| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 04.01.2017 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 446 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
2017 yılının ilk kanununu görüşüyoruz. Yine bir torba kanun. AKP Hükûmeti, torba sevdasından bir türlü vazgeçmemiş, torbadan bir türlü çıkamamıştır. Tasarı hazırlanırken yine mevzuat hükümlerine uyulmamış, katılımcılık ve sosyal diyalog dikkate alınmamıştır. Hükûmet, topladığı vergileri torbalarla savurmaktadır; vergi reformu yapmaya yanaşmamaktadır. Son dönemde torba kanunlara serpiştirilen vergi indirimleriyle ilgili, istisna ve muafiyetlerle ilgili, teşviklerle ilgili, yatırım ortamıyla ilgili parça parça, bölük pörçük düzenlemeler yapılmaktadır. Düzenlemelerde eksiklikler oluyor, kısa süre sonra tekrar düzenleme yapılmak zorunda kalınıyor. Sistem, bütüncül olarak ele alınıp reformist bir anlayışla düzenlenmiyor. Amaç, hâsıl oluyor mu yoksa kaynaklar boşa mı gidiyor; bir değerlendirme yok. Böyle günübirlik politikalarla yol almamız mümkün değildir. Ekonominin ihtiyacı olan alanlarda yapısal reformlar bir an önce hayata geçirilmelidir.
Son dönemde yapılan torba torba düzenlemelerde çiftçimizin esamesi okunmamaktadır. Ne hikmetse, çiftçi ve köylümüze yönelik bırakın torbayı bir paketçik bile yapılmamaktadır. Tarımda sorunlar çığ gibi büyürken Hükûmet, inatla duyarsız kalmaktadır. Köylü ve çiftçi, zor günler yaşamaktadır. Çiftçimiz, bankacıların ve tefecilerin kıskacında bunalmıştır. Çiftçimizin tarlası, bahçesi, neyi varsa ipoteklidir. Çiftçimiz, dövizle biçerdöver, traktör aldığından bugün borcu 2 katına çıkmış ve ödeyememektedir. Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı zorunlu sigortalı çiftçi sayısı her geçen yıl azalmaktadır. Ağır ekonomik şartlar ve borç altında ezilen çiftçimizin sorunlarına duyarsız kalınmamalı, kapsamlı bir destek paketi acilen uygulamaya konulmalıdır. Çiftçilerin tarımsal kredi ve elektrik borçlarına belli dönemi ödemesiz ve faizsiz yeniden yapılandırma imkânı verilmelidir.
Mersin'de afetten zarar gören çiftçilerin zararı giderilmeli, borçları ertelenmeli, faizsiz ve uzun vadeli kredi imkânı verilmelidir. Hükûmet, mağduriyet yaşayan çiftçilerimize muhakkak yardım eli uzatarak şefkat ve iyi niyet göstermelidir.
Değerli milletvekilleri, tasarının 25'inci maddesiyle işverenlere 2016 yılında başlatılan asgari ücret desteğinin 2017 yılında da devam ettirilmesine karşın, bu desteğin, yine, esnaf, çiftçi ve muhtarlarımızı kapsamaması asla kabul edilemez. Özellikle küçük esnafımız ve çiftçimiz, ağır vergi ve prim yükü altında ezilmektedir. Bu yıl esnafın ödeyeceği en düşük aylık sigorta primi 613 liraya, çiftçinin en düşük aylık sigorta primi ise 490 liraya yükselmiştir. Mevcut primlerini ödeyemeyen esnaf ve çiftçiler, sağlık hizmeti alamaz hâle düştüğü için 29 Eylül 2015 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kamu sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaları sağlanmış, Hükûmet süre uzatımlarıyla uygulamayı sürdürmüştür. Bu durum bile esnafımızın ve çiftçimizin ne hâllere düşürüldüğünü açık bir şekilde göstermektedir. Esnaf ve çiftçilerin vergi ve prim yükü hafifletilmeli, işverenlere verilen destek, esnafımıza, muhtarlarımıza ve çiftçilerimize de verilmelidir.
