| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında TürkAkım Gaz Boru Hattı Projesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 01.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Rusya Federasyonu Hükûmeti arasında TürkAkım Gaz Boru Hattı Projesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Rusya'yla bizim enerji ilişkilerimiz bir bağımlılığa dayanıyor. Ondan önce şunu belirtmek isterim: 1990 yılında enerji tüketimimizin yüzde 25'i dışarıdandı ve aradan geçen yaklaşık yirmi beş yıl içerisinde, 2015'te ise bu yüzde 75'e çıktı. Yani, dışa bağımlılığımız 3 kat arttı. Türkiye'nin 2015 yılında enerji tüketimine baktığımız zaman doğal gazda yüzde 32,5; petrolde yüzde 26,2; taş kömüründe yüzde 16,3 ve diğerlerinde yüzde 12,7. Şimdi, 2015 yılında toplam 48,4 milyar metreküp doğal gaz tüketmişiz ve bu doğal gazın Rusya'yla ilgili oranına baktığımız zaman yüzde 54,76; yarısından çoğunu Rusya'dan alıyoruz. İran yüzde 18; Azerbaycan yüzde 12; Cezayir yüzde 8,48; Nijerya yüzde 2,87 ve diğerleri yüzde 3,43. Şöyle kabaca bir baktığımız zaman, uluslararası ilişkilerde İran ile Rusya Federasyonu'nun pek çok konuda birlikte hareket ettiğini düşündüğümüz zaman ikisine olan bağımlılığımız yüzde 73'ten fazla bir oran. Bu, dış politikanın işleyişine ciddi manada etki yapan bir durumdur ve gerçekten bu bağımlılığı kırmadıktan sonra Türkiye hiçbir zaman özgür olamayacaktır, Rusya'yla ilişkilerde hiçbir zaman biz özgür karar veremeyeceğiz.
Rusya doğal gazını, petrolünü bir silah olarak kullanır ve kışın ortasında hem Avrupa Birliğini cezalandırdı hem Ukrayna'yı cezalandırdı. Rusya'nın bütçesinin çok önemli bir bölümü petrol ve doğal gaz gelirleriyle olur, silah endüstrisi bunun üzerine dayanır, dış politikanın en önemli enstrümanı buradan elde ettiği gelirdir. Biz enerji konusunda bütün yumurtaları Rusya'nın sepetine koymuş durumdayız. Türk Akımı, Batı Hattı ve Mavi Akım, yetmiyor Akkuyu Termik Santrali. Biz, gerçekten, bu bağımlılığı artırıyoruz, azaltmıyoruz. Enerjide en önemli konu, bağımlılığın, tek bir ülkeye olan bağımlılığın azaltılmasıdır, buradaysa bağımlılığı artırıyoruz. Bu proje de esasen Rusya'ya olan bağımlılığın artırılmasına dönük hizmet ediyor ve katkı sağlıyor. Bu kadar bağımlı olunca özgür, bağımsız bir dış politika yapılamaz. Neden? Çünkü siz 24 Kasım 2015 tarihinde Rus uçağını düşürdüğünüz zaman belki millî duygularla "Biz düşürdük." yarışına girersiniz ama altı ay sonra bağımlılık sizi boğar ve bir yıl geçmeden bir an önce barışmak istersiniz. Sonra özür dilersiniz. Sonra Suriye konusunda açıklamada bulunursunuz: "Asıl amacımız Esad'ın oradaki varlığına son vermek." İki gün, kırk sekiz saat içerisinde bu fikrinizden vazgeçersiniz ve "Esasen bizim bir devlet veya şahsa dönük değil, teröre dönük..." diye açıklamada bulunursunuz. Bu bir güç meselesidir. Türkiye bundan sonra Rusya'ya daha fazla bağımlı olacak, Rusya'nın borusu daha fazla ötecek, Rusya'nın eli kolu Orta Doğu'da daha fazla güçlü olacak ve esasen buna siz imkân sağlıyorsunuz bu anlaşmayla.
Hemen belirtmek isterim, bugün Halep cayır cayır yanıyor. Halep'te 30 kilometrekarelik bir alana 300 bin insan sıkışmış durumda ve esasen çevrelenmiş durumda. Halep'te camiler yıkılıyor, ibadethaneler yıkılıyor, Telafer'de camiler yıkılıyor, Hüseyniyeler yıkılıyor; korkunç bir savaş var ve Rusya bu savaşın da bir tarafı esasen. Biz bir taraftan anlaşma yaptığımız, bağımlı hâle getirdiğimiz, daha fazla bağımlı hâle geldiğimiz küresel bir güçle bölgede diğer taraftan pek çok konuda anlaşma yapmak ve birlikte çalışmak istiyoruz ama bu bir eşit ilişkiler sistematiği olmuyor maalesef, eşit bir ilişki kuramadık.
