| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 07.12.2016 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığım ve bağlı kuruluşların 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'yla ilgili huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin de çok iyi bildiği gibi bütçe görüşmeleri hem önümüzdeki bir yılın planlaması hem de geçmiş bir yılın muhasebesinin yapıldığı görüşmelerdir. Huzurlarınızda Bakanlığıma bağlı kurum ve kuruluşların önümüzdeki yıla ilişkin hedeflerini anlatırken geçtiğimiz yıla ilişkin bilgileri de vermek istiyorum.
Bu arada, tabii, bugün El Bab'ta şehit düşen kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına Allah'tan rahmet diliyorum.
Bu arada, Nutuk'un orijinalinin, ilk baskısının yani Osmanlıca veya eski Türkçe yazımının tıpkı basımı prestij kitap olarak hazırlanmıştır Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından; bütün grup başkanlıklarına birer adet hediye ediyoruz.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Bakanım, tüm üyelere olsun birer tane.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Tabii, Latin alfabesinde olanını bildiğinizi ve sizde var olduğunu umuyorum. Yani, Nutuk'un herhâlde bugünkü Türkçesi vardır...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Var.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - ...ve okumuşsunuzdur ama bunu güzel bir anı olarak...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hep burada burada bir de Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Tamam, çok güzel işte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Burada değil de bizim, burada.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Öyle de olması lazım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Orada da yetmiyor, bir de burada da olacak.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, çok kıymetli milletvekilleri, tabii benim Bakanlığımın kapsamında Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu olduğu gibi, Yurtdışı Türkler olduğu gibi, bir de bir iki arkadaşımızın da sağ olsun arada atıfta bulunduğu, biraz duruşuma, fiziki yapıma da latife ettikleri diğer konularım da var. Uygun bulunursa tümü üzerinde Meclisi bilgilendirmek istiyorum.
Bakanlığım bünyesinde, Cumhuriyetin 100'üncü yılının anma hazırlıkları ve anma programı vardır, Medeniyetler İttifakı vardır; Kıbrıs konusu benim Bakanlığımın, Başbakan Yardımcılığı bünyesindedir, ekonomik programları, yardımları; yatırımları; onun haricinde de bildiğiniz bütçedeki konular.
Tabii, bunlara geçmeden, sabah beri bu konularda konuşan kıymetli milletvekillerini dinleyerek şöyle bir şey aklıma geldi: Bir genel ufuk turundan buraya gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.
"Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Bu düşünce bizi elbette altı yüz yıllık Osmanlı Türklüğünden, Selçuklu Türklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine eşit olan Türk devletlerine kavuşturur." demiş rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Şimdi, Atatürk Dil ve Tarih Kurumuyla ilgili konuşma yapan kıymetli milletvekillerimize bunu bir hatırlatma ihtiyacı hissettim.
Değerli milletvekilleri, Türkler yazılı tarih boyunca var olan bir millettir yani 2 bin 500 yıllık bir tarih var kayıt altında olan, bunun her döneminde Türk devletleri olmuş, olagelmiş değişik isimler altında; biz kendimizi "Türk" diye tanımlamamışız, genelde bizim dışımızdaki yapılar bizleri "Türk" diye tarif ediyor ama tarih boyu, baktığımızda, varız. Bunu söylememizin sebebi, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti devletinin önemini anlamak ve ona göre bunun vurgusunu yapmaktır.
200'ün üzerinde kurulmuş devlet var irili ufaklı, 200'ün üzerinde. Bunların 16'sı büyük imparatorluk olmuş, büyük devlet olmuş ve yüz yılı aşan ömürleri olmuş. Kritik eşik yüz ila yüz yirmi yıl Türk devletlerinde. Ondan sonra o günün konjonktürlerine, şartlarına göre birtakım talihsizliklerle karşılaşmışlar.
Türkçe, güzel Türkçemiz, bir iki milletvekilimiz değindi ama tam altını çizmekte fayda var, bugün dünyada yaygın kullanılan 5'inci dil ailesidir; ilk 10'dadır bir milletvekilimizin dediği gibi ama 5'incidir. Yani bugün dünya üzerinde Türkçeyi doğru ve güzel bildiğiniz takdirde 300 milyonun üzerinde insanla bütün dünya coğrafyasında iletişim kurma imkânınız vardır, hakkınız vardır. Bu dilin de böyle kıymetli bir dil olduğunu hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum.
