| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, İstanbul Beşiktaş'taki patlamada şehit olan vatandaşlarımıza ve polislerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
"Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa sönmeye hakkın yoktur, ışıyacaksın, ölüme saniyeler kalmış olsa bile." İşte bu sözlerin sahibi ve ömrünü cehaletle savaşa adamış sevgili Türkan Saylan -dün doğum günüydü- ışığıyla binlerce çocuğun hayatını aydınlatmaya devam ediyor. Kendisini buradan bir kez daha şükranla anmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, AKP, 2011 yılında "kadın" adını Bakanlıktan sadece isim olarak değil, bütün yönleriyle çıkardığından beri, kadının güçlenmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi yerine, aileyi güçlendirdiği varsayılan ancak aile içerisindeki kadını alçaltan politikalar dayatılmaya başlanmıştır. "Kadına şiddete sıfır tolerans" gibi laflara karşılık, maalesef, tolerans gösterilen tek şey kadına şiddet olmuştur. 2016 yılında, on bir aylık süreçte 236 kadın katledildi, 368 çocuğa yönelik cinsel istismar vakası medyaya yansıdı. Kasım ayında, otuz günde 35 kadın şiddete uğradı. Artık kadınlar aile bireyleriyle birlikte katledilir hâle geldi. en son 8 aile yakınıyla birlikte katledilen Gaziantep'teki Tuğba gibi.
Peki, ya, gözümüzden bile sakındığımız, eline diken batsa kalbimizin tam ortasına kurşun yemiş gibi hissettiğimiz çocuklarımız: Türkiye'de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son on yılda 3 kat arttı. TÜİK verilerine göre, son on yılda 482.908 kız çocuğu evlendirildi. 2015'te 17 bin kız çocuğu doğum yaptı. Bu zihniyetin sorumlusu, gece yarısı önümüze koyduğunuz, çocuk evliliklerinin önünü açan, tecavüzü aklayan önerge sahibi sizin zihniyetinizdir.
Ne yazık ki bu önergeye karşı Sayın Bakanım, Aile Bakanı olarak sesiniz bile çıkmadı ama bakıyorum, Aile Bakanı burada yok maalesef ve ne yazık ki yine bu önergeye karşı bu Meclisin bir komisyonu olan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonundan da bir çıt dahi çıkmadı. Daha da kötüsü, bu önerge nedeniyle UNICEF'in bizi kınadığı gün yurt dışında bu önergeyi savunan, propagandasını yapan üyeler vardı maalesef.
Manisa'da dört aylık hamile kadının spor yaptığı sırada saldırıya uğramasıyla ilgili olarak "Milletimizin içi rahat olsun, müdahil olduk, bu kişinin en ağır cezayı alması için biz de gerekeni yapacağız." cümlesi bile müdahil olmadan gerçek cezanın verilemeyeceğini, bazı şeylerin üstünün örtülebileceğini düşündüren sebepler olduğunu gösteriyor bize. Her anlamda sömürülen, şort giydiği için tekmelenen kadınlarımızın, renkli dünyaları taciz, tecavüzle kararan çocuklarımızın yaşadıkları ortadayken, Ensar Vakfıyla ilgili davada Bakanlığın vakıf avukatlarıyla aynı safta yer almasını da tarihe not düştük, bilesiniz istiyorum.
Bakanlığın 2017 bütçesinin 20 milyar lirasının sosyal yardım harcamalarına ayrıldığını görüyoruz. Ancak, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ise genel bütçenin sadece yüzde 3'ü kadar pay ayrıldı. Bu rakam Bakanlığın isminde bulunan "politika" geliştirmeye yetecek bir bütçe değildir maalesef. Oysa, kadın ve çocukları korumak evrensel bir davadır. İktidar bu konuyu ne kadar önemsediğini bütçe dağılımıyla bir kez daha göstermiş bulunuyor.
3 Aralıkta Otizm Eylem Planı kabul edildi, çeşitli açıklamalar yapıldı ama bu plan için tam üç yıl geç kalındı. Üç yıl önce de aynı plan açıklanmıştı ama şimdi, yine, aynı planı ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsunuz. Bütçeye bakıyoruz, otizmle ilgili maalesef yine bir bütçe ayrılmamış değerli arkadaşlar.
