GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:39
Tarih:13.12.2016

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; konuşmama başlarken sizleri saygıyla selamlıyor, 2017 yılı bütçe kanununun milletimiz ve ekonomimiz adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Öncelikle, 10 Aralık Cumartesi günü İstanbul'da hain bir saldırıyla hayatlarını kaybeden, şehit olan 44 vatandaşımıza, polisimize Allah'tan rahmet diliyorum. Cenab-ı Allah şehitlerimize rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Rabb'im onlara cennetinin en güzel köşesinde sevdikleriyle buluşmayı nasip etsin.

Bu süreç, Türkiye'mizin etrafında yaşanan bu süreç, Türkiye'mizin içinde yaşanan bu süreç Türkiye için bir var olma meselesi hâline gelmiştir. Ya kaybedeceğiz, bayrağımız inecek, vatanımız bölünecek, ezanlarımız dinecek, devletimiz dağılacak ya da kazanacağız, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça bu millet ve bu devlet ilelebet var olmaya devam edecek.

Son dönemlerde, Gezi olaylarıyla, 17-25 Aralık olaylarıyla, ardından, 15 Temmuz olaylarıyla Türkiye'nin ne kadar yoğun bir saldırı altında olduğunu hep beraber görüyoruz. 65'inci Hükûmet olarak Hükûmet Programı'mızda vadettiğimiz, Hükûmet Programı'mızda yer alan bütün hususlarda çok yoğun bir çalışmaya girdik ve yaptığımız bütün çalışmaların, her alanda vermiş olduğumuz sözlerin, her alandaki projelerimizin, her alandaki reformlarımızın bir bir hazırlıklarını bitirdik ve 15 Temmuz Cuma günü akşam 23.50 uçağıyla İstanbul'a gidecek, 16 Temmuz Cumartesi günü saat 13.00'te Sayın Başbakanımızla, bugüne kadar hazırlanmış olan yatırım teşvik programlarının en üst düzeyde olanını, dünyadaki yatırım teşvik sistemlerinin en iddialısını ve tekrar, 2016 ve 2017 yılında ihracat seferberliği başlatmak için hazırladığımız ihracat desteklerinin son şeklini verecek ve 18 Temmuz Pazartesi günü Bakanlar Kurulundan sonra tüm Türkiye'yle ve dünyayla paylaşacaktık. O gün, o akşam, 15 Temmuz akşamı buradaydık. 15 Temmuz akşamı, milletin iradesinin tecelligâhı olan, kutsal bir çatı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde AK PARTİ'li, Cumhuriyet Halk Partili ve Milliyetçi Hareket Partili milletvekilleriyle beraber bu milletin iradesini ihanet çetelerinin postallarının altına bırakmayacağımızı buradan, bu kürsüden yemin ederek tüm dünyaya ilan ettik, hainlere de ilan ettik ve 15 Temmuz gecesi dünya demokrasi tarihine geçecek bir Türk demokrasi devrimi ve zaferi olarak da bundan sonraki yıllarda, çağlarda, yüzyıllarda anılacaktır. 65'inci Hükûmet Programı taş üstüne taş koyma, aş üstüne aş koyma, fabrikalarda üretim bandının yanına bir üretim bandı daha koyma, ihracatta konteynerin yanına bir konteyner daha ilave etme programıydı, Başbakanımızın tabiriyle laf yetiştirme değil, iş yetiştirme zamanıydı. "Çok konuşmayacağız, çok iş yapacağız." sloganıyla yola çıktık ve tabii ki 15 Temmuzla sınırlı değildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya çok farklı bir dönemi yaşıyor, bölgemiz de çok farklı bir dönemi yaşıyor. Dünya, 1990'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla, dengelerin bozulmasıyla dünyadaki siyasi haritanın yeniden değişmesi, ekonomi dengelerinin yeniden değişmesi sürecini hâlâ atlatabilmiş değil. 2007-2008 döneminde başlayan global krizle beraber dünya hâlâ bir türlü dengesini tutturamadı. Onun için, değerli hazıruna, sizlere dünya ve Türkiye ekonomisindeki genel görünümü kısaca özetleyip ardından da Bakanlığımızın çalışma alanları hakkında bilgi arz edeceğim.

Dünya ekonomisi, hepinizin malumu, durgunluk içerisinde. Bunda ekonomik durgunluk, siyasi krizler, sosyal değişimler ve yapısal sorunlardan kaynaklı gelişmelerin de etkisi var. En önemli ticaret ortağımız olan Avrupa Birliğindeki toparlanma hâlen ılımlı seviyesinden öteye geçebilmiş değil. ABD'nin para politikasındaki belirsizlikleri ve gelişme yolundaki ülkelerin yapısal sorunları küresel ekonomideki olumsuz atmosfere doğrudan etkide bulunuyor. Tüm bu gelişmeler küresel bazdaki dış ticaret canlılığını zayıflatıyor ve yatırım iştahını da düşürüyor. Diğer taraftan son üç yıldan bu yana dünyadaki para piyasalarındaki değişim de dünya ticaretini etkiliyor, dünyadaki yatırımları etkiliyor, dünya büyümesini de etkiliyor. Amerikan Merkez Bankası'nın 2012 yılı sonu itibarıyla başlattığı "Parasal genişlemeyi durduracağım, doların bu kadar ucuz ve değersiz olmasına müsaade etmeyeceğim." söyleminden sonra dünyadaki ekonomik dengeler değişmeye başladı ve dünyadaki bütün fonlar ve para piyasaları yeniden yön aramaya başladı.

Biz o gün itibarıyla hep şunu söyledik 2013 ve 2014 yıllarında. Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artırımını söylemesi anından itibaren 2014 başı itibarıyla bugüne kadar dolar/euro paritesi 1,45'ler seviyesinden 1,05'ler seviyesine kadar değişti. Bu şu demektir: Amerikan ekonomisi millî geliri itibarıyla baktığımız zaman millî gelirinin yüzde 20'sini dış ticaretten sağlıyor, millî gelirinin yüzde 20'sini dış ticaretten sağlayan bir ülkenin para biriminin bu kadar kısa sürede bu kadar çok değerlenmesi sürdürülebilir değildir. Onun için hep şunu söyledik son üç yıldan beri: Faizi artıramazlar, bu Amerikan ekonomisi için sürdürülebilir değildir, aşırı değerli dolar Amerikan ihracatını etkiler, Amerikan ihracatının etkilenmesi Amerikan üretiminin etkilenmesi demektir, üretimin etkilenmesi büyümenin ve istihdamın etkilenmesi demektir. 1,45'ten 1,05'e düşmesi demek, aynı marka bir ürünün, Amerika'da üretilen ürün ile Avrupa'da veya Türkiye'de üretilen ürün karşısında yaklaşık olarak yüzde 30 civarında pahalı hâle gelmesi demektir. Bunun Amerikan ekonomisi için sürdürülemez olduğu Merkez Bankasının faiz artırımından sonraki açıklanan "Bej Kitap" diye özel sektör anlamında yayımlanan görüşlerinin yansıtıldığı kitapta da defalarca belirtilmiştir.

Son otuz yılda küresel ticaretteki büyümenin küresel hasıladaki büyümeden daha yüksek seyrettiğini gördük, ancak bu durum şu anda tersine döndü yani sürdürülemez hâle geldi. DTÖ tahminlerine göre 2016 yılında küresel ticaretteki büyüme küresel ekonomideki büyümenin gerisinde kalacak ve geçen yıl miktar bazında artan toplam mal ticaret hacminin 2016 yılında sadece yüzde 1,7 artması bekleniyor. Bu şu demek: 2015 yılına kadar dünyada ticaret hacmi büyümenin yaklaşık olarak 2 katı artardı ve bunun anlamı da ticaret büyümeyi yukarı doğru çekerdi. İlk defa 2016 yılında ticaret büyümenin altına girdi. Şu önümüzdeki dönemde dünyada gelişmiş ekonomilerde ticaret büyümeyi aşağı doğru çekecek, büyümeyle ilgili beklentiler aşağı yönde olacak.

Türkiye ekonomisi, tüm bu olumsuz tabloya rağmen, 2015 yılında -tabii, dün açıklanan TÜİK'in yeni verileriyle- yüzde 6,1 büyüyerek küresel büyümelerin üzerinde bir performans sergiledi. 2016'nın ilk dokuz aylık periyodu içinde yüzde 2,2'lik bir büyüme kaydetti ve yıl sonu itibarıyla da orta vadeli programdaki hedefimiz olan yüzde 3,2'lik hedefi tutturacağız.

15 Temmuz günü yaşanan hain girişim sayesinde siyasi birliğimiz değil, ekonomimiz de hedef alındı. Ancak başarılı olamadılar. Bu kalkışmanın ardından Türk ekonomisi çok büyük bir stres testinden geçti. Ekonomilerde hep dile getirilen, "stres testi" denen, kapasitenin yaklaşık olarak yüzde 20-30 üstündeki bir tehditle ekonomiler test edilir ama Türkiye ekonomisi, ekonomimiz 15 Temmuz günü kapasitesinin 2-3 misli bir tehditle test edildi ve bundan da büyük bir başarıyla çıktı. Tüm spekülasyonlara ve bazı kuruluşların almış oldukları yanlı kararlara rağmen, Hükûmetimizin kalıcı politikaları ve vatandaşlarımızın devletine duyduğu güven sayesinde tüm ekonomik aktörler normal işleyişlerine devam etti.

Saygıdeğer milletvekilleri, ekonomimizin son üç yıldır cari açıkla da mücadelede takdire değer bir performansı var. Cari açığımız 2015'te yüzde 26 geriledi, 32,2 milyar dolara düştü. TÜİK'in yeni hesaplamasında cari açıkla gayrisafi yurt içi hasıla oranı, 2015 yılında yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde cari açık yüzde 6 artarak 26,5 milyar dolarlık bir seviyeye yükseldi ve 2016 yılı sonu itibarıyla cari açık da 2015'in mutlaka ve mutlaka altında bir yerde gerçekleşecek. Bu ivmede düşük petrol fiyatları ile ithalattaki azalış kadar disiplinli bir şekilde uyguladığımız makro ihtiyati politika tedbirlerimizin de payı oldukça büyüktür.

Tüm bunlara ek olarak, TL'yle ticaretin daha yaygın hâle getirilmesi ve sonuç olarak yabancı finansman ihtiyacının azaltılması da cari açığımızı azaltıcı bir etki olacaktır.

Hedefimiz, dünyayla yapmış olduğumuz ticarette, dış ticaret hacmimizin yüzde 10'unu yerli, millî paralarla öncelikli olarak tabii ki TL'yle yapmaktır.

Dış ticaretimizin bu yılki gelişimine bakacak olursak, ilk on bir aylık dönemde 2015 yılı aynı döneme göre yüzde 1,68 oranında ufak bir daralma yaşayan ihracatımız 130 milyar dolar, ithalatımız ise yüzde 5'e yakın bir azalmayla 180 milyar dolar olmuştur. On bir aylık döneme parasal değil de miktar bazında baktığımız zaman da, yaklaşık olarak miktar bazında Türkiye'nin ihracatı yüzde 3 seviyesinde artmıştır.

