| Konu: | Başbakanlığın, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, NATO'nun Afganistan'da icra edeceği Kararlı Destek Misyonu ve devamı kapsamında yurt dışına gönderilmesi, aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin anılan misyona katılmak için ülkemiz üzerinden Afganistan'a intikali ile geri intikali kapsamında Türkiye'de bulunması ve bunlara imkân sağlayacak düzenlemelerin Hükûmet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6/1/2015 tarihli ve 1079 sayılı Kararı'yla Hükûmete verilen izin süresinin Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca 6/1/2017 tarihinden itibaren iki yıl uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/862) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 03.01.2017 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının NATO'nun Afganistan'da icra etmekte olduğu Kararlı Destek Misyonu ve devamı kapsamında yurt dışında konuşlandırılması; aynı amaçlara yönelik olmak üzere, yabancı silahlı kuvvetlerin söz konusu Misyona katılmak için ülkemiz üzerinden Afganistan'a intikali ile geri intikali kapsamında Türkiye'de bulunmasına izin verilmesine dair tezkerenin gerekçesi üzerinde Hükûmet adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, 2017 yılının ülkemiz için, milletimiz için ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve özellikle, yılbaşı gecesi İstanbul'da yaşanan o hain terör saldırısını şiddetle ve nefretle kınıyorum. Bu saldırıda hayatını kaybeden tüm insanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Terörün hedefi millî birlik ve beraberliğimizdir, bunun panzehri ise bu millî birlik ve beraberliğimizi korumaktır. Bu noktada Türkiye yoğun bir terörle mücadele süreci yaşıyor ve terörle yoğun şekilde mücadele ediyor. Şu anda dünyada bu kadar fazla terör örgütüyle aynı anda mücadele eden bir tek ülke var, o da Türkiye ama Allah'ın izniyle birliğimizi ve beraberliğimizi koruyarak bu terör belasının üstesinden gelmesini de bileceğiz. Bu konuda özellikle askerimizin, polisimizin, jandarmamızın ve bütün güvenlik güçlerimizin ortaya koyduğu gayretten dolayı hepsine müteşekkiriz. Bu vesileyle, bu toprakların bize vatan olması ve vatan kalması için hayatını kaybeden bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize acil şifalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şuna inancımı bir kez daha ifade ediyorum: Birliğimiz, beraberliğimiz daim olduğu sürece ülkemizin bekası da garanti altında olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasındaki kesişme noktası olmasından dolayı çok ciddi fırsatları ve aynı zamanda çok ciddi sorumlulukları var. Böylesine hassas bir coğrafyanın merkezinde yer alan ülkemizin ulusal düzeydeki gücünü ve potansiyelini tahkim eden NATO üyeliği, uluslararası güvenlik ve savunma politikamızın da temel unsurlarından birisini oluşturmaktadır. Bildiğiniz gibi NATO ittifakı, Avrupa-Atlantik bölgesinde ve ötesinde istikrar ve barışın temini amacıyla, Kosova'dan Afganistan'a uzanan coğrafyada, muhtelif misyonlar üstlenmiş olup bu sayede uluslararası güvenlik ve istikrara önemli katkılar sağlamaktadır.
Derin tarihî ve yakın ilişkilere sahip olduğumuz dost ve kardeş ülkelerden birisi de hiç kuşkusuz Afganistan'dır. Cumhuriyet öncesine uzanan iki ülke arasındaki ilişkiler, Afganistan'ın Ankara Hükûmetini, dikkatinizi çekiyorum, 1 Mart 1921 tarihinde yani Kurtuluş Savaşı devam ederken tanıyan ilk ülke olması nedeniyle ayrı bir anlam ve önem taşımaktadır. Afgan halkının, Türk milletinin kurtuluş mücadelesine en baştan itibaren verdiği destek gönüllerimizde ve hafızalarımızda müstesna yerini korumaktadır. Bildiğiniz gibi Kurtuluş Savaşı'mız sırasında Afgan kadınları ziynet eşyalarını bile vermek suretiyle bu mücadeleye destek sağlamıştı. Bizimle birlikte Çanakkale'de Afganların savaştığını biliyoruz.
