GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:32
Tarih:06.12.2016

CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Birlikte mesai yaptığımız, Parlamento çalışmasında her zaman özveriyle bize destek veren mesai arkadaşlarımızın sorunlarına bir nebze değinerek konuşmama başlamak istiyorum.

Meclis, maalesef, çalışanlar için eşitsizliğin ve adaletsizliğin hâkim kılındığı bir niteliğe bürünmüştür. Meclis, maalesef, iş barışını personele yaptığı uygulamalarla ortadan kaldırmıştır. Bugün Parlamentoda 4 farklı türde personel çalıştırılmaktadır ama istismar edici bir anlayışla 4/C ve taşeron işçilik âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisinin kalıcı istihdam politikasına dönüşmüştür. Bu, gerçekten diğer kurumlara örnek olması gereken Parlamentoya hiç de yakışmamaktadır. O kadar iş büyütülmüştür ki, yetişmiş Parlamento elemanları huzursuz edilerek istifa ettiklerinde onların yerine de taşeron işçiler istihdam edilmiştir. Taşeron işçilik statüsü, emeğin sömürüsüdür ve bu emek sömürücülüğü bu Parlamentoya asla yakışmamaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Parlamento çalışanlarının çok farklı sorunları vardır. Aynı işi yapan Parlamento çalışanları farklı ücret alabilmekte, iş sonu tazminatı alamamakta, işsiz kaldıklarında ise işsizlik ücreti alamamaktadırlar. Bakın, hepimizin danışmanları var, grup danışmanları var, büyük bir özveriyle bu Parlamento çatısı altında çalışma sergiliyorlar ama hiçbir güvenceleri yok; ne kıdem güvenceleri var, ne işçi güvenliği var, hiçbir güvenceleri yok. Arkadaşlarımız bunu asla hak etmiyor.

Değerli milletvekilleri, 2003 yılında Parlamento çalışanlarının servisleri tasarruf nedeniyle kaldırıldı. Bu trajikomik bir durum. Niye? Çünkü o Parlamento çalışanları bizimle birlikte hafta sonları, bazen sabahlara kadar çalışıyorlar. Bir servis dahi onlara reva görülmüyor. Oysa, Parlamento çalışanları, nakit ya da servisle, bu sorunlarının çözülmesini çoktan hak ediyor.

Değerli milletvekilleri, Parlamento çalışanlarının inanın çokça sorunu var. Son günlerde bir şey duymaya başladık, bu rahatsız edici bir olay, özellikle Sayın Meclis Başkanının dikkatini çekmek istiyorum: Sayın Meclis Başkanının adı da kullanılarak bazı bürokratlar tarafından, İstanbul'da ağırlıklı olmak üzere, Parlamentoda çalışanların yandaş bir sendikaya geçmeleri için baskı yapılıyor. Buradan uyarıyoruz: Eğer bu gerçek çıkarsa, bu derinleşirse, Sayın Meclis Başkanı bunun tedbirini almazsa bu kürsüye çıkıp o bürokratların adını tek tek açıklarız ve bunun altında Sayın Meclis Başkanı kalır, buradan ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuzu, keşke Sayın Meclis Başkanı burada olsaydı da birlikte hatırlasaydık. O gece biz Parlamentoya geldiğimizde Sayın Meclis Başkanı kürsüden inip kollarını açarak bize "Size bir demokrasi öpücüğü kondurmak istiyorum." diyerek boynumuza sarılmıştı, onu hatırlatmak isterim. O gece burada ve sığınakta farklı partilere mensup milletvekilleri kırkyıllık dostmuş gibi bir araya gelip "Bu birlik ruhunu, bu ortaklaşmayı, bu dayanışma ruhunu uzun soluklu, Parlamentoda hayata geçirelim." diye konuşmalar sergilemiştik ve akabinde 4 siyasi parti bir araya gelerek o tarihî bildirgeyi kaleme almıştı, Meclis Başkanı da imzalamıştı.

Ama ne oldu? Yenikapı'da değil, burada yaratılan ortak ruh, Meclis Başkanı eliyle ve Hükûmet eliyle âdeta boşa çıkarılmıştır. O, Türkiye için ciddi bir şanstı değerli milletvekilleri. Eğer o ruh devam ettirilseydi, o uzlaşma kültürü bu Parlamentoya hâkim kılınsaydı, belki bugün bu sorunları konuşuyor olmayacaktık.

