GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:55
Tarih:11.01.2017

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında her türlü terör eylemini lanetliyorum. Özellikle, 25 Ağustos 2016 tarihinde Artvin'de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyı da tekrar buradan kınıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi camiasına ve milletimize tekraren geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Olayda şehit olan jandarma er Fatih Çaybaşı'nı ve tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.

Ben de 1993-1996 yılları arasında Artvin Vali Yardımcısı olarak görev yaptım. O yıllarda da Artvin'de benzer birtakım terör yapılanmaları vardı. O gün güvenlik kuvvetlerimizin bu olayın üzerine kararlılıkla gittiği dönemde, Artvin halkının güvenlik kuvvetlerimize çok büyük destekleri olmuştu. Bu olayda da eğer Artvin halkının destekleri devreye sokulsaydı bu saldırıyı gerçekleştirenlerin o gün ele geçirilebileceklerini tahmin ediyorum. Ben Artvin halkına da tekrar bu vesileyle selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum. Gerçekten, terör konusunda Artvinliler şimdiye kadar her zaman çok duyarlı ve bilinçli hareket etmişlerdir.

Elbette ülkemiz için güvenlik meselesi son derece önemlidir. Demokrasinin yaşatılabilmesi için ülkemizin güvenlik meselesini kökten çözmesi gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman terör örgütleriyle acımasızca mücadele edilmesi gerektiğini ifade ettik çünkü teröristler, birileri tarafından eğitilmiş ve birilerinin hedeflerine uygun olarak programlanmış ve başkalarının hedeflerine göre eylem yapan cinayet şebekeleridir. Tabii, burada güvenliği sağlamak noktasında en önemli sorumluluk elbette Hükûmete aittir. Güvenliği sağlamak Türkiye'yi yönetenlerin yapması gereken en önemli iştir. Burada birinci tartışılacak konu: Hükûmet yetkilileri, Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer bakanlar gittiği zaman her türlü güvenlik tedbirini eksiksiz alan Hükûmet, muhalefet liderleri konusunda aynı duyarlılığı niçin göstermemiştir? Bu konuyu Hükûmetin muhakkak bu kürsüye gelerek açıklaması lazımdır, bence bu konunun araştırılacak en önemli kısmı burasıdır.

Bugün de muhalefet liderlerine dönük birtakım dedikodular maalesef sokakta dolaşmaktadır. Çünkü bu dedikoduların önünü almak da elbette ki Hükûmetin görevidir çünkü sadece demokrasilerde muhalefet vardır ve muhalefeti yaşatmadan demokrasiyi yaşatmak da mümkün değildir. Ülkemizin içinden geçtiği böyle sıkıntılı bir süreçte bu konuların konuşulması da şüyuu vukuundan beter bir durumdur.

Şimdi, bu araştırma önergesinden hareketle, geçmişten beri tekrar ettiğimiz bazı hususları yeniden burada ifade etmek istiyorum. Son dönemde Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Kandil'e Türk Bayrağı dikmeden PKK'yla mücadelenin hedefine ulaşılamayacağını defalarca burada anlattı. Dolayısıyla, PKK terör örgütünü yöneten içerideki ve dışarıdaki bütün terör odakları, karargâhları yerle bir edilmelidir, Kandil'e acelece Türk Bayrağı dikilmelidir.

İkinci bir konu, son dönemde PKK'yla DHKP-C'nin yeniden ortak eğitim ve ortak eylem kararı aldığı değerlendirmeleridir. Bu doğruysa, Artvin'deki PKK eyleminde DHKP-C'nin bir desteği ve katkısı var mıdır? Yoksa, sadece, üç beş PKK militanının gerçekleştirdiği sıradan bir eylem midir? Bunun ortaya konması lazım.

Yine, olayın meydana geldiği yerin sınırımıza çok yakın bir bölge olduğu da dikkate alınarak sınır güvenliğinin artık Türkiye gündeminden çıkartılacak şekilde sınır güvenliğiyle ilgili gerekli bütün tedbirlerin alınması lazım. Bugün, bütün terör örgütleri sınır güvenliğiyle ilgili Türkiye'nin zafiyetlerinden istifade etmekte ve silah, mühimmat, militan geçişlerini, maalesef, sınırlarımızdan sağlamaktadır. Bu konuda da etkin, kalıcı ve hepimizi ikna edecek tedbirleri almak Hükûmetin görevidir.

