GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:27
Tarih:25.11.2016

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyoruz.

Alışık olduğumuz üzere, AKP'nin plansızlığından dolayı yine çalışma saatlerine ilişkin bir önerge geldi. Önerge hoş geldi, sefa geldi. Biz çalışmaktan çekinmiyoruz, cumartesi de çalışalım, pazar da çalışalım; ülkemizin yararına her türlü kanunu beraberce, muhalefet-iktidar tartışarak çıkartalım, bunda hiçbir tereddüt yok.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, dün Avrupa Parlamentosundan gelen bir kararla sarsıldı. Bu kararı incelediğimizde, irdelediğimizde Türkiye'nin cumhuriyet tarihi boyunca dış dünyayla, dış politikayla ilgili bütün kazanımlarının, itibarının nasıl sıfırlandığına, nasıl yerle bir edildiğine tanık olduk.

Şimdi, AKP sözcüleri kalkmışlar, Avrupa Birliğine kafa tutuyorlar. Diyorlar ki: "Senin kararını yok sayıyoruz. Sen kimsin ki? Senin kararını biz tanımıyoruz." Öyle mi? 18 Aralık 2004'te bu ülkenin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı, Ankara'da coşkuyla karşılandı, Esenboğa Havalimanı'nda. Kızılay'a geldi binlerce kişi. Gündüz kimsenin görmediği havai fişekler atıldı ve orada Başbakan dedi ki: "Bugün, tarihî bir gündür. Biz çağdaş ülkeler arasındaki yerimizi alıyoruz." Bütün gazete manşetlerinde "Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği..." O zaman iyiydiniz. Ne oldu size? Hani, ne oldu size?

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Avrupa Birliğine "Ne oldu? diye sor. Avrupa'ya sor. Avrupa'ya soracaksın onu.

LEVENT GÖK (Devamla) - Daha beş ay önceki Hükûmet programınız... Ayıptır, bari bunları yazmayın; gerçekçi olun, samimi olun. Hangi AKP? Hükûmet programından okuyorum: "Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üyeliğini stratejik bir hedef olarak görüyoruz." Görüyor musunuz şimdi? Hükûmet programını çiğniyor musunuz? Bu programdan dolayı güvenoyu aldınız. Ne diyeceksiniz şimdi? Ne diyeceksiniz? Ne diyeceksiniz?

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Şartlar değişti.

LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, zannediyorsunuz ki, siz burada böyle bağırdıkça Avrupa sizi anlayacak, dünya anlayacak. Anlamıyorlar değerli arkadaşlarım.

Bakın, ana muhalefet partisinin bir grup başkan vekili olarak sizleri uyarıyorum. Önceki gün Avrupa Konseyi geldi, bugün de Yeşiller geldi. Onlara yapmayın, etmeyin, Türkiye'yi tutun Avrupa Birliğinde dedik ama onlar, sizden çok, bizden çok, Türkiye'yi biliyorlar; Türkiye'deki işkence iddialarını, olağanüstü hâlin uygulamalarını, Türkiye'deki kötü idare alışkanlıklarını, her birini bizlerden daha iyi biliyorlar. Buna nasıl...

ALİM TUNÇ (Uşak) - Siz ispiyonluyorsunuz.

LEVENT GÖK (Devamla) - Biz onlara karşı koyuyoruz. Diyoruz ki Türkiye'nin yeri Avrupa Birliği.

Şimdi, bu tabloda, zannediyorsunuz ki siz bağırmakla çağırmakla işi çözeceksiniz. Onlar, size 37'ye karşı 479 oy arkadaşlar. Bu, nasıl bir rezalet sonuçtur? Bu Dışişleri, bu Hükûmet nasıl yerinde duruyor, anlamak mümkün değildir. Bir ülkenin itibarı bundan daha nasıl alaşağı edilebilir?

