GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:53
Tarih:09.01.2017

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu arada, saldırıdan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde Genel Kurula ilk katılışım ve Genel Kurula ilk hitap edişim. Bu vesileyle bütün milletvekili arkadaşlarıma, arayan, ulaşan, ulaşamayan -ama herkesin aradığını biliyorum- geçmiş olsun dileklerini ileten bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye son dönemde ciddi bir terör problemiyle karşı karşıya. Hain terör saldırıları artık kentlerimizi yaşanmaz hâle getirme konusunda, toplumu tedirgin etme noktasında bir kararlılık içerisinde. Buna karşı, Parlamento başta olmak üzere, millet olarak terörün bu hedefe ulaşmasının önüne geçecek ne varsa birlikte yapmak zorundayız. Türkiye'nin terörle ilgili geleceğini planlamaya çalışan ve kaynakları birçok alandan beslenen bir hain tertiple karşı karşıyayız. Dolayısıyla, bütün kamuoyu yoklamalarında, millete sorulduğunda, "Birinci sorununuz nedir?" diye sorduklarında "Ülkenin birinci sorunu terör sorunudur." diye cevap veriyorlar. Yine, millete sorduklarında, "Sizin şahsınızla ilgili, kendi özel yaşamınızla ilgili birinci sorununuz nedir?" diye sorduklarında bütün kamuoyu yoklamaları işsizlik ve geçim sıkıntısı diyor. Yani iki temel problem, birisi ülkeyle ilgili, birisi de vatandaşın kendi kişisel yaşamıyla ilgili iki temel problem vatandaşı meşgul etmiş ve Türkiye'nin ittifakla çözmek üzere çaba harcaması gereken temel problemler.

Bakın, 11 Şubat 2013 tarihinden bu yana, Cilvegözü terör saldırısıyla başlayan süreçten bugüne kadar terör şehitlerimizin, teröre verdiğimiz kurbanların sayısı 489. Olağanüstü hâl ilan edildi 20 Temmuzda, olağanüstü hâlin her uzatılma gerekçesinde terörle mücadele gerekçe gösteriliyor, son uzatılma gerekçesinde de bu gösterildi. 20 Temmuz olağanüstü hâl ilanından sonra teröre kurban verdiğimiz terör şehidi sayımız 171.

Değerli arkadaşlar, Türkiye böyle bir problemle karşı karşıya ve üstüne üstlük bugün, Anayasa değişikliğiyle ilgili konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınacağı haberi düştüğü andan itibaren, doların ateşi de aynı şekilde yükselmiş, dolar 3,72'ye çıkmış durumda şu anda. Yani öyle bir Türkiye tablosu var ki, vatandaşın kendi günlük yaşamında temel problemi yoksulluk, işsizlik, geçim sıkıntısı, ülkenin temel problemi terör. Dolar almış başını gidiyor; 3,72 olmuş. Yüzlerce vatandaşımızı toplu saldırılarla, terör saldırılarıyla kaybettiğimiz bir süreçte, Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihî uzlaşmayı yakalayıp o büyük uzlaşmayla teröre karşı mücadele etmek ve bu ciddi ekonomik tansiyonu düşürmek için çaba harcaması gerekirken tek bir şeye takılmış: Türkiye'de devlet yetkilerini bir kişinin elinde nasıl toplayacağız ya da toplamayacağız problemi.

Değerli arkadaşlar, sevgili milletvekilleri; bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşeceğimiz Anayasa değişiklik teklifi Türkiye'nin terör problemini çözecek bir teklif midir, Türkiye'nin ekonomik krizle ilgili uçurumun eşiğine geldiği bu noktada bu problemi çözecek bir teklif midir ben merak ediyorum.

Teklifi veren Adalet ve Kalkınma Partili 316 milletvekili arkadaşımıza soruyorum ve merak ediyorum, diyorum ki: On beş yıldan bu yana AKP tek başına iktidar ve bu millet, bundan önceki birçok partiye nasip etmediği şekilde, Adalet ve Kalkınma Partisine, tek başına neredeyse Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa yakın bir Parlamento çoğunluğu verdi. Ne istediyseniz yaptınız, ne istediyseniz bu Parlamentodan geçirebilecek sayısal çoğunluğunuz var. Şimdi, bu değişiklik Türkiye'nin hangi acil problemini çözecek? Hangi çözemediğiniz sorunu bu değişiklikle çözeceksiniz? Reina saldırısının önüne mi geçilecek, Kayseri saldırısının önüne mi geçilecek? Her gün kaldırmak zorunda kaldığımız, yüreklerimiz yanarak kaldırmak zorunda kaldığımız şehitleri kaldırmaktan vaz mı geçeceğiz? Bu Parlamentoyu günlerden bu yana bununla meşgul etmenin mantığı nedir? Birisi çıksın, samimiyetle millete bunu anlatsın.