Değerli arkadaşlar, terörle mücadelenin olmazsa olmazı istihbarattır. Bu, son dönemde ortaya çıkmıştır ki yaptığımız araştırmalar çerçevesinde, FETÖ terör örgütünün en çok zarar verdiği yer istihbarat yapılanmamızdır. İstihbarat yapılanmasının zafiyetlerinin zaman kaybetmeden giderilmesi, istihbaratın eksikliklerinin giderilmesi ve istihbaratın bugünün ihtiyaçlarına göre yeniden inşa edilmesi olmazsa olmaz bir durumdur. Yoksa, terör örgütlerinin peşinden "Efendim, şuradan geldi, buradan kaçtı." diye, nokta operasyonları yapacak şekilde istihbaratı bir yere getirmeden başarıyla terörle mücadele yapılamaz. Bu bakımdan, ülkemizin bu istihbarat konusunda muhakkak gerekli çözümleri üretmesi lazım.

Bakınız, ülkemiz son altı aydır olağanüstü hâlle yönetilmektedir. Bu sıkıntılar giderilmeden olağanüstü hâlden çıkılması mümkün değildir. Bugün, Fransa dahi uzun süredir olağanüstü hâl uygulamasından çıkamamıştır. Demokrasinin tüm organlarıyla birlikte işletilebilmesi için de terörün gündemden çıkarılması ve bu olağanüstü hâlin gerekçelerinin ortadan kaldırılması lazım.

Yapılan bu tür saldırıların arkasında Türkiye'yi bir iç savaş ve kaos ortamına sürüklemek isteyenlerin olduğu da açıkça ortadadır. Dolayısıyla, bu tip eylemleri basit bir PKK eylemi olarak değerlendirmemek lazım. Bu eylemlerden sonra herkesin sağduyusunu muhafaza etmesi lazım ama bu sağduyunun sağlanması konusunda Hükûmetin de gerekli sorumluluğu ve duyarlılığı göstermesi lazım. Eğer sağduyuyu muhafaza edemezsek terörle ilgili bir kaos olmasa, bir iç savaş olmasa bile terör gündeminden uzaklaşamıyoruz. Terör gündeminden uzaklaşıp güven ortamını sağlayamadığımız zaman da ortaya bir iç savaş çıkmasa bile başka kaoslar çıkmaktadır. Bugün ekonominin içinde bulunduğu durum ortadadır. Bugün dövizdeki yükseliş durdurulamamaktadır. Bunun sebebi nedir? Türkiye'nin sağlıklı olarak istihdam yaratacak yatırımlar yapamamasıdır, Türkiye'nin turist getirememesidir, Türkiye'nin ihracat yapamamasıdır. Eğer Türkiye'de huzur olduğunu -biz kendi kendimize istediğimiz kadar konuşalım- dünyaya anlatamazsak kimse Türkiye'ye yatırım yapmaya gelmiyor. Gene, Türkiye'de huzur olduğunu -biz istediğimiz kadar kendi kendimize konuşalım- dünyaya anlatamazsak Türkiye'ye, ne İstanbul'a, ne Antalya'ya, ne Muğla'ya, ne İzmir'e ne de Türkiye'nin başka bölgelerine turist gelmiyor. Eğer kendi kaynaklarımızı devreye koyacaksak turizm sektörünü, yatırım sektörünü, üretim sektörünü, ihracatı devreye koymamız lazım. Bunları yapabilmemiz için de Türkiye'de güvenliği sağlamamız ve demokrasiyi işletmemiz lazım. Ama, şunu açıkça bilmek ve görmek lazım ki bir ülkede huzur yoksa ne demokrasi işliyor ne de ekonomi işliyor. Bu bakımdan, Hükûmetin, Türkiye'yi kaosa götürecek bu tip siyasi saldırılara karşı son derece duyarlı olması lazım ve bu yapılan saldırının aydınlatılması konusunda bugüne kadar yapılan çalışmalar yeterli olsaydı, ağustos ayından bu yana geçen altı ayda bunların aydınlatılması lazımdı. Burada bir eksiklik olduğu aşikârdır. Bu bakımdan, Hükûmetin bu eksikliği burada giderip yapılanları milletimizle milletin kürsüsünden paylaşması gerekir diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.