GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:15.12.2016

HDP GRUBU ADINA LEZGİN BOTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, bu akşam Genel Merkezimize yapılan silahlı saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu kurşunlar barışa, demokrasiye, özgürlüğe, kardeşliğe sıkılmıştır. Aslında burada şunu da beklerdik: Bütün grup başkan vekillerinin söz alıp bunu kınaması gerekiyordu fakat maalesef bu olmadı.

Değerli arkadaşlar, birilerinin çağrılarından birileri vazife çıkarıyor ve bu vazife çıkaranların da ülkeyi nasıl bir teröre, nasıl bir kaosa sürüklediklerini dehşetle görüyoruz. Onun için grup başkan vekillerinin bu konuda söz alıp bu saldırıyı kınamalarını bekliyoruz.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Niye terör bildirisine imza atmadın? Niye atmadın imza, onu söyle!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 6'ncı maddesi üzerine şahsım ve grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bizler halkın hür iradesiyle, 6 milyon oyla seçilip buraya gelen HDP'nin milletvekilleriyiz. Bu, kesinlikle AKP'nin bir lütfu değildir. Bu, bombalanan eylemlerimize, mitinglerimize ve yağmalanan binalarımıza rağmen halkımızın büyük fedakârlığı ve cesaretinin bir sonucudur. Sıkıştığında elini seçim sandığına vuran ve millet iradesine sığınanların anlaması gereken şey de budur.

Tabii, geldiğimiz noktada, HDP'ye oy çıkan sandığa ve oy veren iradeye saygı duyulmadığını görüyoruz. Bugün itibarıyla 62 belediye eş başkanı ve eş başkan vekilimiz tutuklanmış, 57 belediye eş başkanımız görevden alınmış ve partimizin eş genel başkanları, grup başkan vekilleri dâhil 12 vekilimiz rehin alınmıştır. Hepimizin acı duyduğu ve kınadığı İstanbul'daki saldırıdan sonra ise birçok il ve ilçe teşkilatımız saldırıya uğramış, 500'ü aşkın yöneticimiz hukuksuz, adaletsiz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Tek kelimeyle, bu cadı avını kınıyorum. Bu ülkenin üçüncü büyük partisine yapılan bu saldırılar karşısında sessizliği tercih edenleri esefle kınıyorum. Öyle bir garabettir ki milletvekillerinin rehin alınmasından rahatsızlık duyması gerekenler onların fotoğraflarından rahatsızlık duyuyorlar; barış için acil çağrı ve toplantı yapmaları gerekenler, yasamanın üyesi olan arkadaşlarımızın fotoğraflarının kaldırılması için çağrıda bulunuyorlar. Bu manzaraiumumiyeden tek kelimeyle sorumlu olan merci AKP Hükûmetidir.

Değerli milletvekilleri, bugün Hakkâri'de DBP'li belediye eş başkanları ve HDP'li milletvekillerinin tümü tutsak alınmıştır. Koskoca Hakkâri'de hiçbir seçilmiş bırakmadınız. Çünkü yüzde 83,71 oya tekabül eden 114.211 kişinin oyuyla seçilen Hakkâri milletvekilleri Sayın Abdullah Zeydan, Sayın Nihat Akdoğan, Sayın Selma Irmak 4 Kasım 2016'da rehin alınarak, âdeta 7 Haziran seçimlerinin rövanşını almış bulunmaktasınız.