Hükûmet, bazı maktu vergi ve harçları yüzde 3,83 oranında belirlenen yeniden değerleme oranında, bazılarını da yüzde 7,5 oranında artırmıştır. Buna karşın yeniden değerleme oranında artırılması gereken 2017 yılı vergi tarifesi gelir dilimleri aynı kalmış, sadece ilk dilimi yüzde 3,17 oranında artırılmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 123'üncü maddesinde, yeniden değerleme oranında artırılan tutarların yüzde 5'ini aşmayan kesirlerinin dikkate alınmayacağını, Bakanlar Kurulunun bu surette tespit edilen had ve tutarları yüzde 50'sine kadar artırmaya ve indirmeye yetkili olduğu hükmü yer almaktadır ancak Bakanlık, kesirler yerine yüzdelik tam rakamları dikkate almamaktadır.
Bakınız, ilk gelir diliminde bu yıl 482,5 TL'nin 82,5 TL'si, geçen yıl 669,60 TL'nin 69,60 TL'si, önceki yıl 1.112,10 TL'nin 112,10 TL'si dikkate alınmamıştır, diğer gelir dilimleri ise keyfî olarak bu yıl hiç artırılmamıştır; Hükûmet, esnafın ve çalışanların ücret ve gelirlerini bu yolla tırtıklamaktadır. Hükûmet, söz de verdiği hâlde rant vergisini getirmeye cesaret edemezken on dört yıldır rantiyecileri ve faiz lobisini abat ederken esnafın, çiftçilerin, dar gelirlilerin ve çalışanların ümüğünü sıkmaktadır.
Bu yıla dair asgari ücret, yüzde 7,9 artışla brüt 1.777 lira 50 kuruş, net 1.404 lira olarak belirlenmiştir. Asgari ücretli, dokuzuncu ayda yüzde 20 gelir vergisi oranına yakalanacak ve eylül ayından itibaren net asgari ücret, 1.404 liranın altına düşecektir. Sayın Başbakan, yıl boyunca düşmeyeceğini söyledi ama buna yönelik düzenleme yapılması teklifimiz maalesef reddedildi.
Mevzuattaki tanımına göre asgari ücret, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün şartlarına göre asgari düzeyde karşılamaya yönelik ücrettir. Ancak asgari ücret belirlenirken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri yine göz ardı edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2016 Kasım itibarıyla ağır bir işte çalışan bekâr bir işçinin aylık harcama tutarını net 1.668,90 TL olarak hesaplamıştır. TÜRK-İŞ tarafından yapılan hesaplamaya göre, 2016 Kasım ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin yapması gereken gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırı 1.416,83 TL'dir. Yine, bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 1.750,31 TL'dir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2016 yılı fitre tutarını 15 lira olarak belirlemiştir. Fitre, bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak hesaplanmaktadır. Buna göre, 4 kişilik bir ailenin bir aylık asgari gıda ihtiyacı 1.800 liradır. Asgari ücretin, çalışanların asgari gıda ihtiyacını bile karşılamadığı ortadadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, net asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılmasını, asgari ücretlilere büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesini, asgari ücretten vergi alınmamasını ve çalışanların asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılmasını gerekli görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet "güncelleme" diye vergi ve harçları artırırken, tasarının 1'inci maddesinde emeklilerin otuz yıl üzeri ikramiye alacaklarını güncellemeden ödemek için düzenleme yapmaktadır. Otuz yıl üstü ikramiye farklarının güncelleme yapılmadan verilmesi, "adalet" ve "hakkaniyet" ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Konuya ilişkin olarak dava açmış olanlara, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren kanuni faiz işletilerek ödeme yapılacak olması, dava açanlar ile açmayanlar bakımından da eşitsizliğe neden olacaktır.
