Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 28 |
Tarih: | 29.11.2016 |
BESİME KONCA (Siirt) - "..."(x)
ABDULLAH ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Türkçe konuş!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sayın Başkan...
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Sayın Başkan, hatibi uyarırsanız...
BESİME KONCA (Devamla) - "..."(x)
Tamam, Türkçeye geçeyim. İşte, Kürtçenin yasak olduğunu... Demokratik bir Parlamento, çoğulcu, çok dilli bir Parlamento olsaydı, bugün herkes kendi ana diliyle konuşsaydı...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Anlamıyoruz, ne dediğini nereden bileceğiz?
BESİME KONCA (Devamla) - Dünyadaki parlamentolarda bu sistem var ve konuşuluyor.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Almanya'da git, Kürtçe konuş da göreyim.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyelim.
BESİME KONCA (Devamla) - Zaten bu Parlamentoda Türkçe konuşsak da anlamıyorlar.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Berlin Parlamentosuna git, Kürtçe konuş, Almancanın dışında bir dille konuş da göreyim.
BESİME KONCA (Devamla) - Bu Hükûmet Türkçe konuştuklarımızı da anlamıyor. En azından kendi ana dilimde konuşmak istedim. Çünkü, hatip dedi ki: "Kürtçe konuşmak yasak değil."
Kürt Enstitüsü 1990'ların o zalim dönemine rağmen yaşatıldı; Kürt dilini, Kürt edebiyatını, Kürt sanatını geliştirmek için ama Kürt enstitüsünün yüzlerce emekçisi yıllarca cezaevinde kaldı, işkence gördü, kurumları yakıldığı hâlde bugüne kadar geldi ve siz kanun hükmünde kararnameyle kapattınız.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Enişte yasakladı, enişte!
BESİME KONCA (Devamla) - Bu, bu Hükûmetin utancıdır, açık ortadadır.
Şimdi, "eğitim" diyoruz da yani cinsiyetçi, milliyetçi, asker millet adına militarist ve mezhepçi bir eğitim anlayışından ne bilim çıkar ne felsefe çıkar ne sosyoloji çıkar ne de sanat çıkar; eğitim anlayışımızın temelde değişmesi gerekiyor.
Peki, bunu düzenleyenlerin siyaset anlayışı nasıldır? Yine cinsiyetçi, erkek egemenlikli, şiddet, militarist, milliyetçi ve tek mezhepçi bir siyaset anlayışı var. Yukarıdan baksan aynı şey, aşağıdan baksan aynı şey. Biz hem bu siyaset anlayışıyla hem Hükûmetin bu mantığıyla hem de bugüne kadar geliştirilen Türkiye'deki eğitim anlayışıyla özgür bireylerin, özgür çocukların, özgür kadınların bu ülkede yetişemeyeceğini biliyoruz. Sizin iktidar olmak ve tepesine vura vura kendinizi yaşatmak için toplumu ne hâle getirdiğinizi; hangi çatışmalara, hangi çelişkilere mahkûm ettiğinizi buradan çıkardığınız yasalarla ortaya koyduk.
Siz evlilik rıza yaşını 12'ye indireceksiniz, bunun için çalışacaksınız, sonra diyeceksiniz ki: "Biz eğitimi demokratikleştirelim." 12 yaşında kız çocuğu evlendikten sonra herhâlde çocuklarıyla alfabeyi öğrenmek için okula gitmeye çalışacak, mantığınız budur. Tecavüzü, tacizi, her türlü şeyi burada meşrulaştıracaksınız, kadın da olsa, çocuk da olsa ne yaparız diyeceksiniz, kadına dair erkek egemenlikli şiddet dilinizi, siyaset anlayışınızı burada biliyoruz, büyüklere bunu öğreteceksiniz, sonra küçüklere "Biz okulda bilimi, sanatı, bilmem, özgürlüğü esas alan bir eğitim anlayışı geliştirmek istiyoruz." diyorsunuz, buna toplum da inanmaz. Siz bu siyaset anlayışınızla, bu müdahale etmek istediğiniz... Evet, geçmişte de binlerce sorunu olan bir eğitim anlayışı söz konusuydu fakat yine de kısmen ayakta duran, eleştirilerle, çeşitli mücadelelerle değişebilecek bir eğitim anlayışı söz konusuydu. Fakat bugün bir bütün toplumu mahkûm eden, toplumu köleleştiren, bireyin özgürlüğünden korkan bir eğitim anlayışıyla Türkiye'nin bireyinin özgürleşmeyeceğini, Türkiye siyasetinin demokratikleşmeyeceğini tekrar belirtiyoruz. "..."(x) (HDP sıralarından alkışlar)