Tabii ki ülkemizin dış ticaret rakamlarını değerlendirirken daha geniş bir açıdan bakmamız gerekiyor. Bu kapsamda, serbest bölgeler üzerinden gerçekleştirilen net ticareti, bavul ticaretini ve hizmet ticaretini de esas alırsak 2015 yılında toplam mal ve hizmet ihracatımız 201 milyar dolar, ithalatımız ise 228 milyar dolar yani toplamdaki dış ticaret hacmimiz 430 milyar dolarlık bir seviyeye ulaşmıştır.

Tabii ki 2015 yılında dış ticaret açığımız yani ihracatın ithalatı karşılama oranında tarihî bir seviyeye geldik, yüzde 88'lik bir karşılama oranı. 2016 sonu itibarıyla bu yüzde 88'in daha üzerine çıkarak yüzde 90'lı rakamları telaffuz eder hâle geleceğiz.

Nitekim 2016'nın son üç ayında ihracat rakamlarımızdaki olumlu gelişmeler 2017 yılının ihracatımız için daha iyi bir yıl olacağını göstermektedir. Verdiğimiz desteklerle, yeni dönemdeki ihracatın yeniden desteklenmesi seferberliğiyle 2017 yılı inşallah ihracat seferberliğimizin başladığı bir yıl olacaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye, hizmet ticaretinde küresel ölçekte son derece rekabetçi bir ülke konumundadır. Hizmet ticaretinde yıllardır net ihracatçı olan ülkemiz, 2015 itibarıyla yaklaşık olarak 24,1 milyar dolar, 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde ise 14 milyar dolar düzeyinde hizmet ticareti fazlası veren bir ülkedir. Taşımacılık sektörünün de ihracat gelirlerimize dâhil olmasıyla dünyada hizmet ihracatında 15'inci büyük ülke hâline geldik. Döviz kazandırıcı hizmetler arasında hâlihazırda en gelişmiş sektör yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetlerimizdir. Müteahhitlerimiz 2016 Kasım sonu itibarıyla 112 ülkede 332 milyar dolarlık 8.807 projeyi üstlendi ve bunların birçoğunu da yerine getirdi. Üstlenilen projenin yıllık ortalamasına bakacak olursak: 2003 yılında 4,5 milyar dolar seviyesinde olan yıllık ortalama, 2012 ve 2013 yıllarında 30 milyar dolar seviyesinin üzerine, 2015 yılındaysa 22 milyar doları aşmıştır yani Türkiye dünyadaki ilk 250 firma içindeki 40 firmasıyla dünyada 2'nci sırada, rakam olarak baktığımız zaman da dünyada 9'uncu sıradadır.

İthalata bağımlılığımızı azaltmak, ülkemizdeki katma değeri ve teknoloji altyapısını yükseltmek zorundayız. Bu amaçla, üretim ve ihracat yatırımlarını artırmaya dönük çalışmalarımız sürüyor, ithalatı yöneten politikalarımızı da titizlikle oluşturuyoruz.

Bu amaç doğrultusunda, ihracatçı sayısını artırmak, mevcut ihracatçılarımızı daha kurumsal hâle getirmek, pazara giriş faaliyetlerini kolaylaştırmak, markalaşmayı ve tasarımı desteklemek amacıyla Hükûmet olarak ihracatçılarımızın daima yanındayız. Hükûmet olarak ve Bakanlık olarak vermiş olduğumuz desteklerden kısaca bahsetmek istersem eğer; ihracatçılarımızın yurt dışındaki müşterilere ulaşımının en önemli engellerinden bir tanesi olan vize problemi için de iki yıl süreyle hususi damgalı pasaport vermek, yurt dışında düzenlenen ülkemiz açısından önemli fuarlara katılımların desteklenmesi, farklı sektörlerde birçok ülkeye yönelik olarak sektörel ve genel ticaret heyeti programlarının düzenlenmesi ve en son 2016 yılında, yurt dışında şu anda 8 ülkede, yani Tahran, Bahreyn, Almatı, Frankfurt, Londra, New York gibi şehirlerde "Türkiye Ticaret Merkezleri" gibi çok önemli bir projeyi başlattık.

