GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 341 sıra sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın üçüncü bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerime güncel bir konuyla başlamak istiyorum. KOSGEB'in sıfır faizli işletme kredisi faiz desteği kapsamında 15 bin KOBİ'ye sunulmak üzere ilk yılı ödemesiz üç yıl vadeli 50 bin liraya kadar sağlanacak faizsiz kredi için başvurular 19 Aralık Pazartesi günü başlamış olup 21 Aralık Çarşamba günü yani bugün saat yirmi dörtte sona erecektir. Krediden yararlanmak isteyen KOBİ'lerin öncelikle KOSGEB veri tabanına kayıtlı olması, kayıtlı KOBİ'lerin de veri tabanındaki bilgilerini güncellemeleri gerekmektedir. Aynı anda on binlerce kayıt ve güncelleme yapılması ve kredi başvurusu için ayrılan sürenin sınırlı olması nedeniyle evrak temini için oda ve birlikler önünde ve başvuru merkezlerinde yığılma ve uzun kuyruklar oluşmuştur. Birçok vatandaşımızın başvurularını yapamaması söz konusudur. 15 bin KOBİ'ye 50 bin liraya kadar sağlanacak faizsiz krediye çok yoğun talep bulunmaktadır. Bu yoğunluk karşısında yeteri kadar başvurunun yapılabilmesi ve gerçek ihtiyaç sahiplerinin faydalanması adına süre mutlaka uzatılmalı ve faizsiz kredi verilecek esnaf sayısı artırılmalıdır.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız faizsiz kredi için başvurup yararlanma hakkını elde eden 15 bin KOBİ'ye 2016 yılı bitmeden ödeme yapılacağını açıklamış, 2017 yılı bütçesinden de benzer bir uygulama yapılacağını, bu itibarla yararlanma hakkını elde edemeyenlerin üzülmemesini söylemiştir. Bizatihi yüz yüze de görüştük Sayın Bakanla, olumlu bir açıklama. Biz yine de Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2017 yılı uygulamasının hemen yılın başlarında yapılmasını ve yararlanacak KOBİ sayısının da mümkün olduğunca artırılmasını istiyoruz, bu konunun dikkate alınacağını da umuyoruz.

Ayrıca, faizsiz kredilerden esas yararlanması gereken işletme sermayesi yetersizliğinden kıvranan, borç yükü altında işini çeviremeyen esnaf ve KOBİ'ler olmalıdır. Ancak borcunu gecikmeli olarak ödemiş olsa bile bankaların kara listeye aldığı esnaf ve KOBİ'lere KOSGEB'in faizsiz kredileri verilmemektedir. Güya zor durumda olan esnaf ve KOBİ'lere yönelik getirilen uygulamadan maalesef bu durumda olanlar yararlanamamaktadır. Faizsiz kredinin veriliş amacına ulaşılabilmesi için esnaf ve KOBİ'lerin sadece bugününe bakarak değil, geçmiş yıllarına bir bütün olarak bakılsa daha sağlıklı karar verilebilecektir. Bu çerçevede, borçlarını ödemiş olanlara yönelik gerçekçi ve uygulanabilir bir sicil affı da bir an önce çıkarılmalı ve etkin bir şekilde uygulamaya konulmalıdır.

Yine, daha önce de dile getirdim, vergi ve prim borçlarının yapılandırılmasını öngören 6736 sayılı Kanun'la ilgili de önemli sayıda başvuramayanlar ve başvurup ilk taksitini yatıramayanlar bulunmaktadır. Bunlarla ilgili bir düzenleme yapılması, hem maliyenin hem de vatandaşın yararına bulunmaktadır. Umarım bu konuda da gerekli düzenlemeler yapılır, talepler dikkate alınır.