Az önce, tarihte kurulmuş olan, tarih boyu var olan 200 devlete atıfta bulunmamın sebebi de, bugün cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yılına yedi yıl varken niye 100'üncü yıl kutlamaları, anmaları bizim için önemlidir, bu konudaki çalışmaları niye önemsiyoruz ve değer veriyoruz, buna değinmek için söylüyorum.
Bakanlığım uhdesinde bulunan 100'üncü yıl etkinlikleri kapsamında en önemli madde cumhuriyetimizin 100'üncü yılına ilişkin etkinliklerin planlanması ve koordinasyonudur. Amacımız, cumhuriyetin kuruluş sürecinde yaşanan olayları ve etkenlerini yeniden ele almak, anlamak ve anmaktır. Bunu yaparken öncelikle tarihimizin bu dilimine ait yeni kaynakları bilimsel araştırmalara açmak ve bu çalışmaları teşvik etmek istiyoruz.
Diğer taraftan, tarih bilincini harekete geçirerek ülkemiz için oldukça geciken yerel tarih çalışmalarını başlatarak yerel tarih müzelerinin hayata geçirilmesini, soyut olmayan kültürel varlıklarımızın tanımındaki zenginliklerimizin kayda alınmasını sağlamak için çalışıyoruz. Bu sayede bir taraftan her kentin tarih hafızasını oluştururken diğer yandan da o kentte yaşayan insanlara tarih bilinci aşılamaya çalışacağız. İlelebet var olmasını arzu ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti de bir asrını 2023'te tamamlayacaktır. Bu bilinçle, 100'üncü yıl kutlamalarımıza vatandaşlarımızı bir tarih bilinci içinde götürmek, gelecek nesillere yeni bir asır perspektifi sunmak istiyoruz. Bunun için, zihinsel algı anlamında daha çok açık ve hafızalarımızı yenileme olarak daha uygun bir dönemdeyiz. Bugüne kadar cumhuriyetin kuruluş süreçlerini yani Osmanlı İmparatorluğu'nun küresel siyaset simsarları tarafından yıkılışa götürülüşünü, işgalleri ve antlaşma dayatmalarını tarih kitaplarında okuduk. Bu okumalarımız, sadece bize sunulanlar çerçevesindeydi oysa günümüz dünyasının iletişim ve teknoloji imkânları bize daha fazla bilgi kaynağı sunmaktadır. Yine günümüz dünyasında, Türkiye'sinde yaşananlar bize olayları anlayacak, yorumlayacak yeni bakış açıları sunmaktadır.
Evet, sürem kısıtlı olduğu için, bu konuda daha çok söylemek istediğim var ama, sadece kısaca şunu arz edeyim: Bu yeni dönemde... Geçenlerde bir ara -bizim Türk siyasetinin arada bir gelip takıldığı kısır tartışmalar vardır- Onuncu Yıl Marşı'yla ilgili tartışmalara seyirci olduk. Değerli milletvekilleri, Onuncu Yıl Marşı fevkalade kıymetli bir marştır, ama adı üzerinde Onuncu Yıl Marşı'dır. Cumhuriyetin 100'üncü yılına ulaştığımız bu dönemlerde, bu marşı söylemek isteyenler memnuniyetle söylerler, hatta bizim de bulunduğumuz ortamlarda önümüze geldiğinde biz de iştirak ediyoruz...
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Ama il millî eğitim müdürü sizin gibi düşünmüyor Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - ...ama söylemek istediğim şu ki cumhuriyetin 100'üncü yılındaki çalışmalarda bir marş arayışı içinde değiliz. 21'inci yüzyıl sivil bir yüzyıldır ve muhtemelen cumhuriyetin 100'üncü yılını coşkulu bir türkü, şarkı, bunlar zaman içinde ilan edilecek olan yarışmalarla yapılacaktır...