Uygulamada, Anayasa Mahkemesinin emekli ikramiyesine esas otuz yıllık üst sınırı iptal ettiği 7 Ocak 2015 tarihinden önce emekli olup otuz yıldan fazla hizmet süresi bulunanlarca açılan davalar üzerine emekli ikramiyesi farklarının ödenmesi gerektiği İdare Mahkemesi ve Danıştay tarafından kabul edilmiştir. Nitekim, emekliler dava yoluyla haklarını almaktadır ancak yapılan düzenleme, yargı yolunu da kapatmaktadır. Emeklilerin alacaklarına güncelleme yapılmaması, üstelik yargı yoluyla haklarını alabilmelerinin önünün tıkanması büyük haksızlıktır. Yapılan düzenleme, Anayasa'nın eşitlik, adalet ve hukuk devleti ilkelerine aykırıdır.
Yine, maddenin (2)'nci fıkrası, yargıya müdahale niteliğinde olup Anayasa'ya açıkça aykırıdır. Komisyonda yönelttiğimiz eleştiriler üzerine verilen önergeyle her yıl için en az 50 TL'den ve toplamda 100 TL'den az olmamak üzere ödeme yapılması yönünde değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişikliğin, adaletsizliği, haksızlığı ve eşitsizliği gidermemekte olduğu, kuruş ayıbından kurtulmak, kamuoyunun "3 kuruş para veriyorlar." eleştirisinden kaçmak için yapıldığı açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, otuz yıl üstü ikramiye ödemelerinin bugünkü katsayılar esas alınarak güncellenmesi yönünde Komisyonda verdiğimiz önerge maalesef reddedilmiştir. Burada da madde görüşülürken önergemizi yineleyeceğiz. Emeklilerin, haklarını alabilmeleri için önergemizin desteklenmesini bekliyoruz.
AKP Hükûmeti, yüksek oranlı zamlarla milletimize adeta zulüm uygulamaktadır. Vatandaş, her gün yeni bir zam haberiyle karşı karşıya kalmaktadır. Ulaşım, gıda, su, akaryakıt başta olmak üzere her şeye yüksek oranda zam gelirken, Hükûmet, vergilere, muayene ücretlerine, otoyol ücretlerine yüksek oranda zam yaparken, SSK ve BAĞ-KUR emekli maaşlarına yüzde 4,73; memur ve memur emeklilerine yüzde 3 zammı reva görmüştür. Banka promosyonunda da dağ fare doğurmuş, emekliler, sukutuhayale uğramışlardır. Emekliler, enflasyonla aldatılmakta, düşük maaş zammıyla avutulmaktadır. Emeklilerin büyük çoğunluğu, açlık sınırının altında aylık almaktadır. Emeklilerin ortak derdi, geçim sıkıntısıdır. Emekli aylıkları yetmemektedir. AKP, emekliyi borca batırmış, krize sokmuştur. Emeklilerimizin cebine giren her kuruş, zamlara, faize, vergiye gitmektedir. Aldığı aylıkla ay sonunu getiremeyen emekliler, geçimlerini sağlamak için ek iş arıyor, ek gelir sağlamak için olumsuz şartlarda bile çalışıyorlar. Emekliler, emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikten dert yanmaktadır. AKP, emekliler arasındaki maaş adaletsizliğini gidereceğini vadetmesine karşın, yerine getirmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi, emekli aylığı artışında büyümeden pay verilmesi, sağlık hizmetlerinde alınan bazı katılma paylarının kaldırılması ve emeklilere "emekli destek ödeneği" adı altında yılda iki kez ikramiye ödenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması çağrısında tekrar bulunuyoruz.
