| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı ilk görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 05.12.2016 |
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilmemek iyi bir şey değil ama bilmediğini bilmemek daha da kötü bir şey. Aynı şekilde, bir ülkenin, bir insanın sorunlarının olması kötü bir şey değil ama sorunları yok saymak, "Sorun yoktur." demek sorunun olmasından çok daha kötü bir şey.
Bugün bütçeyi konuşuyoruz. Bütçe geleceğe dair bir planlamadır, bütçe bir umuttur, bütçe geleceğe dair bir niyettir. Geleceğin denkleminde eğer belli şeyleri sabit tutamıyorsanız bütün planlarınız altüst olur. Bugün bütçe "masraf etmek, harcamak" demek. Harcamayla ilgili paramızın değerinin, önümüzdeki yılı bırakın, yıl sonunda ne olacağına dair bir bilgimiz var mı? Geçen hafta, biliyorsunuz, dolar karşısında Türk lirası değer kaybetti. Burada çıkan sayın bakanlarımız, bütün konuşmacılar bunun küresel bir durum olduğunu, sadece Türkiye'nin değil, bütün ülkelerin para birimlerinin değer kaybettiğini söylüyorlar ama Mahfi Eğilmez Hoca 8 tane ülkenin ortalamasını almış -8 ülke para biriminin içinde Türkiye de var- ortalama değer kaybı 0,47; Türk lirasının cuma akşamına kadarki değer kaybı 3,08. Yani, ortalamadan yaklaşık 7 kat daha fazla değer kaybetmişiz. Eğer bundan sonra da biz diyorsak "Bu küresel bir durumdur." diye, o zaman meseleyi çözmede bir adım geriye düşmüşüz demektir.
Benzer şeyler şu anda sabit kabul ettiğimiz pek çok değer bakımından geçerli. Mesela, Türkiye'de kişi başına düşen millî gelir ne kadar? Orta vadeli planlarda belirtildiği gibi 9.200 dolar mı, yoksa cuma günü gerçekleşen kur üzerinden hesapladığımızda bulduğumuz 7.200 dolar mı? Bunları bilmeden planlama yaparsak bu planlar tutmaz. Zaten son zamanlarda sık sık açıklanan bütün orta vadeli planlarda bütün rakamların revize edildiğini görüyoruz: İşsizlik rakamı revize ediliyor, büyüme rakamı revize ediliyor. 4,5'la başladık, herhâlde 2,5'a razı olacağız 2016 yılı büyümesi için. İşte, bu planların yapılmaması nereden kaynaklanıyor? Çünkü, şu anda iktidarda ehil olmayan, emin olmayan ve realiteye, halka yakın olmayan kadrolar var. Bu kadroların yaptıkları hesaplar tutmuyor. Zafer Havaalanı'nı yapıyoruz, yılda 900 bin yolcu gelecek ve her sene yüzde 7 artacak diyoruz, ilk yıl 43 bin yolcu geliyor; ikinci yıl 40 bine iniyor; belki bu yıl 30 binli rakamlarda. Osmangazi Köprüsü'nü yapıyoruz, günde geçecek araç sayısında 40 bin diyoruz, 15 bin geçiyor; 25 bin yanılıyoruz ve yaptığımız şeylerden, ücret sistemi sebebiyle gelecek nesilleri de maalesef ipotek altına alıyoruz.
Sayın bakanlar burada Maastricht Kriterleri'nden bahsettiler. Bütçe açığının millî gelire oranı buna uygun olduğundan, diğer ülkelerin pek çoğundan iyi olduğumuzu söylediler ama nedense Avrupa Birliği ülkelerinde ortalaması 0,4 olan enflasyonun revize edile edile niye bizde hâlâ 8'in üzerinde olduğunu hatırlamak istemediler. Yine, Avrupa ortalaması 0,5 olan faiz haddinin niye bizde 10 civarında olduğunu da açıklamadılar.
