GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:06.01.2017

BURHANETTİN UYSAL (Karabük) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, sözlerime başlamadan önce, dün İzmir'de vuku bulan terör olayını şiddetle, nefretle kınadığımızı bir kez daha belirtmek istiyorum. Özellikle, kahraman polisimiz, şehit polisimiz Fethi Sekin ve mübaşir Musa Can kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı olanlara da acil şifalar diliyorum.

Tabii, benden önce çıkan akademisyen milletvekili arkadaşımız bir akademisyenin hangi şartlarda yetiştiğini... Evet, bu milletvekili arkadaşımın söylediğinin tamamına katılıyorum. Bir akademisyen çok zor şartlarda yetişiyor, ailesi, devletimiz ona çok büyük yatırım yapıyor. Bir profesörün yetiştirilmesi için hem ailesi hem devletimiz kırkyıl emek veriyor. Elbette ki kırkyıl emek verdikten sonra bu kişiyi sistem dışına çıkarmak hem kişinin hem ailesinin hem de devletimizin bir kaybıdır ama 15 Temmuz hadisesini de unutmayalım. Burada sizlerle birlikte, bu bina bombalanırken sizlere ait olan, bu milletin helal vergisiyle satın alınmış olan "Bir gün gelip düşman bu ülkeye saldıracak olursa bu uçakları, bu tankları kullanın." diye teslim ettiğimiz insanlar, o silahları bu ülkenin millî iradesiyle seçilmiş parlamenterlerine, Cumhurbaşkanına, aynı zamanda o silahların hakiki sahibi olan Türk milletine çeviriyorsa burada bir problem var. Elbette ki bunu birinci derecede yapanlar akademisyenler veya öğretmenler değildi ama Adil Öksüz'ü de nereye yerleştireceğiz? İçimizde tıpçı olan arkadaşlarımız vardır. 15 Temmuz akşamı bu yangını söndürdük, hep beraber söndürdük, burada canhıraş haykırdık, burada millî iradeye sahip çıktık. 15 Temmuz akşamı o yangını söndürdük ama bu yangının bir daha çıkmayacağına kim garanti verebilir? Bir kanser hadisesi var, teşhisi yapıyorsun, tedavisini yapıyorsun ama aradan bir süre geçtikten sonra metastaz yapıyor. Devletsen metastaz yapmaması için de her türlü tedbiri alman gerekiyor.

Devlet sistemi 15 Temmuz akşamı raydan çıktı. Eğer o tren o ray üzerinde hareket etmiyorsa buradan muhalefetin veya iktidarın bir şeyler anlatması hiçbir şeyi ifade etmeyecektir. Gelin, birlikte bu treni bu rayın üstüne koyalım, bu tren çalışmaya başlasın, ondan sonra "Bu treni ben daha hızlı ve güvenli götürürüm, sen daha hızlı ve güvenli götürürsün." tartışması içerisine girelim. Tren çalışmazken, devlet çarkları dönmezken "Burada hata yapılıyor, işte mağdurlar oluştu, bunun önlenmesi gerekiyor." Evet, CHP'nin grup önerisinde aynen şu ifadeyle kesin karar verilmiş, 15 Temmuz hadisesi anlatıldıktan sonra: "Bu süreçte özellikle üniversitelerde ve kamu kurumlarında Fetullahçı terör örgütüyle hiç ilgisi olmayan, devletine, vatanına bağlı çalışanların bir kısmının açığa alındığı ya da görevlerinden el çektirildiği tarafımızca tespit edilmiştir." Ama siz, az önce Haydar Bey de burada kendisini anlatırken "Bu devletin istatistiklerine, kurumlarına güvenmeyeceksiniz de ne yapacaksınız?" diyorsunuz. Siz dinlerken rektörleri, hâkimleri, savcıları, sanıkları, delilleri inceleme şansınız olmadı ki ama tek taraflı, gelen bir vatandaşı dinliyorsunuz, burada nihai kararınızı da veriyorsunuz, "Bunlar suçsuz." diyorsunuz. Elbette ki suçsuzsa biz de onların arkasındayız. Bu amaçla da kanun hükmünde kararnameler çıkarılıyor, bir taraftan suçlu olduğu tespit edilenler devlet yönetiminden, devlet idaresinden, devlet çarkları dışına çıkarılırken yanlışlıkla çıkarılmış olan kişilerin de devlet çarkları içerisine tekrar alınması için var gücümüzle mücadele ediyoruz.