Ayrıca, yüksek katma değerli ihracat, inovasyon, markalaşma ve tasarım konularında da ülkemizdeki farkındalığın artırılması için Türkiye olarak inovasyon ve AR-GE'ye çok önemli destekler veriyoruz. Bu sayededir ki 2003 yılında Türkiye'de AR-GE'nin millî gelirden almış olduğu pay yüzde yarımın altındayken bugün itibarıyla yüzde 1,1 yani millî gelirimizdeki artışın üzerine oran olarak da 2 katına çıkarmayı başardık.

Markalaşma desteklerimiz kapsamında TURQUALITY gibi çok önemli bir destek programını firmalarımızın hizmetine sunduk. Sadece buradan vermiş olduğumuz destek 250 milyon dolar seviyesinde firmalarımızı destekliyoruz. Firmalarımızın sürekli düzenli ihracat yapabilmesi için, uluslararası rekabetin geliştirilmesi projelerini de firmalarımızın kullanımına sunduk. 2016 yılı sonu itibarıyla firmalarımızın bu faaliyetlerine verdiğimiz destek 1,7 milyar TL seviyesine ulaşmış olacak.

Ayrıca, ihracatçılarımız için en önemli finansman kurumu olan Eximbankı Ekonomi Bakanlığına bu dönemde bağlayarak yeniden yapılandırıyoruz.

Az önce saydığım desteklere ilaveten, ihracatçılarımıza finansman ve ihracat sigorta kolaylığı sağlayan, KOBİ'lerimizin finansmana erişim olanaklarını iyileştiren bir mekanizma üzerinde de titizlikle çalıştık ve şu an itibarıyla uygulamaya koyduk.

Yeni desteğimiz çerçevesinde, yurt dışı alıcılara Türkiye'den mal almaları, Türkiye'den ithalat yapmaları kaydıyla onların alımlarını destekleyen krediler açıyoruz ve bu kredilerin faiz oranlarını, rakiplerimiz olan ülkelerin kredilere vermiş oldukları faizlerle yani Türkiye'deki şirketlerin, Türkiye'deki şirketlerin, Türkiye'deki kurumların başka ülkelerden, Almanya'dan, İngiltere'den, Amerika'dan mal almaları hâlinde uygulanan kredi faizleriyle aynı orana dönüştürdük.

Diğer bir konu: KOBİ'lerimizin teminat yapılarının zayıf olması, finansal sisteme erişimde sorunlar doğuruyor. Bunun için de yine Meclisimizin takdirleriyle Merkez Bankamızın kanununda değişiklik yapılarak, 3 imzayı 2 imzaya indirerek, teminatlarda yüzde 100 Exim kaynaklarıyla garantilerini sağlayarak krediye ulaşımlarını sağlıyoruz. Bu kapsamda, geçen hafta perşembe günü Ekonomi Koordinasyon Kurulunun açıklamış olduğu yeni kararlar çerçevesinde, Eximbankın 3,7 milyar dolar olan sermayesini çok daha üst seviyelere çıkarma kararı aldık. Hedefimiz Eximbank kredi hacmini en kısa sürede 100 milyar dolar seviyesine çıkarmak.

Bakanlık olarak, hizmet sektörünün de biraz önce saymış olduğum marka ve TURQUALITY ve döviz kazandırıcı hizmet desteklerinden de yararlanmasının önünü açtık.

Bakanlığımızın görev alanı içerisinde olan en önemli konulardan birisi de serbest bölgelerdir. Serbest bölgeler, maalesef, Avrupa Birliği sürecinde biraz ihmal edilen bölgelerimizdir ama şu an itibarıyla yine Komisyon aşamasını tamamlamış olduğumuz yeni serbest bölgeler kanunu, inşallah, en kısa sürede Genel Kurula arz edilecek, Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Şu an itibarıyla, 2016 Ekim ayı sonu itibarıyla 535'i yabancı, 1.512'si yerli olmak üzere, 2.047 firma serbest bölgelerimizde faaliyet gösteriyor. 2016 Ocak-Ekim döneminde serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi 15,8 milyar dolara ulaştı ve serbest bölgelerdeki istihdam sayısı 65.638 kişiye ulaştı.