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, marşları kaldırıyorsunuz, niye marş koyacaksınız ki? Marşları kaldırıyorsunuz zaten.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - ...ama 100'üncü yılın şimdiden müjdesini veriyorum ki inşallah bir marşı olmayacak, şarkıları türküleri olacak.
Şimdi, süreyi etkin kullanmak bakımından, bir diğer konu, bizim uhdemizde olan Medeniyetler İttifakı konusudur. Bu iç politikamızın gündemini çok işgal etmiyor, biliyorum, ama bilinmesinde fayda var diye bilgi arz etmek istiyorum bu konuda.
Bunu, bir kere dinler arası hoşgörü meselesiyle karıştırmamanızı rica ediyorum, çünkü bugüne kadar muhatap olduğumuz dinler arası hoşgörü, genelde biz Müslümanların yaptığı veyahut biz Müslümanlar adına bir grubun yapmaya kalktığı ve gayrimüslimleri iftarımıza davet etmekle sınırlı kalan bir çalışmaydı. Tabii ki diğer inançlara mensup insanların iftarlarımıza, bizim için kutsallarımıza, önemli günlerimize iştirak etmesinde bir sakınca yoktur, ama oruç tutmayan papaz efendi ile hahamı iftarımıza davet ettiğimizde, asgaride de bunun karşılığında onların da birtakım kutsal günlerinde bu dinler arası hoşgörü girişiminin uzantısı olarak, biz Müslümanlara karşı da aynı jestlerin, aynısı olmasa bile hiç olmazsa bunu andıracak taltiflerin yapılmasını beklerdik ama bugüne kadar görmedik. Görmediğimiz de ayrı bir mesele ama bu Medeniyetler İttifakı zaman zaman her siyasi partinin görüşüne göre, şuradan itibaren herkesin farklı yorumladığı bir konudur. Onun için bu konuda çok kısa bilgi arz edeceğim.
Medeniyetler İttifakı, İspanya Başbakanı Zapatero'nun teklifi üzerine, o dönemde Başbakanlık görevi yürüten Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Zapatero tarafından 2005 yılında başlatılmıştır. Birleşmiş Milletler tarafından da benimsenen girişim, Müslüman ve Batılı toplumlar arasında şüphe, korku, kutuplaşma gibi olumsuzlukları ortadan kaldırmayı, aşırı uçlarca istismarı engellemeyi hedeflemektedir. Medeniyetler İttifakıyla, kültürler arası karşılıklı saygı yoluyla, radikalleşmeye karşı çıkılmıştır. Girişim, tüm toplumların kalkınma, güvenlik, çevre ve refah konularında birbirlerine bağımlı oldukları hususunu esas almakta ve öncelikle ön yargı, yanlış algılama ve kutuplaşmayla mücadele için ortak siyasi bir irade oluşturmayı hedeflemektedir. Başlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlük kazanan girişim, bugün, kültürler ve dinler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır.
Bugün Medeniyetler İttifakı bağlamında Birleşmiş Milletler çatısı altında oluşturulan Dostlar Grubunun üye ülke sayısı 145'tir. Küresel çapta gösterilen bu ilgi, Medeniyetler İttifakı girişimine olan ihtiyacın da bir göstergesidir. 2008 yılında Madrid'de başlayan Medeniyetler İttifakı Forumu ise 2009 yılında İstanbul'da gerçekleştirilmiş, sonrasında Rio, Doha, Viyana, Bali forumlarıyla devam etmiştir. 2016 yılında kardeş ülkemiz Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen foruma Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız ve çok sayıda milletvekilimizden oluşan bir heyetle iştirak ettik. 7'nci Küresel Forum, Güney Kafkasya ve Orta Asya'nın kültürler arası diyalog bakımından taşıdığı önemin vurgulanması için değerli bir fırsat oldu. Medeniyetler İttifakı kapsamında ülkemiz tarafından atılmakta olan adımları içeren 2'nci Ulusal Plan, 2013 yılı başında açıklanmıştır. Bu çalışmalarımız da devam etmektedir. Hedef, tüm dünyada karşılıklı saygı ve eşitliğe dayalı bir düzende barışın ortak olarak tesis edilmesidir. Doğu ile Batı arasında bir kavşak noktası olan Türkiye, medeniyetlerin buluşma noktası olarak bu konuda üzerine düşeni yerine getirmektedir. Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Kurulu Başkanlığı tarafından 10 bakanlığın temsilcilerinden Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Kurulu oluşturulmuş, değişik zamanlarda toplanarak ülke çapında yapılan ve yapılması düşünülen çalışmaları belirleyip değerlendirmiştir.