İşin aslı şu arkadaşlar: 57'nci Hükûmet sırasında yine küresel ölçekte geçerli olan bir krizden sonra Türkiye devleti tedbirlerini aldı. Türkiye, 1980'den 2000 yılına kadar bütçe açığını veren, devlet harcamalarının ekonomide lokomotif rolünü oynadığı bir kalkınma modeli uyguladı. Bu modelde kamu kesiminin borçlanma gereksinimi yüksekti, enflasyon yüksekti, bütçe açığı yüksekti ve bunlar mali kesimin zayıflığıyla birleşince dışarıdan gelen küresel kriz Türkiye'de daha büyük bir etkiye yol açtı ve 57'nci Hükûmet bununla ilgili tedbirleri aldı. AKP hükûmetleri bu tedbirleri devam ettirdiler. Bunu ben şuna benzetiyorum: Bir insan düşünün, yüksek tansiyonundan başına bir iş gelmiş, kriz geçirmiş, felç olmuş, hastaneye yatmış. Ondan sonra, biz bu insanda sadece tansiyon değerine bakarak bu insanın sağlığıyla ilgili rahat ediyoruz. Tansiyonunu belli değerlerde tuttuğumuzda sağlığının da düzgün kalacağını varsayıyoruz. Türkiye de aynısını yaşadı AKP hükûmetlerinde, hiçbir yapısal reform yapılmadı. 2008, 2009'a kadar bu parametrelere bakarak bir şekilde Türkiye gitti. Bunun Türkiye'ye bedeli ne oldu? Siz kamunun borçlanma gereksinimini düşürürseniz, bütçe disiplinini sağlarsanız özel kesim borçlanır. Özel kesim çok yüksek borçlandı, tasarruf-yatırım dengesini sağlayamadığınız için cari açık sürekli yükseldi ve bu ikisini yapamadığınız için işsizlik Türkiye'nin kaderi oldu. Dünyada yüzde 10'un, 11'in üzerinde, dar manada, işsizliği olan kaç tane ülke var arkadaşlar? Ve bütün bunlardan sonra biz bunu eğer bir başarı olarak kabul ediyorsak, bugün "Sorunlar yok." diyor isek o zaman çözüm konusunda umutlu olmak için çok fazla bir sebebimiz yok demektir.
Yine, 57'nci Hükûmet sonrasında AKP hükûmetlerinde diğer krizler -burada konuşmacılar söyledi- başta Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere diğer partilerin katkı ve katılımıyla çözüldü. Başörtüsünden Cumhurbaşkanının Mecliste seçimine, bugün yaşadığımız FETÖ'yle mücadeleye kadar pek çok konuda "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben." diyen anlayış bu meselelerin çözümünde önemli bir pay sahibi oldu. Arkadaşlar, biz bir trenin vagonlarına benzetirsek şeyi, vagonun içinde kendimize göre başarılar elde edebiliriz ama önemli olan milletler ailesi, devletler ailesi içindeki yerimizin ne olduğudur.
Ben, şimdi, özellikle Sayın Adalet Bakanımızın dikkate alması istirhamıyla uluslararası endekslerden birkaç rakam veriyorum: Uluslararası Özgürlük Endeksi'nde Suudi Arabistan 78'inci, Türkiye 79'uncu, Güney Afrika 80'inci 178 ülke arasında. Yolsuzluk Algısı Endeksi'nde 2010 yılında 56'ncı olduğumuz sıradan 2014 yılında 66'ncılığa gitmişiz. Küresel Barış Endeksi'nde İsrail 144'üncü, Türkiye 145'inci, Lübnan 146'ncı. Küresel Terörizm Endeksi'nde en kötü 26'ncı ülkeyiz dünyada. Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Tacikistan 150'nci, Türkiye 151'inci, Kongo 152'nci. İnsani Gelişmişlik Endeksi'nde İran 69'uncu, Türkiye 72'nci, Sri Lanka 73'üncü sırada. Demokrasi Endeksi'nde Kırgızistan 93'üncü, Kenya 97'nci, Türkiye 98'inci, Lübnan da bizle beraber 98'inci.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sen inanıyor musun buna?
KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Hukuk endeksinde Kırgızistan 83'üncü, Guatemala 97'nci, Myanmar 98'inci, Türkiye 99'uncu ve Kenya 100'üncü 113 ülke arasında.
ABDULKADİR YÜKSEL (Gaziantep) - Yani siz inanıyor musunuz buna? Siz inanıyor musunuz?
KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Temel haklar endeksinde 99 ülke içinde 2014'te 72'nciyiz, 113 ülke içinde de 108'inciyiz.
Ve esas önemlisi, arkadaşlar, kredi risk priminde -bu dolardaki, aradaki 7 kat fazla artmasının temel sebebi budur- yılbaşında 281 olan puanımız, 15 Temmuz günü bu hareket başlamadan 225, 16 Temmuzda 275, 16 Temmuzdan sonra bu hukuk içinde kalma yönündeki belli titizlikleri koruyamadığımızdan bugün 306...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, bir dakikada tamamlar mısınız.
KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - 2017 bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçdemir.