GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:14.12.2016

CHP GRUBU ADINA AYDIN USLUPEHLİVAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Ülkemizde 2003-2016 yılları arasında kamu ve özel sektör borcu sürekli artmıştır. Günümüzde Türkiye'nin kısa vadeli ödemesi gereken borcu 167 milyar dolar, dış finansman ihtiyacı da yıllık 200 milyar doların üzerindedir. 2003 yılında toplam hane halkı borçları 13 milyar lirayken 2016 yılının ilk çeyreğinde 441 milyar doları bulmuştur. Türkiye'nin cari açık vererek ve borçlanarak finanse ettiği büyüme istihdam yaratmamakta ve bu nedenle de işsizlik artmaktadır. 2002 yılında işsizlik oranı 10,3'ken 2016'nın sekizinci ayı itibarıyla 11,3'e yükselmiştir. İşsizlik artmış, giderek üretmeyen, tüketen bir toplum hâline gelinmiştir. Bugüne kadar ekonomiyi rahat yönetebilmek için ve sıcak parayı elde edebilmek için bir sürü kurum ve kuruluş satılmıştır. Zaten satılmayan aşağı yukarı hiçbir şey kalmamıştır. Sanırım, sıra da havaalanları ve köprülere gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, tabii ki hepsi rakam ama ben bu rakamları bir kenara bırakacağım, güncel konulara değinmek istiyorum. Türkiye'de bırakın ekonomiyi, hiçbir şeyin dengesi kalmadı. Ülkede ekonomi gittikçe kötüleşiyor, çökme derecesinde. Yurdun birçok yerinde bombalı saldırılar devam ediyor, halkımız tedirgin, insanlar umutsuz, işsiz, aç, kadınlarımız ve çocuklarımız korunamıyor. Özellikle, kadınlarımıza yapılan saldırılar artık vahşet boyutuna ulaşmıştır. Günümüz Türkiyesi'nde bir kadın şort giydiği gerekçesiyle tekmelenmekte, hamile bir kadın parkta spor yaptığı için bir erkeğin saldırısına uğrayabilmektedir. Çünkü, bu ülkede kadınların yaptığı her şey birileri tarafından tahrik sebebi olarak gösterilmektedir. Ülkemizde insanların ne olduğuna, ne hâle geldiğine bir bakalım.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ülkemizde büyük bir sorun hâline gelen eğitim konusuna değinmek istiyorum. Bu iktidarın 15'inci yılı, on dört yıldır tek başına bu ülkeyi yöneten bir iktidar var ve 6 Millî Eğitim Bakanı değişti. Ancak, hâlen çok ciddi sıkıntılar var. Mesela, atanamayan 400 binin üzerinde öğretmenimiz var. Çocuklarımız uzun yıllar öğretmen olabilmek için okuyorlar, öğretmen okulunu bitiriyorlar, daha sonra da formasyon belgesi alıyorlar ve bundan sonra da tekrar öğretmenlik yapabilmek için yazılı sınava tabi tutuluyorlar, bunun sonucunda da alınan puanlara göre yerleştiriliyorlardı. Şu anda bunun da önü kesildi, mülakat gibi bir şey konuldu. Puanı istediği kadar yüksek olsun, mülakatta art niyetli kişiler varsa puanları kırılarak ataması engelleniyor, çok ciddi haksızlık yapılıyor. Bunların acilen giderilmesi gerekiyor. Bu sistem yanlıştır, mülakat kaldırılmalıdır. O arkadaşlarımız öğretmenliği hak etmiştir. Aldıkları puanlara göre yerleştirilmeleri gerekmektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Neredeyse, yandaş olmayan çocuklar öğretmen olmasın diye mevcut iktidar elinden geleni yapmaktadır, değişik formüller uygulamaktadır.

Ayrıca, anaokullarında rehber öğretmenlerin kadrolarını neden alıyorsunuz? Kişiliğin oluştuğu o yaşlardaki çocukların rehber öğretmene ihtiyacı yok mudur?

"Taşımalı eğitim sistemi" dediniz, beş altı köyü birleştirdiniz, bir araya getirdiniz, "Çocuklar bir okulda okuyacaklar, daha iyi eğitim alırlar." dediniz; eyvallah, doğrudur. Ancak, bu yıl taşımalı eğitimin taşıması yoktu. Çocuklar okula başladılar ama okula gidecek araç bulamadılar arkadaşlar.

