| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 07.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA MEVLÜT DUDU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlarım, Plan Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığının bütçesini baştan sona takip ettim. Sayın Dışişleri Bakanı, konuşmasında ve sunumunda uzun uzun Suudi Arabistan, Katar ve diğer Körfez ülkelerine değindi ancak ne Türki cumhuriyetlerle ilgili ne de yurt dışında yaşayan Türklerle ilgili tek bir kelime dahi etmedi. Türki cumhuriyetlerle ve yurt dışı Türklerle güçlü bir iş birliğinin geliştirilmesine yönelik bir vizyon ve strateji ortaya konmamıştır bu bütçede. Ayrıca, Türkiye'de yaptığınız, AKP'nin Türkiye'de yaptığı kutuplaştırma ne yazık ki özellikle Suriye'deki ve Irak'taki Türkmen kardeşlerimiz üzerinde de uygulanmaktadır. Öyle ki hani o Musul'da "Masada mutlaka olacağız." diyordunuz ama masada yokuz. Peki, niye yokuz, bunu hiç merak ettiniz mi, hiç düşündünüz mü? Bugün Musul'daki ve Irak'taki Türkmen komutanlar bile "Biz Türkiye'yi istemiyoruz, Türkiye buraya gelmesin, Musul'a karışmasın." diyorsa, e güzel kardeşim, Amerika seni orada kale alır mı? Musul Valisi Nuceyfi'nin izniyle kurduğun Başika kampında Irak yönetimini tanımazken bugün Irak yönetimi seni Musul'da ister mi? Tabii ki istemez.
Değerli milletvekilleri, dış politika gerçekler üzerine inşa edilir, maceraperest duygularla, külhanbeylikle dış politika yapılmaz. Siz içeride algı operasyonlarıyla bir süre yanlışı doğru gibi gösterebilirsiniz ama dış politikada, uluslararası politikada böyle bir şansınız yoktur, çok geçmeden gerçeklerin duvarına toslarsınız, aynen Suriye'de olduğu gibi. Bakın, Suriye'de, baştan beri, AKP bizi şucu, bucu olmakla suçladı. Ama biz hep ilk günden beri Türkiye'nin ulusal güvenliğine dikkat çektik, "Buradaki ateş eninde sonunda Türkiye'ye sıçrayacak." dedik. Ne yazık ki öyle oldu. Olanları tek tek anlatmak istemiyorum, zaman uygun değil. Ama 18 Ağustosta, Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş, şu cümleyle, aynen çözüm süreci ve FETÖ konusundaki itiraflar gibi, yeni bir itiraf ekledi itiraflar kervanına ve dedi ki: "Bugün ülkemizde yaşadıklarımız Suriye'deki hatalarımızın, yanlışlarımızın sonucudur." Evet, gerçekten de öyledir. Bugün, ortada çok ciddi bir fatura vardır Suriye politikasından kaynaklanan, bir insanlık dramı; vatanından olan milyonlarca insan, bugün, başta Türkiye ama sonuçta bütün dünya için çok büyük bir sosyolojik problemdir.
Değerli arkadaşlarım, Suriye'yle ilgili şu anda yapılan Fırat Kalkanı operasyonunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz destekliyoruz ama nereye kadar? Şu anda bulunduğumuz yere kadar. Buradan bir adım bile ileriye gitmek Suriye'deki ve Orta Doğu'daki o cadı kazanının tamamen içine düşmek anlamına gelir. Bu nedenle, asla bu yanlış yapılmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, bir de son günlerde bir "Lozan" polemiği gidiyor, Lozan; Lozan eleştirileri, devletin en üst makamlarından, Hükûmet yetkililerinden. Lozan, açık söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük diplomatik zaferidir, başarısıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Lozan, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın diplomasi alanında devamıdır, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir. Dolayısıyla, Lozan'a karşı çıkmak, Lozan'ı eleştirmek, açık ve net söylüyorum, bu vatanın varlığını, mevcudiyetini sorgulamaktır, eleştirmektir.
Sonra, Lozan'da On İki Ada'nın kaybedildiği söyleniyor. Değerli arkadaşlarım, siz ne konuşuyorsunuz? Ege'deki, burnumuzun dibindeki 18 ada orada duruyor, 18 ada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yapmayın şunu ya!
MEVLÜT DUDU (Devamla) - Hâlâ bu konuda Hükümetten ciddi bir açıklama yok. Bize ait 18 tane adaya Yunan bayrakları dikiliyor, Yunanistan asker indiriyor, belediye kuruyor ama bu Hükûmetten tek bir ses yok. Bunu da yüce Meclisin ve vatandaşlarımın takdirine bırakıyorum.
Tabii, 18 ada diyoruz ama yine çok ciddi, adalarla ilgili bir sorunumuz var; Kıbrıs. Kıbrıs'ta bir şeyler oluyor. Kıbrıs'ta müzakereler sona erdi ama 9 Ocakta Akıncı ve Anastasiadis İsviçre'de bir daha buluşacaklar. Değerli milletvekilleri, bu konuda gerçekten hepimizin çok duyarlı olmamız gerekiyor çok ciddi anlamda. Çünkü Kıbrıs'taki müzakereleri biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak takip ettik; Türkiye'nin garantörlüğü istenmiyor, toprak isteniyor, iki toplumlu bir eşitlik istenmiyor, tamamen orada Türkleri azınlık hâline getirecek, Kıbrıs Türklerini azınlık hâline getirecek bir yönetim hedefleniyor.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliğiyle de ilgili Hükûmetin politikasını asla kabul etmiyoruz. Avrupa Birliği Türkiye'nin altmış yıllık rüyasıdır, bu rüyayı hiç kimse bir çırpıda silip atamaz. Bunun bedelleri herkes için, başta bu ülke için çok ağır olur. Bu konuda da Hükûmeti uyarıyorum.
Sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.