Özetle, köklü bir tarihten kaynaklanan Afganistan'la ilişkilerimiz karşılıklı saygı, iş birliği, hakiki dostluk ve kardeşlik bağları temelinde günümüze kadar süregelmiştir. Türkiye de Afganistan'ın millî birliğini, bütünlüğünü ve bağımsızlığını her zaman desteklemiş, kardeş Afgan halkının barış, istikrar ve refah içerisinde yaşamasını teminen Afganistan'la her alanda dayanışma içerisinde olmuştur. Nitekim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk en seçkin subaylarını Afganistan'ın millî ordusunun teşkil edilmesi için görevlendirmiştir. Bugün dahi Afgan ordusunda kullanılan "koğuş", "karavana" gibi kelimeler bu çabaların ne kadar kalıcı neticeler doğurduğunun göstergesidir.
Türkiye, 1920'lerde ve 1930'larda sadece Afgan ordusunun teşkilinde değil, Afganistan'ın ilk modern hastanesi ve tıp fakültesinin kurulmasında, hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerinin geliştirilmesinde de çok önemli katkılar sağlamıştır.
İkinci Dünya Savaşı'nın altüst ettiği dengeler Asya'da da etkili olmuş, soğuk savaş dönemi dost ve kardeş pek çok ülkenin arzu ettiği seviyede ilişkilerini geliştirmesine maalesef izin vermemiştir.
1979 yılından başlayarak büyük badireler atlatan dost ve kardeş ülke Afganistan, sonunda uluslararası camianın yardımına muhtaç hâle gelmiştir. Neticede Afganistan'ın yeniden istikrara ve güvenliğe kavuşturulması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından 2001 yılında alınan kararlar çerçevesinde ve 5 Aralık 2001 tarihli Bonn Konferansı sonuçları uyarınca Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti yani ISAF oluşturulmuştur. Afgan Hükûmetine ülkedeki güvenlik durumunun iyileştirilmesi ve kendi güvenlik kabiliyetlerinin oluşturulması konusunda yardımcı olmak amacıyla teşkil edilen ISAF'ın sorumluluk alanı 1510 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı'yla 2003 yılında Kâbil'in ötesine de genişletilmiş ve stratejik komuta kontrol ve eş güdümü NATO tarafından üstlenilmiştir.
ISAF hakkında NATO üyelerinin yanı sıra özellikle bu harekâta dünyanın dört bir köşesinden pek çok ülke de personel katkısında bulunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, tarihten gelen bağlarla dost ve kardeş olduğu Afgan halkı için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 Ekim 2001 tarihinde aldığı 722 sayılı Karar'la Hükûmete verdiği yetki temelinde en başından itibaren ISAF harekâtının içerisinde yer almıştır. Harekâtın liderliğinin ülkeler tarafından dönüşümlü olarak yürütüldüğü dönemde Türkiye iki kez tüm harekâtın liderliğini üstlenmiştir. Harekât bölgelere ayrıldıktan sonra ise, önce İtalya ve Fransa'yla dönüşümlü olarak, bilahare 1 Kasım 2009 tarihinden 1 Ocak 2015 tarihine kadar tek başına Kâbil Bölge Komutanlığı görevini üstlenmiştir. Ülkemiz tıpkı 1920'lerde ve 1930'larda yaptığı gibi, NATO'nun misyonları kapsamında, 2000'li yıllarda da Afgan Ulusal Ordusu ve polisi için gerek Afganistan'da gerekse Türkiye'de çeşitli seviyelerde ve farklı konularda çok sayıda eğitim vermiş, Afganistan'daki NATO eğitim Misyonuna personel katkısında bulunmuş ve Kâbil'de Gazi Askerî Eğitim Merkezini kurmuştur.