Şimdi, yurtlarla ilgili, yatak sayısından, bir sürü yurttan bahsediliyor, çok az öğrencinin yurtların dışında kaldığı söyleniyor ama gerçek şu: Öğrencilerimizin sadece yüzde 14'ü devlet yurtlarında kalabiliyor, asıl gerçek budur. Devlet yurt sorununu çözemediği için çocuklar göz göre göre özel yurtlara ve özel yurtları yöneten cemaatlerin kucağına atılıyor ve bunun sonunda da o çocukların bir bölümü, terör örgütünün birer üyesi hâline gelebiliyor. Nitekim, çok yakın zamanda bunu acı bir şekilde yaşadık. Yurtlar kesinlikle devlet eliyle yapılmalı, devlet tarafından yönetilmeli ve veliler, çocuklarını gönül rahatlığıyla bu yurtlara yerleştirmelidir.

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul'da, Beşiktaş maçı sonrasında polislerimize ve vatandaşlarımıza yapılan hain saldırıda terörün çirkin yüzünü ülke olarak bir kez daha gördük. Buradan, terör saldırısında şehit olan polislerimize ve vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

İstanbul'daki patlamadan sonra vatandaşların terörle ilgili çok ciddi sıkıntıları oldu ve bizleri bu konularda aradılar. Ben bir vatandaşın mesajını sizinle paylaşmak istiyorum, aynen söylediği şu: "Sayın Vekilim, otu çöpü jet hızıyla Meclise getiriyorsunuz, kanunlaştırıyorsunuz. Terörle ilgili, yardım ve yataklık yapanlarla ilgili tekliflerinizi yineleyin, daha sert, caydırıcı yasalar çıkarın ve bunu engelleyin." Biraz geriye gidelim, 2002 yılında ülkemizde terör neredeyse sıfır seviyesindeydi, maalesef, o yıl 7 şehidimiz vardı ancak sonraki yıllarda şehit sayısı hep artış gösterdi, 2003'te 94'le başladık, 2008'de 222 şehit verdik. Yani altı yılda şehit sayımız 966'ya yükseldi. Sözde çözüm sürecinin olduğu 2009 yılında da çözüm süreci konuşulurken 80 şehit verdik, buna da o dönem "Az şehit veriyoruz." dendi. 2009'da çözüm süreci bahanesiyle bir örgüt silahlarıyla ve bayraklarıyla beraber yurt dışından Türkiye'ye davet edildi, konvoy hâlinde yurda giriş yaptı, çadır mahkemeleri kuruldu, aklandılar, serbest bırakıldılar, onda sonra o bölgeye yerleştiler. Yalnız, bu örgütün büyümesi, gelişmesi ve yapmış olduğu olaylar görmezden gelindi, müdahale etmek isteyen komutanlar ve valililer engellendi, "Dokunmayın." dendi. Şimdi, bu terör örgütü bu ülkenin başına bir bela olmuştur.

İkinci bir örgütten bahsetmek istiyorum. 2014 yılında günün Dışişleri Bakanı olan ve sonradan Başbakanlık yapan Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından "birkaç öfkeli Sünni genç" diye nitelendirilen yapı, şimdi maalesef, Suriye'de ve Irak'ta çok ciddi toprakları ele geçirmiş ve bizim Suriye'deki askerlerimize saldırılar düzenleyip onları şehit etmeye başlamışlardır.

Bir diğer örgüt, bir zamanlar mevcut iktidarın el ele, kol kola bu ülkeyi yönettiği, beraber yol yürüdükleri ve şimdi "hain terör örgütü" ilan edilen örgüt. Yani valisi, Emniyet müdürü, kaymakamı, hâkimi, savcısı, yargıcı, generali, albayı, binbaşısı olan ve darbe yapacak gücü kendinde bulup kalkışan bir grup. Şimdi, bunların hepsinde mevcut iktidar neredeyse topu diğer partilere atıyor. Arkadaşlar, Hükûmet sizsiniz, iktidar sizsiniz, bu örgütlere bu şekilde müsamaha göstererek ya da yanında taşınarak eğer bir yere götürmeye çalışırsanız işte sonuç şu an geldiğimiz durumdur. Hepinizin, hepinizin bu konularda vebali vardır. Maalesef mevcut iktidar görevini tam anlamıyla yapamadığı için bu şehitleri vermekteyiz.

Önümüzdeki hafta 17-25 Aralığın yıl dönümü, biz bugünü unutturmayacağımızı daha önce söylemiştik. 17-25 Aralık bütün belgeleriyle, ses kayıtlarıyla, dokümanlarıyla ülkenin soyulduğunu ve bakanların hırsızlık ve yolsuzluğa bulaştığını ifşa eder niteliktedir. Bu işin kumpas olduğu, polis tarafından konulduğu iddia edildi, ancak bir süre sonra bu paralar mevcut bakanların avukatları tarafından faiziyle tahsil edildi. Bu tescil edilen hırsızlığı ve yolsuzluğu o gün verdiğiniz oylarla reddettiniz ve bu arkadaşların yargılanmalarını engellediniz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar