GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:50
Tarih:04.01.2017

HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü hakkında Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ, on dört yıldır iktidarda. Daha önceki yasama dönemlerini bilmiyoruz ama gerek daha önceki yasama dönemlerinde -takip ettiğimiz kadarıyla- gerekse 26'ncı Yasama Döneminde gerek dönemin Başbakanı gerekse Hükûmette görevli olan yetkililer, bakanlar her seferinde bu torba yasalar Meclise geldiğinde bunun son olacağı, bir daha torba yasaların Meclise gelmeyeceği şeklinde beyanlarda bulundular. Aslında hukuk tekniği bakımından yasamanın yasa yapma yetkisi yani bu Parlamentonun yasa koyma yetkisi, tam anlamıyla Parlamento üyelerinin Parlamentoya gelen her kanuni düzenleme konusunda tam bir bilgiye sahip olmasını gerektirir ki halkın iradesi, yurttaşın iradesi, kanuna tam anlamıyla yansımış olsun yani kanunda kristalize olan, ortaya çıkan o yasal biçim, Parlamento üyelerinin tam anlamıyla özgür iradelerinin bir yansıması şeklinde olsun. Ama maalesef, torba yasa düzenlemesiyle, hem kanun yapma tekniği açısından hem yurttaşın iradesinin kanuna yansıması açısından hem de her bir milletvekilinin, özgür iradesiyle, söz konusu yasal düzenlemenin lehine veya aleyhine oy kullanması önünde engel teşkil eder.

Mesela, önümüze gelen 446 sayılı Yasa Tasarısı'nda kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle toplam 22 kanunda değişiklik söz konusu. Şimdi bir düşünün bakalım, her biri ayrı kanuna konu olan farklı alanları kapsayan ve kimisi bir cümle, kimisi bir paragrafı kapsayan bir kanun değişikliğini bir milletvekili, 22 kanunu ayrı ayrı mukayese edecek, 22 ayrı kanunla torba yasadaki her bir fıkrayı ya da maddeyi karşılaştıracak; kaldı ki o değişikliği de söz konusu temel kanundaki diğer maddelerle mukayese edecek ve kanun sistematiği açısından birbirleriyle çelişmeyen, birbirleriyle aynı paralelde, birbirini tamamlayan genel ve soyut bir düzenleme ortaya çıkmış olsun. Maalesef böyle bir durum söz konusu değil. Ki ben inanıyorum, şu anda Parlamentoda olan milletvekili arkadaşların yüzde 80'i, bu torba yasadaki 38 maddenin her birinin ait olduğu kanunu ve kanundaki konumunu, ne ifade ettiğini bilebilecek durumda değil. Bunu bilmesi zaten mümkün değil. Bu, neye benziyor? Elimizde, önümüzde bir sepet var, işte armut, portakal, domates, mandalina, biraz ceviz, biraz fındık, ne bulduysak dolduruyoruz, evet sepetimiz doldu, haydi gidiyoruz.

Bakın, daha beş ay önce bu Mecliste, yine torba yasa şeklinde bir düzenleme geçmiş, 15 Temmuz 2016 tarihinde 480 sayılı Damga Vergisi Kanunu ve Harçlar Vergisi Kanunu. Yine bu mantaliteyle, yine bu mantıkla bir torba yasa içerisinde geçirilmiş. Burada milletvekillerinin, özellikle iktidar partisinin çoğunluk olmasından kaynaklı "el kaldır, el indir" yöntemiyle yasa kabul edilmiş ama bir torba yasa içerisinde bu kanunu getiren Hükûmet, bu düzenlemeye ancak beş ay dayanabilmiş. Beş ay sonra kendi düzenlemiş olduğu yasal düzenlemeyi yeniden düzenlemek zorunda kalıyor.