Değerli Milletvekilleri, torba kanunların yapım sürecinde pek çok konu dikkatlerden kaçmakta ya da kaçırılmaktadır. Anayasa'ya aykırı, özel nitelikte, adrese teslim, hatta birilerine çıkar sağlamaya yönelik bazı maddeler torba kanunlara sıkıştırılmaktadır. Bu tasarıda da bazı maddelerde benzer amaçlı düzenlemeler yer almıştır. Tasarının 8 ve 9'uncu maddeleriyle, belediyelere ve özel idarelere ait taşınmazların satışına dair KDV istisnası uygulamasında satışa konu taşınmazların en az iki tam yıl süreyle maliki olma şartı kaldırılmaktadır. Bu sürenin kaldırılmasına neden ihtiyaç duyulduğu konusunda tatmin edici bir gerekçe ortaya konulamamıştır. Bu düzenlemenin devamında, daha önce yapılmış satışlara ilişkin geçmişe dönük af da getirilmektedir. Zira, daha önce belediyeler ve il özel idareleri tarafından yapılan taşınmaz teslimlerinde katma değer vergisi aranmaması, geçmişe dönük herhangi bir tarhiyat yapılmaması, yapılmış tarhiyatlardan vazgeçilmesi, tahakkuk eden tutarların terkin edilmesi, tahsil edilen tutarların ret ve iade edilmemesi düzenlenmektedir.
Kanuna uymayan, usulsüz işlem yapan ve kanunun değiştirilip kendilerine af getirilmesini isteyenler kimlerdir? Açıklanmalıdır. Ayrıca, taşınmaz alanların ödedikleri vergilerin iade edilmeyerek üzerine yatılması da hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla, hukuksuz ve adrese özel bir mahiyet arz eden bu düzenleme, kamu taşınmazlarının kamu yararı gözetilmeksizin keyfî olarak tasarruf edilmesine de zemin hazırlayacağından 8'inci ve 9'uncu maddeler tasarı metninden çıkarılmalıdır.
Tasarının 21 ve 22'nci maddelerinde Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan ve öğrencilere yönelik eğitim ve yurt temini faaliyetinde bulunan vakıflardan belirlenen şartları sağlayanlara mülkiyeti Hazineye ve kamu kurumlarına ait taşınmazlar üzerinde kırk dokuz yıl süreyle bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmesi öngörülmektedir.
Halen hazineye ait taşınmazların, bu tür vakıflara düşük bedelle devri mümkün iken bedelsiz hâle getirilmesi ve kapsama kamunun diğer taşınmazlarının da alınması, belli vakıflara bir aktarım mı yapılacağı kaygısını akla getirmektedir. Zira, tasarı, tercihe yönelik düzenlemeyi üç bakanlığa bırakmaktadır. Hangi şartların ya da hangi kriterlerin aranacağı tasarıda belirlenmemiştir.
Türkiye, vakıf ve derneklere ait izinsiz veya denetimsiz öğrenci yurtlarında yaşanan olumsuz olaylar ve gelişmeler nedeniyle öğrencilerin barınmasının nasıl olması gerektiği hususunu tartışmaktadır. Özellikle yoksul ailelerin çocuklarının barınmasının, farklı yapıların eline bırakılmaması amacıyla devlet tarafından temin edilmesi gerekmektedir. Bize göre, isteyen her öğrencinin barındırılabileceği bir kapasitenin devlet tarafından temini şarttır. Dolayısıyla, tasarının özel bir düzenleme mahiyetini arz eden 21 ve 22'nci maddeleri gözden geçirilmeli, eğitim ve yurtların kalitesinin artırılması için şeffaf ve köklü tedbirler alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, tasarıda gemilerle yat, kotra ve teknelere yönelik bazı vergi kolaylıkları getirilmektedir. Bu kapsamda, bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, yat, deniz ve iç su araçlarından yıllık vize harçları kaldırılmaktadır. Türk Uluslararası Gemi Sicili'ne kaydedilecek gemilere ve yatlara ilişkin damga vergisi, harç, banka ve sigorta muameleleri vergisi ve fon istisnası kapsamına gemi kira, zaman çarteri ve tüm navlun sözleşmeleri de alınmaktadır.
