakan "Dolardan bize ne, dolsa ne olur dolmasa ne olur, ben kasaya girene bakarım." dedi. Peki arkadaşlar, kasada ne var? Ben söyleyeyim, 11 Ocak itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kasasında altın dâhil net rezerv 34,7 milyar dolar. Bu, dışarıdan eğer para bulamazsak iki ay ancak dayanabileceğimizi gösteriyor. Yıllardır dış borçla ekonomiyi yüzdüren bu ülkenin Cumhurbaşkanı şimdi vatandaşa "Dolar satın." diyor. Ama Ekonomi Bakanı da "Merkez Bankası sakın ha dolar satmasın." diyor. Cumhurbaşkanı bunu ilk söylediği gün bin dolar satan vatandaşımız Türk lirasını cebine koydu, bugün bankaya gittiğinde cebindeki bu parayla ancak 684 dolar alabiliyor. Değerli iktidar partisi milletvekilleri, değerli Hükûmet; bu zararı telafi etmeyi düşünmüyor musunuz? Cumhurbaşkanı dün de doları, avrosu, faizi olan teröristlerden söz etmeye başladı.

Değerli milletvekilleri, 2009 Haziran ayında döviz geliri olsun olmasın tüm şirketlere dövizle borçlanma imkânı getiren kararnameyi AKP iktidarı çıkarmadı mı? Bu kararı Başbakan olarak imzalayarak şirketleri dış borca bağımlı hâle getiren kendileri değil mi?

Değerli milletvekilleri, anlaşılan, iktidarın teröristler tarafından kandırıldığı bir diğer durumla karşı karşıyayız. Bu araştırma önergesini kabul ederseniz, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunun müsebbiplerini bulur.

Diğer taraftan, ülke olarak terör canımızı yakıyor. Önceden bir tek bölücü terör örgütüyle mücadele ediyorduk, şimdi, bunun yanına IŞİD, FETÖ gibi yeni örgütler eklendi. Yüzlerce insanımızı hain saldırılarda yitirdik, yitiriyoruz. Son bir buçuk yılda 1.093 evladımızı, şehidimizi bu vatan topraklarına gömdük. Gençlerimiz, iktidarın geçmişteki yanlış politikaları nedeniyle bugün vatan bütünlüğünü korumak için Suriye'de canlarını veriyorlar.

Diğer taraftan, Kıbrıs bu ülkenin en önemli millî davalarından biri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda ne yapıldığını bilmesi lazım, ama Türkiye Büyük Millet Meclisi "Acaba Kıbrıs Girit olma yolunda mı, değil mi?" bu konuda bir türlü bilgilendirilmiyor. Şu anda Cenevre'de süren müzakerelerde ne alınıyor, ne veriliyor değerli milletvekilleri?

Rusya'yla Suriye operasyonuyla ilgili bir savunma iş birliği anlaşması imzalandığı söyleniyor. Türkiye Büyük Millet Meclisine bu konuda da herhangi bir bilgi verilmiyor.

Şimdi, Kıbrıs meselesinde dahi Sayın Başbakan çıkıyor, Cenevre'ye gidip görüşmelere vaziyet etmeyeceğini, şu anda Mecliste görüşülmekte olan başkanlık teklifinin ülkenin en öncelikli konusu olduğunu ifade ediyor.

Değerli milletvekilleri, iktidar, 11 Ekim 2016'dan bu yana, yani doksan dört gündür hukuksuz fiilî başkanlığa hukuki boyut kazandırmak için mesai harcıyor. AKP ve MHP grupları "Cumhurbaşkanına Anayasa'yı uyduramadık, Anayasa'yı Cumhurbaşkanına uyduralım." Diyerek, adını bile açıkça söylemekten utandıkları bir ucube başkanlık projesini ülke gündemine getiriyorlar.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Niye utanalım yani? Böyle bir söz mü olur? Cumhurbaşkanlığı sistemi...

FAİK ÖZTRAK (Devamla) - Böyle bir ucube gündemdeyken, Sayın Cumhurbaşkanı, ülkede yaşanan sıkıntı ve sorunların hiç birinin Türkiye'de döviz kurunun bugünkü seviyelere gelmesini açıklamadığını söylüyor.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Utanacağımız hiçbir şey yapmayız biz.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) - Şirketlerden daha fazla yatırım ve üretim yapmalarını istiyor.

Değerli milletvekilleri, bu ucubenin üretenler ve yatırımcılar açısından ne ifade ettiğine bir bakalım: Yatırım ve faaliyet iznini, teşvikleri parti genel başkanı da olan cumhurbaşkanı verecek, işletmeyi partili cumhurbaşkanının vergi kontrolörleri, sosyal güvenlik müfettişleri denetleyecek, partili cumhurbaşkanı "Bu işletmenin sahipleri bana muhalefet etti." diye elindeki denetim ve müeyyide gücüyle senin işletmeni bitirmeye çalışacak; sen bu haksız işlemler karşısında mahkemeye başvurmak isteyeceksin, bir de bakacaksın karşında cumhurbaşkanının savcı ve hâkimleri oturuyor. Böyle bir tek adam rejiminde milletin canı, malı cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olacak. Elinizi vicdanınıza koyun, böyle bir rejimin olduğu ülkeye kim yatırım yapar? Çok açık söyleyeyim; önümüze konan, tüm güçleri tek elde toplayan ve demokrasiden diktatörlüğe geçişin önünü açan bu ucube girişim ve siyasi belirsizliği daha da artıracak bir referandum ülkedeki yangının üzerine benzin dökmekten başka hiçbir şey değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

Diğer taraftan, "Millete gitmekten korkmayın." deniliyor. Biz, milletimize gitmekten hiçbir zaman korkmadık, korkmadığımızı da her zaman gösteriyoruz ama ülke olağanüstü hâl rejimiyle yönetilirken, artan terörün vatandaşa saldığı korku güvenliği diğer tüm ihtiyaçların önüne geçirip yurttaşlarımızı depolitize ederek güce yönelişi artırırken, iktidar, en küçük aykırı bir sesi dahi tehdit kabul edip kovuşturmaya tabi tutarken, medya, iktidarın fiili baskısı ve mali kontrolü altındayken, insanların sesini çıkardığı tek mecra olan sosyal medyaya sürekli kapatma ve yavaşlamalar uygulanırken toplumsal bir mutabakat metni olması gereken anayasa değişikliğini nasıl yapacağız? Mevcut baskı ve bilgi kirliliği ortamında halk bunu nasıl içselleştirecek? Yapılacak referandum nasıl adil olacak? Millî irade sağlıklı bir biçimde nasıl tespit edilecek değerli arkadaşlarım?

Yol yakınken, siyasi belirsizliği artıran, kutuplaşmayı artıran, terörü azdıran, ekonomiyi boğan bu ucube başkanlık projesini geri çekin, OHAL kanun hükmündeki kararnameleriyle ekonomiyi yönetmekten vazgeçin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAİK ÖZTRAK (Devamla) - İlgili ilgisiz her bakanın veya danışmanın ekonomik fikir beyan etmesinin önüne geçin. Gelin, ah ve vebal almak yerine milletin hayır duasını almayı seçin.

Sözlerimi tamamlarken araştırma önergemize desteğinizi bekliyor, Genel Kurulu ve bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Öztrak