Statüleri gereği algıları yönlendirme olanaklarına sahip zihniyet sahipleri de maalesef "Kadın-erkek fıtratı gereği eşit değildir. Topluluk içinde kahkahayla gülmek iffetsizliktir. Hamile kadının sokakta dolaşması uygun değildir." gibi söylemleri toplumun önünde sarf ediyor ve maalesef bu, kadının hayatına şiddet olarak yansıyor. Ayrıca, bu tür söylemler eşitsizliği normalleştirmekte ve kadınların kamusal hayata katılımını engellemektedir.
Bu kapsamda, sizin, AKP belediyesinin, Kütahya Belediyesinin evlilik yapan, yeni evlenen çiftlere dağıttığı bir kitaptan bahsetmek istiyorum değerli arkadaşlar: "Evlilik ve Aile Hayatı" Neden bahsediyor biliyor musunuz? Erkeğin cinsel fantezilerini kutsayan, kadının nasıl işve yapması gerektiğini anlatan -çok özür dileyerek söylüyorum ama, bu sizin dağıttırdığınız kitap söylüyor bunu- maalesef kadına davar muamelesinin yapılması gerektiğini söyleyen, hatta "Erkek ailenin çobanıdır." denilen, ahlak ve vicdan dışı bir kitaptır bu arkadaşlar. Okudukça tüylerim diken diken oldu.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Kitabı göster.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Ne anlatıyor biliyor musunuz? Detayını okusam hepiniz domates gibi kızarırsınız. Sadece başlıklarından bahsetmek istiyorum. Gerdek gecesi detaylarından bahsediyor bu kitap. Cinsî münasebet adabından, cinsel faydalanma hakkından, bekâret hususiyetlerinden, kocaya itaatten, kocadan habersiz kadının dışarı çıkamamasından, kocası dövdüğünde işveli kıyafetler giyip, kadının kocasına kahve götürüp gönlünü almasından... "Çocuk doğuran sevimli kadınları alın ama bakire olsun." diyen cümleleri içeriyor. Bu kitaba göre kadın fazla şikâyet etmemeli, kocasının hizmetini görmede maharetli olmalı. "Kocası arzuladığında kadınlık görevini yapmayan kadın, suçlu ve günahkârdır." diyor, sizin bu kitabınız söylüyor. Çok özür dileyerek buradan bunları ifade etmek zorundayım. "Erkek kıskanç olmalıdır." diyor.
Kadın itaatsizlik ettiğinde müeyyidelerden bahsediyor. "Bu müeyyidelerden bir tanesi de kadını dövmek." diyor. Hangi hâllerde kadın dövülebilir, biliyor musunuz? "Erkeğin reisliğine isyan eden kadın dövülebilir. Kocası arzuladığı hâlde süslenmeyen kadın dövülebilir. Kocasının cinsî arzularını tatmin etmek istemeyen kadın -çok özür dileyerek söylüyorum ama söylemek zorundayım- dövülebilir." diyor. "Bazen bir iki dayak işe yarar, kadına evin hâkimini hatırlatır, ilaç gibidir." diyor.
Siz sığınma evlerini övüyorsunuz ya, maalesef diyor ki: "Evinden kaçan kadınlar için bir de belediye ve feminist dernekler İsveç modeli sığınma evleri açıyor."
"Kadının çalışması faydasızdır. Kadın çalışma hayatına girerse kocasına karşı cinsel görevini yapamaz." diyor. Hatta diyor ki: "İş yerinde mutlaka 2 kadından 1'i tacize uğrar, o yüzden, kırsın bacağını evinde otursun." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Daha neler söylüyor, neler söylüyor arkadaşlar.
Bu kitabı size bir okusam var ya, hiçbiriniz birbirinizin yüzüne bakamazsınız.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Tam ahlaksızlık, tam sapkın düşüncelerin yer aldığı bir kitap ve burada Sayın Bakana ve siz değerli milletvekillerine sesleniyorum: Belediyeniz hakkında mutlaka işlem başlatmak zorundasınız. Aksi takdirde, kadına karşı şiddetten bahsettiğinizde bu kitabı sizin önünüze atacağım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan Hürriyet.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Çocuk evliliklerinden bahsettiğinizde bu kitabı sizin gözünüzün içine sokacağım, bunu bilesiniz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu durumu takip edeceğiz, bilginiz olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)