Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu Tur görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 40 |
Tarih: | 14.12.2016 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığının bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin başında bana iletilen bir konuyu Maliye Bakanımıza aktarmak istiyorum. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, döner sermayede çalıştırmak üzere 1.500 kişi için başvuruda bulunmuş. Hâlen meslek yüksekokullarından bu alanda en fazla mezunun emlak ve emlak yönetimi bölümünde olduğundan bahisle verilecek izinde mezun sayıları dikkate alınarak dağılım yapılması yönünde talep var. Umarım dikkate alırsınız.
Uzun süredir ekonomide reform niteliğinde yapısal önlemler alınmaması sebebiyle ülkemizin ekonomik sorunları yıldan yıla artmıştır. Son dönemde yapısal sorunlar, adaletsizlikler ve dar boğazlar daha da ağırlaşmıştır. Çiftçisi, esnafı, sanayicisi, hane halkıyla toplumun bütün kesimleri ağır ekonomik şartlar ve borç altında ezilmektedir. Milletimiz zam ve vergi artışlarına direne direne güçlükle ayakta durmaktadır.
Hükûmete soruyorum: Hani tüm dünya bizi kıskanıyor, herkes bize gıptayla bakıyordu? Hani on dört yılda üç Türkiye olmuş, güven ve istikrar adasına dönmüştük? Türk milleti ne zaman huzura ve refaha kavuşacaktır? Türkiye, ekonomi alanında hızla reform gündemi oluşturmalı ve bunu uygulamalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yıllardır yapısal reformlar konusunda Hükûmeti hep uyardık ve son seçim beyannamemizde de ekonomide önemli gördüğümüz, üretim, tasarruflar, yatırımlar, tarım, gelir, harcama ve vergiyle ilgili olmak üzere yedi alanda hızlı ve kararlı bir şekilde reformların başlatılması gerektiğini söyledik ve uygulanması gereken politikaları belirledik ama Hükûmet hep duyarsız kalmıştır. Nihayet geçen hafta Sayın Başbakan ekonomiye yönelik alacakları tedbirleri açıklamış ve 2017 yılı için yapısal reformların takvimlendirildiğinden ve yıl boyunca vergi, araştırma-geliştirme, çalışma hayatı, eğitim, sağlık, adalet gibi alanlarda yapısal reformlar yapmaktan söz etmiştir. Türkiye ekonomisinde sorunlar ağırdır; saklamaya, gizlemeye gerek yoktur ve ekonomideki sorunlar hepimizi ilgilendirmektedir. Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesini tedavi etmek, hep birlikte fedakârlık şemsiyesi altına girmek önümüzdeki tek seçenektir.
Hükûmet Türk lirasının güçlenmesi maksadıyla aldığı karar ve tedbirleri daha da derinleştirmelidir. Bu konuda çiftçilerimizin talebi var, çiftçilerimiz de rahatlatılmalıdır. Çiftçimiz, dövizle biçerdöver, traktör aldığından bugün borcu 2 katına çıkmıştır. Çiftçi zor günler yaşamaktadır. Çiftçimiz gırtlağına kadar borçludur. Bankaların ve tefecilerin kıskacında bunalmış; faiz, kredi batağında nefes alamaz hâle gelmiştir. Çiftçimizin tarlası, bahçesi, neyi varsa ipoteklidir. Çiftçimizin kredi borçları 2016 Eylül ayı itibarıyla 68,5 milyar liraya ulaşmıştır. Borç tuzağına düşen ve borçlarını ödeyemez hâle gelen, ihtiyaçlarını karşılamak için banka kredi kuyruklarında bekleyen çiftçilerimiz, alın teriyle ekmeklerini kazandıkları arazilerini haraç mezat satmak zorunda kalmaktadır. Çiftçilerimiz çaresiz kalmış, devletinden bir yardım eli uzanmasını beklemektedir. Çiftçilerimiz için acilen bir tedbir paketi açıklanmalı, tarımsal kredi ve elektrik borçları uygun şartlarda, hatta faizsiz yeniden yapılandırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de üretim ve istihdam üzerindeki vergi yükü ağırdır. Üretimin başta elektrik gibi temel girdileri üzerinden çok yüksek düzeylerde vergi, fon ve benzerleri alınmaktadır. Üretim üzerindeki vergi yükünün azaltılmasının istihdam ve büyümeye sağlayacağı olumlu katkı ve belli bir süre sonra bu kesimden sağlanan toplam vergi gelirlerinin artacağı hesaba katılmalıdır. Yapısal reformlar kapsamında vergi reformu hemen gündeme alınmalıdır. Bu çerçevede, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sistemi tesis edilmelidir. Vergi sistemi, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate alan dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır.
AKP iktidarında, vergi alacaklarının yapılandırılması konusunda 6'ncı düzenlemeye bu yıl gidilmiştir. Başlı başına bu durum bile yıllardır ekonomide işlerin iyi gitmediğini, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini açıkça göstermektedir. Özellikle 2008 yılından bu tarafa peş peşe çıkarılan kanunlar ve Bakanlar Kurulunun süre uzatım kararlarıyla uygulama süreklilik kazanmıştır. 2014 yılında getirilen yapılandırmanın daha süresi dolmadan yapılandırmanın bile yapılandırılması düzenlenmiştir.
Yapılandırılan vergi tutarının 77,6 milyar TL olduğunu açıklayan Maliye Bakanının "Eskiden ekmek kuyruğu vardı, şimdi vergi dairesinde borç ödeme kuyruğu var dolayısıyla bu bizi mutlu ediyor." sözleri basına yansımıştır. Bu, basit ve çok sığ bir değerlendirme olmuştur. Sayın Maliye Bakanı vatandaşın borçluluğunu, vergi borçlarını niye ödeyemediğini, vergi borçlarına uyguladığı yüksek gecikme zammını görmüyor, göremiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, "Faiz meselesini çözmemiz gerekiyor. Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim, kararlıyım." diyor ya, ne yazık ki başta Hükûmet yalnız bırakıyor.
Bakınız, hâlen enflasyon yüzde 7, yeniden değerleme oranı yüzde 3,83, kanuni temerrüt faiz oranı yüzde 9, ticari temerrüt faiz oranı yüzde 10,5, hazine ihaleleri bileşik faiz oranı yüzde 10,6, bankalarca TL ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı ise yüzde 14,7 düzeyindedir. Buna karşılık, Hükûmetin uyguladığı vergi gecikme zammı oranı yüzde 16,80; tecil faiz oranı yüzde 12'dir. Hükûmet tefeci gibi faiz uygulamakta olup, Cumhurbaşkanının çağrılarını hiç dikkate almamış ve 2010 Ekim ayından beri oranları düşürmemiştir.
Gecikme zammı, vergileme tekniği açısından bir ceza değil, amme alacağını enflasyona karşı korumak ve zamanında ödenmesini sağlamak için getirilen müeyyidedir. Gerek gecikme zammı ve gerekse tecil faiz oranları günümüz ekonomik koşulları dikkate alındığında fahiş denilebilecek kadar yüksektir. Enflasyonun 2 katından fazla olan gecikme zammı oranı, vergisini zamanında ödeyemeyen, ödeme güçlüğü çeken herkesi etkilemekte ve vergi borçlarını katlayıp, idarenin tahsilat, vergi mükelleflerinin ödeme kabiliyetini azaltmaktadır.
Hükûmet bankalarla ilgili denetim görevini de yapmamaktadır. Bankalar kredi kartlarına ve kredili mevduat hesaplarına çok yüksek faiz uygulamaktadır. Bankaların kredi kartlarına uyguladığı akdi faiz yıllık yüzde 24'ü, gecikme faizi ise yüzde 30'u aşmaktadır. Ücret ve komisyonlar faize eklendiğinde ise ortaya korkunç bir tablo çıkmaktadır. Peki, BDDK ne yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor.
Bakınız, 2016 yılının on ayında bankaların kredilerden aldığı ücret ve komisyonlar 5,8 milyar liraya, "dosya parası" diye adlandırılan bankacılık hizmet gelirleri 18,9 milyar liraya varmıştır. Bankaların toplam faiz dışı gelirleri 2015 yılında 42,1 milyar lira, 2016 yılının on ayında 38,4 milyar liradır. Bankalar kredi borcunu erken ödemek isteyene dahi ceza kesiyor, bir dünya para istiyor.
Kredi kullanıp borçlanan çaresiz vatandaş "ücret", "komisyon", "dosya parası" diye soyuluyor. Peki, BDDK ne yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor. Sayın Cumhurbaşkanı sitem etmekte sonuna kadar haklıdır. Cumhurbaşkanı sürekli "Faizi düşürün." diyor, Hükûmet ya anlamıyor ya dinlemiyor ya da faize "Düş." deyince düşeceğini sanıyor ki hiçbir şey yapmıyor.
Yine, Sayın Cumhurbaşkanı "Türkiye'de en yüksek parayı kazanan, reel yatırımcı değildir. En yüksek parayı kazanan, finans sektöründe olanlardır." demiştir, böylelikle bir gerçeğin altını çizmiştir.
Evet, ülkemizde en fazla büyüyen, finans sektörüdür. Yine ülkemizde en fazla kâr eden, finans sektörüdür. Bu yıl kurumlar vergisi rekortmenleri listesinin ilk 10'u arasında 7, ilk 100'ü arasında 18 banka yer almıştır. Reel sektörün zor günler yaşadığı, işletmelerin iflasa sürüklendiği şu dönemde, finans sektörünün 2016 yılı on aylık net kârı 32 milyar liradır, 10 ayda 2015'deki yıllık net kârın yüzde 23 üzerine çıkılmıştır. Milletimiz gece gündüz bankalara çalışmakta, emeğini, alın terini, gelirini, kazancını bankalara faiz olarak aktarmaktadır. AKP İktidarı faiz lobisini abat etmiştir. Faiz lobisi, AKP'nin ekonomi politikalarından beslenmiştir. Aslında AKP'nin on dört yıllık icraatının özü ve özeti de budur.
