| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 05.01.2017 |
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 19'uncu maddesindeki önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İzmir'de bugün yaşanan acı olayı, terörü şiddetle kınıyorum; şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
16 ve 19'uncu madde devlet katkısını yeniden düzenlemektedir. Bireysel Emeklilik Sistemi, on dört yıldır hiç edilen emeğin sermaye karşısında yenilgisinin sonuçlarından biridir. Bu sistem, sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesidir. Oysaki emekçinin ihtiyacı olan, parasız ve nitelikli sağlık ve sosyal güvenlik hakkıdır. Çalışanların kendi emekleriyle özel olarak emekli olmaya zorlanması sosyal devlet ilkesine kesinlikle aykırıdır. Böyle bir zorlama devlet eliyle sigortaların beslenmesinden başka bir şey değildir. Yani işçilerin parasıyla finansal sermayeyi desteklemektir ve bu asla kabul edilemez.
Borç içinde yaşayan işçilerin gelirlerini artırmak yerine zorla ceplerine el uzatmak çözüm değil mağduriyet yaratır, yeni sorunlar yaratır. Tasarruf yapılacaksa eğer kamu kaynakları israf edilmemeli, yandaşlara milyonlarca lira vergi affı getirmek yerine çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır yani vergi adaleti sağlamak şarttır. Bu Meclis temenni yeri değil, işte bu sorunların çözüm yeridir.
Biz burada bunları konuşurken işçimiz, çiftçimiz, emeklimiz, asgari ücretlimiz yani Türkiye'nin çarklarını asıl döndüren vatandaşlarımız kara kara ay sonunu düşünmeden edemiyor ne yazık ki. 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 1.432 liradır. Gıda harcamasıyla birlikte giyim, ulaşım, eğitim, konut, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı yani yoksulluk sınırı 4.665 liradır. Geçtiğimiz seneden bu yana 4 kişilik bir ailenin insanca yaşaması için gereken toplam harcama tutarı ise son bir yılda 153 lira artmıştır.
Hükûmet tarafından 2017 yılı ilk altı ayı için belirlenen ve "Yüzde 8 artırdık." denilen asgari ücret zammı emekçilerin cebine girmeden ne yazık ki erimiştir. Dolardaki yükselişi de düşündüğümüzde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı "Yeni yılda asgari ücreti yüzde 8 artışla 104 lira artırdık." dese de halkımızın cebinden 206 lira uçup gitmiştir. Şimdi emekçiye diyorsunuz ki zorla tasarruf edin. Asgari ücretlinin eti ne budu ne. Vergi açığı denince hemen elinizi işçinin cebine atmaktan vazgeçin. Bir yanda ekonomik darboğaz, diğer yanda vahşi terör ve yanlış iç ve dış politika, politik kararlar ülkeyi bilinmeyene doğru sürüklemeye devam ediyor.
Yılbaşında eğlence mekânında sadece, sevdikleriyle yeni yılı karşılamak isteyen halkımıza bir gün daha zehir oldu. İstanbul'da eğlence mekânında gerçekleşen saldırıda 36 insan hayatını kaybetti. Peki, bu saldırıyı kim üstlendi? Laik Türkiye'ye düşmanlığı tavan yapan IŞİD.
Ülkemizde laik düzene karşı olan tek şey terör örgütü müdür? Tabii ki hayır. Bakınız, yeni yıla günler kala gerici tarikatların yeni yıl kutlamasına yönelik tepkileri tek tek gündeme gelmeye başladı. Şişme Noel babayı önce sünnet edip ardından bıçaklamalar, Aydın'da önce Noel Baba'nın başına silah dayayarak fotoğraf çektirmeler, Kocaeli'de duvarlara asılan "Mutlu Noeller Müslümanlar." yazan provoke amaçlı afişler hâlâ hafızalarımızda. Hâlbuki Noel Baba'yı kovalayanlar kul hakkı yiyenleri kovalasaydı bugün geldiğimiz noktada her şey çok daha farklı olabilirdi.
Bir tarafta "yaramaz çocuklar" diye adlandırılan IŞİD, diğer tarafta Türkiye'de laik düzen istemeyenler. Madalyonun bir yüzünde, laiklik karşıtı eylemler yapmalarına rağmen soruşturma dahi geçirmeyenler; diğer yüzünde, IŞİD'i lanetleyerek laiklik çağrısı yaptıkları için tutuklanan gençler. Laiklik çağrısı yapan gençlerin tutuklanmaları iktidarın klasik, muhalif cezalandırma yönteminden başka bir şey değildir bizce. Keşke "tweet"leri takip edene kadar, canlı bombaları, terörist eylemleri, teröristleri, kaçan teröristleri adam gibi takip edebilseniz ve yakalayabilseniz bugün İzmir'deki gibi daha birçok terör eylemi ülkemizde gerçekleşmemiş olurdu diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan Hürriyet.