Şu anda Sayın Abdullah Zeydan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde tek başına tecrit altındadır. Aynı şekilde, Selma Irmak ve Sayın Akdoğan da İstanbul Silivri Cezaevinde benzer bir muameleye tabi tutulmaktadır. Rehin tutulan bu arkadaşlarımız, tarihin en zor dönemlerinde bile iradesine sahip çıkan Hakkârililer tarafından ezici bir çoğunlukla seçilmişlerdi, bunu hatırlatmak isterim. Arkadaşlarımızın, tek bir kişinin siyasi istikbali uğruna, hukuku katlederek, ayak altına alınmak suretiyle tutuklanması, tek kelimeyle Hakkâri'nin, Gever'in, Şemdinli'nin, Çukurca'nın iradesinin yok sayılmasıdır; daha açık bir ifadeyle, Hakkâri'nin siyasi tercihinden dolayı cezalandırılmasıdır, sandıkta alınamayan belediyelerimizin kayyumlar eliyle gasbedilmesidir. Hakkârililere sormadan Hakkâri'nin adını bile "Çölemerik" yaptınız, oysa oraya "Colemerg" denir.

Bütün bu süreçler işletilirken Anayasa Mahkemesinin içtihat kararları dikkate alınmadığı gibi, hukuki süreçler de işletilmemiştir. Bütün bunlar, 15 Temmuz darbe girişimini bir lütuf olarak gören OHAL oyunuyla, KHK oyuncağıyla âdeta planlanmış bir psikolojik süreç olarak, bir zulüm süreci olarak yürütülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP'li kadrolar, havuz kalemşörleri, sosyal medya trolleri aleyhimize her türlü manipülasyonu ve dezenformasyonu oluşturabilirler; sesimize ve görüşlerimize yer veren gazeteleri, televizyonları, sosyal medya sayfalarını kapatabilirler ama emin olun ki hiçbir şey ceylan derili koltuklarda veya yüzlerce koruma arasında görüldüğü gibi değildir. Dolayısıyla, halkın vergileriyle ayakta duran kurumları propaganda aygıtına çevirdiniz. Her türlü algı operasyonları yapsanız da Türkiye kürdistanındaki realiteyi değiştiremeyeceksiniz.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Türkiye kürdistanı diye bir yer yok.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bunu ayağının tozuyla Şırnak'tan, Hakkâri'den, Van'dan gelen bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Eğer Halep'e yüreğimiz yanıyorsa -ki bu insani bir dramdır- Halep'te siyasi sorumluluğu olan... Binlerce ton bombayı, 2 bin tır bombayı oraya gönderenlerin de siyasi sorumluluğu vardır. Mezhepler üzerinden Esad'ı devirme arzusuyla, Emevi Camisi'nde namaz kılma arzusuyla yanıp tutuşanların da siyasi sorumluluğu vardır Halep'teki mevcut durumdan. Ancak, Şırnak'a da bir bakmanızı isterim. Ben gözlerimin gördüğüne inanırım, Şırnak da bir Halep'tir. Burada size iki tane fotoğraf göstereceğim değerli arkadaşlar. İyi bakın arkadaşlar, hangisi Halep, hangisi Şırnak? Aradaki farkı siz söyleyin. Bakın, bu sağ elimle tutuğum Şırnak'tır. Yıkımı görüyor musunuz? Bu yıkımı görüyor musunuz?

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Niye öyle oldu? Hendekler kazılırken neredeydiniz?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Sebeplerine girmeyeceğim ancak manzara ortadadır, manzarayı görüyorsunuz.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Sebeplerine girmeyin, onu konuşamazsınız.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Şırnak, hayalleri çalınmış, geleceği çalınmış, umudu çalınmış bir kenttir, bir kent. Şırnak'ın yüzde 60'ı haritadan silindi. Öfkeyle, nefretle, düşmanlıkla varacağınız nokta bakın bu yıkım oldu.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - PKK teröristlerine göster, bize değil; git teröristlere göster onu.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - İşte, şu an eserinizi beğeniyor musunuz? Bunu bir tarafa bırakıyorum.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - O sizin eseriniz, sizin.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Şırnak'ı o hâle getiren kim? O hâle kim getirdi, onu söyle.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Git teröristlere göster onları, onlardan hesap sor.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Beni iyi dinleyin, beni iyi dinleyin değerli arkadaşlar. Şimdi, Şırnak'ın yıkılma sebebi ne olursa olsun ben mevcut durumda size insani bir şeyi söyleyeceğim.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Yalan! Yalan sözlerle milleti kandırmayın!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Ben dün Şırnak'tan geldim değerli arkadaşlar.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Ben de bugün geldim.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Şırnak'ta şu anda insanlar bodrumlarda yaşıyor, insanlar şu an dükkânlarda yaşıyor. Şırnak'ta aileler kalabalıktır; üç aile, beş aile, 30 nüfus şu an rutubetli bodrumlarda yardım bekliyor.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Çukur kazdıklarında neredeydiniz, çukur, çukur? Niye önlerine geçmediniz?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Ve bakın, Şırnak'a bugüne kadar Kızılay tek bir çadır dahi götürmemiştir. Şırnak'a Kızılay niçin gitmedi peki? Niçin gitmedi? Hadi yıkılma sebebi şu veya bu, Kızılay nerededir, niçin Şırnak'a bir tane battaniyeyi dahi götürmüyorsunuz?

