GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:56
Tarih:12.01.2017

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle belirtmek isterim ki 18 maddeden ibaret bu yasa teklifi esasen 177 maddeden ibaret 1982 Anayasası'nın 21 maddesini kaldırıyor, 40 maddesini değiştiriyor ve 18 madde de ihdas ediliyor. Dolayısıyla 177 maddenin aslında 80 maddesi bir şekilde değiştirilmiş oluyor. Yani mevcut Anayasa'nın yarısı, yüzde 50'si değiştiriliyor. Ama değişmeyen bir şey var. Değişmeyen, 12 Eylül dikta rejiminin, darbe rejiminin ya da 12 Eylül cuntasının ruhudur. O ruh hâlâ devam ediyor. Kenan Evren şu anda mezarda ama Kenan Evren'in ruhu şu anda bu Mecliste maalesef varlığını sürdürüyor. Bunu nereden çıkarıyoruz?

Değerli arkadaşlar, 1982 Anayasası'nın ruhu, felsefesi ve paradigması esasen bugün hiç değişmeden o sacayağı üzerinden sadece yönetim sistemi değiştirilmek suretiyle bir bürokratlar hükûmeti kuruluyor. Yani belki de daha önceki hatiplerin de ifade ettiği gibi yüzde 50,01 oy olan bir kişi yüzde 100'ün iradesini tek elde toplayarak bürokratlardan oluşmuş tekçi bir iktidarı inşa edecektir.

Değerli arkadaşlar, bu yeni anayasa değişikliğinde öncelikle ülke içinde ve ülke içinde var olan savaşın daha da derinleştirilmesi hedeflenmektedir. Ülke, içte ve dışta bir savaşa sürüklenecektir.

Bu Anayasa'da Kürtler yok, Aleviler yok, diğer farklılıklar yok; dolayısıyla Parlamentonun temsiliyet gücünün ve iradesinin zayıflatılması, âdeta noter durumuna düşürülmesi bu farklılıkların temsiliyetinin yok sayılması demektir. Dolayısıyla yeni yönetim biçimiyle aslında ülkede bir ayrışma, halklarımız arasında tarihsel, psikolojik, sosyolojik ve kültürel bağların koparılması demektir.

Değerli arkadaşlar, bu anayasayla, anayasa değişikliğiyle asimilasyon, inkâr, imha politikaları daha da derinleştirilecek. Kürtler başta olmak üzere hem diğer halklara ama aynı zamanda Türk halkına da zulüm edilmiş olacaktır. Bildiğiniz üzere, başkanlık sistemi model olarak dünyada iki türlü uygulanır; ya hep örnek verildiği gibi Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu gibi başkanın yetkileri belli alanlarla sınırlı tutulup ya da yetkileri yerellerle paylaştırılarak bir denge, denetim sağlanır ya da Afrika ülkelerinde, Orta Doğu'da, Latin Amerika örneklerinde olduğu gibi tek yani Türkiye'de şu anda gündemleştirilen model tarzı diktatöryal, totaliter bir rejim inşa edilir. Dolayısıyla, bugün önümüze getirilen yasa tam da Latin Amerika, Orta Doğu modeli, tekçi, otoriter ve tek lider suntasına dayanan bir rejimdir.

Aslında, zamanım sınırlı, çokça değinilecek konular var ama yine teknik bir hususu da burada -Sayın Hocam Burhan Kuzu buradaysa- belirtmek isterim. Hem Cumhurbaşkanına Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanma yetkisi veriliyor hem dün kabul edilen 5'inci maddeyle Türkiye Büyük Millet Meclisine savaş ilanı yetkisi veriliyor. Şimdi, biri bize izah etmeli: Cumhurbaşkanı mı karar verecek savaşa, Meclis mi verecek? Ya da Cumhurbaşkanı sorumsuzluğu olduğu için orduyu bir yerlerde savaşa sokacak, savaş başlayacak, sonra başlamış olan savaşı Meclise gönderip "Hadi, siz de savaş kararı verin." mi diyecek? Bu husus yetkiler çatışmasıdır. Bunun düzeltilmesi gerektiğini belirtmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen siz de.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu husus açık bir şekilde bir yetki çatışmasıdır. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu olduğuna göre Cumhurbaşkanı istediği zaman savaş kararı verecektir, Silahlı Kuvvetleri kullanacaktır ama savaş başladıktan sonra ihtiyaç duyarsa Meclise savaş ilanı kararı verilmesi için bir talepte bulunacak ya da hiç bulunmazsa bunun bir yaptırımı da söz konusu değildir.

Dolayısıyla, alelacele hazırlanmış, âdeta yangından mal kaçırırcasına huzurumuza getirilen bu taslak bizim geleceğimizi, halklarımızın geleceğini karartan, bizi, âdeta iradelerimizi tek kişiye rehin eden bir düzenlemedir. Bu düzenleme hepimizin, geleceğimizin, çocuklarımızın huzurunu, mutluluğunu yok eden, onları rehin alan bir düzenlemedir diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)