Sayın Meclis Başkanı, milletvekillerinin iki temel görevi olan yasama ve denetim görevlerini ciddi anlamda sorgular hâle getirmiştir. Aslında, Sayın Meclis Başkanı bu Parlamentonun ve milletvekillerinin itibarını ve saygınlığını korumakla yükümlüdür. Bunu yapıyor mu? Asla. Sayın Meclis Başkanı başka şeylerle meşgul. Sayın Meclis Başkanı ne yapıyor? 23 Nisanda çocuklarımızın burada resepsiyon yapmasını engelliyor. Sayın Meclis Başkanı ne yapıyor? "Laiklik Anayasa'dan çıkarılsın." diye çok engin özdeyişlerde bulunuyor, son günlerde de Sayın Meclis Başkanı, Atatürk'ün resimlerini değersiz yerlere asmakla meşgul. Bu, Sayın Meclis Başkanına ve o kürsüye asla yakışmıyor.

Buradan Sayın Meclis Başkanına hatırlatırım: Sayın Başkan, sizi o koltuğa, peşine düştüğünüz Sultan Abdülhamit Han oturtmadı; sizi o koltuğa, Mustafa Kemal Atatürk'ün ve arkadaşlarının ulusal kurtuluş mücadelesi sonrasında oluşturduğu bu cumhuriyet ve halkın iradesi oturttu. (CHP sıralarından alkışlar) Ona layık görev yapmak zorundasınız.

Bakın, bu Parlamentoda maalesef milletvekilleri tutuklanıyor, parlamenterler içeride ve dışarıda saldırılara maruz kalıyorlar, parlamenterlerin denetim görevini yapmasının içi boşaltılıyor ama Meclis Başkanı bunlarla meşgul değil, Meclis Başkanı başka işlerle meşgul. Bu Parlamentoda baskıyı, terörü, şiddeti, tekçi anlayışı, maalesef, bu Meclis Başkanı Parlamentonun gündemine oturtmuştur. Oysa, bu Meclis Başkanı çalışanlarına ve milletvekillerine daha farklı yaklaşsaydı, Parlamentonun ve milletvekillerinin itibarını güçlendiren bir anlayışla Meclis Başkanlığı yapsaydı tarihe bu olumlu yaklaşımıyla geçerdi. Maalesef, Meclis Başkanı, tarihe, Meclis çalışanlarına yüzünü dönmeyen, parlamenterleri itibarsızlaştıran bir anlayışla Meclis Başkanlığı yapan bir Meclis Başkanı olarak geçecektir. Bu da bizi üzüyor değerli arkadaşlarım.

Bugün milletvekillerinin ve Meclisin yurt dışında da itibarı maalesef zayıflatılmıştır, bu da Meclis Başkanı eliyle yapılmıştır. Meclis Başkanı elbette yurt dışı gezileri yapacak ama dönüp öncelikle Parlamentodaki bu sorunları çözmek zorundadır. Kiminle meşgul Meclis Başkanı? Konferanslar, paneller düzenlemekle; iki yüz üç yüz yılın takılmışlıklarını, kendi kafası arkasında kurguladıklarını hayata geçirmekle meşgul. Bu Parlamento bunları hak etmiyor değerli arkadaşlarım.

Milletvekilleri denetim görevini yapamıyorlar. Milletvekilleri konuklarıyla birlikte basın toplantısı yapamıyorlar. Milletvekilleri kendi vermiş oldukları kanun tekliflerini, soru önergelerini, araştırma önergelerini -daha önceki bir uygulama olan- web sitelerinde göremiyorlar; vatandaşların ve sivil toplum örgütlerinin o çalışmaları görmeleri engelleniyor. Tümüyle yasakçı bir anlayış Parlamentoda hâkim kılınmıştır. 23 Nisan yasaklanıyor. Parlamenterlerin, milletvekillerinin basın toplantısı yapmaları yasaklanıyor ve bu yasaklar zinciri, maalesef, milletvekillerinin daha üretken çalışmalarının önüne geçiyor.

Değerli milletvekilleri, Meclis Başkanı bir tek şey yapmalı; o da asli görevi olan, bu Parlamentonun ve milletvekillerinin itibarını daha da yüceltecek, daha da büyütecek bir anlayış sürdürmeli.

Biz 15 Temmuz gecesi buraya gelirken seçilmişlerin darbeyle değil, zorla değil, baskıyla değil, seçildikleri için seçimle gitmeleri gerektiğini önemsediğimiz için geldik ama şimdi ne yapılıyor? Bütün bunlar göz ardı ediliyor. Biz o akşam Cumhurbaşkanının da, Başbakanın da, Hükûmetin de, tüm milletvekillerinin de seçilmiş olmalarını önemsediğimiz için darbeye karşı çıktık. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Tıpkı bundan önce karşı çıktığımız gibi 15 Temmuzda da karşı çıktık. Bundan sonra da darbeye sonuna kadar, aynı anlayışla, Cumhuriyeti koruyan, demokrasiyi içselleştiren bir anlayışla karşı çıkacağız diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)