GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2012

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı'nın 9'uncu maddesi üzerine söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

AKP Hükûmetinin "Sendikal özgürlükleri getiriyoruz." diye hazırladığı Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı ILO Sözleşmesi'nin 87'nci ve 98'inci sözleşmelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

Değerli milletvekilleri, ILO Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesinde "1) Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler." deniliyor. 2'nci bendinde de "Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar." deniliyor.

Şimdi; ILO Sözleşmesi'ndeki düzenleme böyle. Sizin getirdiğiniz düzenlemede sendika şubelerinde görev yapan yönetici sayısının üst sınırı 9'dan 5'e indirilmiş ve hâlen görev yapmakta olan yöneticilerin kazanılmış hakları da sınırlandırılmıştır. Bu, herhâlde AKP'nin ileri demokrasi diye tanımladığı demokrasinin çarpıcı bir örneği olsa gerekir.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin sendikal örgütlenmenin üretimi gerilettiğini, gelişmeye engelmiş gibi gösterdiğini görüyoruz. Bunun aksine, sanayisi gelişmiş, kalkınmış ülkeler de sendikal hareketin önünü açmış ülkelerdir. Almanya'da sendikalı işçi sayısı yaklaşık 8 milyon, bunun yetişkin nüfusa oranı yüzde 12. İngiltere'de yaklaşık 7 milyon, oran yüzde 15. İtalya'da 11 milyon 600 bin sendikalı var ve oranı yüzde 23. Bakın, Hükûmetinizin döneminde, 2002 yılında Türkiye'de yüzde 10 seviyesinde bir sendikal örgütlenme vardı ve yaklaşık 2 milyon 800 bin sendikalı işçi bulunuyordu. Şimdi ise Türkiye'de 10 milyon işçi var, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre sendikalı işçi sayısı sadece 950 bin civarında gösteriliyor.

Değerli milletvekilleri, bugün, bakın, getirdiğiniz Toplu İş Kanunu Tasarısı'yla toplu iş ilişkilerinin düzenlenmesinde toplumsal barışın düzenlenmesi sonuçlandırılmak isteniyor. Ama bugün bakıyoruz, işçi kardeşlerimiz haklarını aramak için, sendikalarının yüzde 60'ına yakın bir bölümünü, şu manzarada gördüğünüz gibi toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi dışında bırakacak olan bu düzenleme karşısında demokratik haklarını, taleplerini söylemek için yürüyüşe geçtiklerinde, aralarında başta Musa Çam milletvekili arkadaşımız olmak üzere ileri demokrasinin gaz bombalarıyla karşılaşıyor. Dün öğretmenlere yaptığınızı, emeklilere yaptığınızı bugün haklarına, ekmeğine sahip çıkmak isteyen işçi kardeşlerimize yapıyorsunuz.

Biz bu kürsüden çok söyledik, AKP İktidarı işçi ve emek düşmanı bir iktidardır. Bugüne kadar, 2002 yılından bugüne kadar işçinin lehine, memurun lehine, öğretmenin lehine, çalışanların lehine bir tek yasa çıkarmadınız burada. Sayın Çalışma Bakanı, bir intibak yasası çıkardınız. O intibak yasasıyla da emekli kardeşlerimiz kendi maaşlarına 45 lira, 50 lira zam yapılacak diye beklerken hayal kırıklığına uğradılar. Baktılar ki, kendilerine 5'er bin lira fazla para ödendi diye onlara zarar tazmini tebliğ edildi.

Şimdi, böyle bir iktidarın Toplu İş Kanunu düzenlemesinde işçilerin lehine bir düzenleme yapmasını biz elbette beklemiyorduk ama ne yazık ki bugün evlatlarının ekmeğini aşını karşılayamayan, üniversiteye giden öğrencisinin harcını yatıramayan işçi kardeşlerimizi zaten açlık sınırında, yoksulluk sınırında maaş alan işçileri, bunları işveren karşısında sendikal pazarlık güçlerinden mahrum etmek asla insani bir durum olmayacaktır.

Bakın, Hükûmetinizin 8,5 milyar liraya varan bütçe açığını kapatmak için kullandığı yöntem ekmeğe zam, suya zam, doğal gaza zam, elektriğe zam. Zaten yoksulluk sınırı içerisinde "inim inim" inleyen bu insanları bir de en demokratik olan Avrupa Birliği normlarında bir sendikal düzenlemeden mahrum etmek  herhâlde iktidarınızın emek ve işçi düşmanı olduğunun bir kez daha tescilidir. O nedenle ben, bu yasanın işçi kardeşlerimizin ve sendikaların talepleri doğrultunda yeniden düzenlemesini ve bu tabloda yetkisiz kalan sendikalara tekrar yetki verecek bir sonucun düzenlenmesini teklif ediyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.