Türkiye, katkılarını sadece savunma ve güvenlik alanıyla sınırlamamış, Afganistan'da yeniden imar ve kalkınma faaliyetlerinde de bulunmuştur. Bu amaçla biri Kâbil'e yakın olan Vardak vilayetinde, diğeri Cevizcan vilayetinde olmak üzere, iki adet bölgesel imar ekibi kurarak Afgan halkının doğrudan yararına olacak sulama, bayındırlık, okul, hastane inşası, kurs ve eğitim faaliyetlerini icra etmiştir. Bu zor dönemde askerî, iktisadi, sosyal ve kültürel olmak üzere, her alanda verdiğimiz desteğin Afgan halkının gönlünde ayrı bir yeri olmuştur. Bu katkılarımız Afganistan'la tarihe dayanan ve zor zamanlarımızda birbirimize yardımcı olmayı gelenek hâline getirdiğimiz köklü ilişkilerimizin doğal bir neticesidir.
Ayrıca, ISAF kapsamındaki görevlerimiz, ittifak dayanışması ve Kuzey Atlantik Antlaşması'ndan kaynaklanan yükümlülüklerimizle de uyum içerisinde olmuştur. Afganistan'da bu çabalar sayesinde sağlanan ilerleme neticesinde Afgan ordusu ve polisinin daha fazla sorumluluk alabilecek seviyeye geldiği değerlendirilerek ülkenin güvenlik ve sorumluluğu en istikrarlı bölgelerden başlamak üzere 2011-2014 yılları arasında 5 aşamada Afgan makamlarına devredilmiştir. Böylece, Afgan ulusal güvenlik ve savunma güçleri Afganistan'ın tamamında güvenlik sorumluluğunu üstlenmiştir. Bunun üzerine, NATO, harekâtın karakteri ve kapsamının değiştirilmesi cihetine giderek ISAF Harekâtı 2014 yılında bitirilmiştir.
Bunun yerine, NATO devlet ve hükûmet başkanlarının 2012'de Chicago'da ve 2014'te Galler zirvelerinde aldığı kararlar uyarınca, Afganistan'ın da mutabakatıyla, ISAF'ın bitiminden sonra Afganistan'da muharip olmayan yeni bir misyonun başlatılması kararlaştırılmıştır. "Kararlı Destek Misyonu" adı verilen ve yine NATO liderliğinde yürütülen bu görev 1 Ocak 2015 tarihinde başlatılmıştır. Bu misyon kapsamında, ülke genelinde güvenlik sorumluluğu üstlenen Afgan ulusal güvenlik güçlerine eğitim, danışmanlık ve yardım faaliyetleri sağlanmaktadır. Bu yeni Misyona NATO ülkelerinin yanı sıra NATO üyesi olmayan Azerbaycan, Gürcistan, Arnavutluk, Makedonya ve Bosna-Hersek gibi gönüllü dost ülkeler de iştirak etmektedir.
Türkiye, ISAF Harekâtı'nda olduğu gibi Kararlı Destek Misyonu'nda da önemli görevler üstlenmiştir ve üstlenmeye devam etmektedir. Bu kapsamda, Türkiye, Kâbil Bölge Komutanlığı güvenlik sorumluluğunu Afgan güvenlik kuvvetlerine devretmiş, Kararlı Destek Misyonu için bu defa Kâbil bölgesinin çerçeve ülkesi olmuştur. Bu görev, eğitim, danışmanlık ve yardım faaliyetlerinin yanı sıra, Kâbil bölgesinde diğer katılımcı ülkelerin faaliyetlerinin koordinasyonunu içermektedir. Yeni Misyon çerçevesinde Afganistan'daki toplam personel mevcudumuz 700'ün üzerindedir. Ayrıca, denize kıyısı bulunmayan hatta coğrafi ve siyasi nedenlerle en yakın denizlere erişimi bile çok zor olan Afganistan'ın dünyaya açılan en önemli kapısı durumundaki Kâbil Uluslararası Havaalanı'nın işletmesi de 2017 yılına kadar Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından üstlenilmiş bulunmaktadır. Kâbil Uluslararası Havaalanı'nın işletilmesi görevi kapsamında dost ülkelerden Azerbaycan, Arnavutluk ve Makedonya'nın personeli de Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının emir komutasında görev yapmaktadır. Bu kapsamda, Azerbaycan ve Arnavutluk personelinin maaş dâhil tüm masrafları, Makedon personelin de lojistik destek ihtiyaçları ülkemiz tarafından karşılanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, Afganistan'da üstlenmiş olduğu sorumluluğu tarihî dostluk ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz cihetle memnuniyetle taşımaktadır. Üstlendiğimiz bu sorumluluklar ülkemizin uluslararası barışın sağlanmasına ve korunmasına verdiği önemi de somut olarak ortaya koymaktadır. Nitekim, Türkiye'nin ittifakın gerek askerî gerek siyasi etkinliğinin muhafazası yönünde sarf ettiği çabalara ve üstlendiği önemli rollere yönelik olarak hem müttefiklerce hem de NATO ortağı ülkelerce hakkı teslim edilmektedir.