KOBİ'ler sayıları ve sağladıkları istihdam, üretim ve katma değerle ülkemiz ekonomisinin lokomotifi konumundadır. TÜİK verilerine göre ülkemizde KOBİ ölçeğindeki girişim sayısı 2 milyon 695 bin 131 olup toplam işletmelerin yüzde 99,8'ini oluşturmaktadır. Ekonomik sıkıntılardan dolayı KOBİ'lerimiz ve esnafımız, ticaret ve meslek erbabımız ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Son dönemde piyasalarda büyük bir durgunluk hâkimdir. Ciddi boyutta nakit sıkışıklığı ve tahsilat sıkıntısı yaşanmaktadır. Karşılıksız çekler, protestolu senetler ve sorunlu kredilerde yüksek artışlar görülmektedir. Piyasanın canlanması, KOBİ'lerin ve esnafın rekabet gücünün artırılması amacıyla geniş, kapsamlı bir program açıklanmalı, KOBİ'lerin ve esnafın yatırım yapması, tezgâhını ve işletmesini büyütebilmesi için uygun şartlarda krediye rahat ulaşabilmeleri sağlanmalıdır. KOBİ'ler ve esnafın vergi ve prim oranlarında indirim yapılmalı, elektrik, su ve doğal gazda özel tarifeler getirilmelidir. KOBİ'lerin katma değeri yüksek mal ve hizmet üretmeleri desteklenmeli, AR-GE yatırımı yapmaları ve araştırmacı istihdam etmeleri özendirilmeli, markalaşmaları, kurumsallaşmaları ve yenilikçi iş modelleri geliştirmeleri sağlanmalıdır. KOBİ'lerin her kademedeki insan gücü kapasitesi artırılmalı, nitelikli insan gücüne dönük eğitim-sanayi iş birliği politikaları desteklenmeli, çıraklık ve kalfalık destekleri hayata geçirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz tasarı marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunmasını ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Bugün, bir ülke ekonomisinin uluslararası pazarlarda rekabet edebilmesinin temel unsurlarından birisi, hiç şüphesiz iyi işleyen bir sınai mülkiyet sistemidir. Milletler ve medeniyetler arası yarışın tüm hızıyla devam ettiği günümüzde, bilime, bilimin güvenilir rehberliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Bir toplumun başı dik ve refah içinde yaşayabilmesi önemli ölçüde bilim ve teknolojideki gücüne bağlıdır. Teknoloji, bilimsel bilginin uygulama alanına aktarılmasıdır.

Bugün toplumların üstünlükleri bilim ve teknoloji alanında vardıkları düzeylerle ölçülmektedir. Bilim, bilimsel zihniyet ve yeteri kadar bilgi üretimi olmadan teknolojide ve uygulama alanlarında ilerleme olmaz. Bilim üretilmeden, yeterli bilgi birikimi olmadan sadece teknoloji ithali yoluyla milletler arasında devam eden baş döndürücü siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yarışı sürdürmek ve medeniyetler yarışını kazanmak şöyle dursun, mevcut durumumuzu ve yerimizi korumak bile mümkün değildir.

Ülkeler arası rekabette avantajlı duruma geçebilmemiz AR-GE çalışmalarına gereken önem verilmesine, bilgi ve teknoloji yoğun yüksek katma değerli ürünleri ihraç edebilmemize bağlıdır. Bu da ancak ve ancak iyi bir ekonomik yol haritası kapsamında gerçekleştirilecek yapısal değişiklikler, beşerî sermaye yatırımları ve öngörülebilir bir ekonomik faaliyet alanıyla mümkün olabilecektir.

Türkiye ekonomisi bir türlü AR-GE yoğun üretim yapısına geçememiştir. 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,53'ü olan AR-GE harcamalarımız 2015'te yüzde 1,06'ya yükselmiştir. Bu oran yüzde 2,03 olan Avrupa Birliği ortalamasının yarısının altında kalmıştır. AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2018 yılı için yüzde 1,8; 2023 yılı için yüzde 3 olarak hedeflenmiştir ancak geçmiş yıllar performansına bakınca gelecek yıl için umutlu olmak gerçekçi değildir. Zira, AKP döneminin geçmiş on üç yılında sadece 0,53 puan artış gösteren bu oranın üç yılda 0,74; sekiz yılda ise yaklaşık 2 puan artış kaydetmesi gerçekçi görünmemektedir.

AR-GE politikaları sadece arz yönlü kaynak sunumu olarak görülmemelidir. AR-GE alanında kayda değer bir başarının sağlanabilmesi, AR-GE yatırım, dış ticaret ve sanayi politikalarının eş güdüm içerisinde ele alınmasına bağlıdır. AR-GE için teknoloji seviyesi yüksek, üretken bir ekonomi ve sanayi tabanına ihtiyaç bulunmaktadır.

Tüm dünyada büyümenin motor gücü, ekonomilerin imalat sanayisine dayalı ihracat yapabilme kapasitesidir. Yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretim ve ihracatındaki payı birçok ülkede çift hanelere ulaşmışken, Türkiye'de bırakın artmayı, iyice gerilemiştir. Ülkemizde 2003 yılında yüzde 5,7 olan yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretimi içindeki payı 2015 yılında yüzde 4,2 düzeyinde olup gerilemiştir. Yine, 2002 yılında yüzde 6,2 olan yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payı da 2015 yılında yüzde 3,9'a düşmüştür. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payı Avrupa Birliğinde yüzde 19,4 düzeyindedir.

Yüksek büyüme oranlarını yıllara sari bir biçimde sürdürebilen ülkelere bakıldığında, bu ülkelerin katma değeri yüksek ürünler ürettikleri ve ihracatlarını da bu ürünlere dayalı olarak gerçekleştirdikleri görülmektedir. Ülkemizin de bu şekilde bir üretim ve ihracat yapısına geçebilmesi için AR-GE, yenilik ve teknoloji alanında önemli bir atılım yapması gerekmektedir. Yenilik ve teknoloji altyapısı güçlü olmayan ve imalat sanayisindeki sıçramaya dayanmayan bir üretim yapısıyla yüksek büyüme hedeflerine ulaşılması mümkün değildir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.