GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:27
Tarih:25.11.2016

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün güzel bir haber aldık, 6.007 öğretmenimizin, EĞİTİM SEN'li öğretmenimizin, görevine iade edildiğini öğrendik, mutlu olduk. Ancak, Sayın Bakanın, bu nedenle bir teşekkürü hak ettiğini düşünmüyorum. Değerli arkadaşlar, Bakanlık bildirgesinde şöyle söylüyor: "Söz konusu kişiler hakkında soruşturma ve incelemeler devam etmektedir." E, soruşturma ve incelemeye devam edebiliyordunuz da 6.007 öğretmeni niye görevden aldınız? Hangi gerekçeyle aldınız? Biz burada defalarca söyledik, yanlış yapıyorsunuz dedik, FETÖ'yle böyle mücadele edemezsiniz dedik, terör örgütleriyle böyle mücadele edemezsiniz dedik. Sadece muhalif olduğu için, öğretmenleri, bütün toplumsal kesimleri susturmaya çalışmanın hiçbir sonucu olmayacağını ifade ettik ama siz burada bunları dinlememeyi tercih ettiniz. Ama sonuçta, bakın, neye göre değerlendirildiği, neye göre alındığı, neye göre iade edildiği belli olmayan bir süreç yaşıyoruz. Bunların hepsinde vebal vardır, haksızlık vardır, hukuksuzluk vardır ve bunların hepsi de bu Hükûmetin boynundadır ve bu Hükûmete böylesine kayıtsız kalan AKP Grubunun sırtındadır.

Değerli arkadaşlar, eğitim alanı, Hükûmetinizin en başarısız olduğu alanların başında geliyor, alanlardan birisi. Zaten, biraz önce sayın grup başkan vekili de dedi ki: "Evet, bu eğitim sistemini tartışmak lazım, konuşmak lazım sistemi." "E, günaydın!" derler. On dört yıldır iktidarsınız, hâlâ eğitim sistemini konuşuyorsunuz. Kaç defa yaptığınızı, kaç defa bozduğunuzu siz bile unuttunuz. Bir çocuğun, anaokulundan başlayıp doktorasını yapana kadar kaç sınava girmesi gerektiğini siz bile bilmiyorsunuz. Son üç sınav sistemini, Sayın Bakan dâhil, hiçbir bürokrat şu anda irticalen, açıktan söyleyemez. Bütün kavramlar, sınavlar birbirine karışmış durumda ve bunun içerisinde biz eğitimi maalesef bu keşmekeşten nasıl çıkaracağımızı düşünüyoruz ama öncelikle bu anlayışın, bu kafanın değişmesi gerekiyor değerli arkadaşlar.

Bakın, o kadar başarısız ki merkezî sınav sonuçlarını açıklamıyorsunuz. Yani üniversite sınavında, TEOG sınavlarında Türk öğrencisi hangi başarıyı gösteriyor, kaç soru cevaplayabiliyor, ortalamaları, standart sapmaları ne kadar? Bakın, bu rakamları bilmiyoruz, bunlar saklanıyor. Peki, saklanamayan şeyler yok mu? Elbette var. OECD'nin PISA programı var ve biz de ona üyeyiz, 64 ülke yapıyor, 15 yaşındaki çocukları alıyorlar, sınava tabi tutuyorlar ve bilmelisiniz ki bizim o sınavlardan aldığımız sonuçlar içler acısı. Yani öyle bir ırkın ahfadıyız ki matematikte 45'inciyiz, fen bilimlerinde 41'inciyiz, okuduğunu anlamada 37'nciyiz. Yani zaten, bakıyorum, okuyorsunuz ama değerli arkadaşlar, maalesef, okuduğunu anlamada, haberiniz olsun, bu ülkenin insanları -yani sizler de buna dâhilsiniz- çok gerilerdeyiz.

HİKMET AYAR (Rize) - Sen değil misin?

MURAT EMİR (Devamla) - Ben de dâhilim, maalesef ben de dâhilim ama bu düzeni değiştirmek için uğraşıyoruz, uğraşmamız gerekiyor. Ben en azından Türkiye'nin OECD sıralamasında 45'inci olmasından utanç duyuyorum, üzülüyorum ve sizden de aynı utancı duymanızı bekliyorum. Üstelik siz iktidar partisisiniz, ben muhalefetim.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ama senin çok çalışman lazım, çok.

MURAT EMİR (Devamla) - Bakın, on dört yıllık iktidarsınız, on beşinci yılınıza gelmişsiniz, hâlâ "Sistemi tartışalım." diyorsunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Muhalefetsen çok çalışman lazım, çok.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Osman, bu, eğitim, güreş değil.

MURAT EMİR (Devamla) - Bakın, atanamayan öğretmenler var, 400 bin öğretmen atanamıyor arkadaşlar. Siz geldiğinizde atanamayan öğretmen sorunu yoktu ama bugün 400 bin atanamayan öğretmen sorunu varsa bunun sorumluluğu kimin sırtındadır? Elbette ki iktidarın sırtınadır.

Değerli arkadaşlar, öğretmenler atanamadıkları için bir sürü başka işlerde çalışmak zorundalar, polis olanlar var, polis olup şehit olanlar var benim bölgemden de, madenlerde çalışanlar var, işportada çalışanlar var.

Bakın, ben bir gazetede okudum, Sayın Cumhurbaşkanımız, spiker olmak istiyormuş ve TRT'nin spikerlik sınavına girmiş, ilk tercihi spiker olmakmış. Bence keşke kazansaymış, spiker olsaymış, Cumhurbaşkanlığından daha iyi spikerlik yapabileceğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bu anlayışla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve eğitim sistemimizin artık bir an evvel durup, oturup sakin bir şekilde ve kindar ve dindar nesil yetiştirme hedefi olmaksızın fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek üzere düzenlenmesini öneriyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.