Değerli arkadaşlar, bu Parlamentonun yapması gereken kanunların beş aylık değil, üç aylık, bir yıllık değil, genel, soyut ve adrese teslim olmayan, tüm halkı ilgilendiren ve gerçekten yurttaşların iradesini bilinçli olarak ifade eden, yasalara yansıtan bir iradeyle ortaya çıkması gerekiyor ama maalesef biz bunu görmüyoruz.

Kanunun başlığında ne var? Emekli Sandığı Kanunu. Emekli Sandığı Kanunu'nun sadece 1 maddesinde değişiklik var. Peki, bu değişikliği iktidar partisi rızai olarak mı değiştiriyor, gönüllü olarak mı değiştiriyor? Gerçekten emeklileri çok sevdiği, emeklilere -hani şu anda kullanılıyor "emeklilere müjde"- müjde vermek için mi bu değişikliği yapıyor? Hayır, mecburen yapıyor. Çünkü yüzlerce emekli, mağdur olduğundan, onlarca dava açtığından, yüzlerce dava açtığından ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı da içtihat hükmünde olduğundan, yüzlerce davada bilirkişi marifetiyle emekliler, ciddi paralar kazanacaktır çünkü mahkemeler buradaki düzenleme gibi 50 lirayla emeklileri defetmeyecek, bilirkişi marifetiyle gerçek hak ettikleri ikramiyeleri neyse onu verecektir. İşte bunun da önünü kesmek adına ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında Hükûmetin yapması gereken tek şey var: Bu yasal düzenlemeyi yapmak... Anayasa Mahkemesinin içtihadı karşısında, iptal kararı karşısında bu yasal düzenlemeyi yapan Hükûmet, bir tek emeklilerin lehine gibi gözüken bu düzenlemeyle, 22 kanun ve kanun hükmünde kararnamedeki değişiklikle aslında sermayeyi kurtarmaya çalışmakta. Türkiye'nin giderek daha da içinden çıkılmaz bir kriz sürecinde, yandaş sermayeyi veya adrese teslim yasal değişiklikle belli sermaye gruplarını kurtarmaya, onları... Bu kriz sürecinde, yoksulun, emekçinin, fakirin fukaranın vergi olarak, alın teri olarak kazancından kesilen vergilerden elde edilen kamu kaynakları, bir şekilde bu kesimlere aktarılmış olacaktır.

Değerli arkadaşlar, usul açısından da bu kanun, hukuk mantığına, kanun yapma tekniğine aykırı. Bakın, bu kanunda mevcut düzenlemelerin esasen ihtisas komisyonları birden çoktur. Bu ihtisas komisyonları, maddelerin içeriği itibarıyla, kapsadığı alan itibarıyla, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu; Tarım, Orman ve Köyişleri gibi uzman komisyonların detaylı olarak inceleyeceği ve üzerinde kamuoyunun bilgisinin olacağı, milletvekillerinin bilgilendirileceği komisyonlar baypas ediliyor ve bu baypastan sonra tek bir komisyondan alelacele Parlamentonun huzuruna getiriliyor. Tabii, burada bir amaç var. Amaç nedir? Her zaman AKP'nin yaptığı gibi, halkın duygularında algılar yaratarak iyi bir şey yapıyormuş gibi, başlığında, işte, emeklilere yönelik bir düzenlemeymiş gibi bir algı yaratarak ama aslında bir tek madde altında hem sermayeyi el değiştirmek ama aynı zamanda var olan yandaş sermayeyi de güçlendirerek, onları koruyarak kamu kaynaklarını bu alanlara aktarmaya yönelik bir düzenleme.

Biz, bu düzenlemenin halkımızın çıkarlarına, emekçilerin, memurların, çalışanların, işçilerin menfaatine olmadığını, bu düzenlemenin tamamen sermayeye ve sermaye sahiplerine, iktidarın yandaş şirketlerine adrese teslim düzenlemeler olduğuna inandığımızdan olumsuz oy vereceğimizi ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)