GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne, Akın Atalay'ın Berlin'den Türkiye'ye kendi isteğiyle gelmiş olmasına rağmen kaçma şüphesinin yoğunlaştığının belirtilmiş olmasına ve Silivri Cezaevinde Ahmet Şık'a üç gün süreyle su ve yiyecek verilmediği iddialarının doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:10.01.2017

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Onursal Başkanı olarak ben de Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlamak istiyorum ancak kutlanacak bir gün kalmadığını da buradan bildirmek istiyorum. Çünkü gerçekten gazetecilik özgürlük demektir, düşüncesini özgürce ifade edebilmek, basın ve ifade özgürlüğünün bir ülkede var olması demektir. Ne yazık ki bunlar ülkemizde yok.

Ayrıca, ekonomik sıkıntılardan dolayı o kadar büyük sıkıntı çeken Anadolu basını, dolara ve euroya bağlı olarak aldıkları malzemelere gelen üst üste zamlarla artık gazeteyi basamaz ve dağıtamaz olmuştur. Ama bunların ötesinde en temel sorun basın ve ifade özgürlüğüdür.

Geçtiğimiz günlerde Silivri Cezaevine gittim, orada Cumhuriyet gazetesinin yazarlarını ziyaret ettim. Sayın Akın Atalay'la beraber konuşurken bir kâğıt geldi önümüze. Sayın Akın Atalay'ın tutukluluğuna itiraz dilekçesinde aynen şöyle deniyordu: "Kaçma şüphesinin yoğunlaşması nedeniyle..." Oysa, biliyorsunuz siz de, Sayın Akın Atalay Türkiye'ye Berlin'den kendi isteğiyle gelmiş ve "Yaşasın cumhuriyet, yaşasın Cumhuriyet gazetesi, ben cezaevinde de yatsam hiç önemli değil, Cumhuriyet gazetesi yaşasın, ben asla bu güzel ülkemi terk etmem." demiştir. Bu arkadaşlarımızın hiçbiri kaçmaz, kaçmadılar. Geçmişte de Ergenekon davalarında yargılanan arkadaşlarımız da kaçmadılar.

Bir de Ahmet Şık'ın annesinden bir telefon aldım, içimizi yakan bir telefon. Ahmet Şık'a üç gün süreyle Silivri Cezaevinde su verilmediği ve yiyecek verilmediği ifade edilmiştir. Bu doğru mudur?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen siz de bir dakikada toparlayın.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Eğer bu doğruysa Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'ın o cezaevi yönetimiyle ilgili, o görevliler hakkında ne yapacağını da merak ediyorum.

Şu anda Ahmet Şık tecrit hücresindedir, tek başınadır. Bizim arkadaşlarımız, burada milletvekili olan arkadaşlarımız Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Dursun Çiçek geçmişte tek başına hücrelerde kalmıştır ama bizim gazeteci arkadaşlarımızın -tek başına- bu cezaya çarptırılmasının artık son bulmasını istiyorum. Türkiye, basın ve ifade özgürlüğü açısından, dünya sıralamasında tutuklu gazeteci açısından 1'inci sıradadır. Bu bizim için, Türkiye için utanç vesikasıdır. Utanıyorum, bir Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı olarak meslektaşlarımın tutuklu olduğu bir ülkede kendimi özgür olarak ifade etmem bile mümkün değildir diye düşünüyorum.

Ne olur hep beraber Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gazetecilerin özgürlüklerine ilişkin konuşalım, tartışalım, tutukluluklarının son bulması için mücadele edelim. (CHP sıralarından alkışlar)