Medeniyetlerin başlangıcından bugüne medeniyetlerin 12 bin yıllık tarihini konu alan ve yirmiyi aşkın medeniyet mirasına sahip bulunan ülkemizin zengin birikimini ve evrensel medeniyete katkılarını gözler önüne sermek amacıyla hazırladığımız her biri kırk beş dakikalık 20 bölümden oluşan ve beş yılı aşkın bir süredir TRT kanallarında yayınlanmakta olan "Batıya Doğru Akan Nehir" belgeseli, 2016 yılı boyunca da TRT ekranlarında yayınlanmaya devam etmiştir. Söz konusu belgeselin birer saatlik 7 bölümden oluşan "East to West" başlıklı uluslararası versiyonu şimdiye kadar 42 dünya televizyonunda yayınlandı, 2016 yılında ABD, Almanya ve Kazakistan başta olmak üzere birçok ülke televizyon kanallarında yayınlanmaya devam etti.
2016 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığıyla koordineli olarak "Çin Seddi'nden Roma'ya İpek Yolu Medeniyetleri" konulu yeni bir medeniyet belgesel dizisinin Türkiye ve Çin ortak yapımı olarak gerçekleştirilmesi için ön görüşmeler yapıldı, taslak metin ve senaryo yazımı tamamlandı.
Kazakistan Al-Farabi Millî Üniversitesiyle birlikte Orta Asya Türk dünyası üzerinde çalışmalar yapmak üzere Farabi İşbirliği Protokolü imzalanmış ve ortak çalışma başlatılmıştır. Türk dünyasının yetiştirdiği büyük İslam düşünürü Farabi'nin ilginç hayatını ve medeniyet düşüncesini konu alan "Bir Medeniyet Düşünürü Farabi" belgeselinin önemli bir bölümünün çekimi de yapılmış ve post prodüksiyon safhasına geçmiştir.
Velhasıl, değerli milletvekilleri, bu bir büyük ya da genişletilmiş Orta Doğu Projesi'nin kapalı adı değildir. Medeniyetler İttifakı, isminden anladığınız gibi, çok inanışlı ve çok kültürlü dünyada Türkiye'nin ön aldığı önemli bir inisiyatiftir. Bilerek, bilmeyerek zaman zaman burada kıymetli arkadaşlarımız bu konularda fikir yürütmeye çalışıyor. Bunu Meclis kayıtlarına emanet ediyorum ki bundan sonra konuşurken açar bakarsınız, ona göre konuşursunuz.
Evet, uhdemizde bulunan bir diğer konu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ulaştırılan ekonomik katkıdır. Bununla ilgili olarak da kısa bir bilgi arzım olacak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kıbrıs Türkü'nün varlığının, hukukunun, hürriyetinin ve geleceğinin teminat altına alınması, huzur, refah ve güvenliğinin sağlanması, kalkınmasının sürdürülmesi ve dünyayla bütünleşmesi öncelikli hedefimizdir. Adada devam eden müzakere sürecine ve Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı'nın yapıcı çabalarına destek vermekte ve çalışmalarını takdirle takip etmekteyiz. Bu hassas dönemde, ana vatan Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin her zaman olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde hareket etmekte olduğunun herkes tarafından görülmesi önem arz etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri, ülke yönetiminden Rumlar tarafından dışlandığı dönemden bu yana Kıbrıs Türkü'ne desteğini en güçlü şekilde sürdürmüştür.
