| Konu: | 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 10.01.2017 |
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, 212 sayılı Basın Kanunu'nun yasalaşmasının 56'ncı yılı. Çalışan gazetecilerin sorunları var ancak onların en önemli sorunları, olmayan yaşam güvenceleridir. Doksan yılda 60'a yakın gazeteci katledilmiş, çoğu faili meçhul olarak tarihte yer almıştır, cinayetler aydınlatılmak istenmemiştir. Abdi İpekçi, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Hrant Dink bunlardan birileridir. 60'a yakın gazeteci de değerli gazetecilerdir, farklı görüşleri olsa bile burada onları bir kez daha rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki gazetecilerin kaderi değişmiyor; ya toprağın altındalar ya da demir parmaklıkların altında. Yıl 2017, 150'ye yakın gazeteci Silivri toplama kampında tutuluyor, çoğu da hukuksuz bir şekilde hapiste. Cumhuriyet gazetesinin 10 yazarı, 1 çizeri hangi gerekçeyle hapiste? Yetmiş iki gündür, neyle suçlandıklarını bilmeden, Silivri toplama kampında tutuluyor. Hepsi en az sizler kadar bu ülke sevdalısı, en az sizler kadar vatansever. Hüsnü Mahalli, belli bir yaşı geçmiş, MS hastası ve tutuklu yani vicdanlara sığmıyor.
Değerli milletvekilleri, bunlar hiçbir zaman Ali Kemaller olmadı. AKP Hükûmeti eğer Ali Kemalleri arıyorsa bunları yandaş medyanın organlarında bulabilirler. Onlar ki cumhuriyetin temel değerlerine, laikliğe saldıranlardır, onlar ki dinci vakıflarda tecavüze uğrayan bebeleri, yanan çocukları görmezden gelenlerdir.
Değerli milletvekilleri, dünya âlem biliyor ki AKP Hükûmeti, korkuyu sürekli besleyerek iktidarını sürdürüyor; AKP'nin kendi korkusu bu. Demokrasi gelişirse, hukuk bağımsız olursa... "Allah Allah!" diyorsunuz çünkü yapılan hukuksuzlukların kendinize döneceğinden eminsiniz. Tek adam anayasasını üç yıl önceden alelacele Meclise getirmenizin nedeni bu. Bir diktatörlük anayasası dediğimizde değerli milletvekilleri, bize kızıyorsunuz. Çünkü önerilen anayasa taslağı diktatör Esad'ın Suriye anayasasıdır. Basına yapılan uygulamalar, Nasyonal Sosyalist Parti uygulamalarıdır. İşte tam da bu yüzden bu getirilen anayasa diktatörlük anayasasıdır. Halktan kaçırılmak istenen bir anayasadır.
Değerli milletvekilleri, bakın, seksen üç yıl önce Hitler, sivil diktatörlüğe ilk adımını atarak ne yapmıştır? Joseph Goebbels'i 1934 yılında bakan yapmıştır. Goebbels'in bakanlığa atanmasıyla basın üzerinde baskı özel plan çerçevesinde sistematik hâle getirilmiştir. Goebbels, her fırsatta basının Nasyonal Sosyalist Partinin çıkarlarına göre yayın yapmasını... Bunu yapmayanları vatan haini ilan etmiştir. Rejime bağlı millî basın yaratmak için ne varsa yapılmıştır. Gazeteciler baskı görmüş, tutuklanmıştır.
Değerli arkadaşlar, faşist Goebbels tarafından iki önemli adım atılmıştır. Bir: Hitler ve partisiyle aynı görüşte olmayan gazetecileri susturmak. İki: Kontrol etmediği basın-yayın organlarına kayyum atamak.
Değerli milletvekilleri, seksen üç yıl önce faşist Almanya'da yaşananlarla seksen üç yıl sonra Türkiye'de yaşananlar tesadüf olamaz. 150'ye yakın gazeteci tutuklu; bakın, 173 medya kuruluşu kapatılmış, 150'ye yakın gazeteci tutuklu, 800 basın kartı iptal edilmiş, 3 bin gazeteci işsiz bırakılmış bu süreç içinde ve kapatılmayan gazetelere de kayyum atanmış, aynı sesken üç yıl önce faşist sistemin yaptığı gibi. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1929 yılında Almanya'nın en prestijli gazetesi Vossische Zeitung'a verdiği şu demeci size hatırlatmak isterim: "Korku üzerine bir iktidar inşa edilemez." Ben, büyük önderin bu sözünü buradan tekrar ediyorum: Korku üzerine bir iktidar inşa edilemez. Eğer öyle yapılırsa bu halk, bu korku imparatorluğunu da ilk sandıkta yener.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)