| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın 20'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sadece kasım ayının 24'ünde sarf edilen, öğretmenliğin çok kutsal ve onurlu bir meslek ve öğretmenlerin de ne kadar değerli oldukları klişe sözlerinin miadı çoktan dolmuştur ve bu ifadelerin eğitim emekçilerinin nazarında artık bir kıymetiharbiyesi yoktur. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse eğitimin ve öğretmenlerin gerçek sorunlarını çözmek yerine, ısrarla görmezden gelenlerin bildik nutukları son bulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, öğretmenlerin siyasal iktidarı eleştirmekten, sorunlarını aktarmaktan ve demokratik taleplerini göstermekten korktuğu bir kara dönem içindeyiz. Örgütlü mücadeleden giderek uzaklaştırılan, örgütlü mücadelesiyle direnenlerin cezalandırıldığı ve en meşru hak taleplerinin bile soruşturma konusu olduğu bir dönem görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, darbe süreci sonrasında açığa alınan ve ihraç edilen eğitimci sayısı 50 bini geçmiştir. Sendikal eylem ve etkinliklerin darbeyle hiçbir alakası yokken bu faaliyetler nedeniyle 10 bine yakın EĞİTİMSEN üyesi yetmiş altı gündür açıktadır ve göreve dönmeyi beklemektedir. Eğitimde yaşanan ihraçlar ve açığa alma uygulamaları sonucunda en az 1,5 milyon öğrencinin eğitim öğretim hakkı bizzat Hükûmet, Millî Eğitim Bakanlığı uygulamalarıyla fiilen engellenmiştir.
Değerli milletvekilleri, yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yapan çok sayıda öğretmen, OHAL hukuku dayanak yapılarak gerçekleştirilen ihraçlar, açığa almalar, gözaltı, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi antidemokratik uygulamalarla karşı karşıyadır. Örneğin, ilkokul 4'üncü sınıf öğrencilerine okutulan insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersini veren bir öğretmenin, OHAL hukukunun başımızda âdeta Demokles'in kılıcı gibi sallandığı şu günlerde öğrencilerine evrensel insan haklarını, eşit yurttaşlık bağlamında eşitliği, adaleti, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi anlatırken yüzüne acı bir gülümsemenin yerleşmemesi mümkün müdür? Eğitim sistemi, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir kaosa ve karanlığa doğru sürüklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, son on dört yıl içerisinde giderek artan bir şekilde üniversitelerin, basının, sendikaların ve diğer demokratik kitle örgütlerinin sesi kısılmaya çalışılmış, OHAL hukukuyla devreye sokulan kararnamelerle bu ülkenin pek çok emekçi yurttaşı işsizlikle, yoksullukla, cezaevi tehdidiyle terbiye edilmeye çalışılmaktadır. İçerisinden geçtiğimiz şu uğursuz OHAL günlerinde, gadre uğramış olmanın, kendini yetersiz ve kimsesiz görmenin, işsizliğin ve en nihayetinde, çoluğuna çocuğuna bir ekmek götürememenin onur kırıcı sonuçlarına dayanamayan, katlanamayan öğretmenlerin intihara teşebbüs ettiği haberleri gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer taraftan, eğitimiş kolunda faaliyet gösteren bir sendikanın araştırma sonuçları, OHAL hukukunun öğretmenler üzerinde yarattığı ağır psikolojik travmayı gözler önüne sermektedir. Bu araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin yüzde 52'si görevden alınma korkusuyla yaşıyor ve yüzde 66'sı ise öğretmenler odasında kendisini özgürce ifade edemediğini belirtiyor.
Değerli milletvekilleri, son on dört yılda eğitimde hayata geçirilen uygulamaların geneline bakıldığında, eğitimde çağ dışı, akıl dışı, zorlama yaklaşımlar çocuklarımızın eğitim hakkı üzerinde büyük bir tehdit olmayı sürdürmekte ve toplumsal gerilimi her saniye biraz daha artırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, eğitimde dert bir değil ki hangisini sayalım? Başladığımız yerden bitirelim öyleyse. Türkiye'nin sadece öğretmenleri değil, tüm eğitim ve bilim emekçileri, her yıl sadece bir gün hatırlanmayı değil... Yaşadıkları ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlara gerçekçi ve kalıcı çözümler üretilmediği sürece öğretmenlerin sorunları devam edecektir.
Bu anlamda, yine, bir kez daha Millî Eğitim Bakanlığını ve Sayın Bakanı duyarlılığa davet ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.