Bugün de Ada'da devam eden müzakere sürecinden bağımsız olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne her türlü mali, ekonomik ve sosyal yardımlarımızı sürdürmeye kararlıyız. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yapmakta olduğu ekonomik, mali ve sosyal desteklerle Ada'da kendine yetebilen, küresel koşullara uyumlu, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik düzenle sağlam bir devlet yapısı oluşturulmasını amaçlamaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki ekonomik programların temel hedefi, Kıbrıs Türk halkının ihtiyaç duyduğu reformların hayata geçmesi, kamusal hizmetlerdeki etkinliği ve kaliteyi artırmak, güçlü ve sağlam bir finans sektörünün oluşmasını sağlamak ve rekabet edebilir bir özel sektör yaratmaktır. Kıbrıslı Rumların baskısı ve dünyanın da, hukuku, meşru hakları görmezden gelmesiyle Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargolara, haksız tecride rağmen Türkiye Cumhuriyeti olarak desteğimizi sürdürdük, 2017 yılında da sürdüreceğiz.
Ana vatan olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne 2002 yılından bu yana yaklaşık 10 milyar lira düzeyinde destek sağladık. Yapılan bu harcamalara, Su Temin Projesi'nde yapılan yaklaşık 1,6 milyarlık harcama da dâhil değildir. 2002 yılında 424 milyon lira olan toplam yardım miktarı, küresel ekonomik krizin etkilerinin hissedildiği 2009 yılında -buraya dikkat etmenizi rica ediyorum- en üst noktaya ulaşarak 928 milyon lira olarak gerçekleşmiştir. Yani, dünyadaki ekonomik kriz ve Türkiye'nin etkilenmesi, Türkiye'nin izole edilmiş olan Kıbrıs Türkü'ne katkısına mâni olmamıştır. 2016 yılı için ayrılan 1,5 milyarlık kaynağın şu ana kadar 730 milyon lirası da kullanılmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yerel gelirlerinin giderlerini karşılayamadığı noktada bütçe açığına Türkiye'nin desteği devreye girmektedir.
Son yıllarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin mali disiplinde sağladığı başarı, bütçe açığına olan destek talebinin azalmasını sağlamıştır. 2009 yılında 621 milyon lira olan bütçe açığına katkı desteği, 2015 yılında 220 milyon lirada kalmıştır. Desteklerimizin daha çok, bütçe açığı finansmanı yerine, altyapı yatırımlarında ve reel sektörün desteklenmesinde kullanılmasını hedefliyoruz. 2009 yılında bu alanlara 130 milyon lira harcama yapılırken bugün bu alanlar için harcadığımız kaynak 300 milyon lirayı aşmıştır.
Fiilî izolasyon ve ambargolarla karşılaşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatının düzenli bir biçimde işlemesini ve bu kapsamda yapılacak yardımların planlanmasının ve koordinasyonunun sağlanmasını düzenlemek amacıyla 1975 yılında Başbakanlık bünyesinde Kıbrıs İşleri Başmüşavirliği teşkil edilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yapılan yardımların koordinasyonu Başbakanlık Kıbrıs İşleri Başmüşavirliğince yürütülmekte, sahadaki projeler Ekonomik ve Kalkınma İşbirliği Ofisince gözetilmekte, ekonomik programların uygulanması da teknik heyetçe izlenmektedir.
Yardımlar, uluslararası anlaşmanın eki olan üçer yıllık ekonomik programlar kapsamında yapılmaktadır, yıllık yaklaşık 1,5 milyar liralık yardım bütçesi koordine edilmekte ve yönetilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kamu yönetimi, kamu maliyesi, finans sektörü ile altyapı ve reel sektörüne teknik ve finansal destek sağlanmaktadır, 300 civarında proje yürütülmektedir.