Şunu belirtmek isterim: En önemli konu, bu coğrafyada yerli kaynakları harekete geçirip biraz da olsa bağımsız kalabilmektir. Karar alamıyorsunuz, uygulayamıyorsunuz. Böyle devam ederse, bu enerji bağımlılığı Rusya'ya bu şekilde devam ederse, bundan sonra Rusya'nın eli Suriye'de daha fazla güçlü olacak, Halep'te daha fazla güçlü olacak, başka yerlerde daha fazla güçlü olacak.
Biz, Rusya'nın Kafkaslarda, Orta Asya'da, Balkanlarda esasen bu enerji politikasını nasıl kullandığını biliyoruz ve bu konuda ne kadar güçlendiğini de biliyoruz, siz bu güce sadece katkıda bulunuyorsunuz.
Bir başka konuyu da belirtmek isterim bu vesileyle. Daha önceden de bu kürsüde söyledik, sizin yönünüzü değiştirmek istiyor Rusya. Sizin Batı'ya olan öfkenizi kullanıp, sizi o raydan çıkarıp Şanghay İşbirliği Örgütüne hapsetmek istiyor ve siz de bu oyuna geliyorsunuz. Konuştuğunuz her kelime Batı'da esasen bir Batı karşıtlığı olarak algılanıyor ve sizin Batı'yla ilişkileriniz zedelendikçe zedeleniyor. Bu, sadece size zarar vermiyor, AKP'ye veya Hükûmete zarar vermiyor, bütün Türkiye'ye zarar veriyor. Batı'dan kopmak, bir anda "Biz Şanghay İşbirliği Örgütüne gidiyoruz." demek, esasen sizin acziyetinizi gösteriyor.
Türkiye'de hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları ve diğer alanlarda raydan çıkmış demokrasiyi rayına oturtmak varken, kolaycılığa kaçıp, içeride başka hesapların peşine düşüp, böyle bir yönelim içine girmeniz gerçekten yazık, Türkiye'ye yazık ediyorsunuz siz.
Son olarak şunu belirtmek isterim: En önemli konu, Şanghay İşbirliği Örgütü dediğiniz örgütü bilmektir, Siz Şanghay İşbirliği Örgütünü de bilmiyorsunuz, "Şanghay Beşlisi" diyorsunuz. Hâlbuki Şanghay Beşlisi altı olalı on beş yıl oldu. Kaldı ki altılı da değil artık, Pakistan ve Hindistan da önümüzdeki yıl üye oluyorlar.
Diğer taraftan, buradaki rejimlere baktığınız zaman hiçbir tanesi demokratik rejim değil, sadece seçim var burada, seçim dışında demokrasinin hiçbir unsuru yok; hukukun üstünlüğü yok, eşitlik yok, adalet yok, tek üretim ve savunma. Bu örgüt ne Avrupa Birliğinin ne de NATO'nun yerini alabilir. Bu örgüt esasen bir aldatmacadır. Orta Asya ve Rusya coğrafyası, esasen, bir türlü işlemeyen örgütler mezarlığına dönüşmüş durumda. Bu bir örgüt mezarlığıdır, fotoğraf örgütüdür, her yıl 2-3 defa bir araya gelip bir fotoğraf verme örgütü; buna hizmet etme dışında esasen bir işlevi de yoktur. Kaldı ki böyle hassas bir dönemde, dış politikanın bu kadar iflas ettiği bir dönemde böyle bir eğilime girmek, bu konuda sanki Şanghay iş birliğine hemen giriyormuşuz gibi izlenim yaratmak sizin gücünüzü artırıyormuş gibi gelebilir, sanki pazarlık marjıymış gibi takdim edebilirsiniz ama sizi zayıflatıyor. Avrupa Birliği konusundaki öfkeniz hiçbir işe yaramıyor çünkü Avrupa Birliğinin mantığını bilmek lazım. Sizin karşınızda 28 tane üye var, 28 tane ortak akıl var ve biz ise sadece AKP'nin aklıyla hareket ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)