Değerli arkadaşlar, bakın, bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunların hiçbirisi, ne terör ne kriz hiçbirisi devlet güç ve yetkisinin parçalanmış olmasından kaynaklanmıyor. "Yetkinin yarısı Mecliste, yarısı Hükûmette, yarısı başka bir organda; bu yüzden Türkiye bu problemleri yaşıyor." diyemezsiniz çünkü Türkiye on beş yıldan bu yana bir fiilî durum içerisindedir. Anayasa'ya aykırı olarak bir fiilî durum yaratılmıştır, bu fiilî durumun adı tek adam yönetimidir. Parlamento işlevsiz bırakılmış; Türkiye'de dış politikayla ilgili bir şey söylenecek -bir kişi çıkıyor- Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor; terörle ilgili bir şey söylenecek, İçişleri Bakanından önce Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor konuşuyor; faizler konusunda bir şey söylenecek, Ekonomi Bakanından önce Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor konuşuyor. Bütün devlet yetkileri, Anayasa'da tarif edilmediği hâlde tek bir kişinin eline verilmiş durumda. Bugün Türkiye'nin temel problemi, bu terör ve diğer temel problemleri çözemememizin arkasında yatan temel sorun tek kişi iktidarıdır, tek kişi iktidarı. Bütün güçleri bir kişinin elinde toplayıp ortak aklı devre dışı bırakan, meşvereti, danışmayı, konuşmayı, ortak akılla çözüm üretmeyi devre dışı bırakan bir yönetim anlayışıdır, bugün devlette tekelleşme anlayışıdır.

Bu Anayasa değişiklik teklifi, ne yazık ki değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kötü düzeni anayasal zemine oturtma çabasıdır. Yani, bugün Türkiye'nin terörle ilgili, ekonomik sıkıntılarla ilgili hangi sorunu varsa, bunun sebebi olan tek adam rejimini Anayasa'ya yazıp tarif etmeye çalışıyorsunuz. Böyle olduğu sürece, Türkiye siyasi krizlerden çıkamaz, Türkiye yeni ve ciddi ekonomik krizlerin içerisine girer, Türkiye güvenlik krizini aşamaz.

Değerli arkadaşlar, biz biliyoruz ki her darbe kendi hukukunu yaratır. Bugün 12 Eylül darbe hukukunun etkilerini hâlâ temizleyebilmiş değiliz. 1982 Anayasası'nın yan mevzuatıyla beraber getirilen, sadece Anayasa'yla değil ama... Ne yazık ki henüz daha bunu temizleyememişken bir yeni darbe hukukuyla karşı karşıyayız. 15 Temmuz darbesine karşı bu Gazi Meclis burada, Türkiye'de tarihe bir başka direniş örneğini yazdı. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı veren bu Meclis bir kere daha Gazi Meclis olduğunu 15 Temmuzda gösterdi ama 15 Temmuzdan sonraki ilk fırsatta, 20 Temmuz OHAL darbesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi devre dışı bırakıldı. 20 Temmuz yeni bir sivil darbenin ne yazık ki işaretidir ve bu hukuk, bu Anayasa değişiklik teklifi, 20 Temmuz darbecilerinin kendi hukukunu yaratma girişimidir. Bugün karşı karşıya olduğumuz şey budur.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Gazi Meclis demek kolay, Gazi Meclis diyoruz. Gerçekten de Türkiye'de, Millî Kurtuluş Mücadelesi'nin başında Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün karşısında bile bu Gazi Meclis milletten aldığı yetkiyi korumuştur. 1924 Anayasası yapılırken Meclisi fesih yetkisini Mustafa Kemal Atatürk'e bile, dönemin Cumhurbaşkanına bile vermemiştir. Şimdi bu teklifle Gazi Meclisin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e vermediği bir yetkiyi Türkiye'yi bugün bu noktaya getiren bir anlayışa teslim etme çabası içerisindesiniz. Bunun kabul edilebilir ve tamir edilebilir bir yanı olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, son olarak şunu söylüyorum: Bu teklif, Gazi Meclisin bağrına canlı bomba koyma teklifidir. Bu teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisini tasfiye etme teklifidir. Bu teklif, milletin gerçek temsilcilerinin ağzına bant bağlayıp ellerini, kollarını bağlama teklifidir. Onun için bu teklife karşı direnmek Gazi Meclisin namus borcudur.

Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tezcan.