2017 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı çerçevesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için 1 milyar 173 milyon lira ödenek tefrik edilmiştir. 2016 yılından devretmesi öngörülen ödenekle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için 2017 yılında 1,5 milyar lira civarında kaynağımız kullanıma hazır olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında süren iş birliğinin kesintisiz şekilde devam edeceğini bir kez daha vurgularken Ada'da yıllardır süren ve 2016 yılında yeniden canlanan barış görüşmeleri konusunda da bilgi vermek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kurulan 39'uncu Hükûmetin de desteğiyle Sayın Akıncı ve Kıbrıs Rum yönetimi temsilcisi Anastasiadis, bir yıl içinde önce Amerika Birleşik Devletleri, daha sonra İsviçre'de bir araya gelmişler ve yıl sonunda görev süresi sona erecek olan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un desteğiyle çözümü görüşmüşlerdir. Türk tarafının ısrarlı çözüm isteği ve haklı talepleri yanında Rum kesiminin uzlaşmaz tavrı -muhalefetteki arkadaşların bu kısma dikkat etmesini istiyorum- önemli bir fırsatın daha tepilmesine neden olmuştur.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Dinliyoruz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Bizim kimseye bir şey verdiğimiz yok. Yani muhalefetteki birçok milletvekili, saygıdeğer politikacı, Kıbrıs'tan bir şeyin verildiği ve gözden kaçırıldığı iddiasını muhafaza ediyorlar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Haberler öyle geliyor Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Bunlar gerçek hilafınadır.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - İnşallah öyledir, inşallah!
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Sadece kuzeyinde değil, Ada'nın tümünde Türkiye'nin uluslararası anlaşmalarla garantör bir devlet olduğunu göz ardı eden... Ada'nın tümünün garantörüdür Türkiye, İngiltere gibi, Yunanistan gibi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sözleşmeler öyle diyor ama o sözleşmeleri askıya aldık Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Yani, değerli milletvekilleri, biz, orada yaşayan sadece Kıbrıs Türkü'nün garantörü değiliz. 1960 Anlaşması, bizi, Ada'nın tümü, bütün toprakları ve Ada'da yaşayan tüm ahalinin garantörü olarak tarif etmektedir ve bu anlaşma değişmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, askıya aldınız, uygulamıyorsunuz ve 1967'de yapılan o sözleşmeler Sayın Bakanım... Mesela, bir şey söyleyeyim: Afrika ülkelerine o kadar yardım ediyoruz, hiçbirisi Kıbrıs'ı tanımadı.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Ayrı bir Kıbrıs gündemi yapın, sürem çok kısaldı, izninizle. Ayrı bir Kıbrıs gündemi yapalım, memnuniyetle orada bunları tartışalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii, ama mesela, yardım ettiğiniz ülkelerin hiçbirisi Kıbrıs'ı tanımadı, dünyada Kıbrıs'ı tanıyan tek ülke Türkiye.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, Kıbrıs'ta tabii, daha çok söylenecek şey var ama sürem çok kısıtlı.
Bağlı kuruluşlarla ilgili...
BAŞKAN - Sayın Tanal, müdahale etmeyelim lütfen.
Sayın Bakan, siz, Genel Kurula hitap edin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani, iyi bir konuya geldik Sayın Başkan. Onun için söylüyorum.
BAŞKAN - Onu daha sonra konuşuruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bize söyledi "İyi dinleyin." diye, biz de dinledik.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Öncelikle, şurada sorulmuş olan ve çok, sık sık gündeme gelen konular var, onlara cevap vereyim, sonra vaktim kalırsa bu Yüksek Kurum ve Yurtdışı Türklerle ilgili yeni dönem sıramızı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani, biz, size ek sürenin verilmesine muvafakat ederiz, Sayın Başkanlık kabul ederse.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Memnuniyetle... Meclis kabul ederse ben bilgi arzına hazırım efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii yani yeter ki bu konuyu aydınlığa kavuşturalım.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Biz razıyız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, bu Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuyla ilgili çok bilgi karmaşası oluyor, İş Bankasından gelen katkılarla ilgili.
Bu, Atatürk'ün kendi hisseleridir -altını çizerek- Cumhuriyet Halk Partisinin hissesi değildir ve kendi hisselerinden -rahmetli Atatürk o günün şartlarında böyle bir irade buyurmuştur, takdir etmiştir, vasiyeti bu doğrultudadır- Türk Tarih Kurumuna ve Türk Dil Kurumuna belli bir miktarın intikalini vasiyet etmiştir ve bugüne kadar bu vasiyet doğrultusunda çalışmalar devam etmiştir, devam edegelmektedir. Bunun haklarını korumak için İş Bankasına Cumhuriyet Halk Partisinin yönetim kurulu üyesi koyması öngörülmüştür.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Temsilde, evet.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Müsaade buyurun ben tamamlayayım, daha sonra zatıaliniz de fikrinizi söylersiniz ama bu mühim çünkü bu ikide bir dönüyor geliyor, burada bir bilgi karmaşası var.
