GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:30.11.2016

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 405 sıra sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Gazi Meclisi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, söz konusu madde özellikle üzerinde durulması gereken konulardan bir tanesidir. Ben maddenin üzerinde durmaktan ziyade iktidar partisinin eğitime verdiği önem ve bugüne kadar geldiğimiz konu üzerinde durmak istiyorum. Kendi görüşlerim doğrultusunda da nasıl dizayn edildiğini anlatmak istiyorum. Değişiklikleri sisteme oturtmadan, yeni değişikliklerin nasıl yapıldığını da anlatmak istiyorum.

AKP iktidarları döneminde eğitim sisteminde her bakan her geldiğinde yeni uygulamalarla gelmiştir ve yeni bir sistemle gelmiştir. Ancak köklü değişikliklerin yapılması şarttır. Özellikle Sayın Bakana buradan seslenmek istiyorum.

Ayrıca dille alakalı bir iki tane teknik bilgi vermek istiyorum. Bu konu önemli bir konu. Eğitim müfredatında yer alması gerektiğine de inanıyorum.

Dil, yaşayan bir anlaşma aracıdır. Dille toplumdaki kişiler birbirlerini anlar; olayları yorumlar, tarih ve kültür değerlerini öğrenirler. Benlik, dil sayesinde kimliğe dönüşür. Ulusal kimliği oluşturan ortak değerler dil sayesinde düşüncemize kazınır, davranışlarımıza yansır; geçmişimizden günümüze taşıdığımız maddi ve manevi ortak değerlerimizi tamamen kültürümüze aktarmamızı da sağlar. Ulusal bayramların temeli ulusal marşlar, birliğimizin simgesi şanlı bayrağımız ise yine en önemli simgemiz ve hepimizi heyecanlandıran önemli millî değerlerden bir tanesi.

Osmanlı Devleti zamanında, değerli arkadaşlar...

Sayın Başkan, bir uğultu var, uyarabilir miyiz lütfen.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu var. Lütfen sayın hatibi dinleyelim.

ARZU ERDEM (Devamla) - Evet, anlıyorum ki kimse çalışmak istemiyor, bunu da buradan görüyorum ama biz gayretle yine de anlatmaya çalışacağız.

Osmanlı Devleti zamanında ülkemizde iki çeşit dil vardı. Birincisi, özellikle bilim dalında, edebiyat ve resmî yazışmalarda kullanılan Osmanlıca; ikincisiyse halkın büyük bir çoğunluğunun gündelik dilde kullandığı Türkçe idi. Millî bütünlüğün sağlanması için bu dilin özellikle genişletilmesi ve geliştirilmesi gerekmekteydi. Bu nedenle Türk dilinin geliştirilmesi üzerinde hassasiyetle durulmuştur.

Dil, bir milletin bütünlüğü ve geleceği için çok önemlidir. Dilde ayrışmalar milleti ayakta tutan değerlerden yoksun kılar. Dil geçmişten günümüze köprüdür ve birikimlerimizi geleceğe aktarma şeklidir. Gazi Mustafa Kemal'den yine bir örnek vermek istiyorum dikkatinizi çeker diye: "Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça hâlinde yaşayan milletler çok zayıftır ve hastadır." Bu manada, özellikle yine eğitim müfredatında yer alması gereken millî değerlerimizin öğretilmesi manasında "Türk kimdir?"i bir anlatmak istiyorum. "Bu memleket dünyanın beklemediği, asla ümit edemediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşaği yedi bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı, beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."

Ülkemizde işsizliği anlatmak istiyorum biraz da değerli milletvekilleri. Geçen yıla göre 435 bin kişi artarak 3 milyon 493 bin kişi olmuştur. Bu sayı Türkiye İstatistik Kurumunun Ağustos 2016 verisidir. Şu an hesaplanacak olsa ne yazık ki binlerce kişi daha eklenmiştir; bu oranlar ve rakamlar daha da artmıştır. İşsizlik oranı ise geçen yıla oranla 1,2 puanlık artışla yüzde 11,3 seviyesine yükselmiştir. Ülkemizde her 4 gençten, belki de her 3 gençten 1'i işsizdir. Ben, bana gelen taleplerden görüyorum ve bu talepler mutlaka size de geliyordur. Özellikle istihdam görmeyen ön lisans mezunu kardeşlerimize mutlaka kadro verilmesi gerekiyor.

Bir sonraki konuşmamda bu kadroları da saymak istiyorum. Temennim, iktidar partisi bunu dikkate alıp bu kadroların açılması için gereğini yapar.

Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdem.