GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:11.12.2016

CHPGRUBU ADINA GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bugün hepimiz acıya uyandık. Mevlit Kandili'nin de bugüne denk gelmesi bence çok önemli. Ülkemize barış ve huzur gelmesini diliyorum.

Acıya uyandık, gerçekten büyük bir terör saldırısı. Rakamların belki önemi yok ama 39 ölünün, 155 yaralının olduğu bir sonuçtan bahsediyoruz. Kaybettiklerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum. Ancak, yaralı olmak bile sonuçta, kolu olmayan, bacağı olmayan, gözü olmayan yarım insanlar demek; bunu da hatırlamak gerektiğini düşünüyorum.

2015 yılı istikrar adına başlatılan seçimler yılı, 2015 yılı istikrar adına başlatılan terör yılı oldu ve 2016 yılı tam da terörün kendisi oldu, acının yılı oldu 2016 yılı. Gelin, hep birlikte, sessizce içimizden sorgulayalım ve neden, neden diyelim.

Bugün ÖSYM bütçesi adına konuşacaktım ama dedim ki "ÖSYM" demeyelim "öğrenci kaderini belirleme merkezi" diyelim. 2017 bütçe sunuşkitapçığına baktım, 174 ve 177'nci sayfalar arasında "ÖSYM" başlığı var; bir kez daha okuyayım istedim, baktım ki bu 3 sayfanın içinde bir kez bile "ÖSYM" geçmiyor. Evet, elbette ki eğitimde geri bildirim önemli. Neyi ölçeceğiz? Verdiğimiz eğitimin öğrencideki sonucunu ölçeceğiz. Neyi ölçeceğiz? Eğitim sistemimizi ölçeceğiz. Eğer bir ülkede eşitsizlik varsa, eğer bir ülkede fakirlik varsa, eğer bir ülkede çaresizlik varsa torba sınavlarla neyi ölçüyoruz, kimi ölçüyoruz; buna cevap verebilir miyiz acaba? ÖSYM tarafından yürütülen 150'nin üzerinde sınav var. Aslında bizim ülkemizde ölçme ve değerlendirme sadece ve sadece eleme ve ayıklama için kullanılmaktadır. Eleme ve ayıklama maksatlı yapılan çoktan seçmeli genel sınavların geçerliliği nedir, güvenilirliği nedir; bunu tartışmalıyız. Eleme ve ayıklama işlemi aslında bir fabrikanın girdi kontrolünü çokça hatırlatmaktadır, oysa ki burada konu çocuklarımız, burada konu gençlerimizdir ve konu gelecek yeni neslimizdir. Sizlere buradan sormak istiyorum: Neyi eliyoruz, neden eliyoruz ve hangi sonucu alıyoruz?

Reform yorgunu bir bakanlık Millî Eğitim Bakanlığı. Hâlâ Millî Eğitim Bakanlığı daha iyiden bahsediyor, hâlâ Millî Eğitim Bakanlığı bardağın dolu tarafını göstermeye çalışıyor ama kendi notu, kendi karnesi zayıflarla dolu. On dört yıllık geçmişi olan bu Bakanlık neyi ölçecek, hepinize sormak istiyorum.

Bakınız uluslararası sınavlar, PISA ve TIMSS sonuçlarına. Her ikisi de Millî Eğitim Bakanlığının izninde, her ikisi de Millî Eğitim Bakanlığının kontrolünde yapılan sınavlar ve bu sınav sonuçlarına baktığımızda Millî Eğitim Bakanlığı tam da nakavt durumunda. PISA 2015'e bakalım: 72 ülke, 500 binden fazla öğrencinin girdiği bir sınav. Türkiye'den 61 il -neden 81 il değil diye sormak istiyorum- 189 okul, 5.871 örnek öğrenciyle yapılan bir sınav. 72 ülke arasında sıramız 50. 35 OECD ülkesi arasında sıramız 34. Her yıl OECD ortalamasını aşağıya çeken en güçlü ülkelerden biriyiz. Kendimizi sorgulamamız gerekirken Finlandiya'nın bile bu yıl 11 puan düştüğünü söylemek, aslında Sayın Bakan, aklımızla alay etmektir. O zaman gelin hep birlikte 50'nci olduğumuza sevinelim. Neden? Çünkü bizden geride 20 ülke var nasıl olsa, gelin "Arkada 20 ülke var, 50'nci olduk ne mutlu bize." diye hep birlikte sevinelim.

Uluslararası sınav sonuçları aslında ülkelerin birçok sorunlarının da göstergesidir. Nedir bunlar? Kamu kurumlarının etkin ve verimli yönetimi, uzmanlaşma, ekonomik kalkınma, ihracat, dolar kurları ve terörle mücadelenin temelinde eğitim ya vardır ya da olmadığı için hiçbiri yoktur. Ve "bilgi çağı", "bilgi toplumu" falan diyoruz ya aslında işin özü tam da budur. PISA sınavları, eğitim skorları ile ülkelerin millî gelirleri arasında da doğru orantı olduğunu göstermektedir. PISA'da üst sıradaki Almanya'ya ve Kore'ye baktığımızda kişi başı gelirin 30 bin doları aştığını görüyoruz. Türkiye'de ise kişi başı gelir 10 bin doların altında; etkileşim son derece açık. Ve bu sınavlar ile ülkelerin hukuktaki yerleri arasında da direkt ilişki vardır. Bu sınavlardaki sıralama gibi dünyada Hukuk Devlet Endeksi'ne baktığımızda, 2016 Türkiyesi'nde hukuk sıralamasında ülkeler arasında tam da 99'uncu sırada olduğumuzu görüyoruz. Ve şimdi yüce Meclise soruyorum: Bunlar küresel güçlerin oyunu olabilir mi? Dünya bu raporlara bakarak okur aslında ülkeleri. Küresel güçler oya, boya ve posa bakmazlar neyse ki.

Ve sayın milletvekilleri, uluslararası sınavlara, reyting kuruluşlarına, Birleşmiş Milletler endekslerine "Bize vız gelir, biz millete bakarız." dersek, "Ey PISA, sen kim oluyorsun! Biz dünyanın 20 büyük ekonomisinden biriyiz." diye efelenirsek bu ülkenin, bu milletin sorunlarını çözemeyiz. Bir ülkeyi yok etmek için atom bombasına ya da uzun menzilli silahlara ihtiyaç yoktur, eğitimin kalitesini düşürün, yeter.

Ve sözlerimi bitirirken tasavvuf ilminde sıkça adı geçen iki kuş, tavus kuşu ve kazdan bahsetmek istiyorum. Tavus kuşu gibi yürümeye özenen kazın, kaz gibi yürümeyi unuttuğunu da lütfen hatırlayalım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkürler.

BAŞKAN -Teşekkür ediyorum Sayın Usluer.