Türkiye İş Bankası, yıllık kârını yaptıktan sonra, BDDK ne kadar kâr payı dağıtılacağına karar verdikten sonra, Türkiye İş Bankasının yönetimi, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun hissesine düşen miktarı ayırıyor, daha sonra da martta, nisanda, mayısta, ne zaman gelirse -yani, 31/12'de tabii ki gelmiyor bize- o zamana kadar da kendine göre uygun gördüğü nispette bir faiz hesap ederek, onu da ekleyerek Türk Tarih Kurumunun ve Türk Dil Kurumunun hesabına geçiriyor.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - CHP'ye geliyor mu Sayın Bakan? Sayın Bakan, Cumhuriyet Halk Partisine geliyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, bu noktada İş Bankasında Cumhuriyet Halk Partisinin 4 yönetim kurulu üyesi var. Tabii, bunlar, ne yapıyorlar ve bunların Atatürk'ün mirası doğrultusunda çalışmaları var mı, yok mu; onu da siz saygıdeğer milletvekilleri bir uygun zamanda bize bildirirsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bak şimdi!
MUSA ÇAM (İzmir) - Laf mı yani şimdi? Söylediğiniz laf mı yani?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, benim burada değinmek istediğim...
MUSA ÇAM (İzmir) - "Bize bildirin." ne demek yani? Ne demek yani, laf mı?
FATMA BENLİ (İstanbul) - Müsaade edin de konuşsun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Bir başka noktaya gelelim.
MUSA ÇAM (İzmir) - Laf mı? Başbakan Yardımcısına yakışıyor mu bu yani?
FATMA BENLİ (İstanbul) - Birazdan soru-cevap olacak, soru sorabilirsiniz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Siz biliyorsunuz, ben bilmiyorum ki.
MUSA ÇAM (İzmir) - Onu bırakın.
Sizin öyle konuşma hakkınız var mı yani? Yakışıyor mu size? Başbakan Yardımcısına?
FATMA BENLİ (İstanbul) - Soru-cevap kısmında sorabilirsiniz, müdahale etmenize gerek yok.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Ben sayın hâlihazırdaki...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Neyse, şimdi buraya girmeyelim.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Suçlama gibi oldu, suçlama.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, bir başka bilgi notu var yalnız, bu konuda: "Cumhuriyet Halk Partisi, 1966 yılında artırılan sermayeye karşılık verilen hisselere isabet eden temettünün kendisine ait olduğunu ileri sürmüş, açılan dava, kurumlarımız lehine sonuçlanmıştır.
İki: Cumhuriyet Halk Partisi, 1973 yılında 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetnamenin düzen, biçim, hak ve yükümlülük gibi yönlerden Atatürk'ün iradesine uygun olup olmadığının tespiti, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun amaçlarından ayrıldıkları -1973 bu, AK PARTİ filan iktidarda yok yani daha, başka bir dönem- ve Atatürk'ün kurduğu kurumlar olmaktan çıktıkları savıyla kurumlara karşı dava açmış, dava, kurumlarımız lehine neticelenmiştir." Reddedilmiş. "Cumhuriyet Halk Partisinin 1977 ve 1978 yılı gelirlerini kurumlara vermemekte ısrar etmesi üzerine dava açılmış, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/2/1980 tarih ve 979/660E, 980/56K sayılı kararıyla paranın kurumlara verilmesi gerekeceği hükmen tespit edilmiştir.
Dört: CHP tarafından Türkiye İş Bankasına verilen 21/4/1993 tarihli talimatla, gelirin kurumlara ödenmemesi, bu konudaki anayasal ve yasal sorunları..." diye devam ediyor, ben bunu bilgilerinize arz ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - FETÖ'cü hâkimlerdir herhâlde onlar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Şimdi, benim burada söylemek istediğim şu, çok değerli milletvekilleri: Atatürk vasiyet etmiştir, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, her hâlükârda onun vasiyeti doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. Her iktidar döneminde olmuştur ama sizin 1966'dan bu yana, bunun üstüne konma girişimleriniz her seferinde reddolmuştur.