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Sebebi konuş, sebebi.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Niçin bir paket gıda götürmüyorsunuz ve götürülen, hayırsever vatandaşlarımızın gönderdiği yardımlara niçin el koyuyorsunuz?

ŞAHİN TİN (Denizli) - Kim, neye el koyuyor ya? Devlet yardım ediyor, devlet.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Size soruyorum; Sayın Bakanım, Sayın Hükûmet, Sayın Başkanım, sizlere soruyorum: Şırnak'a giden yardımlara, hayırseverlerin gönderdiği yardımlara, bodrumlarda battaniye bekleyen insanların niçin battaniyesine el koyuyor güvenlik güçleri? Camını penceresini onarmaya çalışan insanların niçin camına el koyuyorsunuz, penceresine, malzemesine el koyuyorsunuz? Yahu, biraz vicdan, vicdan, vicdan!

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bak, bunun için çok kendini zorlama; gerçekleri böyle çarpıtamazsın.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bakın, siz gerçekten öfkelerinize yenilmişsiniz, siz gerçekten nefrete teslim olmuşsunuz. Manzara bu, bu. Başka bir şey demiyorum. Yüce Meclisin...

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Terör örgütüne sırtınızı dayamışsınız!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Onunla kurtulamazsınız, böyle bir şeyle sorumluluktan kurtulamazsınız. Hükûmetsiniz, sorumlusunuz.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Sorumlu sizsiniz orada.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Kızılay niçin bir tane çadır götürmüyor? Oraya buraya göndereceğinize oraya bir battaniye gönderin. Göndermiyorsanız, gönderilenlere el koymayın.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Çadırlara gerek yok, aile için kira desteği veriyoruz. Çadıra muhtaç etmeyip normal evler için kira ödüyoruz.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Geçin bunları. Dolayısıyla, halkın...

ŞAHİN TİN (Denizli) - Sen geç bunları, sen geç!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, evet, Halep'te şu an insani bir dram yaşanıyor ve Hükûmetin girişimleri var. Bu, bir yönüyle insani bir sorumluluktur, buna bir şey demiyorum, takdir de ediyorum hatta.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Sen neredeydin kardeşim, sen neredeydin?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Ama gelin görün ki Cizre'de 300 tane gencimiz diri diri yakıldı. Yaşam koridorunun açılması için o kadar uğraştık. Halep için gösterdiğiniz duyarlılığın aynısını...

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Teröristlerle normal insanları bir tutmayın!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bizzat kendiniz, sorumlu olduğunuz kolluk güçlerine niçin talimat vermediniz?

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Yalan söylüyorsun! Konuştuğun yalan!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İftira, iftira!

ZEHRA TAŞKESENLİĞİOĞLU (Erzurum) - Ambulanslara niye ateş açtırdınız?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Niçin oralarda 300 genci bodrumlarda yaktınız? Neden aynı insani duyarlılığı göstermediniz? Siz vicdanınıza sorun, vicdanınızla baş başa bırakıyorum sizi. Biraz vicdan, biraz vicdan!

