GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:51
Tarih:05.01.2017

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kürsüye çıkan milletvekili arkadaşların özellikle Naci Hocamın -yok şu anda- iyi niyete yönelik, özellikle halkımız ve halklarımız arasında din, inanç, aidiyet farkı gözetmeksizin eşit, özgür, birbirlerine saygı temelindeki söylemleri son derece kulağa hoş gelen söylemler ve bu konuda hiç şüphesiz AKP Grubu ve Naci Hocanın iyi niyeti konusunda bir şüphemiz yok. Ama fiiliyattaki uygulamalar maalesef iyi niyetle, bu kürsüden iyi niyete yönelik temennilerle gerçekleşmiyor. Özellikle son birkaç yıl içerisinde, belirtmek gerekir ki, Orta Doğu'da özellikle mezhep eksenli çatışmaların alabildiğine yoğunlaştığı bir süreçte bunun ülkemizde de ciddi bir yansımaları söz konusu ve bu ayrışma üzerinden de maalesef gerek sosyal medyada, gerek televizyonlarda, gerek gazetelerde ciddi anlamda -ister sektörel diyelim, istersek yandaş diyelim- gazeteci, yazar, televizyon programcısı gibi pek çok insan kendini merkez kabul ederek kendi dışındaki mezhep ve inançlara yönelik ciddi saldırılar gerçekleştiriyor ya da saldırıların gerçekleşmesine zemin hazırlıyor.

Bakın, birkaç örnek vereyim. Son dönemde, on-on beş gün kadar önce, devletin televizyonu TRT 1'de yandaş bir gazeteci ve sözde bir profesör bir açık tartışma programında İran'ın Orta Doğu politikalarındaki rolü tartışılırken, bu ülkede 1,5-2 milyon Caferi ve Şia yurttaşımız yokmuşçasına, Şialığın sapkın bir inanış olduğunu, bütün fesatlıkların, bütün Orta Doğu'daki çatışmaların, bütün kötü oyunların temelinde Şialık olduğunu ve Şialığı gayriislami bir mezhep olarak lanse ederek bu yurttaşlarımızın inancına saygısızca, ölçüsüzce saldırmış oluyor.

Yine, geçmişte kendisinin şeriatçı, irticacı olduğu, şeriat, irtica propagandası yaptığı gerekçesiyle bu Mecliste ve hakkında sonradan açılan soruşturmalarla sanık, daha sonra hükümlü konumuna düşen Şevki Yılmaz, bir televizyon programında Halkların Demokrasi Partisi milletvekili ve yandaşlarının MİT tarafından öldürülmesini açık bir şekilde dile getiriyor. Şevki Yılmaz bunu hiç tereddüt duymadan, bu ölüm tehdidini, bütün HDP'li milletvekillerinden yandaşına kadar MİT'in katletmesi, kellelerini alması gerektiğini açık bir şekilde söylüyor. Ki hukukçu arkadaşlarımız çok iyi bilir, ölümle tehdit resen soruşturmayı gerektiren bir suç ama maalesef, Türkiye'de mesele ötekileştirilenler, yani Şialar, Kürtler, Aleviler gibi siyasal iktidarın yandaşı olmayan ya da siyasal iktidarın ötekileştirdiği kesimler olunca cumhuriyet savcıları hiçbir şey duymaz, hiçbir soruşturma başlatmaz.

Bakın, son günlerde bir yurttaşımız Kıbrıs'tan getirildi. Suçu var yok, ona mahkemeler karar verecek ama daha apronda bizlerin, sizlerin, herhangi bir vatandaşın giremeyeceği daha uçağın merdivenlerinde bindirilmiş birtakım kıtalar tarafından linç ediliyor.

Değerli arkadaşlar, hoşgörüyü bu kürsüden ifade etmekle gerçekleştiremeyiz. Bunu pratikte, yaşamda, sosyal hayatta hayata geçirmemiz lazım ki bu, öncelikli olarak siyasal partiye, Hükûmete düşen bir görevdir.

Dolayısıyla, polisin göz yummaları, birtakım kişiler hakkında tutuklamalar daha gerçekleşmeden gözaltı aşamalarında linç saldırılarının gerçekleşmiş olması, olsa olsa bu halkı böler ama en başta da siyasal iktidara en büyük zararı veren hareketlerdir diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Adıyaman.