MUSA ÇAM (İzmir) - Ne alakası var ya! Ne konması? Nasıl konuyor?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Bu sağır tartışmayı yapmayalım isterseniz. Yani, 21'inci yüzyılın siyasetine yakışmıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) - Vasiyet var ortada, ortada vasiyet var. Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili de vasiyeti var, Atatürk Orman Çiftliği ne hâle geldi, görüyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Beyefendi, 1966'daki hâkim aynı değil...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi, size yakışıyor mu? "Vallahi de billahi de silahlar Türkmenlere gitmedi." diyen siz değil miydiniz? Şimdi onlara hiç ses çıkarmıyorsunuz. Bu mu sizin tutarlılığınız?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - ...1973'teki hâkim aynı değil, 1977, 1978'deki hâkimler aynı değil, 1993'teki hâkim de aynı değil. Ben sadece elimdeki bilgiler doğrultusunda bilgi arz ediyorum.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Eski Tuğrul Türkeş de bugün aynı değil.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Sürem çok kısa.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani, MHP'nin sıralarındaki Tuğrul Türkeş nerede, AKP'nin sıralarındaki Tuğrul Türkeş nerede! Hangisi doğru?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Aynı şahıstır, hiç tereddüt etmeyiniz. Rahat olun, rahat olun, aynı insan.
Şimdi, birkaç tane soruya cevap vererek süremi tamamlayacağım, süre çok kısa kaldı.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Hanımefendi, CHP Milletvekili, "Türk Tarih Kurumu tarafından kazı çalışmalarına destek verilmiyor." demiş. Kurumumuz tarafından 2014 yılında 45 adet, 2015 yılında 24 adet, 2016 yılında 36 adet kazı ve yüzey araştırması desteklenmiştir. Bunlardan bazıları Eskiyapar kazısı, Kültepe gibi devam ediyor. Bununla ilgili bilgiyi hanımefendiye ulaştıracağız.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - 2014'ten sonra?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Utku Çakırözer Bey "2015-2016 yılları arasında Atatürk'le doğrudan bağlantısı bulunan kaç adet araştırma ve bilimsel etkinlik yapılmıştır?" diye soruyor. Bu arada da tabii, Mercidabık'ı anmanın Türk Tarih Kurumunun yapısına uygun olup olmadığına da değinilmişti... Onun için sözlerime başlarken rahmetli Atatürk'ün Türk tarihiyle ilgili bu sözüyle başladım. 2015-2016 yılları arasında Yüksek Kurum ve bünyesinde bulunan kurumlarca her yıl 10 Kasımda Atatürk'ü anma töreni, devlet töreni mahiyetinde gerçekleştirilmekte. ATAM yayın faaliyetleri olarak tamamı cumhuriyet tarihi ve Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili olan 51.154 adet kitap ve süreli yayın ücretsiz dağıtılmıştır, daha da birçok çalışma yapılmakta.
Evet, süre çok az kaldığı için diğer konulara değinemeyeceğim ama Sayın Ziya Pir'in ilginç soruları vardı, kendisine bunlarla ilgili yazılı cevap ulaştırırım.
Bu arada, son söz, Sayın Kadri Yıldırım, Atatürk'ün vasiyeti olan Türk Dil Kurumunun adını değiştirmeyi teklif etti. AK PARTİ'ye gösterdiğiniz tepkiyi komşunuza niye göstermiyorsunuz CHP'liler? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Siz varsınız işte Bakan olarak.
MUSA ÇAM (İZMİR) - Bakan olarak sizin göreviniz o.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Hayır yani Atatürk'ün mirasına sahiplikse bir tek AK PARTİ'ye mi karşı sahip çıkıyorsunuz?
MUSA ÇAM (İzmir) - O da sizin göreviniz, siz sorumlusunuz, ben sorumlu değilim, siz sorumlusunuz.
KADİM DURMAZ (Tokat) - O muhatap kim Sayın Bakan, muhatap?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) -Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, 2017 yılı bütçesinin ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) - İşin kolayını buldunuz yani, sizin cevap vermeniz gerekirken bize pas ediyorsunuz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.