Tabii, Türkiye, aynı zamanda dünyadan doğrudan yabancı yatırım alan bir ülke olmanın dışında dünyaya doğrudan yatırım veren bir ülke. 40 milyar dolara ulaştı şu anda Türkiye'nin yurt dışındaki yatırımları. Firmalarımızın yurt dışında yüksek teknoloji firmalarını satın almaları durumunda, yurt dışında dağıtım kanallarında egemen firmaları satın almaları; marka, patent satın almaları durumunda, firmalarımızın danışmanlık hizmeti satın almaları durumunda 500 bin dolara kadar; firmalarımızın firma satın alması durumunda ise kullandıkları kredilerin faizlerini 3 milyon dolara kadar desteklemeyi de gerçekleştiriyoruz.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Bakanlık olarak ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak doğru ve cazip yatırım teşvik programlarını da oluşturmaya ve uygulamaya devam ediyoruz. Proaktif bir anlayış içerisinde hareket ederek, 2016 yılı içerisinde yatırım teşvik sistemimizde önemli değişiklikler sağladık. Orta-yüksek teknoloji yatırım projelerini bölgelere göre değil, 1, 2, 3, 4, 6'ncı bölgeye kadar bölgelere göre değil; 1'inci, 2'nci, 3'üncü bölgelerdeki yatırımların tamamını, Türkiye'nin neresinde olursa olsun 4'üncü bölge teşviklerinden yararlandırır hâle getirdik. Yatırımcılarımızın en büyük şikâyeti olan yatırım indirimindeki kurumlar vergisi indirimini, ilk önce, hemen, en kısa sürede, diğer gelirlerinden indirilmek üzere yüzde 80'e kadar indirme imkânı sağladık ama yeni almış olduğumuz, geçtiğimiz perşembe günkü EKK kararlarında da 2017 yılında yatırım yapılması kaydıyla, 2017 yılında yapılan yatırımların yüzde 100'ünü de derhâl indirme imkânı sağladık.

Yatırım teşvik sistemimizin bugüne kadar sağladığı imkânlar gerçekten bir başarı hikâyesidir. 2012 yılında başlayan... O tarihten bu yana 701.514 kişilik bir istihdam sağlandı, 397 milyar TL'lik bir tutarla 20.243 yatırım teşvik belgesi verildi. Her şeyin olumsuz olduğu iddia edilen 2016 yılındaysa bir önceki yıla göre her alanda artış sağlanarak 93,3 milyar dolarlık -2016 yılının başından bugüne kadar- yatırım teşvik belgesi düzenlendi 128.540 kişilik bir istihdam taahhüdüyle. Özellikle cari açığı azaltma noktasında teşvik sistemimizin en önemli unsurlarından biri olan stratejik yatırımlara da bu dönemde 38,2 milyar TL'lik ayrıca bir yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Bu kapsamda, bu teşvikler sayesinde 13,4 milyar dolarlık ithalatın da engellenmesi söz konusu.

Diğer taraftan, ülkemiz, hem bölgesel hem de küresel ölçekte görünüm açısından çok önemli doğrudan yatırım çeken bir ülke. 2002 yılına kadar toplam 13,5 milyar dolarlık doğrudan yatırım çeken Türkiye, o günden bugüne kadar 175 milyar dolar daha ek doğrudan yabancı yatırım çeken bir ülkedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ikili ve çok taraflı ilişkilere değinecek olursak, Türkiye son dönemde çok proaktif, inanılmaz bir hızla tüm dünyayla temas hâlindedir. Dünyanın her yerinde Ekonomi Bakanlığı olarak yaklaşık olarak 360 personelimizle 130 ülkede yedi gün yirmi dört saat Türk ihracatçısına, Türk ekonomisine, Türk sanayicisine hizmet veriyoruz.