Evet, eğitim bizim vazgeçilmez unsurumuzdur. Özellikle de AK PARTİ iktidarı olarak, 2002 yılında 76 olan üniversite sayısını arttırdığımızla övündük. Biz, üniversite dediğimiz zaman sadece fiziki binaları kastetmiyoruz. O binalara ruh katacak olan akademisyenleri, çalışanları ve öğrencileridir. Akademisyenleri olmadan o binaları yapmanın bir anlamının olmayacağını da biliyoruz. Ama, bu akademisyenler eğer bu terör örgütünün ağabeyi konumundaysa, bir karargâhın içerisinde generalleri yönlendirmeye çalışıyorsa müsaade edin de devlet kendisini korusun, geleceğimizi korusun. Az önce ayağında büyüttüğün çocuğu bu devlet korusun, siz de koruyun, biz de koruyalım.

Evet, değerli arkadaşlar, bu milletin konuşacağı konu terör olmamalı. Terörü konuştuğumuz müddetçe her ne kadar muhalefet kabul etmese de üst aklın ekmeğine yağ sürmüş olacağız. Zaten bu ülkede kaosu ve korkuyu hâkim kılmak istiyorlar. Gelin bilimi konuşalım, gelin üniversiteleri konuşalım, gelin katma değeri yüksek ürünleri nasıl üreteceğimizi, gençliğimizi nasıl yetiştireceğimizi; bunları birlikte konuşalım. Ama, maalesef üst akıl 15 Temmuzda gerçekleştiremediği hadiseyi bugün yine gerçekleştirmek için terör eylemleriyle bizi baş başa bırakıyor. Bu, sadece ülkemiz için değil, elhamdülillah Müslüman'ız, İslam toplumu için geçerli olan bir kaosun içerisindeyiz.

Elimde bir istatistik var, bunu da sizinle paylaşmak istiyorum: Yahudilerin 1 çocuğuna verdiği eğitim süresi 13,4 yıl, Hristiyanların 1 çocuğuna verdiği eğitim süresi 9,3 yıl, Budistlerin çocuklarına vermiş oldukları eğitim süresi 7,8 yıl, Müslüman toplumunun vermiş olduğu eğitim süresi ise 5,6 yıl. Eğer bu cehaletten kurtulamazsak, bilim, bilgi ve eğitimde belirli bir aşamaya gelmezsek bizden daha eğitimli toplumların kuklası konumuna geliriz diyorum. Bu sadece iktidar partisinin bir hedefi olmamalı, bu konuda muhalefetin de iktidarın da tüm toplumun da buna katkı vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, devlet kademeleriyle memurların atılması ilk kez, sadece Türkiye'de gerçekleşmiş bir hadise değil; örneğin, 1991'de Çekoslovakya'da, 1992'de Bulgaristan'da, 1993'te Arnavutluk'ta, 1994'te Macaristan'da, 1997'de Polonya'da, 1999'da Romanya'da ve Doğu-Batı Almanya'nın birleşmesinin ardından Almanya'da ve Saddam sonrasında Irak'ta arındırma politikaları yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, iktidar olsun, muhalefet olsun, sorumluluk makamında kim olursa olsun bu örgütün bütün unsurlarıyla birlikte devletin bünyesinden sökülüp atılması için birlikte mücadele etmek, devletin bekası, milletimizin birlik ve beraberliği, ülkemizin bölünmez bütünlüğü için elzemdir diyorum.

15 Temmuz akşamı gösterdiğimiz birlik ve beraberliğin daim olması temennisiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)