Böyle bir tabloyu yaşattığınız için -Hükûmete sesleniyorum- utanmıyor musunuz? Özür dilemeyecek misiniz Türkiye'den? Ne hakla? Tam altmış üç yıldır bu mücadeleyi veriyoruz, altmış üç yıldır. Siz daha hâlâ konuyu anlamıyorsunuz. Siz diyorsunuz ki: "Avrupa'nın kararını tanımıyoruz." Bugün de Almanya Başbakanı Sözcüsü diyor ki: "Bizde senin tehditlerinin faydası yok, boşuna konuşma." Ne diyeceksiniz? Şunları söyleyeceksiniz onlara karşı, değerli arkadaşlarım. Bugün Cumhurbaşkanının yaptığı gibi değil. Cumhurbaşkanı bugün konuşma yapıyor; Avrupa Birliğine, bakın, nasıl kafa tutuyor ve müzakere sürecini nasıl başlatacağını öngörüyor. İbret vericidir. Bir ülkenin içine düştüğü çok zavallı bir durumdur bu. Bugün Cumhurbaşkanı, kalkmış konuşuyor, Avrupa Birliğine diyor ki: "Bana bakın daha ileri giderseniz, bu sınır kapıları açılır. Bunu da böyle bilesiniz." Yani şimdi, Avrupa Birliğiyle ilgili müzakere süreci "Türkiye'de ben insan haklarını daha iyi geliştireceğim" diyerek mi alınır, yoksa "Sınır kapılarını açacağım, mülteciler size gelsin." diyerek, tehdit ederek mi alınır? Hangisi doğru? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET TAN (Kütahya) - Hangisinden anlıyorsan!

LEVENT GÖK (Devamla) - "Ben Türkiye'de işkenceyi, sıfır işkenceyi gerçekleştireceğim." diye vaatte bulunmanız gerekirken, sınır kapılarını açacakmışsınız... Hani övünüyordunuz, 3 milyon Suriyeliyi burada misafir ediyordunuz, ne oldu size? Niye açıyorsunuz kapıları? Tutsanıza içeride.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sana ne!

LEVENT GÖK (Devamla) - Bir Cumhurbaşkanı böyle mi müzakere edebilir? Böyle mi dış dünyada itibar sağlayabiliriz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SALİM USLU (Çorum) - Öğrenin! Öğreneceksiniz!

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Dinle, dinle! Dinlemesini öğren bir!

LEVENT GÖK (Devamla) - Böyle bir tablo içerisinde demiyorsunuz ki "Ben kadın-erkek eşitliğini sağlayacağım, merak etmeyin." "Cinsel istismarı önleyeceğim, merak etmeyin." diyeceğinize, "Türkiye'de her türlü kötü alışkanları yok edeceğim." diyeceğinize, "Sınır kapılarını açarım!" diye tehdit eden bir Cumhurbaşkanı. Hükûmet neresinde? Hükûmet de aynı kafada.

Değerli dostlarım, değerli arkadaşlarım; bu yol, iyi bir yol değil; bu yol, iyi bir yol değil.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Daha iyisini bilmiyoruz. Daha iyisini de siz yapın.

LEVENT GÖK (Devamla) - Ben biliyorum bir müddet sonra, geçen yıl Rusya'yla yaptığınız gibi çark edeceksiniz ve koşa koşa Rusya'ya gittiğiniz gibi Avrupa Birliğine gideceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Siz çark ettiniz!

LEVENT GÖK (Devamla) - Otur oturduğun yerde! Otur!

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, lütfen müdahale edin! Sayın Başkan, görevinizi yapın!

SALİM USLU (Çorum) - "Bağımsızlık benim karakterimdir." demiyor mu Atatürk?

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sayın Başkan, grup başkan vekili konuşuyor. Lütfen ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.

LEVENT GÖK (Devamla) - Türkiye'de işsizlik artmış, Türkiye'de siyasetçilerin hukuki güvenliği kalmamış, Türkiye'de her yer kapanıyor, bütün kurumlar kapatılıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Hangi siyasetçinin kalmamış?

LEVENT GÖK (Devamla) - Bugün Millî Eğitim Bakanına teşekkür ederim, "Mağdur yok." diyordunuz, 5 bin öğretmeni iade ediyor. E, bunlar mağdur değil miydi? Bunları biz konuşmasaydık, gündeme getirmeseydik iade edilir miydi?

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Siz konuştunuz diye değil.

