GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2016

İRFAN BAKIR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan, Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı hakkında söz aldım. Gazi Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.

Her gün kötü, her gün iç karartıcı haberler duymaktan, her gün karamsarlık rüzgârlarıyla savrulmaktan, ülkenin kötü gidişatına tanık olup kahretmekten yorulduk, usandık, yıprandık. Artık bu gidişata son vermemiz gerekiyor.

El Bab'daki şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin kalkınması, gelişmesi, büyümesi, huzuru ve refahı için çalışan vatandaşlarımızın taleplerine çözüm üretmek amacıyla ilgili arkadaşlarımızın koymuş olduğu katkılar ışığında oluşturulan, genelinde olumlu maddeler içermekle birlikte çekincelerimizin de olduğu bir kanun tasarısının görüşmelerini gerçekleştiriyoruz.

Öncelikle, Komisyon çalışmalarında uyum içerisinde birlikte çalıştığımız tüm milletvekillerine, bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen Bakanlık çalışanlarına, sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyorum.

Evet, tasarıya bakacak olursak tasarının hazırlanması sürecinde pek çok kurum ve kuruluşun görüşü alınmış ancak alınan bu görüşler dikkate alınmamıştır. Başta, uluslararası literatüre uyumlu olması açısından, daha kapsamlı bir ifade olması nedeniyle kanun adının fikrî mülkiyet kanunu olması konusunda kurum ve kuruluşların getirdiği önerilerin dikkate alınmaması, bunlardan sadece birisidir.

Bunun yanında, tasarıda ilgili uluslararası sözleşmelere, Avrupa Birliği direktifi ve tüzüğüne atıfta bulunulmuş ancak bunların tamamının tasarıda yer almaması da genel bir eksikliğin göstergesi olmuştur. Bu tarz eksiklikleri günü kurtarma amacıyla çıkarılan yönetmeliklerle tamamlama çabası, ileride ciddi sakıncalar yaratabilir.

Tasarının birçok maddesinde uluslararası uyumdan söz edilmiştir. Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi ve sınai mülkiyet haklarının korunması sayesinde diğer ülkelerle rekabet edebilmesi için, sadece Avrupa Birliği uyumu değil, ülkemizde markalaşma konusunda ciddi adımların atılması bu tasarıdan beklentilerimiz arasındaydı, ancak bu beklentimiz tam anlamıyla karşılanamamıştır, çünkü marka yaratacak sürecin önünü açmak ve bu yönde teşvikleri sağlamak önem arz etmektedir. Bu konuya yeterli önem verilmemiştir.

Ülkemizin dünya piyasasına entegre bir şekilde sürdürülebilir bir kalkınma planına ihtiyacı olduğu açıktır. Artık küresel ekonominin her alanında, buna tarım, sanayi, enerji alanları da dâhil olmak üzere, tamamında yeni teknolojinin etkisi aşikârdır.

Türkiye'nin küresel ekonomide kendine rekabet gücü yaratabilmesi için katma değeri yüksek ürünleri üretmesi, bunun için de marka, patent, tasarım ve inovasyona yeterli önem vermesi gerekmektedir.

2015 yılı biyoteknoloji sıralamasında AR-GE yoğunluğu, şirket teşvikleri, eğitim, sermaye, politika ve istikrar yapısına bakıldığında, Türkiye 54 ülke arasında 41'inci sırada yer almaktadır.

2016 yılı patent istatistikleri araştırmasında, ülkemiz, en fazla patent başvurusu alan 40 ülke arasında 24'üncü, en fazla patent verilen ilk 40 ülke arasında 30'uncu, en fazla patente sahip ilk 40 ülke arasında ise 29'uncu sıradadır.

Bunun yanında, Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü raporuna göre de geçtiğimiz yıl, dünyada patent başvuru sayısı bir önceki yıla göre 4 bin artarak 218 bin olmuş, bu oran Türkiye'de yüzde 163'lük bir artışa rağmen, 1.016'da kalmıştır.

Elbette ki bu veriler tek başına gelişimi ve değişimi sağlayamaz. Önemli olan nitelikli, vizyoner bir bakış açısıyla çalışmaların yapılması, buna bağlı olarak olumlu sonuçların elde edilmesidir. Komisyon çalışmalarında da dile getirdiğimiz üzere, ülkemizde patent ve marka başvuru sayılarındaki artışı öne çıkarmanın, tek başına, küresel rekabette, iç piyasalarda süreklilik gösteren bir başarıyı yakalamakta yetersiz kalacağı görüşündeyim. Özellikle aralık aylarında yükseliş gösteren marka ve patent başvurusu sayıları, nitelikli bir üretime dönüşmediği ve uluslararası bir marka ya da patent olarak anlam ifade etmediği sürece sadece niceliksel bir artış olarak kalacaktır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının elbette ki ülkemiz için olumlu tarafları da vardır. 1995'ten bugüne kadar, konuyla ilgili kapsadığı alanlar, getirdiği hükümler itibarıyla tasarı ülkemiz için bir kazançtır. Tasarı uzun yıllardır tartışılan ancak bir türlü çıkarılamayan patent kanunuyla birlikte, marka, coğrafi işaretlerle ilgili düzenlemeler içermektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak geneli itibarıyla olumlu bulduğumuz bu yasa tasarısının değişen ve gelişen dünya ekonomisi ve yapısı açısından bir gereklilik olduğunu ifade edebilirim. Bu tasarıyla mevzuattaki eksiklikler giderilmeye çalışılmış, ülkemizin gelecek vizyonu açısından iyi niyetli bir çalışma yapılmıştır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)