Değerli milletvekilleri, vergilerin toplanmasında ve bütçenin her kademesinde görev yapan, bu işin asıl yükünü çeken maliye çalışanlarının sorunları yıllardır çözüme kavuşturulmamıştır. Maliye çalışanları kendileri için de yeniden yapılanma ve adalet istemektedir. Maliye teşkilatında personel yetersizliği had safhadadır. Boş kadrolara atama yapılmadığı için çalışanların iş yükü taşınamayacak boyuta gelmiştir. Personel ihtiyacı acilen giderilerek çalışanların iş yükü normal ve eşit hâle getirilmelidir. Personelin fazla çalışmalarının karşılığı da ücret olarak ödenmelidir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda "mali hizmetler sınıfı" oluşturulmalı, gelir ve gider idareleri arasında uygulama birliği sağlanmalıdır. Personelin görev tanımları yeniden yapılarak görevi dışında çalıştırılmamalıdır.
Sayın Bakan, Komisyonda yönelttiğim soru üzerine hışımla "Merkez ve taşra uzmanlıkları devam edecek. 'Gelir uzmanlarının sınavı' diye bir çalışmamız bulunmamaktadır." dediniz. Bu katı tutumunuza rağmen biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak dile getirmeye devam edeceğiz.
Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânını sağlamak 657 sayılı Kanun'un temel ilkeleri arasında yer almaktadır.
Gelir İdaresi Başkanlığı son kez 18 Şubat 2012 tarihinde kurum içi gelir uzmanlığı sınavı açmıştır. Gelir İdaresi bünyesinde yaklaşık 5 bin çalışan sınav hakkı beklemektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı, uzman yardımcısı alımı yapmakta, bununla birlikte görevde yükselme sınavı açmamaktadır. Aynı işleri yapan, aynı sorumluluğa sahip ve aynı derecede bulunan personel arasında ciddi miktarda maaş farkı bulunup bu fark artmaya devam etmektedir. Bu durum çalışma barışını olumsuz yönde etkilemekte, personel arasında huzursuzluğa sebep olmaktadır. Açılacak kurum içi gelir uzmanlığı özel sınavıyla kurum çalışanları kendilerini geliştirme imkânı bulacaklardır. Bunun katma değeri gözden uzak tutulmamalıdır.
Bir başka konu, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca 2014 yılında yapılan yeterlilik sınavında 119 vergi müfettiş yardımcısı mağdur edilmiştir. Sınavın usulsüzlüğü Danıştay ve idare mahkemeleri kararlarıyla ortaya konulmasına rağmen bir yıldır yargı kararı uygulanmıyor. Söz konusu vergi müfettiş yardımcılarının mağduriyeti mutlaka giderilmeli ve ayrıca bu sınavla ilgili soruşturma açılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, yapılandırmanın gizli kahramanları muhasebeci ve mali müşavirlerdir. Düzenli bir muhasebe ve denetim sisteminin oluşması adına yüklenilen tüm görevlerin yanında, muhasebeci ve mali müşavirlerin sorumlulukları sürekli çoğalmakta ve iş yükleri gün geçtikçe artmaktadır. Bu mesleğin en büyük problemi olan muhasebe ücretlerinin mükelleflerden tahsili sorununa yıllardır geçerli bir çözüm üretilebilmiş değildir. Haksız rekabet, yetki karmaşası, tahsilat gibi öncelikli sorunların ortadan kaldırılması mesleğin geleceği için bir zorunluluktur.
Mali müşavirler ücretlerini alamadığı gibi, bunun katma değer vergisini ödemek zorunda kalmaktadırlar. Katma değer vergisinden dolayı Maliyeden sürekli alacaklı görünmektedirler. Serbest meslek faaliyetlerinde KDV yüzde 8'e indirilmeli, KDV'yi doğuran olay tahsilata bağlanmalıdır. Ücret tarifesi zamana endeksli bir ücret tarifesine dönüştürülmeli ve bağımsız denetim ücretlerini de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Meslek mensuplarına yıpranma indirimi hakkı verilmelidir. Meslek mensuplarının iş sahipleriyle yaptıkları sözleşmeler damga vergisinden istisna edilmelidir. Bilgisayar ve yazılım giderleri iki yıl içerisinde amorti edilmelidir. Serbest meslek giderleri yeniden belirlenmelidir. Stajyerler için ücret istisnası öngörülmelidir.
Ben Maliye Bakanlığımızın ve Gelir İdaresi Başkanlığımızın bütçelerinin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)