GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:10.01.2017

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Canınız sağ olsun Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; ben de sizi en kalbî duygularla selamlıyorum. Anayasa değişikliğinin 2'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Kıymetli dostlar, Anayasa Komisyonunda yaklaşık yüz saate yakın bir zaman diliminde önemli ve verimli görüşmeler yaptık. Tabii, oradaki birtakım izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Burada tabii, bu Anayasa teklifi 21 madde olarak Komisyon gündemine geldiğinde bu pakete muhalefet eden muhalefet partileri, bunun bir dayatma Anayasa değişikliği olduğu hususunda ısrarcı oldular. Aslında oradaki görüşmelerde ciddi değişiklikler de yapıldı, oralardaki eleştirilerden feyiz alınarak, istifade edilerek ciddi değişiklikler yapıldı. Bu sefer de farklı türlü bir eleştiriye maruz kaldık. Çok hazırlıksız, iyi çalışılmadan yapılan bir Anayasa değişikliği teklifi olduğu dile getirildi. Yani, aynen devam ettiğinizde "dayatma" deniliyor, değişiklikler yapıldığında makul çerçevede, bu sefer de "Çorbaya döndü." deniliyor. Dolayısıyla, bu konuda muhalefetin eleştirilerini çok haklı bulduğumuzu ifade etmiyorum.

Ayrıca, tabii, "Fiilî durum meselesi, bu Anayasa değişikliğini zorunlu hâle getirdi." gibi bir söylem var. Bu söylemi zaman zaman partimizin yetkilileri de ifade ediyor. Şahsen fiilî durum meselesine katılmadığımı buradan ifade etmek istiyorum. Çünkü hep beraber 21 Ekim 2007'de 5 maddelik bir Anayasa değişikliğine gittik. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini içeren önemli bir Anayasa değişikliğiydi. O Anayasa değişikliği ihtiyacının da neden kaynaklandığını, maalesef, o tarihlerde Anayasa Mahkemesinin 367 garabetine sebebiyet verdiğini de hepimiz, hep beraber biliyoruz. İşte o değişiklik, 10 Ağustos 2014'te yapılan seçimle aslında uygulamaya geçmiş oldu.

Dolayısıyla, fiilî durumu değiştirmek adına zorunluluktan bu Anayasa değişikliğinin yapıldığı hususuna da kesinlikle katılmadığımı ifade ediyorum. Bir hukuki zorunluluk vardı, mevcut sistemde, bir önceki sistemde Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesi vardı, biz onu doğrudan halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı hâline getirmiştik. Üstelik, Sayın Cumhurbaşkanımız kampanyasında nasıl bir Cumhurbaşkanlığı portresi ortaya koyacağını halkımıza taahhüt etti. Oturan, temsil makamında duran bir Cumhurbaşkanı değil, koşan, hizmetleri takip eden ve halkın yanında olduğunu, milletin tarafında olduğunu taahhüt eden bir Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu idi ve bunu da Allah'a şükürler olsun yapıyor.

Bir de muhalefet partilerimizin bu Anayasa değişikliğinin cumhuriyetle ve rejimle alakalı olduğu hususu da son derece talihsiz bir beyandır, onu açık ve net ifade edeyim. Bu düzenleme, sadece yürütme şekline ilişkin önemli bir düzenlemedir. Buradan açık ve net ilan ediyorum: Hiç kimsenin, hiçbirimizin ne cumhuriyetle ne de cumhuriyetin ortak değerleriyle en ufak bir meselesi yoktur. Bu, milletimizin ortak değerlerini ifade eder. Dolayısıyla, buradaki tartışmaların toplumumuzun belirli noktalarını tahrik etmekten öte bir fonksiyonu da olmayacaktır. Bu konuda herkesi de hassas davranmaya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, Sayın Başbakanımızın bu konudaki ifadesi, aslında son noktayı koyan bir ifadeydi. Cumhuriyet yani rejim meselesi 1923'te kapanan bir meseledir, bu konu üzerinde kesinlikle tartışma yapılmamalıdır.

Tabii, burada yapılan bu değişiklik -zamanım da bitiyor, Başkanım da ikaz etti "Süre vermeyeceğim." diye- esasen şunu ortaya koyacak: Her siyasi partiyi, her siyasi eğilimi, toplumun farklı kesimlerini, toplumun en az yüzde 50 artı 1'ini kapsayacak şekilde geniş bir kitlesini kucaklayacak politikalar üretmek zorunda bırakacaktır. Türk siyasi tarihinde devrim niteliğinde bir düzenleme olacaktır. Adalet Bakanımız zaman zaman bu hususu vurgulamaktadır, ben bir kez daha vurguluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi de, Milliyetçi Hareket Partisi de, bizler de, Halkların Demokratik Partisi de bu toplumun genelini kucaklayacak politikalar üretmek durumunda kalacağız eğer iktidar olmak gibi bir derdimiz, niyetimiz varsa diyorum, sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)