| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 07.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde her kamu kurumunun olduğu gibi Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının da bir kuruluş gayesi var. Bu kurumun varlığındaki kamusal fayda da yurt dışındaki vatandaşlarımız, soydaşlarımız ve akraba topluluklarımıza dönük çalışmaları tek merkezde toplamak, geliştirmek, koordine etmek ve sorunları gidermek; amaç bu.
Bilindiği üzere de bu amaçla, daha 1990'lı yılların başında, yıllar öncesinde TİKA kurulmuş, ancak koordinasyon eksiklikleri ve TİKA'nın belli noktalarda teknik ve kalkınma işleriyle fazlaca ilgilenmesi gerekçe gösterilerek de 2010 yılında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ihdas edilmişti. Gerçekten, kurumun kuruluş gerekçesine baktığımız zaman, TİKA'nın teknik işlerle fazlaca uğraşması, diğer sorunlarla ilgili çözüm üretememesi, üretmek istese de faaliyetlerinin aksayacağı ve saygınlığının zedeleneceği gerekçesiyle söz konusu kurum kurulmuş,
Şimdi, burada vurgulanan, altı çizilen çözüm üretilecek sorunlar neler? Bu konuda Sayın Başbakan Yardımcısının da Komisyonda tespitleri var, bizim de tespitlerimiz var; çoğu da ortak. Yani yurt dışındaki vatandaşlarımızın ve akrabalarımızın karşı karşıya kaldığı sorunlar, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık, İslamofobi, eğitim hakkının kullandırılmaması, özellikle Yunanistan'da uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerin bulunulan devlet tarafından yerine getirilmemesi, fırsat eşitliği ve sosyal hayata dair binbir türlü problem bu kapsam içerisinde. Yani kurum milyonlarca soydaşın sorununa çözüm üretecek ve çareler arayacak bir kurum; amacı bu, gayesi bu.
Şimdi, sayın milletvekilleri, adı üzerinde, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı. Kapsadığı alanı ikiye ayırmak gerekiyor. Birincisi: Sayıları 6 milyonu aşan, yurt dışındaki vatandaşlar. İkincisi: Vatandaş kavramının da dışında daha geniş bir alanı ve nüfusu kapsayan soydaşlar ve akrabalar, yani "gurbetçi" diye tabir ettiğimiz, çoğunluğu Avrupa'da yaşayan yurttaşlarımız ve tarihî ve kültürel bağımız bulunan, Rusya'dan Çin'e, Irak'a, Bulgaristan ve Yunanistan dâhil Balkan ülkelerine kadar geniş bir coğrafyadaki soydaş ve akrabalarımız.
Belirtmek gerekiyor ki, burada kuruluşundaki amaç kutsal bir amaç, sorunlar da gerçek. Yani, Çin'in Sincan bölgesini, Musul'u, Kerkük'ü, Rusya'nın Kafkaslarını, Balkanları düşündüğümüzde, bu bölgedeki soydaşlarımızı, akrabalarımızı sahipsiz bırakmamız beklenemez. Bunların sorunlarına kayıtsız kalamayız. Buraya kadarki bölümde her şey tamam. Peki, kurumun bu sorunlara dönük tedavi metotları neler, faaliyet alanları neler? İşte, tam burada büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bütçeden ciddi bir pay alan bu kurumun personel giderleri çıktıktan sonra tek faaliyet alanı, maalesef ki, üzülerek görüyoruz ki uluslararası öğrencilere burs vermenin ötesine geçmemiş.
Şimdi, yaptığı birkaç konferansın dışında, burs organizasyonu dışında kurumun yaptığı başkaca hiçbir iş yok. Şüphesiz bu da önemli, bu da kutsal bir görev, bu da önemli bir faaliyet ama kurumun kuruluş gayesinde bunun çok ötesinde amaçlar var, çok ötesinde ihtiyaçlar var. Belirtilen ayrımcılıkla mücadele, yabancı düşmanlığıyla mücadele, İslamofobiyle mücadele gibi sorunlarla sadece uluslararası öğrencilere burs vererek nasıl mücadele edeceğiz? Bu yolla, amaçlanan hedeflere nasıl ulaşacağız? Strateji geliştirecek, lobi faaliyetleri yürütecek, projeler üretecek olan kurum mutemetlik görevine soyunmuş, buna sıkışmış, yabancı öğrencilere burs vermek ve birkaç projeye nakdî yardımın dışında başka hiçbir iş yapmamış. Şimdi, yabancı öğrencilere gerekiyorsa tabii ki burs verilsin, destekliyoruz, sonuna kadar arkasındayız ama bunu Millî Eğitim Bakanlığı yapsın, bu kurum da asıl amacı olan proje geliştirsin, üretsin. Yani, bu altı yıllık kurum 2010 yılında kurulmuş, daha şimdiden yaşlanmış, üretemeyen, proje geliştiremeyen hantal bir görünüm almış. Kurum derhâl kuruluş gayesine dönük hizmet veren bir yapıya bürünmek zorunda. Amaç neydi? 2010 yılında kanunla kurulan kurumun kuruluş gayesinde de TİKA'nın başaramadıklarını başarmak üzere kurulduğu söylendi kurumun ki doğrudur ama bu tespitlere dikkat edin. Bakın, TİKA'nın başaramadığını başaracak olan kurum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan Yardımcısı; 800 bin Türk'ün yaşadığı Bulgaristan'da -biliyorsunuz herhâlde- TİKA yok. Gümülcine'de, İskeçe'de, İstanköy'de, Rodos'ta, 150 binin üzerinde Türk'ün yaşadığı Yunanistan'da TİKA yok. Milyonlarca soydaşımızın ve akrabamızın bulunduğu Çin'de, Rusya'da, Irak'ta TİKA yok. TİKA'nın olmadığı bu ülkelerde, bakıyoruz, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklarının da hiçbir faaliyeti yok, hiçbir projesi yok. Şimdi, Kamerun'a, Cibuti'ye, Meksika'ya, Senegal'e TİKA'nın şubeler açması, projeler yapması güzel de Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Irak'ta, Rusya'da, Çin'de yoksan amaçladığın gayeleri nasıl gerçekleştireceksin? Biz alkışlayalım Meksika'da şube açtınız diye ama Bulgaristan'da yoksan, 800 bin Türk'ün yanında yoksan amaçlarını nasıl gerçekleştireceksin?
İşte, sayın milletvekilleri, maalesef ki hamaset söylemleriyle dış politikadaki uygulamalar bu sonuçları yaratıyor. Dış politikadaki savrulmalar ve tutarsızlıklar, yurt dışındaki soydaşlarımız ve akrabalarımız üzerinde de bilinmeli ki ciddi sonuçlar yaratıyor. Söylemlerimiz sabrımızı taşırmayanın önüne geçecek düzeyde dengeli ve kararlı olmalı. Eylemlerimiz de bugünden yarına değişmeyecek şekilde tutarlı olmadığı sürece bilinmelidir ki bunun ülkemizdeki sonuçları ne kadar fazla hissediliyorsa bundan çok daha, katbekat fazlasını da yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, soydaşlarımız, akraba topluluklarımız hissetmekte. İşte, tam bu ortamda Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları da o kapsadığı amaçta, gayede, kuruluş felsefesinde yatan milyonlarca insanın yanında olmak zorunda, kuruluş gayesine dönmek zorunda.
Ben bir kez daha hem siyasi iktidarı hem kurumu bu noktada uyarıyor ve bir kez daha yüce Meclisinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.