Gemi ve yatların, Türk Uluslararası Gemi Sicili'nden terkin edilerek bir başka sicile kaydedilmek üzere veya sair suretlerle devrinde de vergi, resim, harç istisnası düzenlenmekte ve geçmişe dönük herhangi bir tarhiyat yapılmaması, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan vazgeçilmesi ve tahakkuk eden tutarların, terkin edilmesi öngörülmektedir.
Bir yandan gemi ve yatların Türk Uluslararası Gemi Sicili'ne kaydı teşvik edilirken diğer yandan başka sicile devirlerin de teşviklerden yararlandırılması büyük bir çelişkidir. Ayrıca, başka sicile devirle ilgili geçmişe dönük herhangi bir tarhiyat yapılmaması, yapılmış tarhiyatlardan vazgeçilmesi, tahakkuk eden tutarların terkin edilmesi hususu adrese teslim özel bir düzenleme mahiyetini taşımaktadır. Acaba kimlerin vergi borçları terkin edilecektir?
Yine, yat, kotra, tekne ve gezinti gemilerinin, Türkiye'deki gerçek veya tüzel kişilere bedelsiz intikali, yurda ithali, kayıt ve tescili iş ve işlemlerine vergi, resim, harç istisnası tanınması, bunları ithal edenler veya adlarına kayıt ve tescil ettirenlere vergi incelemesi veya tarhiyat yapılmaması güvencesi verilmesi, üstelik, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan vazgeçilmesi ve tahakkuk eden tutarlardan terkin edilmesi de özel bir düzenleme görünümündedir. Kimlere ve neden vergi incelemesi yapmama güvencesi verilmekte ve neden geçmiş vergilerden vazgeçilmektedir? Konunun hukuki veya ahlaki olmayan bir boyutu mu vardır? Yabancı bayraklı yat, kotra, tekne ve gemilerin Türk bayraklı hâle getirilmesinin özendirilmesi, elbette önemlidir ve yapılmalıdır ancak yapılan düzenleme, açık olmalı, hiçbir şüphe ve şaibeye meydan vermemelidir. Bu itibarla, şaibeli bir görünüm arz eden 14, 15 ve 36'ncı maddeler, tasarı metninden çıkarılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, AKP zihniyetinin gemilere, yatlara, kotralara olan merakı, neredeyse her torba düzenlemede bunlara yönelik vergi kolaylıkları getirme ve güvence verme çabası dikkat çekmektedir. Hükûmet, gemi sahibi, yat sahibi, kotra sahibi olanlara vergisiz mazot veriyor, vergi, harç ve fon istisnaları getiriyor, yıllık vize harçlarını kaldırıyor ama taksiciyi, kamyoncuyu, otobüsçüyü, minibüsçüyü, velhasıl, nakliyeci esnafını hiç görmüyor. Vergi, prim ve yüksek akaryakıt fiyatları karşısında kazançları düşen şoför esnafı, ailelerine ekmek götüremez duruma gelmiştir. AKP Hükûmeti sanki bu ülkenin en çok kazanan vatandaşları onlarmış gibi nakliyeci esnafına, kamyonculara yükleniyor. Trafik polisi kamyoncuyu çeviriyor, ceza yazıyor; Ulaştırma Bakanlığı kamyoncuyu çeviriyor, ceza kesiyor; Maliyecilerin gözü yine kamyoncuyu görüyor. Ne istiyorsunuz bu çilekeş kamyonculardan?
Hükûmet, nakliyeci esnafımızın yaşadığı sorunları artık görmelidir. Yük ve yolcu taşımacılığı yapan şoför esnafına da vergisiz akaryakıt verilmelidir. Şoför esnafına vergi indirim ve kolaylıkları getirilmelidir. Dünyanın en yıpratıcı mesleklerinden birini yapan şoför esnafına yıpranma payı hakkı verilmelidir. Yetki belgeleri şoför esnafına yük ve eziyet olmaktan çıkarılmalı, uygulamadaki karmaşa giderilmeli ve belgelerin amacı dışında kullanımı ve haksız rekabet önlenmelidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)