Diğer önemli bir konu, vakit sınırlı olduğu için bundan da bahsetmek istiyorum: Gümrük birliğiyle ilgili, yirmi bir yıldan beri süren o asimetrik yapıyı sona erdiriyoruz. 2015 yılı Mayıs ayında gümrük birliğiyle varmış olduğumuz mutabakatta gümrük birliğini yeniliyoruz. İhracatımızın yüzde 48,5'ini, ithalatımızın yüzde 40'ını yaptığımız gümrük birliği sadece sanayi ürünlerini kapsıyordu. Yeni dönemde gümrük birliğinin tarım ve gıda ürünlerinde hizmetleri ve kamu alımlarını da kapsar şekilde yeniden güncellenmesi; ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile gümrük birliğinin karar alma süreçlerine dâhil olması...

Diğer önemli bir başlık da: Türkiye'nin, Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşması ve benzerlerine otomatik olarak taraf olmasını sağlayacak şekilde gümrük birliği yeniden güncelleniyor.

Diğer taraftan, şu anda Türkiye'nin 23 ülkeyle serbest ticaret anlaşması var, 1 ülkeyle de tercihli ticaret anlaşması ki bu İran. İran'la ilgili bir örneği ben değerli Genel Kurula bilgi olarak arz etmek istiyorum: 1 Ocak 2015'te İran'la imzalamış olduğumuz Tercihli Ticaret Anlaşması'ndan sonra, 2016 yılında genel itibarıyla ihracatımız düşerken İran'a ihracatımız yüzde 34 arttı. Bu da bunun sayesinde ve 2017 başında bu tercihli ticaret anlaşmasının listesini tam 2 katına çıkaracağız. Rusya'yla ilgili ilişkilerimizde de her birini ayrı ayrı takip ediyoruz.

En önemli başarılarımızdan bir tanesi de Varlık Fonu. G20 ülkeleri içinde varlık fonu olmayan, yatırım fonu olmayan tek ülke Türkiye'nin, artık, bir, doğrudan yatırım yapabilecek olan Varlık Fonu vardır.

İthalatla ilgili, içerideki sanayicimizi, üreticimizi ve ihracatçımızı haksız rekabetten koruyan önlemleri almaktan çekinmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) - Sayın Başkan, sözlerimi tamamlamama izin verirseniz Genel Kurula...

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız Sayın Zeybekci.

Bir dakika daha veriyorum, buyurun.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, Hükûmet olarak, 2017 yılının Türkiye'de yeniden bir yatırım seferberliğinin, özel sektör eliyle yeniden bir büyümenin başlayacağı bir yıl olduğunu hep beraber göreceğiz.

Ben burada bir konuda dikkatlerinize rakamları arz ederek sizleri selamlamak istiyorum. 2016 yılında ihracata vermiş olduğumuz 1 birimlik destek, 2017 bütçesinde tam olarak en az 3 katına çıkacaktır. Bunu da tabii ki Hükûmet olarak 2017 yılı içinde daha başka ihracat destek programlarımızla, yatırım destek programlarımızla da desteklemeye devam edeceğiz.

Tüm bu amaçlar ve faaliyetler doğrultusunda kullanmak üzere, Ekonomi Bakanlığının 2017 yılı bütçesi 3 milyar 948 milyon 832 bin TL'dir. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz nokta, bütçemizin yüzde 90'ı yani 3 milyar 585 milyon 252 bin lirası...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) - ...cari transferler için yani ihracatçı ve yatırımcılarımızın desteklenmesi için ayrılmıştır. 2017 yılından başlayarak yeni, yepyeni bir ihracat hamlesi içinde olacağız.

Bakanlığımız ve Hükûmetimizin bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.