Cumhuriyet tarihinin en büyük dış yardım programını Afganistan'da yürütmekteyiz ve ülkemizin NATO'nun Kararlı Destek Misyonu'na katkıda bulunmasını Afganistan'la ikili ilişkilerimizin ve bölgede izlemekte olduğumuz aktif dış politikamızın doğal bir neticesi olarak görüyoruz. Türkiye, bu anlayışla, Afganistan'ın yeniden imarı ve kalkınması için 2012 yılındaki Tokyo Konferansı'nda ve 2016 yılındaki Brüksel Konferansı'nda Afganistan için yüz ellişer milyon ABD doları tutarında kaynak tahsis etmiştir.
Afganistan'a katkılarımız sadece ikili düzeyde de kalmamıştır. Nitekim, Türkiye-Afganistan-Pakistan arasında üçlü iş birliği mekanizması olan Ankara süreci, keza Afganistan odaklı bölgesel iş birliğini teşvik etmek üzere 2011 yılında tarafımızdan Afganistan'la birlikte başlatılan "Asya'nın Kalbi-İstanbul Süreci" bizim inisiyatifimizle ortaya çıkan ve hâlâ devam eden çok tesirli girişimlerdir.
Benim Millî Savunma Bakanlığı görevini üstlendiğim ilk hafta yaptığım Afganistan ziyaretinde, özellikle Afganistan'ın Pakistan'la olan sorunlarının çözümünde doğrudan görüşmeler, bunun mümkün olmadığı ölçüde de Türkiye olarak tek çıkarımızın Afganistan ve Pakistan'ın dostluğu olduğunu vurgulayarak bu sorunların çözümü için Türkiye'nin ortaya koyduğu yaklaşımı bir kez daha ifade ettim. Özellikle bölgedeki başka saiklerle bu sorunlara dahli olan, dâhil olan pek çok ülkenin aslında birinci amaçlarının bölgenin sorunlarını çözmek olmadığını defalarca ifade ettik. Biz Afganistan ve Pakistan arasındaki var olan sorunların dostluk ve kardeşlik temelinde öncelikle kendi aralarında çözülmesini birinci tercih olarak ortaya koyduk. Bu olmadığı sürede de kesinlikle Türkiye'nin bu noktada gönüllü olarak ara buluculuk yapacağını, iki ülke arasında ayrım yapmadan sadece ve sadece Afganistan ve Pakistan'ın ortak çıkarına hizmet edecek bir çözüm için Türkiye'nin gayret sarf etmeye devam edeceğini kendilerine bir kez daha ilettik.
Netice olarak, Afganistan'da barış ve istikrarın tesisi için sürdürülen çabalara başından beri katkıda bulunan Türkiye, gelecekte de dostluk ve kardeşlik hisleri içerisinde bize ihtiyaç duyduğu ve istediği müddetçe Afgan halkının yanında bulunmaya devam edecektir.
Bu düşüncelerle, kapsamı ve zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının NATO'nun Afganistan'da icra etmekte olduğu Kararlı Destek Misyonu kapsamında yurt dışına gönderilmesi, aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin söz konusu Misyona katılmak için ülkemiz üzerinden Afganistan'a intikali ile geri intikali kapsamında Türkiye'de bulunması ve bunlara imkân sağlayacak düzenlemelerin Hükûmet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için, Anayasa'mızın 92'nci maddesi uyarınca Hükûmete iki yıl süreyle izin verilmesini yüce Meclisin takdirine sunuyorum. Bu noktada bütün partilerimizin aynı anlayış içerisinde olduğunu biliyorum ve şimdiden verdiğiniz destek için her birinize, bütün gruplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyor, yüce Meclisi en içten sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.