| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 06.01.2017 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra sayısı 446 olan Kanun Tasarısı'nın 23'üncü maddesi üzerinde söz aldım.
Değerli arkadaşlar, bu torba kanunun en iddialı maddesi bu madde, 23'üncü madde. Çünkü, bu madde Sayın Başbakan tarafından da Sayın Bakan tarafından da sürekli olarak basına iddialı bir şekilde açıklanmış, anlatılmıştı. Bu maddeyle KGF'nin 2 milyar Türk lirası olan fon limiti 25 milyar Türk lirasına çıkarılıyor ve bu şekilde, Sayın Başbakanın açıkladığına göre, 25 milyar liranın 10 katı yani 250 milyar lira esnaf ve sanatkârlarımız, iş adamlarımız kredi kullanabilecek bu kriz ortamında. İlk önce, bakınca gerçekten çok güzel, çok anlamlı bir madde olarak görünüyor, böyle olmasını da diliyorum ama, bununla ilgili tereddütlerimiz var.
Şimdi, şu anda fonun limiti 2 milyar lira biraz önce okuduğum gibi. Bakıyoruz, 2 milyar lira limit olması durumunda şimdiye kadar ne kadar kredi kullanılmış? Altı yılda, 2009'dan beri kullanılan kredi miktarı 8 milyar lira, 8 milyar liralık bir kredi hacmi oluşmuş. Şu anda durum ne? Şu anda da 3,9 milyar liralık bir kredi kullanılıyor yani bizim Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştüğümüz sırada 72 milyon liralık da Hazinenin riski doğmuş, Hazine o zararı ödemek durumunda kalmış.
Şimdi 2 milyar liralık bir fon varken Kredi Garanti Fonu'nda, 3,9 milyarlık bir kefalet riski var; bunu 25'e çıkarıyoruz fakat sistemi de değiştiriyoruz bununla beraber. Yani, şimdiye kadar bir KOBİ bankaya müracaat ediyordu, oradan incelemesi yapılıyor Kredi Garanti Fonu'na gönderiliyordu, sistem de yavaş işliyordu. Şimdi, bundan sonra sistemin daha hızlı bir şekilde işleyeceği, prosedürün yeni bir programla hızlandırıldığı, daha geniş kitlelere ulaşılacağı, 9.200 işletmenin hatta kapsama alındığı ilave olarak söylendi. Fakat, şöyle bir şey var: Yeni sistemde, eski sistemin dışında, kâr ve zarar hesabı değil -Sayın Bakanın anlattığına göre- bir risk paylaşımı var yani bundan sonra hem Kredi Garanti Fonu hem de bankalar riski paylaşacaklar.
Ama, bizim korkumuz uygulamada şöyle olması: Banka incelemesini yapacak, kendi riskini garanti altına alacak, belli bir mablağı bloke edecek, KOBİ sahibi, işletme sahibi -işletme sıkıntıda zaten- 100 bin liralık kredi istiyor -60 bin liraya razı, 60 bin lirayı alsam yetecek diyecek- banka 40 bin lirayı bloke edecek, 60 bin lira kredi alacak, öbür taraftan Kredi Garanti Fonu bunu ödeyecek. Kredi Garanti Fonu yani Hazine, sonuç olarak bu ödenmeyecek parayı garanti etme durumunda kalacak. Banka, bloke ettiği için o zararı üstlenmeyecek. Uygulamada maalesef, bu durum doğacak, geçmişteki örnekler böyle çünkü bankacılık sistemi böyledir, bankacı kendisini garanti etmek ister. Geçmişte buna benzer örnekler yaşadık, bunda da benzeri bir durumun ortaya çıkmasından korkuyoruz. Neden korkuyoruz? Daha sonraki maddelerde gündeme gelecek, bir sicil affı var. Sicil affı bankalar tarafından dikkate alınmayacak. Dün de konuşmamda söyledim, emredici bir hükmü yok sicil affının, "edilebilir" diyor, tavsiye niteliğinde bir madde yani bankalar tarafından, özellikle özel bankalar tarafından hiç dikkate alınmayacak. Bankalar, sicil affıyla gelmiş bir müşterisinde -dediğim gibi biraz önce- bloke edecek kendi riskini, kalanı Kredi Garanti Fonu'na gönderecek, onlar incelemelerini yapacaklar, sicil affı mı var, onlar dikkate alacaklar, özel banka özellikle dikkate almayacak, bankalar dikkate almayacak ve bu şekilde Hazine için büyük bir risk doğmuş olacak maalesef. Bunun daha güzel bir şekilde düzenlenmesi gerekirdi diye düşünüyoruz ve bu 250 milyarlık fonun da, oluşturulacak fonun da aslında doğru olmadığını bu şekilde ifade etmek istiyorum, doğru olursa zaten Hazine için çok büyük bir risk taşır.
Bu vesileyle herkesi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)