Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 25.11.2016 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de uygulanan eğitim sistemi AKP hükûmetleri döneminde de birçok politika değişikliğine uğradı ama şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki AKP iktidarıyla eğitim sistemi artık iflas etmiş durumdadır. "Darbeyle mücadele ediyorum." yalanıyla OHAL sürecini başlatıp uzatan Hükûmet, açıkça OHAL fırsatçılığı yapıyor. Çıkan kanun hükmünde kararnamelerle bugün on binlerce öğretmen kamudan ihraç edilmiş durumdadır. Sayı vermek gerekirse, 1 Eylül gece yarısı çıkarılan 672 sayılı KHK'yla tek seferde 28.163 öğretmenin mesleğine son verildi. Bu süreçte, en temel hukuk ilkeleri ve Anayasa ayaklar altına alındı, öğretmenler adil yargılanma ve savunma hakkı bile tanınmadan kamu görevinden ihraç edildi. Onları iade etmiş olmanız, bir kısmını iade etmiş olmanız, Anayasa'yı ve hukuku çiğnediğiniz gerçeğini değiştirmez. 8 Eylülde ise hemen hepsi, özellikle Kürt illerinden olmak üzere tam 11.285 öğretmen ihraç edildi, milyonlarca öğrenci belirsiz bir sürece sokuldu.
Bölgede görev yapan ve orayı çok iyi tanıyan öğretmenlerin ihraç edilmesiyle, Hükûmetin yeni bir inkâr ve asimilasyon politikası başlatacağı çok açıktır ve daha önce de bu kürsüden defalarca anlattığımız gibi, bu öğretmenlerin büyük çoğunluğu ana dilde, cins ayrımcı olmayan, eşit, demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitimi savunan EĞİTİM SEN üyesi öğretmenlerdir. Hükûmet, aynı zamanda, sendikal mücadele de yürüten EĞİTİM SEN üyelerini ihraç etmekle darbe fırsatçılığı yapmaktadır. İhraçlarda, fişlemelerin ve yandaş sendikaların ihbar listelerinin haricinde başka bir ölçüt yoktur.
Muhalif öğretmenlerin kamudan uzaklaştırılmalarındaki amaç çok açıktır. Dinî argümanlar kullanılarak, eğitim sistemini ticarileştirme amacının önündeki en büyük engel ortadan kaldırılmak isteniyor. Yıllardır bu hedefe karşı koyan, aynı zamanda emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim emekçilerinden intikam alınıyor. Diğer yandan, paralel yapılanmayla somut ilişkisi olmayan çok sayıda öğretmen de sadece Bank Asyada hesabı var diye görevinden alındı.
Eğitim sistemini kendi ideolojik çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırmak isteyenler, karşılarında hiçbir örgütlü güç istemedikleri için eğitim emekçilerinin sendikal mücadelesine saldırmışlardır. Hükûmet, kendisine muhalif herkesi terörle ilişkilendirerek kendi işledikleri suçun üzerini örtbas etmeye çalışmaktadır. Kendi tabirinizle "Normal zamanda yapamadıklarımızı OHAL sayesinde yapıyoruz." diyorsunuz ya, işte, asıl mesele, niyetinizi bu kadar açık yapıyor olmanız; başka ispata, başka izaha da gerek yok zaten.
Değerli milletvekilleri, okul dediğimiz şey etrafı dört duvarla örülü binalardan ibaret değildir. Türkiye'yi batağa sürüklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Yanlış yapıyorsunuz ve bu yanlışın bedelini Türkiye halkları ödüyor. Yıllar sonra bu uygulamalarınızın faturasıyla mutlaka karşılaşacaksınız. İşlediğiniz tüm suçların hesabını mutlaka hukuk önünde vereceksiniz.
Değerli milletvekilleri, neredeyse her mahalleye imam-hatip okulu açılması, Türkiye'nin en iyi statüsünde olan köklü devlet okullarını "proje okul" ilan edip öğretmenlerinin sürgün edilmesi Hükûmetin okullarda bilim adına hiçbir şey görmek istemediğinin de kanıtıdır.
Hükûmetin ve sarayın muhaliflere yönelik öfkesi elbette bununla sınırlı değil, Barış İçin Akademisyenler inisiyatifinin çatışma ortamının son bulması adına açıkladığı barış bildirisine imza atanlar da bu nefretin hedefindedir. Son olarak, yine sabaha karşı bir KHK'yla, bildiriye imza atan 15 barış akademisyeni de üniversitelerindeki görevlerinden ihraç edildiler. Yaptıkları bilimsel çalışmalarla adlarını bildiğimiz bu akademisyenler barış istedikleri için bu bedelleri ödüyorlar.
Sizlerle bir ismi paylaşmak istiyorum, bu kişi KHK'yla Selçuk Üniversitesindeki görevinden ihraç edildi, adı Nuriye Gülmen. Muhtemelen birçoğunuzun isminden haberi yoktur ama bu kadın çok anlamlı bir direniş sergiliyor. Nuriye Gülmen 200-300 metre ileride yani Yüksel Caddesi'nde her gün tek başına eylem yapıyor ve polis tam on beş gündür Nuriye Hocayı her gün darbederek, işkence yaparak gözaltına alıyor. Bu açık işkencenin ve kötü muamelenin tek sebebi korku olmalı ve sizler sokaktaki sesten korkan bir iktidar olarak da aslında iktidar olamadığınızı, yönetemediğinizi açıkça sergilemiş oluyorsunuz; işine geri dönmek için tek başına direnen bu insana duyulan nefret başka ifadeyle açıklanamaz.
Bilimsel araştırmayı toplumsal yaşamla buluşturmaya çabalayan bu bilim insanlarını bir gecede işsiz bırakmak bu ülkenin geleceğini karartmak demektir. Bu karanlığı biz bugün yaşıyoruz. On dört yıllık AKP iktidarının eğitim politikaları nedeniyle, analitik düşünme yeteneğine sahip olamamış binlerce çocuk yetiştiğini görüyoruz. 2015 yılında yapılan üniversite giriş sınavlarında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) -...tam 42 bin öğrenci sıfır çekmiş durumdadır. Bu da sizin eğitim politikanızın sonucudur diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.