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - İran'ın Şiileri gibi, ambulanslara ateş açtınız.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Sizler de biliyorsunuz, bir Kürt sorunu var arkadaşlar.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Esed gibi, ambulanslara ateş açtınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İftira!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bir problem var, bir sorun var ortada.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Problem sizde.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - PKK sorunu var, terör sorunu var, terör.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Orta Doğu'nun, Türkiye'nin bir Kürt realitesi bulunuyor.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Türkiye'de kürdistan olduğunu düşünen zavallı bir adamsın.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Güneş balçıkla sıvanmaz, sıvanmaz. Realiteden kaçamazsınız.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Siz de kaçamıyorsunuz, insan içine çıkamıyorsunuz o bölgede. Gittiğiniz yerde 10 tane insan bile sizinle muhatap olmuyor ya!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Adaletten kaçamazsınız, hakikatten kaçamazsınız.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Burada kabadayılık edeceğine oradaki insanların yanına gidip konuşuyor musun?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Hiçbir ordunun gücü, hiçbir imparatorun gücü, hiçbir diktatörün gücü hakikatin gücünden daha güçlü değildir.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Güneşi kapatmaya çalışan sizsiniz.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - En büyük silah erdemdir, erdem; insani değerlerdir. İnsani değerlerinizi yitirdikten sonra, hepimiz için söylüyorum, herkes için söylüyorum, biz bu ahlaki değerlerimizi yitirdikten sonra, erozyona uğradıktan sonra...

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Doğru.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - ...süper devlet olacakmış, şu olacakmış, bunlar hikâye; geçin bunları.

Değerli arkadaşlar, bizler de başta Kürt halkı olmak üzere bizi seçen millet iradesi tarafından, Kürt sorununun bir tarafı olarak, sorunun demokratik yollarla çözülmesi için buraya gönderildik. Sadece sizin sesinizi duyurmak zorunda bırakılan "400 kanal, tek ekran" anlayışı... Açıyorsunuz, bilmiyorum kim.

Bakın, çok vahim bir şeyi söyleyeyim size.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Demokrasi size yaramıyor.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bir tane AKP milletvekili... Şimdi, yıllarca AKP dedi ki: "Biz derin devletle mücadele ediyoruz. Ergenekon'la mücadele ediyoruz." Ergenekon sopasıyla muhalefeti, bir sürü günahsız insanı suçladınız, cezaevlerine attınız. KCK adı altında aynı şekilde Kürtleri terbiye etmeye kalktınız. Şimdi de, bakın, çıkıyor bir milletvekiliniz televizyon televizyon geziyor...

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bak, karıştırıyorsun, terörle mücadele ile Kürt meselesini birbirine karıştırma. Her sıkıştığınızda Kürt meselesini teröre kalkan yapıyorsunuz.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Aslında, derin devlete ihtiyacımız varmış. "Derin devlete ihtiyacımız var..." Derin devlete güzellemeler yapıyorsunuz. Ne oldu, hani derin devletle mücadele ediyordunuz? "Derin devletle mücadele" adı altında o kadar tonlarca laflar ettiniz.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Biz derin devletle de mücadele ediyoruz, PKK'yla da ediyoruz.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bakın, "derin devlet" demek ne demek size söyleyeyim: "Derin devlet" demek, Musa Anter'i öldürmek demektir; "derin devlet" demek, Türkiye'de yüzlerce aydını öldürmek demektir, Uğur Mumcu'yu öldürmek demektir ve onlarla mafyalaşmak demektir. Onlarla yapacağınız suç ortaklığında yarın öbür gün geldiğinde diyecek "Gel, bakayım buraya, sen bana şunu yaptırdın, bunu yaptırdın." İpleri kaptıracaksınız. Derin devlete gerek yok.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Askeri kim öldürüyor?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Devletin derin bir akla ihtiyaca var, stratejik bir akla ihtiyacı var, derin bir vicdana ihtiyacı var. Derin devlet... Zaten MİT örgütü niçin var, Millî İstihbarat Teşkilatı ne için var arkadaşlar? Ne demek yani bir vekiliniz çıkıyor, her yerde bağırıyor, güzellemeler düzüyor, derin devlete ihtiyacımız varmış. Derin devlet bir kedi değildir; seveceğiniz, başını okşayacağınız bir kedi değil. Derin devlet, büyük bir canavardır. O canavar önce kendisini okşayanları yutar. Bunu asla unutmayın, aklınızdan çıkarmayın.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Tıpkı Kandil'in sizi yuttuğu gibi, değil mi? Sırtınızı dayadığınız PKK ve PYD'nin sizi yuttuğu gibi!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Kürt sorunu, "Bizden bu kadar şehit var ama karşı taraftan da şu kadar öldürdük." meselesi değildir. Bakın, bunların hepsi can, hepsi bu ülkenin insanları.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - O insanlar bu ülkenin insanlarıysa niye silah verdiniz onlara?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teröristler, teröristler!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - İşte, ahlaki erozyona uğrarsak geleceğimiz nokta budur: "Şu kadar öldü, bu kadar öldürdük."

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Niye dağlara çıkarmak zorunda hissediyorsunuz o aileleri?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Ya, arkadaşlar, bunların hepsi, bakın, bizim insani kaynaklarımız, bizim değerlerimiz, bizim canlarımız.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Ailelere gidilip tek tek tehdit edildiği zaman niye mücadele etmiyorsunuz?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - İstanbul'da ölen de benim canımdır, Suruç'ta ölen de benim canımdır.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Arkadaşlar, sakin olun, PKK terör örgütüne "Terör örgütü" diyemeyenlerin, lanetlemeyenlerin bu kürsüde hiçbir sözünün itibarı yok.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu anlayışla sorun çözemezsiniz.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - İstanbul, İstanbul... İstanbul'a gel.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - İstanbul benim canımdır, aynı şekilde Ankara da benim canımdır, hepsi de benim canlarımdır, hepsi için aynı düzeyde üzülüyoruz. Hepsinin üzerindeki hiçbir ananın, hiçbir babanın çocuğu karşısında... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Terörle aranıza mesafe koyun.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bu sizin yanlış politikalarınızın, kirli politikalarınızın bir sonucu olarak ülkeyi kaosa soktunuz. "400 vekil verin, her şey hoşuyla olsun." diyen bir zihniyetin sonucudur. Siyasi sorumluluğunuzdan kurtulamazsınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - PKK, terör örgütü mü, değil mi? Onu söyle.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Askerleri kim öldürüyor, PKK mı?

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Bu sebeple...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, Türk-Kürt kardeştir, PKK kalleştir, bunu söylüyoruz.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben sözlerime son vermeden önce, özellikle Sayın Bakanım buradayken...

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Ya, vallahi imandan çıkmazsın, bir sefer de ki "PKK terör örgütüdür." ya.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Sayın Bakanım, şu an ekranları başında sizden müjde bekleyen, haksız bir şekilde görevinden uzaklaştırılmış; sendikal faaliyetlerinden, demokratik haklarından dolayı görevlerinden uzaklaştırılmış ve öğrencilerine kavuşmayı bekleyen, sizden müjde bekleyen yüzlerce öğretmenimiz...

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Son yarım dakikan, haydi söyle, "PKK terör örgütüdür." de. Fırsatı kaçırıyorsun, hadi!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Burada sabahtan beri telefonlarım susmuyor, mesajlar susmuyor, sizden müjde bekliyorlar. Uğramış oldukları mağduriyeti ve haksızlığı sonlandırmanızı bekliyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Barış kazanacak, kardeşlik kazanacak!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Terör kaybedecek, PKK kaybedecek!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - İnadına, inadına, inadına barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Türk-Kürt kardeştir, PKK kalleştir!

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.