LEVENT GÖK (Devamla) - Niye kafa yormuyorsunuz bunlara? Niye kafa yormuyorsunuz? Varsa yoksa AKP-Cumhurbaşkanı. Başkanlık olursa her şey iyi olacak, öyle mi? Hiçbir zaman öyle bir şey olmayacak! Parlamenter demokrasi, 15 Temmuzda burada nasıl direndiyse bundan sonra da direnecek!

O gün bombalar altında burada mücadele ederken öyle konuşmuyordunuz, "Ülkeyi beraber yöneteceğiz." diyordunuz.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Siz yan çizdiniz.

LEVENT GÖK (Devamla) - Hemen olağanüstü hâl, tek başına keyfî bir yönetim, bütün muhalefeti sustur, gazeteleri sustur, gazeteciler içeride, e, AKP, demokrasi... Batı bunları görmüyor mu? Görmüyor mu bunları? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Teröristler içeride!

SALİM USLU (Çorum) - Kazan'ı da millet görüyor, Kazan'ı!

LEVENT GÖK (Devamla) - Türkiye'de... Türkiye'de...

SALİM USLU (Çorum) - Kartal Mitingini millet görüyor!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.

LEVENT GÖK (Devamla) - Türkiye'de FETÖ'yle ortak olacaksınız, Bank Asya'yı açarken kurdele keseceksiniz... Avrupa Birliğindeki Kati Piri diyor ki: "Bize Fetullah'ı AKP'liler anlattı." Ne diyorsunuz siz? PKK'yla kol kola olacaksınız, Oslo'da masaya oturacaksınız, ondan sonra herkesi "Teröristsin." diye suçlayacaksınız. Yok öyle bir şey. Herkes sizin gerçek yüzünüzü görüyor değerli arkadaşlarım.

Bu tabloda ülkeyi götüremezsiniz. Bu tabloda Türkiye'nin, şimdi, tam da alınan bu kararda bir uzlaşma kültürüne ihtiyacı var. Bunu ister bilin ister bilmeyin, buna ihtiyaç var. Türkiye'nin çıkarları, Avrupa Birliğinden geçiyor. Biz yönümüzü altmış üç yıldır o yöne doğru kurduk ve gidiyoruz. Böyle kafa tutarak, Avrupa Birliği değerlerini, insan hakları değerlerini yok sayarak bir yere varmak mümkün değildir; olmayacağını zaten göreceksiniz. Bakın, Merkez Bankası faizi artırdı, doları düşüreceğinizi zannediyordunuz ama dünya o kadar birbirine entegre ki Türkiye, bundan kurtulamıyor, Avrupa Parlamentosunun aldığı bu kararla dolar aldı başını gidiyor. E, ne yapacaksınız? Hadi, indirin bakalım doları, indirebiliyor musunuz?

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Doların mı var?

LEVENT GÖK (Devamla) - Kurallarıyla oynayacaksınız. Dünyanın kuralları var değerli arkadaşlar: İyi komşuluk ilişkileri, medeni ilişkiler, insan hakları, evrensel haklar. "Benim dediğim, doğrudur." değil, muhalefeti dinleyeceksiniz, muhalefeti. Dün bizi burada dinleseydiniz ilk bölüm bitmiş, evinize giderdiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şimdi, beni konuşturmayın burada. Kalkmış, AKP sözcüleri diyor ki: "Muhalefet de çabalasa bu kanunlar geçse." Bizim neler yaptığımızı ben burada anlatmayacağım, bana iletilen sözlere duyduğum ciddiyet nedeniyle. Anlatmayacağım burada, beni buna mecbur bırakmayın. Eğer bugün burada oluyorsanız, burada çalışıyorsanız sorunu başka yerde arayın, sorunu başka yerde arayın. (AK PARTİ sıralarından "Anlat, anlat!" sesleri)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum, lütfen.

LEVENT GÖK (Devamla) - Samimi olun, dürüst olun. Verdiğiniz sözleri tutun. 15 Temmuzda bombalar altında biz demokrasiyi, hepimizi, Türkiye'yi kurtardık ama çok geç artık. Bundan sonra ülkeyi felakete sürüklemeyin. Bundan sonra sizi biz bile kurtaramayız. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.